Eğer çözüm süreci Erdoğan’ın tek adamlık hevesleri için bittiyse ve savaşın nedeni HDP ya da MHP’yi baraj altında bırakmaksa Kürt siyaseti neden çatışmalara son vermiyor? Hatta ‘öz yönetim’ ilanlarıyla savaşa gerekçe yaratıyor? Kürt siyasetinin bileşenleri arasında bir çatışma mı yoksa tamamlama ilişkisi mi var? Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı HDP’li Selma Irmak’la seçim bölgesi Hakkâri’de bölgede neler olduğunu ve son çatışmaların neden yaşandığını konuştuk.
DOĞAN ERTUĞRUL – PAZARTESİ KONUŞMALARI
Geçen hafta bölgede mesela Yüksekova’da ne yaşandı? Ne gördünüz orada?
Yüksekova’da öz yönetim ilanından sonra biliyorsunuz sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Halk bu yasağa karşı geldi. Asker müdahale etti. Can kayıpları yaşandı. Bizim örgütlü olduğumuz 3 mahallede gece yarısı karakoldan havan topu atılmış. Başta imamın evi olmak üzere çok sayıda ev zarar görmüş. Çatıdan içeri giren mermi evin duvarını delmiş, artık nasıl mermi ve silahsa… Gözlerimle gördüm imamın sarığı, elbiseleri kan içindeydi. Aynı gece polis evleri taramış, ardından ev baskınları yapılmış. Acılı, sancılı, vahşi birkaç gece geçirdik.
Tablonun bir tarafında bu var ama diğer taraftan sokaklarda ellerinde Kaleş’lerle dolaşan maskeli gençler yok mu? Siz YDG-H üyeleriyle karşılaştınız mı?
Ben, sokaklarda otomatik silahlarla dolaşan gençler görmedim. Görsem söylerim, belki de bize görünmediler. Ama polisin geçişini engellemek için mahallelerde hendekler kazıldığı, barikatlar kurulduğu doğru. Halk arasında bir gelecek saldırılara karşı bir tedbir olarak görülen güçlerin olduğu söyleniyor. Biz bu gençleri hendekleri kapatmaya barikatları kaldırmaya ikna etmeye çalıştık.
Hendekler, barikatlar… Bölgede KCK’nın devrimci halk savaşı mı başladı?
Devrimci halk savaşı değil bu. Kendini yönetme iradesinin ortaya konmasıdır. BASK ülkesinde de İrlanda’da öz yönetim talebi böyle çıkıyor. Anayasal bir düzenleme ile olmasını çok isterdik. Devleti, bayrağını reddetmeden, kendi kararlarını kendi vermek isteyen bir özerk yönetim, dedik ama karşılık bulmadı.
Hukukun askıya alınması, neredeyse savaş ilanı sizce çözüm mü?
Doğrudur yaşananlar illegal olabilir, hukuk askıya alınıyor olabilir, ama bu savaş ilanı anlamına gelmez. Elbette devlet hukuk askıya alınırsa, anayasa ve yasaların dışına çıkılmasına müdahale eder. Bu kadar şiddetli olmasa da bir tepki bekleniyordu. Ama tankla topla müdahale sokak ortasında infaz beklenmiyordu. Buna karşı halk kendi sivil savunmasını gerçekleştiriyor.
Öz yönetim ilanı ile Erdoğan’ın ‘artık rejim değişmiştir’ sözü arasına ne fark var?
Evet, benzerlikler var. Ama bu aşamaya getiren devletin kendisi. Hiçbirimiz gelinen aşamadan memnun değiliz. Ama devlet öz yönetimi kabul ederse sorun çözülür. Evet, öz yönetim talepleriyle illegal alana geçilmiş ve hukuk dışına çıkılmıştır çünkü bugünkü hukuk özgürlük talebine yetmiyor.
Özgürlük talebiyle hukuk dışına çıkılırsa devlet şiddeti de meşru olmaz mı?
Olabilir. Meşrulaştırabilir. Devlet bugün sen hukuk dışına çıkarsan ben de gücümü gösteririm diyor. Ama biz de şuna inanıyoruz. Bir kez daha başka bir yol bırakmadı bize. Savaşı doğuran nedenler ortadan kalkmadan barış gelir mi? Biz çok çabaladık ama devlet barışı sağlamak yerine bir kez daha savaş açtı.
Kürtler savaş istemiyorsa öz yönetim ilanıyla neden savaşa davetiye çıkarıyor?
Çünkü bıçak kemiğe dayandı. Çok açık söylüyorum, 8 Haziran’dan sonraki süreç sakin geçse, bir koalisyon kurulsa ve yeni bir anayasa için çalışılsaydı öz yönetim ilanı demokratik zeminde yürüyecek ve kan akmayacaktı. Ancak devlet savaş açtı. Kürt halkı da ‘artık yeter ölme pahasına ben de sana savaş açıyorum’ dedi. Öldürülmeye Edi Bese diyorum, katledilmeye Edi Bese diyorum, dedi.
‘Ölümse ölüm’ demekle devrimci halk savaşı arasında ne fark var?
Bu hâlâ bir sivil hamledir. Kimse ben bu devleti tanımıyorum demiyor. Devlet benim haklarımı vermezse sivil itaatsizlik eylemi yapacağım diyor.
Sivil itaatsizlikse neden mahallelerde öz savunma birimleri kuruluyor?
Biz şiddetten yana değiliz. Bazı görüntüler çıktı. Biz bu görüntülerin halkın meşru talebiyle örtüşmediğinin farkındayız. Bunu DTP eş başkanı olarak da söyledim. Valiyi tanımıyorum ile devleti reddediyorum devlete savaş açıyorum başka bir şeydir. Bu devlete karşı silahlı bir kalkışma değil. Bu sivil itaatsizliktir.
Selma Hanım bu kadar şiddet varsa sivil itaatsizlik olur mu?
Halk saldırmıyor şiddet uygulamıyor ki… Hendek kazarak engel oluyor.
Barikatları kuranlar piknik tüpleri ile bomba yapıyorlar Selma Hanım…
Haklısınız. Şiddet uygulayan bazı unsurlar olabilir. Bunlar eleştiri konusudur. Çünkü hendekler kazıldıktan sonra orada sadece halk yok. İddia ediyorum, sizi temin ediyorum devlet 1 hafta sokaklardan çekilsin, halkı baş başa bıraksın. Tek bir eylem tek bir molotof tek bir çatışma olmaz. Kürtlere hakları verilsin tek bir şiddet eylemi olursa biz de ETA’nın karşısına çıkan milyonlar gibi sokaklara ineriz. Birlikte yürüyüş yapalım, şiddete silaha ve kontrol dışına çıkan teröre karşı…
Öz yönetim ilanı neden çatışmasız bir döneme bırakılmadı? Neden şimdi?
Bakın, Suruç olaylarının olduğu dönem Türkiye’nin rahat bir nefes aldığı bir dönemdi. Sonra bir anda fırtına koptu. Bir hortum oluştu ve hepimiz o girdabın içine girdik. Şiddet sarmalı herkesi içine çekti. Bu bir öfke patlamasına neden oldu. Öz yönetim oradan doğdu. Çok öyle planlı programlı bir zamanlama olmadı. Halk meclise güvendi, müzakereye güvendi ne oldu? 6-8 Ekim’de ne oldu? Devlet 80-90 yıllık bir isyan hareketini erken doğuma zorladı. Kürtlere erken doğum yaptırdı. Silopi’ye müdahale böyledir. Diyadin de bir tahriktir. Oradan bir isyan örgütledi. Devlet isyana ihtiyaç duyarsa o isyanı çıkartıyor. Bir yerde bir ateş yakıyor ihtiyaç olursa başka yerlere sıçratıyor. İktidar gelin intikam alın diye tahrik ediyor. Biz de istemezdik böyle gelişsin, ama maalesef bu aşamaya gelindi.
Güvenli bölgelerde sivil iradenin tecellesi çok zor
DTK eş başkanı Hatip Dicle Suruç eylemlerinin arkasında Cemaat’in olduğunu iddia etmişti. Siz de Hatip Dicle gibi mi düşünüyorsunuz?
Hayır. Bugün yaşananların arkasında ardında paralel yapı aramaya gerek yok, çok açıktır hangi yapının yaptığı… Tayyip Erdoğan zaten hiç saklamıyor arkasında kimin olduğunu. Şehit gelmeye devam edecek diyor. Siz kaos mu yoksa istikrar mı istiyorsunuz diyor, açık açık. Akdoğan çıkıyor siz başkan yaptırmayacağız dediğiniz için bitti diyor. Durum bu kadar açıkken paralel demek -ki ben paralel demem cemaat derim paralel iktidarın söylemidir- çok komplocu ya da çok safdil olmak demektir. Komplo teorilerini çok seviyor olmak demektir. Ancak Cemaat’in Kürtlüğe ilişkin tutumları derin devlet demiyorum dikkat edin derinlerde olan içimize girmiş devletin tutumudur. Cemaat Kürtlere karşı devletin yanında oldu.
Dicle’nin o açıklamasıyla DTK iktidarın safında yer almış olmadı mı?
O dönemde iki yapı ayrışmıştı ama…
Ve DTK tercihini cemaate karşı devletten yana mı koydu?
Hatip Bey içimizde en fazla devlet mezalimi gören isimlerdendir. O dönemde durum net değildi belki de… 6-8 Ekim olayları hâlâ araştırılmadı. Ben inanıyorum o olaylarda İran parmağı vardı. HÜDA-PAR yönetiminin çoğu İran’la çok yakın…
Erken seçimi nasıl görüyorsunuz? 1 Kasım’da seçim olacak mı sizce?
Bu gidişata göre biraz zor olacak. Kaygılıyız. Benim açımdan çok şüpheli. Her gün yeni güvenlikli bölge ilan ediliyor. Bu ne demek? Askeri bölge, sivillerin giremeyeceği bölge demek… Peki, sivillerin giremeyeceği yerde sivil irade nasıl tecelli edecek? Erdoğan sanıyorum şuna inanıyor. Kaosla insanların gözünü korkutacak ve istikrar dediği şey yani tek adam yönetimi için elinden geleni yapacak. Herkes ona biat edecek. İsteseniz de istemeseniz de seni başkan yapacaksınız, diyor. Bugüne kadar hiç olmadığı biçimde bu ters tepti. Çünkü bu savaş bir vatan savunması savaşı değil, bu savaş gerçekten PKK’ya ‘teröristlere’ karşı vatanı savunmak için yapılmıyor, bu bir kişinin kendi istikbalini kurtarmak için halk evlatlarını feda ettiği kirli bir savaş… Halk bunu anladı.
KCK HDP’yi sert eleştirirken öz yönetim ilanlarını açıkça destekliyor. Öz yönetim ilanları KCK talimatları doğrultusunda mı?
Tam öyle söylenemez. Öncelikle KCK ile HDP ayrı ayrı yapılar. KCK illegal askeri ve silahlı bir yapı. Biz legal bir siyasi partiyiz. Ortak noktamız Kürt sorunu. Biz demokratik yollarla çözüm diyoruz, KCK demokratik yollarla olursa tamam ama olmazsa silahla da olur diyor. Öz yönetimleri bu yüzden destekliyor.
Meşru Kürt siyaseti illegal eylem ve görüntüler için girişimde bulunacak mı?
En son eş başkanlar zirvesinde bu meşru talebi gayrı meşru kılan, müdahaleye davetiye çıkaran bir yapıda olmaması gerek diye karar alındı. Bu tren yolunda gidebilirdi ama bu görüntülerle raydan çıktı, devlet de o görüntülerin olmasını istedi, çok kullandı, üzerine çok acımasızca gitti. Ama ı fırsatı vermeyeceğiz.
Devlet, vekillere bile dağı adres gösterdi
Devlet temsilcisi olduğunuz kente girmenize izin vermedi. Barikatı nasıl aştınız?
Ben de Demokratik Toplum Kongresi eş başkanı olarak bazı arkadaşlarla ‘öz yönetim’ ilanlarından sonra bölgedeki durumu yerinde gözlemek istedim. Yüksekova yol ayrımında jandarma bizi durdurdu ve ‘Vali ile konuştum ve kesin talimat var, hiç kimse geçmeyecek’ dedi. Ben de ‘Ben seçilmiş bir vekilim ve atanmış vali seçim bölgeme girişimi engelleyemez, bu suçtur’ dedim. Jandarma bana ‘Vali suç işliyor olabilir ben de valimin istediği suça ortak oluyorum’ karşılığını verdi. Israr edince ‘Giderseniz gereğini yaparım’ diye tehdit etti. ‘Gereği nedir, beni tarayacak mısınız?’ diye sordum. ‘Silah kullanmamamızı gerektirecek bir durum olursa kullanırız’ karşılığını verdi. Vali ile İçişleri Bakanlığı ile temas kurdum, durum değişmedi. Biz de köy yollarını dağ yollarını kullanarak, Yüksekova’ya girdik.
Devlet, bölge vekillerine, Kürtlere yine dağı mı adres gösterdi?
Evet, kendi ilimize kaçak yolları, dağ yollarını kullanarak girmek zorunda kaldık, çünkü vali bize dağ yolunu gösterdi. Ama biz yine dağ yolunu kullanarak çözüm yolunu bulmaya çalıştık.