8. Cumhurbaşkanı Özal’ın şüpheli ölümüne ilişkin iddianame Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Sanık Levent Ersöz, ‘Cumhurbaşkanına suikastten’ ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak
Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın şüpheli ölümüne ilişkin iddianame kabul edildi. 65 sayfalık iddianame tek sanık olarak Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz yer aldı. İddianamede, “Ersöz’ün açık kimliği tespit edilemeyen, Yarbay Savaş Korkmaz ile birlikte Özal’ı önceden planlayarak zehirlemek suretiyle öldürttüğü kanaatine varılmıştır.” denildi.
Özal’ın Hacettepe Hastanesi’nde yapılan müdahalelerin ardından öldüğü belirtildi. Kalbi duran Özal’ı hayata döndürme (Resustasyon) sırasında verilen Sodyum Bikarbonat’ın sağlıklı bir insanda hayati tehlikeye sokacak seviyede ve normalden 3 kat fazla oludğu vurgulandı. Böyle bir tedavinin bile ölüm sonucu doğurabileceği aktarıldı. Ölüm sebebine ilişkin ciddi çelişkiler tek tek sıralandı.
Özal’ın ölümüne kadar sürece ilişkin tutanakta ölüm sebebine yer verilmediği, ölüm raporunda ‘Koroner Arter Hastalığı ve Kardiyak Arrest’ olarak yazıldığı, gömme izin kağıdında ise ‘kalp yetmezliği’ olarak belirtildiği hatırlatıldı. Bu durumun ölüm nedeninin kesin olarak tespit edilmediği yönünde kanaat oluşturduğu aktarıldı. Ayrıca Özal’ın hastaneye geldiği andan ölümünün gerçekleştiği ana kadar yapılan tıbbi tetkiklerde ölüm sebebi olarak belirtilen her iki rahatsızlığı da gösterir herhangi bir tıbbi bulguya kayıtlarda rastlanmadığının altı çizildi.
KAN TESTİ SONUÇLARI KAYIP
Hacettepe’de görevli Doç. Dr. Cumhur Özkuyumcu’nun beyanlarına yer verildi. Özkuyumcu’nun, vefat ettiği gün Özal’ın kan örneğinin gönderildiğini, kan örneği üzerinde birden çok test yaptığını, Özal’ın hasta dosyasında o gün kendilerinin çalıştıkları test sonuçlarının bulunmadığını anlattığı aktarıldı. İddianameye göre, ifadesinde, 1993’ten itibaren, Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde yer alan TUSHAD’a bağlı Beyaz Kuvvetler Komutanlığı’nda görev yaptığını belirten Çınar, Özal’ın suikast sonucu öldüğünü, TUSHAD’a girdikten sonra yapılan konuşmalarda duyduğunu ileri sürdü.TUSHAD’ın başındaki ismin ise Ergenekon sanığı Hurşin Tolon olduğunu söyledi. Özal’ın, kalp krizine yol açacak polonyum 210 ve amerikyum 241 radyoaktif ilaçları verilerek öldürüldüğünü öne sürdü. Gizli tanık ‘Selçuk’ da ifadesinde, Levent Ersöz’ü tanıdığını belirterek, bir konuşmada Ersöz’ün, “Biz gerektiğinde cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişiyi de zehirletiriz, öldürtürüz.” dediğini duyduğunu iddia etti. Levent Ersöz ise ifadesinde hakkındaki suçlamaları reddetti. İddiaların hayal ürünü bir senaryo olduğunu savundu.
1993’teki karanlık cinayetler sıralandı
İddianamede, merhum Cumhurbaşkanı Özal’ın ölümü 1993 yılında gerçekleşen ve aydınlatılamayan bir dizi faili meçhul olayla bağlantılı olarak değerlendirildi. İddianamede, “Resmi açıklamada dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitis’in uçağının buzlanma nedeniyle düştüğü belirtilse de olay sonrası toplanan kanıtlar, bunun bir suikast olduğu şüphesini ortaya koymuştur. Bu konuda da soruşturma halen devam etmektedir.” satırlarına yer verildi. 1993’te Özal’ın başlattığı çözüm sürecinin faili henüz tespit edilemeyen 33 er olayı sonrası sona erdiği hatırlatıldı. Dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu ile Madımak ve Başbağlar katliamı sıralandı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in “Terör ya bitecek, ya bitecek.” sözlerine vurgu yapıldı. JİTEM’in kilit isimlerinden olduğu belirtilen Cem Ersever’in 4 Kasım’da ölümüne de dikkat çekildi. Ersever’in, “Güney-doğu’daki gerçekler Türk milletinden gizleniyor.” ifadeleri de iddianamede yer buldu.
8. Cumhurbaşkanı Özal’ın şüpheli ölümüne ilişkin iddianame Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Sanık Levent Ersöz, ‘Cumhurbaşkanına suikastten’ ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak
Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın şüpheli ölümüne ilişkin iddianame kabul edildi. 65 sayfalık iddianame tek sanık olarak Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz yer aldı. İddianamede, “Ersöz’ün açık kimliği tespit edilemeyen, Yarbay Savaş Korkmaz ile birlikte Özal’ı önceden planlayarak zehirlemek suretiyle öldürttüğü kanaatine varılmıştır.” denildi.
Özal’ın Hacettepe Hastanesi’nde yapılan müdahalelerin ardından öldüğü belirtildi. Kalbi duran Özal’ı hayata döndürme (Resustasyon) sırasında verilen Sodyum Bikarbonat’ın sağlıklı bir insanda hayati tehlikeye sokacak seviyede ve normalden 3 kat fazla oludğu vurgulandı. Böyle bir tedavinin bile ölüm sonucu doğurabileceği aktarıldı. Ölüm sebebine ilişkin ciddi çelişkiler tek tek sıralandı.
Özal’ın ölümüne kadar sürece ilişkin tutanakta ölüm sebebine yer verilmediği, ölüm raporunda ‘Koroner Arter Hastalığı ve Kardiyak Arrest’ olarak yazıldığı, gömme izin kağıdında ise ‘kalp yetmezliği’ olarak belirtildiği hatırlatıldı. Bu durumun ölüm nedeninin kesin olarak tespit edilmediği yönünde kanaat oluşturduğu aktarıldı. Ayrıca Özal’ın hastaneye geldiği andan ölümünün gerçekleştiği ana kadar yapılan tıbbi tetkiklerde ölüm sebebi olarak belirtilen her iki rahatsızlığı da gösterir herhangi bir tıbbi bulguya kayıtlarda rastlanmadığının altı çizildi.
KAN TESTİ SONUÇLARI KAYIP
Hacettepe’de görevli Doç. Dr. Cumhur Özkuyumcu’nun beyanlarına yer verildi. Özkuyumcu’nun, vefat ettiği gün Özal’ın kan örneğinin gönderildiğini, kan örneği üzerinde birden çok test yaptığını, Özal’ın hasta dosyasında o gün kendilerinin çalıştıkları test sonuçlarının bulunmadığını anlattığı aktarıldı. İddianameye göre, ifadesinde, 1993’ten itibaren, Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde yer alan TUSHAD’a bağlı Beyaz Kuvvetler Komutanlığı’nda görev yaptığını belirten Çınar, Özal’ın suikast sonucu öldüğünü, TUSHAD’a girdikten sonra yapılan konuşmalarda duyduğunu ileri sürdü.TUSHAD’ın başındaki ismin ise Ergenekon sanığı Hurşin Tolon olduğunu söyledi. Özal’ın, kalp krizine yol açacak polonyum 210 ve amerikyum 241 radyoaktif ilaçları verilerek öldürüldüğünü öne sürdü. Gizli tanık ‘Selçuk’ da ifadesinde, Levent Ersöz’ü tanıdığını belirterek, bir konuşmada Ersöz’ün, “Biz gerektiğinde cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişiyi de zehirletiriz, öldürtürüz.” dediğini duyduğunu iddia etti. Levent Ersöz ise ifadesinde hakkındaki suçlamaları reddetti. İddiaların hayal ürünü bir senaryo olduğunu savundu.
1993’teki karanlık cinayetler sıralandı
İddianamede, merhum Cumhurbaşkanı Özal’ın ölümü 1993 yılında gerçekleşen ve aydınlatılamayan bir dizi faili meçhul olayla bağlantılı olarak değerlendirildi. İddianamede, “Resmi açıklamada dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitis’in uçağının buzlanma nedeniyle düştüğü belirtilse de olay sonrası toplanan kanıtlar, bunun bir suikast olduğu şüphesini ortaya koymuştur. Bu konuda da soruşturma halen devam etmektedir.” satırlarına yer verildi. 1993’te Özal’ın başlattığı çözüm sürecinin faili henüz tespit edilemeyen 33 er olayı sonrası sona erdiği hatırlatıldı. Dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu ile Madımak ve Başbağlar katliamı sıralandı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in “Terör ya bitecek, ya bitecek.” sözlerine vurgu yapıldı. JİTEM’in kilit isimlerinden olduğu belirtilen Cem Ersever’in 4 Kasım’da ölümüne de dikkat çekildi. Ersever’in, “Güney-doğu’daki gerçekler Türk milletinden gizleniyor.” ifadeleri de iddianamede yer buldu.
8. Cumhurbaşkanı Özal’ın şüpheli ölümüne ilişkin iddianame Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Sanık Levent Ersöz, ‘Cumhurbaşkanına suikastten’ ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak
Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın şüpheli ölümüne ilişkin iddianame kabul edildi. 65 sayfalık iddianame tek sanık olarak Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz yer aldı. İddianamede, “Ersöz’ün açık kimliği tespit edilemeyen, Yarbay Savaş Korkmaz ile birlikte Özal’ı önceden planlayarak zehirlemek suretiyle öldürttüğü kanaatine varılmıştır.” denildi.
Özal’ın Hacettepe Hastanesi’nde yapılan müdahalelerin ardından öldüğü belirtildi. Kalbi duran Özal’ı hayata döndürme (Resustasyon) sırasında verilen Sodyum Bikarbonat’ın sağlıklı bir insanda hayati tehlikeye sokacak seviyede ve normalden 3 kat fazla oludğu vurgulandı. Böyle bir tedavinin bile ölüm sonucu doğurabileceği aktarıldı. Ölüm sebebine ilişkin ciddi çelişkiler tek tek sıralandı.
Özal’ın ölümüne kadar sürece ilişkin tutanakta ölüm sebebine yer verilmediği, ölüm raporunda ‘Koroner Arter Hastalığı ve Kardiyak Arrest’ olarak yazıldığı, gömme izin kağıdında ise ‘kalp yetmezliği’ olarak belirtildiği hatırlatıldı. Bu durumun ölüm nedeninin kesin olarak tespit edilmediği yönünde kanaat oluşturduğu aktarıldı. Ayrıca Özal’ın hastaneye geldiği andan ölümünün gerçekleştiği ana kadar yapılan tıbbi tetkiklerde ölüm sebebi olarak belirtilen her iki rahatsızlığı da gösterir herhangi bir tıbbi bulguya kayıtlarda rastlanmadığının altı çizildi.
KAN TESTİ SONUÇLARI KAYIP
Hacettepe’de görevli Doç. Dr. Cumhur Özkuyumcu’nun beyanlarına yer verildi. Özkuyumcu’nun, vefat ettiği gün Özal’ın kan örneğinin gönderildiğini, kan örneği üzerinde birden çok test yaptığını, Özal’ın hasta dosyasında o gün kendilerinin çalıştıkları test sonuçlarının bulunmadığını anlattığı aktarıldı. İddianameye göre, ifadesinde, 1993’ten itibaren, Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde yer alan TUSHAD’a bağlı Beyaz Kuvvetler Komutanlığı’nda görev yaptığını belirten Çınar, Özal’ın suikast sonucu öldüğünü, TUSHAD’a girdikten sonra yapılan konuşmalarda duyduğunu ileri sürdü.TUSHAD’ın başındaki ismin ise Ergenekon sanığı Hurşin Tolon olduğunu söyledi. Özal’ın, kalp krizine yol açacak polonyum 210 ve amerikyum 241 radyoaktif ilaçları verilerek öldürüldüğünü öne sürdü. Gizli tanık ‘Selçuk’ da ifadesinde, Levent Ersöz’ü tanıdığını belirterek, bir konuşmada Ersöz’ün, “Biz gerektiğinde cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişiyi de zehirletiriz, öldürtürüz.” dediğini duyduğunu iddia etti. Levent Ersöz ise ifadesinde hakkındaki suçlamaları reddetti. İddiaların hayal ürünü bir senaryo olduğunu savundu.
1993’teki karanlık cinayetler sıralandı
İddianamede, merhum Cumhurbaşkanı Özal’ın ölümü 1993 yılında gerçekleşen ve aydınlatılamayan bir dizi faili meçhul olayla bağlantılı olarak değerlendirildi. İddianamede, “Resmi açıklamada dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitis’in uçağının buzlanma nedeniyle düştüğü belirtilse de olay sonrası toplanan kanıtlar, bunun bir suikast olduğu şüphesini ortaya koymuştur. Bu konuda da soruşturma halen devam etmektedir.” satırlarına yer verildi. 1993’te Özal’ın başlattığı çözüm sürecinin faili henüz tespit edilemeyen 33 er olayı sonrası sona erdiği hatırlatıldı. Dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu ile Madımak ve Başbağlar katliamı sıralandı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in “Terör ya bitecek, ya bitecek.” sözlerine vurgu yapıldı. JİTEM’in kilit isimlerinden olduğu belirtilen Cem Ersever’in 4 Kasım’da ölümüne de dikkat çekildi. Ersever’in, “Güney-doğu’daki gerçekler Türk milletinden gizleniyor.” ifadeleri de iddianamede yer buldu.
8. Cumhurbaşkanı Özal’ın şüpheli ölümüne ilişkin iddianame Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Sanık Levent Ersöz, ‘Cumhurbaşkanına suikastten’ ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak
Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın şüpheli ölümüne ilişkin iddianame kabul edildi. 65 sayfalık iddianame tek sanık olarak Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz yer aldı. İddianamede, “Ersöz’ün açık kimliği tespit edilemeyen, Yarbay Savaş Korkmaz ile birlikte Özal’ı önceden planlayarak zehirlemek suretiyle öldürttüğü kanaatine varılmıştır.” denildi.
Özal’ın Hacettepe Hastanesi’nde yapılan müdahalelerin ardından öldüğü belirtildi. Kalbi duran Özal’ı hayata döndürme (Resustasyon) sırasında verilen Sodyum Bikarbonat’ın sağlıklı bir insanda hayati tehlikeye sokacak seviyede ve normalden 3 kat fazla oludğu vurgulandı. Böyle bir tedavinin bile ölüm sonucu doğurabileceği aktarıldı. Ölüm sebebine ilişkin ciddi çelişkiler tek tek sıralandı.
Özal’ın ölümüne kadar sürece ilişkin tutanakta ölüm sebebine yer verilmediği, ölüm raporunda ‘Koroner Arter Hastalığı ve Kardiyak Arrest’ olarak yazıldığı, gömme izin kağıdında ise ‘kalp yetmezliği’ olarak belirtildiği hatırlatıldı. Bu durumun ölüm nedeninin kesin olarak tespit edilmediği yönünde kanaat oluşturduğu aktarıldı. Ayrıca Özal’ın hastaneye geldiği andan ölümünün gerçekleştiği ana kadar yapılan tıbbi tetkiklerde ölüm sebebi olarak belirtilen her iki rahatsızlığı da gösterir herhangi bir tıbbi bulguya kayıtlarda rastlanmadığının altı çizildi.
KAN TESTİ SONUÇLARI KAYIP
Hacettepe’de görevli Doç. Dr. Cumhur Özkuyumcu’nun beyanlarına yer verildi. Özkuyumcu’nun, vefat ettiği gün Özal’ın kan örneğinin gönderildiğini, kan örneği üzerinde birden çok test yaptığını, Özal’ın hasta dosyasında o gün kendilerinin çalıştıkları test sonuçlarının bulunmadığını anlattığı aktarıldı. İddianameye göre, ifadesinde, 1993’ten itibaren, Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde yer alan TUSHAD’a bağlı Beyaz Kuvvetler Komutanlığı’nda görev yaptığını belirten Çınar, Özal’ın suikast sonucu öldüğünü, TUSHAD’a girdikten sonra yapılan konuşmalarda duyduğunu ileri sürdü.TUSHAD’ın başındaki ismin ise Ergenekon sanığı Hurşin Tolon olduğunu söyledi. Özal’ın, kalp krizine yol açacak polonyum 210 ve amerikyum 241 radyoaktif ilaçları verilerek öldürüldüğünü öne sürdü. Gizli tanık ‘Selçuk’ da ifadesinde, Levent Ersöz’ü tanıdığını belirterek, bir konuşmada Ersöz’ün, “Biz gerektiğinde cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişiyi de zehirletiriz, öldürtürüz.” dediğini duyduğunu iddia etti. Levent Ersöz ise ifadesinde hakkındaki suçlamaları reddetti. İddiaların hayal ürünü bir senaryo olduğunu savundu.
1993’teki karanlık cinayetler sıralandı
İddianamede, merhum Cumhurbaşkanı Özal’ın ölümü 1993 yılında gerçekleşen ve aydınlatılamayan bir dizi faili meçhul olayla bağlantılı olarak değerlendirildi. İddianamede, “Resmi açıklamada dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitis’in uçağının buzlanma nedeniyle düştüğü belirtilse de olay sonrası toplanan kanıtlar, bunun bir suikast olduğu şüphesini ortaya koymuştur. Bu konuda da soruşturma halen devam etmektedir.” satırlarına yer verildi. 1993’te Özal’ın başlattığı çözüm sürecinin faili henüz tespit edilemeyen 33 er olayı sonrası sona erdiği hatırlatıldı. Dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu ile Madımak ve Başbağlar katliamı sıralandı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in “Terör ya bitecek, ya bitecek.” sözlerine vurgu yapıldı. JİTEM’in kilit isimlerinden olduğu belirtilen Cem Ersever’in 4 Kasım’da ölümüne de dikkat çekildi. Ersever’in, “Güney-doğu’daki gerçekler Türk milletinden gizleniyor.” ifadeleri de iddianamede yer buldu.