Hasta tutuklu gazeteci Mevlüt Öztaş ileri derecede pankreas kanseri. Hapishane gibi hastanede tutuluyor. Eşiyle ve çocuklarıyla görüştürülmüyor, yeterli bilgi verilmiyor.
Kızı Büşra Öztaş, “Cezaevindeyken özgürlüğümden bile utanıyorken şimdi nefes almaya bile utanıyorum.” diyor, eşi tahliye talep ediyor.2018 yılının şubat ayından bu yana tutuklu olan, KHK ile kapatılan Cihan Haber Ajansı Uşak muhabiri Mevlüt Öztaş’ın (49) pankreas kanseri olduğu ortaya çıktı. Eşinin hastalığı ile ilgili gelişmeleri günlerce öğrenemediklerini bu sebeple tutulduğu Ankara Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittiğini belirten Öztaş’ın eşi Gülten Öztaş (48) engellendiğini söyledi.
“EŞİM HASTANEDE DE DEMİR PARMAKLIKLAR ARDINDA”
Gülten Öztaş, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“21.04.2020 tarihinde kızım Elif ile birlikte Ankara Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesine eşimi ziyarete gittik. Uzun uğraşlarımız sonucu eşimin hastanenin 100 metre ilerisinde mevkii binasında kaldığını öğrendik. Binaya gittiğimizde binada hiçbir sağlık personeli doktor veya hemşire bulunmuyordu, bize binayı kapattıklarını söylediler. Eşimin mahkum olduğunu söyleyince bodrum katına yönlendirdiler. Karşılaştığımız manzara bir hastane koğuşuydu. Demir parmaklıklar vardı. Oradaki infaz koruma memurlarına eşimi görmek istediğimizi dile getirdik, yasak dolayısıyla kabul edilmedi. “En azından uzaktan görebilir miyiz” diye sorduğumuzda ise çok sert bir üslupla karşılaştık. Kapıda 5-6 tane infaz koruma memuru vardı. “Parası var mı” diye sorduğumuzda ise kesinlikle bize bilgi vermediler. Para vermeyi teklif ettiğimizde ise kesinlikle kabul edilmedi. Eşim için getirdiğimiz pijama takımı, çamaşır gibi eşyaları da ilk başta kabul etmediler ama uzun ısrarlarımız sonucu bir gardiyan eşimin eşyasının olmadığını söyleyince kabul ettiler.”
“ELİMİZDE İMZALI KAĞIT OLMASINA RAĞMEN BABAMIN SAĞLIK RAPORUNU VERMEDİLER”
Hastanede olanlara anlam veremediğini söyleyen gazeteci Mevlüt Öztaş’ın kızı Elif Öztaş (22) ise, “Doktoruyla görüşmeye gittiğimizde doktoru sağlık dosyaları almam için tekrar babamın bulunduğu koğuşa gönderdi. Elimizde doktor imzalı yazılı belge olmasına rağmen babamın sağlık raporlarını bana vermediler. Bir infaz koruma memuruyla gönderdiler.” dedi.
“KÜÇÜK OĞLU İLE UÇURTMA VE BİSİKLET PLANLARI YAPTILAR”
Elif Öztaş, babasıyla 3 hafta sonra telefonla görüşebildiklerini söyleyerek, “Allah’a şükür sesini duyabildik. Bize, ‘Ben aileme haber verin diye dilekçe yazdım size haber veren olmadı mı?’ dedi. Ben de ‘biz kendi çabalarımızla öğrendik bize haber veren olmadı’ dedim. Sesi çok yorgun ve bitkin geliyordu. Nasıl olduğunu sordum. Tabi ki bizi üzmemek için iyi olduğunu ve ağrısının olmadığını söyledi. Ama o şartlar altında hangi insan ne kadar iyi olabilir ki? ifadelerini kullandı. Kızı Öztaş, “Biz de ‘Sen üzülme biz elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.’ dedim ve o da elimizden ne geliyorsa yapmamızı istedi.” şeklinde konuşarak, “Daha sonra 5 yaşındaki küçük kardeşim Ali Yekta ile konuştu ve ilerde uçurtma uçurma, bisiklet sürme planları yaptılar.” dedi.
“BABAM CEZAEVİNDEYKEN ÖZGÜRLÜĞÜMDEN VE NEFES ALMAKTAN UTANIYORUM”
Hasta tutuklu gazeteci Mevlüt Öztaş’ın büyük kızı Büşra Öztaş (24) ise, yaptığı değerlendirmede “Babam bu zamana kadar bunca zorluk çekmesine rağmen bize olaylar olduktan sonra haber verdi üzülmememiz için” diyerek şunları söyledi:
“Eminim ki daha bilmediğimiz bir sürü zorluk yaşadı. Her türlü zorluğu kendi başına kaldırmaya, bize belli etmemeye çalışıyor ama en sonunda kansere yakalandı. Bu zorlu süreci tek başına yaşamasını istemiyorum. Bir evlat olarak babam için bir şey yapamamak beni kahrediyor. Babaların yeri kız çocukları için çok daha ayrıdır. Babamın yokluğunda evin büyük çocuğu olarak baba görevini üstlenmiş gibi hissediyorum ve ailemin yanında onlara destek olabilmek için dik durmaya çalışıyorum ama gücüm tükendi. Babamı yanımda istiyorum, babamın yanında olmak istiyorum. Cezaevindeyken özgürlüğümden bile utanıyorken şimdi nefes almaya bile utanıyorum.”