Doç.Dr. Salih Yücel
Fir’avun’da
insandı fakat nefsine uya uya Fir’avunlaştı. Hz Abu Bekir de insandı nefsini
Hz.Muhammed (SAV) rahleyi tedrisinde temizledi, Sıddıklar mertebesine erdi.
Büyük zatlar nefis yeryüzündeki bütün
hayvanların kötü karakterlerinin
hepsini kendisinde taşıyabilir, derler.
Onun
içindir ki onlar özellikle âlemi İslamın kriz dönemlerinde hep içe yönelirler,
bütün hayatlarını insanların iç dünyasını aydınlatmaya adarlar. Çünkü iç
aydınlanmayınca din bir kurallar doğmasına veya bir folklöre dönüşür.
GAZALİ’NİN HAÇLILARLA, MEVLANA’NIN MOĞULLARLA İLGİLİ KİTABI
YOK
İmam
Gazali’nin 400 küsur kitap yazdığı söylenir, ancak 120 tanesi kurtulabilmiştir.
Onun zamanında başlayan Haçlılar ile alakalı bir kitabı yoktur. Mevlana
döneminde Moğollar İslam dünyasında ulaşabildikleri yeri yakıp yıkmışlar,
Müslümanları kılıçtan geçirmişler. Mevlana’nın da Moğollar ile alakalı kitabı
yok.
Bediüzzaman
döneminde İslam ülkelerinin hemen hemen hepsi işgal edilmiş. Koca Devleti Aliye
paramparça edilmiş. O da en çok Müslümanların iç dünyasına yönelmiş. Nefsi
dizginleyecek, onu temizleyip Hakk’a kul edecek iman üzerinde durmuş ve
hayatını buna vakfetmiş. Bu uğurda Firavunlaşmış nefis sahiplerinden çekmediği
çile, görmediği cefa kalmamış.
Diyanet
İşleri Reisi dahi “Aman Said Nursi’nin kapısına kimseyi yaklaştırmayın,
kapısını çalan ona çarpılıyor” deyip zalimlerin zulmüne hasedinden dolayı fetva
ile çanak tutmuş.
İç
dünyayı aydınlatma âlemi İslam’ı, tarihte nurlandıran ve hâlâ günümüzde de
nurlandırmaya devam eden bütün büyük zâtlar ve kâmil müminler için değişmez bir
metod olmuş. İçeride Fir’avunlaşan ve şeytanın emrine amâde olmuş nefis
yenilmeyince dışarıdaki Firavunlar yenilmez. Nasıl ki şeytanı yenmeyince onun
emrine giren insi şeytanlar da mağlup edilemez. Amma şerrin başındaki komutan
olan şeytan yenilince, onun emrindeki insi askerleri dağılır giderler.
Nefsi
yenmenin en kestirme yolu ise Sahabe yoludur. Kendimizi daima hayırla meşgul
edip, nefsin Fir’avunlaşmasına sebep olacak dünyaya kalben bağlanma, mevki,
makam, şan, şöhret, haset gibi öldürücü manevi hastalıklara fırsat vermemekle
mümkündür. Yoksa çok sinsi olan nefis insanı Firavunlaştırır, Süfyanlaştırır.
Fakat Üstadın tabiri ile nefsi Firavunlaşan kişi farkında bile olmaz.
GÖNÜLÜLER HARKETİNİN HAL DİLİ
Zannedersem
beş altı yıl önceydi. Avustralya’da, önde olan bir büyüğümüzü Ramazan’da
teravih Namazı’ndan sonra misafir kaldığı evde ziyaret etmiştim. Bedeni
rahatsızlıkları vardı, çok yorgun görünüyordu. İlaçlarını içti. Ertesi gün
Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi yani
büyük bir ihtimalle Kadir Gecesi idi. Evime iftira davet etmeyi içimden
geçirdim.
Fakat o
“Yirmi beş gündür evimden ayrıyım. Uçuş biletim yarın” dedi.
Evet
nerede ise hastalığına rağmen bütün Ramazanını insanlığın derdi için ayırmış,
evinde çoluk çocuğu ile bir kez dahi iftar yapamamıştı. Onun o anki hal dili
bana o kadar tesir etti ki, hayatım boyunca unutmayacağım.
Yıl
1996. Sydney’de kendini eğitime adamış bir eğitim sevdalısı ihtiyaca binaen
cebindeki ve bankadaki bütün parasını çocuklar iyi bir eğitim alsın diye
harcamış. Ayakkabısı eskimiş, kışın su kaçırıyor ama o önce eğitim demiş. Onun
bu hal dilini de asla unutamam. Milletin malını çalan Ehli dalalet ve ehli
haset rüeseası onu da terörist listesine koymuşlar.
GENEL MÜDÜRÜN 2. EL EŞYASI VE BIRAKTI ETKİ
Yıl 2012
olacak.
Monash’ta
hocalık yapıyorum.
Bugün “terörist
başı” denilen bir hoca arkadaşımız üniversiteye teşrif ettiler.
Öğle
Namazı kılmak için mescide gittik. Abdest almak için terlik verdim. O “Ayağımda
mantar hastalığı var. O terliği kullanırsam, hastalığım din kardeşlerime
bulaşabilir” deyip terliği kullanmadı.
Yıllardır
bu hocamızı tanıyorum, defalarca sohbetini dinledim. Ama onun bu hal dili din
kardeşlerimizi incitmeme konusunda hayatımda unutamayacağım bir ders oldu.
1990’lı
yıllar. Çok sevdiğim birisi eğitim hizmetlerine biraz mesafeli duruyordu.
Türkiye’ye
gittiğinde Zaman Gazetesi’nde o gün Genel Müdür olan hocamız, kendisini evine
çay içmeye davet ediyor.
Evine
gidince bir bakıyor ki, evdeki bütün eşya ikinci el eşyası gibi eski.
Bu hal dili
ona o kadar tesir ediyor ki, dönünce kendisini tamamen eğitim gönüllülüğüne
adadı. Ogün bugün hem maddi ve hem de manevi olarak çok büyük katkılar
sağlıyor. Kendisi bilerek bir karıncaya basmaz. O da terörist listesinde.
Evet
gelin haldilimiz konuşsun. Haldili konuşunca şeytan ve avenesi ebetteki
rahatsız olacak.
Zorluklar
haldili ile aşılır. İç dünya haldili ile nurlanır. Gök ve gönül kapıları
haldili ile açılır. Haldilini konuşturanlar Allah’ın inayetiyle hep
kazanmışlardır. Evet şairin ifade ettiği gibi “Sanmayın bu tekerlek kalır
tümsekte” tabi ki eğer haldilimiz konuşuyorsa. yucelsalih@yahoo.com