Malezya, Portekiz, Hollanda, son olarak da İngiliz sömürgesinde kalmış bir Asya ülkesi. 1957’de bağımsızlığına kavuşan ve 13 eyaletten oluşan bir devlet. 1980 sonrası ekonomide hızla büyümesiyle birçok ülkenin ve uluslararası şirketin dikkatini üzerine çekti. 1981-2003 arasında Başbakanlık yapan Mahathir Muhammed, bugünkü modern Malezya’ya damgasını vuran isim.
Malezya’yı ilk kez bu kadar geniş gezme ve ziyaret etme imkânını buldum. Önceki hafta bir grup işadamıyla birlikte Malezya ve G.Kore’ye gittik. Dört günlük gezimizde, bir dizi görüşmelerde bulunduk. Tarihi ve turistik mekânlarını gezme imkânını elde ettik. Bu ülkeyle ilgili bilgim, başörtü tartışmaları ile irticai söylemlerin Türkiye’de para ettiği dönemlerdeki tartışmalarla sınırlıydı. Bu nedenle, “Türkiye Malezya oluyor” suni söylentilerinden oluşan polemiklerin ne kadar sığ, basit ve gülünç tartışmalar olduğu, Kuala Lumpur’u gezerken bir kez daha iyi anlaşılıyor. ‘Modern laik’lerin tabiriyle, Ak Parti hükümetiyle, Türkiye’nin Malezya’ya benzeteceğini, Anadolu’nun, her tarafını irticai düşüncelerin saracağına dair suni gündemlerle, insanlarımıza zaman kaybettirildi. Türkiye’nin Malezya’ya benzemeyeceği gibi, Malezya’nın da Türkiye’ye asla benzemeyeceğini, Kuala Lumpur sokakları, canlı olarak gösteriyor. Türkiye’de zaman zaman zirveye çıkan din, ‘dinci’ korkusu yıllar yılı estirilen kuşku, toplumumuzda gerilim havasına neden olmuştu. Kendini laikliğin tek savunucusu sayanların,mkâh Türkiye’nin Malezyalaşacağını, kâh sokaklarımızın İran’a benzeyeceğine dair estirilmeye çalışılan korku rüzgârları, bugün içi boş birer balon olduğunu üzülerek müşahede ediyoruz. Türkiye ve Malezya coğrafyası, tarihi, kültürü, yemek yeme tarzına kadar bir çok konuda birbirinden çok farklı iki ülke. Aslında Türkiye’deki Malezya merakı ya da ‘korkusu’, bundan birkaç yıl önce, Amerikalı eski diplomat Richard Holbrooke’un, Türkiye ve Malezya’yı ‘ılımlı İslam’ın’ örnek ülkeleri olarak göstermesiyle alevlenmişti. Bu yangına ise; yazılı ve görsel medyamız, benzin taşıdı. Evet, bu kısa girişten sonra, Malezya’nın şu andaki ticari, ekonomik, sosyal, kültürel, turizm, eğitim ve dini konularını genel olarak, sizlerle paylaşmak istiyorum. Malezya, Portekiz, Hollanda, son olarak da İngiliz sömürgesinde kalmış bir Asya ülkesi. 1957’de bağımsızlığına kavuşan ve 13 eyaletten oluşan bir devlet. 1980 sonrası ekonomide hızla büyümesiyle birçok ülkenin ve uluslararası şirketin dikkatini üzerine çekti. 1981-2003 arasında Başbakanlık yapan Mahathir Muhammed, bugünkü modern Malezya’ya damgasını vuran isim. Petrol arıtma tesislerinden otomobile, kâğıt, tekstil, kimyasal madde, kauçuk, palmiye yağı, kalay üretimi ve onlarca değişik sektörde, sanayi ve ekonomisiyle bölgenin her geçen gün yükselen yıldızı.
ASYA’NIN İNCİSİ VE PETRONAS İKİZ KULELERİ
Asya’nın incisi olarak kabul edilen Malezya, gelişme sürecini yaşıyor. Çok değil, bundan 10 -15 yıl önce Uzakdoğu denilince ilk akla gelen ve görülmesi tavsiye edilen ülkelerin başında Singapur ve diğer ülkeler geliyordu. Fakat Malezya son yıllarda yaptığı turizm yatırımları ve önemli şehri, Kuala Lumpur’u bir dünya şehri olarak tanıtınca, Singapur’u bile sollamış durumda. 400’den fazla etnik grubun ve birçok kültürün bir arada yaşadığı söyleniyor. Ülkede nüfusun %65’ini Müslümanların oluşturduğu gözden kaçmıyor. Çin, Hint ve Malay kültürünü içinde barındıran 23 milyonluk ülke de, 3 farklı kültürün yaşamına ait renkli görüntüler, gerçek anlamda bir gökkuşağını yansıtıyor. Bir taraftan minarelerden yankılanan ezanı dinlerken, diğer taraftan ise Hindu tapınaklarında ise, Hintliler, rahat bir şekilde ibadetlerini yerine getiriyor. Hiç kimsenin diğer inanç gruplarıyla bir derdi yok. Malezya’da modern yaşamla geleneksel yaşam paralel olarak varlığını sürdürüyor. Uzun yıllar İngilizlerin sömürgesi olmuş. 1957 yılında İngilizler hiç bir bağımsızlık mücadelesi vermeyen Malaylara karşı ülkeyi terk ediyorlar. Daha önce sömürge döneminde bölgedeki Çinli ve Hintli nüfusu bölgeye Müslüman nüfusu dengelemek için getiren İngilizler, diğerlerine göre daha yumuşak başlı olan Malaylara ülke yönetimini veriyorlar. Malezya kurulurken nüfusun yüzde 60’dan fazlasını oluşturan Malayları güçlendirmek için dini kimlik, milli kimlik ile beraber destekleniyor. 1800’lerin başında kalay madenlerinin bulunmasıyla madenci köyü olarak kurulan Kuala Lumpur’un anlamı “Çamurlu Kavşak”. Çamurlu Kavşak’tan bugün dünyanın güzel kentlerinden biri yükselmiş durumda. Dünyanın sayılı yüksek binalarına ev sahipliği yapan şehirde en ünlü gökdelen 452 metre yüksekliğiyle Petronas İkiz Kuleleri. Federal Başkent Kuala Lumpur, modern ve yüksek binaları ile iş ve ticaret merkezi. 1992 yılında projesi başlayan ve 1996da yapımı tamamlanan Petronas’ın ikiz kuleleri Malezya’nın gelişmişliğinin ve takdir edilecek başarısının sembolleri gibi yükseliyor. Kuala Lumpur ultra modern bir şehir yapısına kavuşurken sömürge döneminin en güzel yapıları ile birlikte 2.Dünya Savaşı’nın dükkân evleri kente ayrı bir güzellik katmaya devam ediyor.
GELENEK VE ALIŞKANLIKLAR
Şehrin bazı bölgelerinde akşam yemeği hâlâ geleneksel usullerde devam ediyor. Tropikal iklimin gereği sıcak havada insanlar akşamları dışarıda karınlarını doyuruyorlar. Buna bir de yıllardır süregelen âdetler ve gelenekler eklenince insanlar akşam yemeği için kendilerini evden dışarı atıyor. Böylece sokaktaki seyyar lokantalar da dolup taşıyor. İlginçtir, sokakta Müslümanlar için helal lokantalar bile belirlenmiş. Bu lokantalar için özel bir yer ayrılmış. Müslümanlar geldiklerinde hemen bu bölüme geçiyorlar. Çin yemeklerini arzu edenler de yan taraftaki küçük lokantalara doğru yöneliyorlar. Kuala Lumpur’da ülkeye has farklılıkları göreceğiniz mekânların sayısı bir hayli fazla. Beş yıldızlı otellerin birinde sabah kahvaltısı sırasında pilav yemeyi tercih edenler bile var.
EKONOMİ…
Dünya palmiye yağı üretiminin %60’ını karşılayan ülkede palmiyenin devasa meyvesinin yağa dönüşünün hikâyesi. İngilizler sömürge döneminde de petrolü, palmiye yağı ile zengin bu topraklara çay, palmiye yağı, kauçuk fabrikaları kuruluyor. Bu ürünlerin rahatlıkla limanlara taşınması için yollar yapılıyor. Başta petrol olmak üzere; palmiye yağı, doğal kauçuk ve kereste başlıca ihraç ürünleri…Her yıl 40 milyar dolar ticaret fazlası veren ülke, Türkiye ile ticarete çok açık! Kişi başına düşen milli gelir, 9 bin dolar civarında. Ülkenin ekonomik durumu günden güne daha da iyiye gidiyor. Malezya’da nereye bakarsanız bakın palmiye ağacı ve uçsuz bucaksız palmiye bahçeleri görürsünüz. Zaten palmiyenin buradaki adı altın meyve. Malezya yılda 10 milyon tona yakın ham palmiye yağı üretiyor. Bunu iç piyasada tükettiği gibi önemli bir kısmını da Pakistan, Singapur ve Çin’e ihraç ediyor. Türkiye’de, ay çiçek ve zeytinyağının yerini burada palmiye yağı almış. Elbette ülkedeki kalkınmışlık oranı her yerde aynı değil. Doğudaki şehirler batıdakilere göre daha geri kalmış; ancak doğu tarafları petrol açısından zengin olduğundan, kalkınma potansiyelleri de hayli fazla görünüyor. Dünyanın bir çok ülkesinde kurulan eğitim kurumları, Malezya’da da mevcut. TİME İnternational School ilk adım olarak, geçtiğimiz ayın başında modern bir eğitim kurumunu hizmete soktu. Diyalog derneği ve Malezya Türk Ticaret Odası da, bilhassa Türkiye ile Malezya arasındaki ticari ekonomik ilişkilerin gelişip güçlenmesine katkı da bulunmak için çalışıyor. Bu kuruluşlar, Türkiye’nin Malezya’da, Malezya’nın da, Türkiye’de daha iyi tanınmasına önemli katkılar sağlıyor. İki ülke arasında kültürel ve akademik geziler düzenlemenin yanı sıra, karşılıklı medya ziyaretleri yapılıyor. İki ülkenin, birbirlerinin medya organlarında haber olması ve karşılıklı bilinirliğin artırılması sağlanıyor. Başkent Kuala Lumpur’da faaliyet gösteren Türk Kültür Merkezi de, dernek tarafından hayata geçirilen önemli bir bir proje.
İNANÇ
Diğer dinlere mensup insanlar da Müslümanların yaşadığı özgürlüklerin aynısına sahip. Ülkede Ramazan Bayramı kutlamaları Şevval ayı boyunca sürüyor. Kutlamaların ismi Hari Raya. Sultanların ve diğer devlet büyüklerinin de katıldığı kutlamalar tam bir ay boyunca ülkenin farklı şehirlerinde yapılıyor. Ünlü sanatçıların şarkılarıyla coşan on binler, ülkelerine ait geleneksel dansları da izleme imkânı buluyor. Ülkede artık her ne kadar düğünler Batılı tarzda yapılıyor olsa da Malay geleneklerine bütünüyle sadık kalınarak yapılıyor. Malezya farklı kültürlerin barış ve hoşgörü içinde yaşadığı bir ülke. Çin nüfusu ile ünlü Penang şehrinde Malaylarla birlikte Hindu kültürünün de örneklerini görebiliyorsunuz. Farklı dinlere ait ibadethaneler arz–ı endam ediyor şehrin dört bir yanında. Malezya’nın diğer şehirlerinde de durum farklı değil. Tıpkı Osmanlı hoşgörüsüne benzer bir yaklaşımla, ülkenin tüm şehirlerinde cami, Budist tapınakları ve kiliseleri yan yana görebiliyorsunuz. Malezya’da camiler, Hindu, Budist tapınakları ve kiliseler, farklı din mensuplarının barış içinde aynı ülkede yaşayabildiklerini gösteriyor. Camiler, şehirlerin en güzel ve ilk etapta göze çarpan yerlerine inşa edilmiş. El-Buhari Camii Kuala Kedah’ta. Şehrin en büyük camii. Kimsesiz çocuklar için bakımevi ve aynı zamanda yakını olmayan yaşlılar için sağlı sollu özel kompleksler kurulmuş bu camide.
TURİZM…
Malezya Türkiye gibi, Turizm açısından önemli bir noktaya doğru yol alıyor. Malezya Turizm Tanıtma Kurulu, ülkeye olan turist sayısını artırmayı önemli hedefleri arasında koymuş durumda. ‘2014 yılı Malezya’yı ziyaret edin yılı’ olarak kabul edildiği Malezya’da, bilhassa Müslüman ülkelerden ve Türkiye’den turist çekmeye çalışıyor. Ülke Turizm Bakanlığının, web sitesinden Malezya’ya gelecekler, Türkçe bilgi sahibi olabiliyor.Avustralya’dan da turist çekmenin planlarını yapıyor. Çünkü Avustralyalıların yanı sıra, Avustralya’da yaklaşık yarım milyonluk Müslüman nüfüs mevcut. Ayrıca hayat şartları son derece ekonomik. Beş yıldızlı oteller ortalama olarak 150 dolar civarında. Malezya ayrıca coğrafik olarak da önemli bir noktada. Bu nedenle ulaşım açısından çok rahat. Hinduları görmek için Hindistan’a, Çinlileri görmek için Çin’e gitmek gerekir iken, Malezya’da bunların hepsini aynı yerde görmek mümkün. Ayrıca tesettür oteller ile helal yeme ve içmeye önem veren bir ülke. Avustralya’daki helal etin dünyaya pazarlanmasında çok önemli rol oynuyor.
EĞİTİMDE HOŞGÖRÜ…
Diyalog ve hoşgörünün hakim olduğu ülkede başörtüsü gibi problemlere hiç rastlanmıyor. Başı açıklar kadar başı kapalılar da, ülkenin resmî; kurumlarında çalışabiliyor. Türbanlı öğrenciler, liselerde, üniversitelerde özgürce okuyabiliyor. Çok değil bundan 5-6 yıl önce, Türkiye’deki tartışmanın hedefine yerleştirilen Malezya Uluslararası İslâm Üniversitesi’nin modern imkânlarla ve modern bir anlayışla eğitim hizmeti veren kaliteli bir üniversite olduğunu hatırlatmakta fayda var. Özellikle başörtüsü nedeniyle, Türkiye’den giden öğrenciler çok rahat ettiler. Sırf inançlarının gereğini yerine getirdikleri için, yıllarca üniversitelerin kapılarından kovulan başörtülü veya katsayı bariyerine takılan imam hatip liseleri öğrencileri, yarım kalan eğitimlerini Malezya gibi ülkelerde sürdürdüler.
TROPİKAL MEYVELER…
Tropikal ülkelerde buraya özgü meyveleri tadamadan Malezya’dan ayrılmak büyük bir eksiklik olur. Malezya’da onlarca tropikal meyve var. Malezya’da 4 mevsim sıcak ve tropikal bir iklim olması sebebiyle, çok çeşitli tropik meyveleri de bulundurmaktadır. Meşhur Durian meyvesi, meyvelerin Kralı ünvanıyla da bilinir. Çok ağır kokulu, kalın ve sert dikenli kabuğu, yiyenleri genelde tiryakisi yahut hastası yapan yumuşak, tatlı bir meyve. Bu meyve bazılarınca bozuk gıda, bazılarınca bir çeşit kokuşmuş çöp, mesela taylandlılarca “kokusu cehennem, tadı cennet meyvesi” şeklinde tarif edilen ağır bir kokuya sahiptir. İlk defa yaklaşmanız irade, cesaret ve dahi tahammül işidir. Otel, Restoran, Toplu kullanıma açık salon gibi merkezlerde bulundurulması yasaktır. Meyveler içinde en ünlüsü Durian. Kabuğu tamamen dikenler içinde. Bu meyveyi soymak ve parçalamak hiç de kolay değil. Keskin bir bıçakla yenilecek kısma ulaşılıyor. Durian’ı sevenler de var, sevmeyenler de. Yolunuz Malezya’ya düşerse tropikal meyveleri deneyin, aralarında çok seveceğiniz bir kaç çeşit meyve mutlaka çıkacaktır.