Buruc suresinde müminleri yakan Ashabı Uhdud’tan bahsedilir. Tefsirlerde detayları çok geniş. Fakat Ebu Hayyan tefsirinde özetle söyle denilir: Kâfirlerden bir takım kişiler yerde hendekler açtılar ve bunlarda ateş yaktılar.
Müminleri bu ateşlerin karşısına diktiler. Dininden döneni bıraktılar, imanda ısrar edeni yakıyorlardı. Öyle katı yürekli kâfirler idi ki, hem müminleri ateşe atıyorlar, hem de o feci durum karşısında oturup seyretmekten zevk alıyorlardı. (Buruc:6) Bir rivayette; iman eden ve bebeği olan bir kadını ateş dolu hendeğin başına getirip, dininden dönmezse bebeği ile beraber ateşe atılmak ile tehdit ettiler.
Mümine kadının şefkat duyguları galip geldi, bebeğini düşünerek dininden dönmeye karar verdi fakat o an kucağındaki bebek keramet göstererek konuştu ve “ Anne korkma atla, dininden de dönme” dedi. Bunu gören ve duyan ehli dalaletin askerlerinin bir kısmi iman edip, kâfirleri mağlup ettiler.
ZALİMLER, 4 AYLIK BEBEĞİ ANNEDEN AYIRDILAR
Gecen hafta ehli dalalet ve ehli hasedin rüessasının emriyle dört aylık bebeği annesinden ayırıp, zindana attılar. Hızını almayan ehli dalaletin bir emeklisi “ Hitler’in Yahudilere yaptığı gibi bunların hepsini yok etmek lazım” dedi. Ehli hasedin bir dellalıda “kafalarına kurşun sıkmak lazım” dedi. Demekti ellerinden gelse Ashabı Uhdud’un yaptığını yapacaklar. Bazıları da bu zulmü zevkle seyrediyor, aynen Ashabı Uhdud’un yaptığı gibi. Imam Azam’in fetvasını rehber edinmiş biri olarak ve büyüklerimizden aldığımız terbiye gereği, Müslümanım diyene kafir diyemeyiz. Fakat şu bir hakikattir ki, bu kadar bebeği dahi hapse atanlar Ashabı Uhdud’un sıfatlarına bir derece sahipler.
Peki Ashabi Uhdud’a ne oldu. İlahi rahmetten kovulmak suretiyle ve başkalarına ibret olacak şekilde kahredildiler(Buruc: 8-12). Bazı müfessirlere göre yaptıklarının aynısı ile cezalandırıldılar. Mümin hasta olunca ve de mazlum olunca Allah’a çok yekindir. Hele hele mazlum günahsız bir bebek ise, onun zindanda ağlaması ve esaret hali en makbul bir duadır ve Allah ile aralarında hiç bir perde yoktur. Bu bebekler zindanda annelerinin gözyaşları ile yıkanıyor, onların çok samimi dua ve avradı-ezkârlar ile kalplerine, ruhlarına ve akıllarına manevi tohumlar ekiliyor. Zindanlar Medreseyi Muhammedî’ye (sav) dönüşüyor. Doğrusunu Allah bilir fakat beklide geleceğin büyük mürşitleri zindan içinde büyüyen bu bebeklerden çıkacak.
Evet, Hâkimi Mutlak olan Allah ne yaparsa hikmetle yapar. Ehli dalaletin ve ehli hasedin rüesasının zulmü, İbrahim’i gül bahçelerine dönüşecek inşallah. Zindanda aylarca ve on bir gün hücrede tutulan Ustadan 87 yaşındaki talebesi “ hücrede geçirdiğim 11 gün hayatimin en güzel günleri oldu” dedi. Peki hikmeti nedir. Çünkü Rabbi ile baş başa idi. Evet Medreseyi Yusufiyede çile çeken Yusuf (as) Mısır’a aziz oldu. Alemlere rahmet olarak gönderilen Efendiler Efendisi Hz Muhammed’in (sav) menderesinde tedrisat görenlerde inşallah dünyadaki gönülleri hal dilleri fethedecekler. Evet, Mevla görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
BASKIYA RAĞEMEN, SAMİMİYETLE EĞİTİM KURUMLARININ BAŞARISI
Avusturalya’daki Hizmet Hareketi’ mensuplarının desteğiyle eğitim veren okullar, üniversite imtihanlarında başarılarını bu yılda devam ettirip en iyi okullar arasında yer aldılar. Hatta ilgili arkadaş “son yıllarda aldığımız en önemli başarı” dedi. Son bir kaç yıldır, velileri tehdit ettiler. Çocuğunuzu almazsanız Türkiye’ye gittiğinde hapse atarlar, dediler. Zannettilerki böyle yaparsak, kimse çocuklarını bu okullara göndermez, öğretmenlerin de morallerini etkiler, okullar kapanır. Bazıları bu korku ile çocuklarını aldı, fakat bazıları da madem bunlar size zulmediyor, demek ki siz doğru yoldasınız deyip çocuklarını getirip kaydettiler.
BUGÜNKÜ ZULÜMLERİ, ARNAVUTLUK’UN KOMÜNİST DEVLET BAŞKANI YAPTI
Bazı öğretmenlerin kardeşi, bacısı veya babası hapiste. Kimisinin annesi babası vefat ediyor, zulümden dolayı, Türkiye’ye cenazeye gidemiyorlar. Babası vefat eden birisinin annesi “oğlum sakın gelme. Gelirsen zulmederler. O zaman benin kalbim dayanmaz ölürüm ” diyor. Babası vefat eden bir başkasının taziye yapılırken evini iki defa basmışlar. Tarih’te bunu sadece Arnavutluk’un komünist devlet başkanı yapmıştı. Bu zor şartlarda öğretmenlerin hal dili konuşma dilinin önüne geçti ve başarılar getirdi. Zaten hal dili konuşunca söze gerek kalmıyor. Tek çare duaya sarılmak, daha çok Allah’a yönelmek oldu. Ayrıca muhacir kardeşlerine karşı Ensar’lık da yapıyorlar. Okulların hepsi fazlası ile dolu. Sırada bekleyenler de var. Çünkü bu okulların temelinde göz yaşı, fedakârlık, ihlas ve samimiyet var. Evet bu basarıyı da Allah’tan bilip tövbe istiğfar edelim. yucelsalih@yahoo.com