Bold Medya’nın programında Fatih Akalan’ın sorularını cveaplayan siyaset bilimci, çevirmen Herkül Millas, “Cemaate yapılanlar soykırımdır” dedi.Dünya siyasetinin gittiği noktayı değerlendiren Millas, “Darbe Gülen Cemaati’ne mal edildi. Gülen Cemaati’ne yapılanlar soykırımdır. Bir grubu yok etmeye çalışmak faşizmdir. İnsanların duyarsızlığı karşısında şoktayım.” dedi.
Herkül Millas: “Diktatörlük ile faşizm arasındaki fark şu; Diktatörlük halka karşı baskıcı bir rejimdir, faşizm ise ‘demokratiktir’. Çünkü arkasında halk desteği vardır. Hitler seçimle geldi, arkasında halk desteği vardı. O nedenle bugün yaşanan yeni bir şey.”
KHK ile kapatılan Zaman Gazetesi yazarlarından, siyaset bilimci Herkül Millas, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gerçekleşen kitlesel tutuklamaları eleştirerek ‘hiçbir ülkede 200 bin terörist olamayacağını’ söyledi.
Millas, “Bir darbeyi 20, 30 kişi planlar, diyelim 500 kişi organize eder, altında ne yaptığını bilmeyen erler vardır. Sorumsuz, “Burada dur, kimse geçmesin” dersiniz. Bir ülkede 50 bin kişi, 100 bin kişi kovalanıyorsa burada başka bir iey var. İhtilal derler, ama tam o da değil. Çünkü 100 bin kişinin içinde suçlu bile olsalar bilemediniz 2 bin kişi vardır’ dedi.
“Binlerce kişinin acı çekmesini içime sindiremiyorum ve açıklamasını da getiremiyorum’ diyen Millas, ‘İster Gülen Cemaatinden olsun, ister liberal insanlar diyelim, solcu deyin, Kürt deyin. Rakamlar yüz binleri bulunca demek ki bu suçla ilgili bir şey değil. Yani yüz bin suçlu olamaz, 200 bin terörist olamaz bir ülkede.” ifadesini kullandı.
İnternet üzerinden yayın yapan Bold Medya’dan Fatih Akalan’ın sorularını yanıtlayan Millas, Türkiye’de yaşananlarla ilgili, “En yakın tanım, yapılan soykırıma uyuyor. Çünkü bir grubu yok etmeye çalışınca, hangi grup olursa olsun din grubu olabilir, etnik grup olabilir, herhangi br grubu yok etmeye çalıştığınızda grup olarak, kişi olarak değil, buna soykırım derler. O bakımdan sanıyorum böyle bir olay. İleride ne zaman beş yıl, on yıl sonra bu olaylar yeniden ele alındığında, öteki cemaatlere yapılmış olan kıyımlara benzer bir kıyım olarak ele alıncak. Ne bileyim Ermenilere, Kürteler, Alevilere, Bektaşilere yapılan ne yapılmışsa ona benzer bir olay diyecekler. Eskiden soykırım terimi yoktu. Eskiden bunlar yapılırken soykırım -genocide- kelimesi yoktu. Hukuka dahil edilmemişti. Sanırım öyle diyecekler.” şeklinde konuştu.
Yaşanan hukuksuzluklarla ilgili ise Millas “Ben şoktayım. Bu kadar acıya karşı insanların bunu görmemesi, duymamasını ben üzerimde şok olarak yaşıyorum. Nasıl olur da bu kadar acıya karşı duyarsız ve sessiz kalabilirler. O yüzden vicdan dedim. Vicdan, insaf, empati… Artık bu siyasetle ilgili değil” dedi.
Milliyetçi sağın yükselmesinin bütün dünyada yaşanan önemli bir olay olduğunu kaydeden Millas, demokrasinin bir sınavdan geçmekte olduğunu söylerken “kötümser” olduğunu belirtti.Normal zamanlarda korkması gereken insanların suçlular olması gerektiğini belirten Millas, “Ama akademisyenler korkuyorsa, bir ev kadını korkuyorsa, kendisi korkuyorsa o zaman terörün kaynağını bulmak gerekir. Benim çevrem, arkadaşlarım korkuyor. Bir kısmı bir bildiriye imza attı diye korkuyor. Bu korku nereden kaynaklanıyor. Bir korku var, bir terör bu. İnsanlar korkutuluyor” dedi.
Türkiye’de daha önce de baskı dönemlerinin yaşandığına dikkati çeken Millas, “Türkiyede padişah vardı., sultan vardı, askeri yönetimler vardı her zaman demokrasi olursa onlar yenilecek duygusu hakimdi. Darbelerden sonra gelen seçimler onu gösterdi. O diktatörler iktidarı teslim ettiler” dedi.
Millas asıl tehlikenin baskı politikalarını destekleyen yüzde 40’lık, 50’lik halk desteği olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:“Diktatörlük ile faşizm arasındaki fark şu; Diktatörlük halka karşı baskıcı bir rejimdir, faşizm ise ‘demokratiktir’. Çünkü arkasında halk desteği vardı. Hitler seçimle geldi, arkasında halk desteği vardı. O nedenle bugün yaşanan yeni bir şey. Türkiye’de eskiden askeri yönetimler vardı ama halk ‘seçim olursa onlar yenilecek’ duygusu içindeydi. Darbeden sonraki seçimlerde diktatörler iktidarını sürdüremedi. Oysa şimdi, halkın bir kesimi bu gidişi destekliyor. Bu kötü, tehlikeli ve korkutucu bir şey. Bu yeni bir şey gibime geliyor. Bunun nedenle de propoganda olanakaları kat kat arttı. Televizyonlar gazeteler bütün eğitim sistemi belli bir dünya görüşünü aşılıyor, halk da buna katılıyor. Son okuduklarım ve öğrendiklerim arasında insanlar rasyonel değil. Mantıkla değil, genellikle duygularıyla hareket ediyor. Grup, aşiret psikilojisi içinde. Kendi grubunu desteklerken kendi grubunun yaptığı vahşeti görmüyor. İnanarak yapıyor” ifadelerini kullandı.