İhraç Deniz Kurmay Binbaşı İsmail Gülmez: Hani nerede ‘FETÖ’, hani “Birbirlerini kayırıyorlar, yüksek sicil notu veriyorlar” yalanı… Bana en fazla takdiri, 15 Temmuz’da terör alarmını verip, kendi planladıkları derdest edilme tiyatrosunu bekleyen Balyozcu amiral verdi.
SELAHTTİN SEVİ-KRONOS
BAŞARI VE TERFİLERİM İHRAÇ GEREKÇESİ SAYILDI
Erken terfi almanız da ihraç gerekçeleriniz arasında mıydı?
Sicil olarak sınıf ikincisi olduğum dönemde erken terfi almamda ne gibi bir tereddüt vardır? Erken terfi sınıfın sicil olarak ilk %5’ine verilmektedir. 2012 yılında aldığım erken terfide sınıfımız yaklaşık 200 kişi olduğundan teamül gereği sicil sıralamasında ilk 10 kişinin erken terfi alması normaldir. O sene ben sicil sıralamasında 2. idim ve doğal olarak erken terfi aldım. Eğer almamış olsam bu şaşılacak bir durum olurdu.
Yurt dışında ne kadar kaldınız ve hangi alanda yüksek lisans yaptınız?
2 sene Amerika’da, New York’ta dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olan Columbia’da Harekat Analizi dalında yüksek lisans yaptım. Orada kendilerine ders anlattığım sınıf arkadaşlarım World Bank’te, Citi Group’ta işe girdi. Buna rağmen İngilizce yeterliliğine bağlı olarak sınavla seçim yapılan yurt dışı görevlere tefrik edilmemde ne gibi bir şüphe var ki Cihat Yaycı’nın sisteminde puanım yükseldi?
BENİ YURT DIŞI GÖREVE ULUSALCI KOMUTANLAR GÖNDERDİ
Yurt dışı geçici göreve nasıl seçildiniz? Kim seçti sizi?
Kurmay Yüzbaşı ve Kurmay Binbaşı rütbelerinde, Genel Dil ve Yabancı Dil Sınavı notu olarak 95 civarı notlarım olduğu bir dönemde, Askeri Casusluk Davası olan gemi komutanım (İ. Kurtuluş SEVİNÇ) ve Balyoz Davası hükümlüsü komodorum (M. Haluk BAYBAŞ) tarafından mesaj ile teklif edilerek yurt dışı geçici görevlere gitmiş olmam da bir kayırma mı yapılmıştır, yapıldıysa kim yapmıştır?
Üç sefer yurt dışı geçici göreve gittim. İlk ikisinde 2014 ve 2015 yıllarında Gemi Komutanım İ.Kurtuluş Sevinç kamarasına çağırıp “gitmek ister misin” diye sordu ve mesaja adımı yazdırdı. Üçüncüsü gerçi yurt dışı değil ama Foça’daki ortak tatbikatta Amerikan gemisinde bir görevdi. Ben izindeyken 2016 yılında Komodorumuz M.Haluk BAYBAŞ benim ismimi yazdırmış, benim de sonradan haberim oldu. Ayrıca, bu görevlerde de yabancı dil notu önemli olup muhtemelen adaylar arasında en yüksek dil notu benimdir diye değerlendiriyorum.
Sizi yurt dışı görevlere Gülenci diye suçlanan komutanlar mı gönderdi?
Hayır, beni yurt dışı geçici görevlere gönderen komutanlarım Askeri Casusluk ve Balyoz davalarında yargılanan, Ulusalcı komutanlar. İbrahim Kurtuluş Sevinç’in gemide bana karşı davranışlarının normal olmadığından bahsetmiştim. Gemide üç beş tane personel hariç kimseye güvenmiyordu. Kendisi şu an suçsuz yere hapiste olan komodorun verdiği görevleri savsaklıyor, önem vermeden geçiştirerek yapıyordu. Halbuki bunlar devletin işiydi. Ancak onlar için devletin, milletin önemi yoktu. Ben yıllardır bunu böyle gördüm. Hatta İngiltere’de bir tatbikata giderken bana “Tatbikatı salla. Gitmişken Londra’yı, Liverpool’u gez. Geçen sefer yazılan tatbikat sonuç raporunu al, bir iki şeyi değiştir, aynen gönder.” demişti. Ve yurt dışı göreve beni kendisi teklif etti.
O dönemde Ulusalcı diye bilinen komutanlarla aranız nasıldı? Gerilim yaşanıyor muydu?
Haluk Baybaş Albay bizim filotilladaki 4 gemiden sorumluydu. Balyoz’dan hüküm giymiş, hapis yatıp çıkmış, tekrar göreve dönmüştü. O da aynı şekilde birkaç subay hariç kimseye güvenmez, kendi hapse girmesini, hapse girmeyenlere bağladığı için kin ve nefret duyar, bunu da belli ederdi. Odasında kendi verdiği görevi laptoptan arz ederken beni oturtmaz, ayakta arz ettirirdi. Ona karşı da saygıda kusur etmez, verdiği görevleri en iyi şekilde yapmaya çalışırdım. Hatta bir takdimi çok güzel hazırladığımı söyleyip, Filo Komutanı’na arz etmek için birlikte gitmiştik. Ancak o her fırsatta içindeki kini dışa vurmaktan çekinmezdi. Buna rağmen çok şaşırtıcı bir şekilde bir Amerikan gemisiyle yapılacak ortak tatbikata beni teklif etmişti, hem de bana sormadan, ben izindeyken.
YURT DIŞI GÖREVLENDİRMELER FİŞLEME GEREKÇESİ OLDU
Yurt dışı görevlendirme kriterleri dahi fişleme gerekçesi mi oldu?
Evet, Cihat Yaycı’nın sözde kripto ‘FETÖ’cüleri tespit etmek için hazırladığı ‘FETÖMETRE’de yurt dışı geçici göreve gönderilmek de bir kriterdi. Beni de her üç göreve de gönderenler Ulusalcılar’dı. Ergenekon-Balyoz davalarının olduğu bir dönemde Ulusalcı bir komutanla yaşadıklarımı anlatayım. 2010 Eylül ayında TCG YILDIRIM gemisine SHM Subayı olarak tayin oldum. O sene Aralık ayında kurmaylık sınavına girecektim ve sınav öncesi kullanırım diye o sene hiç izin kullanmamıştım. O dönemde gemi tersanede bakımda olduğu için SHM Subayının hiç yoğunluğunun olmadığı bir dönem olmasına ve beni yedekleyecek Harekat, Elektronik Harp ve Muhabere subaylarının hepsinin gemide olmasına rağmen, Kurmaylık sınavlarına çalışmak için bizim gemide isteyen herkes 30 gün yıllık iznini sınav öncesi kullanırken sonradan Balyoz davasında yargılanan gemi komutanım bana izin vermedi. Hatta öncesinde gemide öğlen arası ve seyirde vardiya sonrası sınava çalışmayayım diye üst makamlardan görev isteyip, bizim SHM Subayı yapar deyip, bana ekstra iş yükledi. Zar zor hemşerim olan, Komutanın sevdiği bir subayı araya sokarak sınava 27 gün kala izne çıktıktan sonra, tam iznin ortasında bizim gemi tersanede olup taktik eğitime katılmamasına rağmen, hem de bizim geminin komodoruna değil başka bir komodorluğa verilen görevi yapmam için 3 gün sabahtan akşama kadar beni gemiye çağırdı. Kısacası akademi sınavını kazanmamam için elinden geleni yaptı.
İşte 2010 yılında benim kurmaylık sınavını kazanmamam için ellerinden geleni yapan Ulusalcı komutanlar, nedense hapisten çıktıktan sonra beni yurt dışı göreve göndermede yarışıyorlardı. Muhtemelen önceden tasfiyeleri nasıl yapacaklarını, kriterlerini oluşturmuş, 15 Temmuz öncesinde istedikleri kişileri bu kriterlere uyacak hale getirmeye çalışıyorlardı.
2015’te akademi sınavına giren bir subayda şunu gördüm. Çoğunluğunu Balyoz, Ergenekon vb davalarda yargılananların oluşturduğu ATİİİ Şubeye Cihat Yaycı tarafından özel olarak tayin edilmiş bir subaydı. Benim kurmaylık sınavını kazanmamam için Ulusalcı komutanımın elinden gelen her şeyi yaptığını anlatmıştım. Bu bahsettiğim subayın amiri bendim. Açıkçası kendisini işteki performansı nedeniyle severdim. Düşünce yapısı beni ilgilendirmiyordu. 3 yıl boyunca yaklaşık 200 civarında personele sicil verdim. Bunun yaklaşık 50’si subaydı. Bu bahsettiğim subaydan daha yüksek not verdiğim kimse olmadı. Değerlendirme kısmı vardır, sadece çok çok iyi personel için doldurulur. Emrimde çalıştığı süre boyunca o kısımlar da dahil bu subaya çok iyi sicil verdim. 2014’te sınava girecekti. Sınav yaklaşmıştı. Anlattım, bizim komutan bana vardiyam bittiğinde çalışamayayım diye ilave görev verirdi. Ben ise bu subayı, gemide, özellikle de seyirde en yoğun subaylardan biri olmasına rağmen, işlerinin bir kısmını kendi üzerime alarak, o çalışabilsin diye vardiya harici yaptım. Sınava girecek hemen herkesin istiyorsa standart olarak kullandığı 30 gün izni bana kullandırtmamış, hatta az da olsa verdikleri iznin ortasında, tersanede olmamıza ve başka komodorluğa ait bir iş olmasına rağmen bizim komutanın benim yapmam için aldığı bir işle uğraşmak için 3 tam gün gemiye çağırmışlardı. Ben bu subaya sınav öncesi 30 gün izin kullandırdım, fazlasıyla da izin verdim. Aslında kendisi fırkateynlerde harekatçı olarak görev yaptığı için sınavda sorulacak konuların çoğuna zaten vakıf olduğundan, kazanma şansı yüksekti. Ve hırslı, yükselme isteği olan biriydi. Ancak nedense çok da fazla gayret göstermedi! Kamarasına arada sırada uğradığımda neredeyse hiç çalıştığını görmedim.
Cihat Yaycı tarafından özel olarak tayin edilmiş subay sizce neden sınavları savsakladı?
Hırslı bir subay olmasına rağmen gayret göstermemesi bana 15 Temmuz sonrası daha anlaşılır hale geldi. Çünkü ‘FETÖMETRE’de 2014 ve 2015’te Akademiyi, yani kurmaylık sınavını, kazananlara en yüksek ‘FETÖMETRE puanı verilmişti. Yani bu dönemde sınavları kazananlar neredeyse kesin ‘FETÖ’cü denildi. Muhtemelen 2014’teki sınavdan itibaren Ulusalcılar akademi sınavlarına bilerek hazırlanmadılar. Kazanamayıp, düşük puan alıp, sınavlar o kadar zordu, biz az puan alabildik, ama sözde ‘FETÖ’cüler yüksek puan alıp kazanmışlar diyeceklerdi.
ULUSALCILAR YEMEMİŞ İÇMEMİŞ 15 TEMMUZ’A HAZIRLANMIŞLAR
Yani Ulusalcı askerlerin planlı bir şekilde sınavlarda ve ‘FETÖMETRE’ye dahil edilen kriterlerde başarısız göründüğünü mü iddia ediyorsunuz?
Evet, çünkü aynı şeye Genel Dil Sınavlarında da şahit oldum. Yine 2014 yılından yani, ulusalcıların Erdoğan’la açıktan iş birliği yapıp hapisten çıktıkları tarihten itibaren, İngilizce ile alakası olsun olmasın, yurt dışına gidebilecek profili, mesleki altyapısı olsun olmasın, Fuhuş, Casusluk, Balyoz, Ergenekon vs davalarda yargılananların belki de tamamı Genel Dil Sınavına girdiler. Hatta gördüğümde “bunların hepsi anlaşmış gibi neden gelmiş” diye, anlam verememiştim. Çünkü bazıları o derece ki biz teneke patern deriz, teğmenliğinden itibaren kariyer açısından pek de gözde olmayan yerlerde görev yaptıkları için kurmaylık, yurt dışı görev gibi iddiaları da olmayan kişilerdi. Belki de onca yıldır meslek hayatlarında ilk defa bu sınava giriyorlardı. Ancak şimdi daha net anlıyorum ki, biz 150 yıldır donanmanın gitmediği Afrika seyrine hazırlanırken, son 32 yılda atılan toplam güdümlü mermi sayısı kadar sadece 2014 yılında güdümlü mermi atarken, Ulusalcılar yememiş içmemiş 15 Temmuz’da kendilerinden olmayanlara tuzak kurmaya ve sonrasında nasıl tasfiye edeceklerine hazırlanmışlar. Aynı şekilde bu Genel Dil Sınavı da kriterlerden biri oldu, bu sınavlarda kursa giderek, çalışarak yüksek not alanlar tasfiye edildi. 2014’ten itibaren Kurmaylık ve İngilizce Dil sınavlarına girerek düşük not alan Ulusalcılar muhtemelen bu algıyı oluşturmayı amaçladılar.
Başka neler vardı OHAL Komisyonu dilekçenizde?
Sicil notunun yüksek olmasını da kriter olarak göstermeye çalıştılar. Şimdi onun da ne kadar tutarsız olduğunu anlatayım. 2004 yılında subay naspedildikten sonra 12 yıllık meslek hayatımın 11 yılında tam sicil notu aldım. Sadece 2013-2014 sicil döneminde Kurmay Yüzbaşı rütbesinde TCG YILDIRIM Seyir Subayı görevinde iken sicil notum kırıldı. 100 üzerinden 99.5 civarında bir not aldım. Sicil notumun kırıldığı tek dönem her üç sicil amirimin de 15 Temmuz sonrası KHK ile ihraç edilen subaylardan olduğu 2013-2014 dönemidir.
ULUSALCI KOMUTANLAR BANA TAM SİCİL NOTU VERDİ
İlginç, Gülenci denilen komutanlar sicil notunuzu kırarken Ulusalcı diye bilenen komutanlar size tam sicil notu mu verdi?
Evet, ve iddia edildiği gibi KHK’larla ihraç edilenler TSK’da bir yapıya üye olsaydı ve ben de KHK ile ihraç edilen biri olarak bu yapıya üye olsaydım, benim sicil notumu kırmaları değil, bana tam tersi yüksek not vermeleri gerekirdi. Ama her üç sicil amirimin de KHK ile ihraç edilen subaylar olduğu dönemde sicil notum kırıldı. Bu not sonrası yaklaşık 200 kişinin bulunduğu devrede 2. iken 31.liğe düştüm. Hatta dahası sicil notlarında genelde 1. sicil amiri etkilidir. Bu açıdan bakıldığında da sadece 4 ay birlikte çalıştığım 2010-2011 dönemindeki amir hariç; 15 Temmuz sonrası ihraç edilen tek 1. Sicil amirim vardı. Ve 12 yıllık meslek hayatımda Balyoz, Askeri Casusluk, 28 Şubat vs davalarda yargılananlar bana tam sicil notu verirken, sadece KHK ile ihraç edilen o şahıs sicil notumu bozdu.
KHK ile TSK’dan ihraç bir komutan sicil notunuzu bozdu ve siz de ihraç edildiniz…
Öyle oldu. Nasıl bir örgüte üyeysem, sicil notum sözde o örgüte üye olduğu gerekçesi ile ihraç edilen şahıslar sicil amirim iken bozulmuştur. Hatta en fazla takdiri de 2013-2014 döneminde almama rağmen, her üç amirimin de KHK ile ihraç edildiği bu dönemde düşük sicil notu aldım. Hani nerede FETÖ, hani “Birbirlerini kayırıyorlar, yüksek sicil notu veriyorlar” yalanı. Bana en fazla takdiri, 15 Temmuz’da terör alarmını verip, herkes birliğine giderken kendisi gitmeyip, kendi planladıkları derdest edilme tiyatrosunu bekleyen Balyozcu Yalçın PAYAL amiral verdi. Yine 2013-2014 döneminde.
Ama Deniz Kuvvetleri’ndeki bu Ulusalcı yapı, yaptıkları sanki meşruymuş gibi göstermek için, adaleti, hukuku, kamuoyunu yalanlarıyla kandırmaktadır. … Diğer bir açıdan bakarsak 10. meslek yılımda 99,5 sicil notu alınca, ikincilikten birden 31.liğe düştüm. Yani önümdeki 30 kişi 10 sene boyunca tam sicil yani 100 almıştı. Yani tam sicil almak Deniz Kuvvetlerinde çok az rastlanan bir durum değildir. Düşünün, 200 kişilik sınıfından 30’u 10 sene boyunca tam sicil almışlar. Subay olarak siz görevinizi normal bir şekilde yapıyorsanız tam sicil alırsınız. Aşırı yüksek performans göstermenize bile gerek yoktur. Görevinizi yapmada ihmaliniz görülüyorsa eğer sicil notunuz kırılır. Dolayısıyla tam sicil almak iddianamelerde oluşturulmak istenen algıya zıt olarak çok da büyütülecek bir şey değildir. Kısacası şunu söyleyeyim: Sicil notum yüksek olduğu için bir yapıya üye olduğum ve o yapının bana yüksek sicil notu verdiği tamamen yalandır. Tam tersi tek düşük sicil notumu sözde cemaate üye olduğu iddia edilen amirim vermiştir. Ve yine tam tersi en fazla takdir belgesini de 15 Temmuz’da derdest edilen amirim vermiştir. Kısacası hayatımın hiçbir döneminde iddia edildiği gibi kayrılmadım. Bilakis pek çok sefer bariz haksızlığa uğradım.
Harp Okulu 3. Sınıf sonunda sınıf ikincisi olmama rağmen 240 kişilik sınıfımızda yaklaşık 50 kişinin görev aldığı alay öğrenci teşkilatında şahsıma hiçbir görev verilmedi. Teamüllere göre alay öğrenci komutanı yardımcısı veya en azından tabur öğrenci komutanı olarak görevlendirilmem gerekirdi.
Harp Okulu’ndan 2. olarak mezun olmama rağmen ABD’de Donanma Stajı’na gönderilmedim. Sınıf birincisi ile birlikte sınıf altıncısı gönderildi. Teamüllere göre sınıf birincisi ve ikincisi gönderilmektedir.
Deniz Harp Okulu tarihinde yukarıda belirttiğim hususlarda başka benzer örnek olduğunu hiç tahmin etmiyorum. Daha önce hiç yapılmamış bariz haksızlıklar bana yapıldı. Buna ilişkin hiçbir geçerli sebep de yoktu. Ve bunu yapanlar da Ulusalcı Tabur ve Bölük Komutanlarımdı.
TSK’dan ihraç edilen askerler birbirlerini kayırdılar iddiasının gerçeklik payı yok mu?
Bırakın kayrılmayı, 2006 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından (muhtemelen ECL – English Comprehension Level dil notuma (97) istinaden) Active Endeavour görevi kapsamında Romanya’ya gönderilecek heyette muhabere subayı olarak yer almıştım. Buna rağmen gemi komutanım S.A.T. (15 Temmuz sonrası ihraç edildi) Deniz Kuvvetlerini aradı ve daha önce Active Endeavour görevine katılmadığım için bu görevlendirmenin uygun olmadığını, o konuda daha tecrübeli bir subayın bu göreve gitmesinin uygun olacağını söyledi. Ve ben Romanya’ya gidecek listeden çıkarıldım ve listeye bu göreve daha önce katılmış başka bir subay yazıldı. Hani diyorlar ya KHK ile atılanlar sözde birbirlerini kayırdılar diye. Benim sicil notumu bozan tek kişi KHK ile atıldı. Yurt dışı göreve göndermeyen KHK ile atıldı. En çok takdir veren Ulusalcı ve hala görevde, tuğamiral. Yurt dışı göreve gönderenler Ulusalcı; biri bu sene amiral oldu, diğeri geçen sene emekli oldu, hemen MİLSOFT’ta işe başlattılar. Dolayısıyla iddia ettikleri her şey yalan. Sonuç olarak benim ve eşimin üzerimize attıkları hiçbir leke tutmadı. Darbeye dahil etmeye çalıştılar olmadı, KPSS’den çamur atmaya çalıştılar olmadı, akademik ve mesleki başarıların, yurt dışı göreve gitmelerin birilerinin kayırmasıyla, soru çalmayla vs olduğu iftirasını attılar tutmadı. Sonuç olarak devlete çöreklenmiş iki çete, bunları bahane ederek hem eşimi hem de beni ihraç ettiler.