İnsan
Hakları İzleme Örgütü (HRW) “Türk güvenlik geçen Aralık’tan bu yana
Türkiye-Suriye sınırında Türkiye’ye geçmeye çalışan binlerce sığınmacının
yolunu düzenli olarak kestiğini ve sorgusuz sualsiz İdlib’e gönderdiğini”
iddia etti.
Örgüte göre “kaçakçı yollarını
kullanarak Türkiye’ye girmeye çalışan sığınmacılar, endilerine ateş açan Türk
güvenlik güçleri tarafından öldürüldü ve yaralandı.”
Hatay’a ulaşmayı başaran bazı
Suriyeliler de “İdlib’e sınır dışı edildiler.”
Birleşmiş Milletler’e göre,
Rusya-Suriye askeri ittifakının İdlib’deki muhaliflere karşı yürüttüğü
saldırılar sonucu 400 bin sivil evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Bu mülteci kitlesi daha sonra
Türkiye sınırının yakınlarındaki tarlalarda kurulmuş derme çatma kamplarda
yardıma muhtaç halde, sürekli saldırı tehdidi altında bulunan 1,3 milyon kişiye
eklendi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü
Mülteci Hakları Programı Direktör Yardımcısı Gerry Simpson, “Sınır
muhafızları Türkiye sınırındaki son boşlukları da kaparken, yüzbinlerce
Suriyeli tarlalara sıkışmış ve Suriye tarafındaki bombalarla karşı karşıya
bırakılmış durumdalar” dedi.
Simpson, “AB’nin yapması
gereken, Türkiye’nin mülteci hukukunu gözardı etmesine ve binlerce kişiyi
katliama maruz kalabilecekleri bir yere geri itmesine sessiz sedasız göz yummak
değil, ihtiyaç duyanlara sınırını açması için Türkiye’ye baskı uygulamak ve
anlamlı bir destek sağlamaktır” diye konuştu.
İçişleri
Bakanlığı: Mülteci kabulu sürdü ve asla şiddet uygulanmadı
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi
Genel Müdürlüğü (GİGM) ise bu iddialara “Türkiye, terör örgütlerine karşı
sınırlarının güvenliğini sağlarken açık kapı politikasından ödün vermek zorunda
kalsa dahi sınırlarına gelen ihtiyaç sahibi Suriyelileri ülkesine kabul etmeye
devam etmiş, gelen Suriyelilere kesinlikle ateş açmamış, asla şiddet
uygulamamıştır” diye yanıt verdi.
GİGM’nün yanıtında 2017
yılında belirli sınır kapılarından geçiş yapan 510 bin 448 ve 2018 yılında da
şu ana dek 91 bin 886 Suriyeli’nin geçici koruma kaydı altına alındığı
belirtildi ve “rakamlardan da anlaşılacağı üzere Suriyelilerin kayıt
altına alınmadığı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır” denildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü,
kaçakçılarla defalarca Türkiye’ye girmeyi denemiş ancak başaramamış 21
Suriyeliyle, geçen ay ortalarında telefonla görüştüğünü belirtti.
Görüşülenlerden 18’i Rusya ve
Suriye’nin Deyrizor ve İdlib’e yönelik hava saldırılarının artması yüzünden
bulundukları yeri defalarca terketmek zorunda kaldıklarını, sonuçta canları
pahasına da olsa Türkiye’ye kaçmaya çalışmaktan başka çarelerinin kalmadığına
karar verdiklerini anlattı.
Görüşülen kişiler, sınırı
kaçakçılarla birlikte geçtikten hemen sonra yollarının Türk sınır muhafızları
tarafından kesildiği ve neredeyse tamamı Aralık ayı ortalarıyla Mart ayının
başları arasında vuku bulmuş 137 olay anlattılar. İnsan Hakları İzleme Örgütü,
ayrıca, sınır muhafızları tarafından vurulmaktan korktukları için kaçma
girişiminde bulunmamış ve İdlib’de sıkışıp kalmış 35 Suriyeli ile de görüştü.
‘Türkiye övgüyü
hak ediyor’
9 kişi de sınırı geçmeye
çalıştıkları sırada Türkiyeli sınır muhafızları tarafından kendilerine veya
kendilerinden daha ileride bulunanlara ateş açılması sonucu beşi çocuk olmak
üzere 14 kişinin öldüğü ve 18 kişinin yaralandığı, Eylül ile Mart ayı başları
arasında vuku bulmuş 10 olayı anlattı.
HRW’nin açıklamasında ayrıca,
“BM mülteci ajansına göre Türkiye halen 3.5 milyondan fazla Suriyeli
mülteciye ev sahipliği yapıyor. Türkiye bu cömertliği için övgüyü ve desteği
hak ediyor. Ayrıca, Suriye ile olan sınırının güvenliğini sağlamak da
Türkiye’nin hakkı” denildi.
Ancak HRW,
“Türkiye, aynı zamanda, geri gönderildikleri takdirde zulme uğrama,
işkenceye veya insanlık dışı ve aşağılayıcı cezaya maruz kalma riski olan
sığınmacıların sınırlardan geri çevrilmesini yasaklayan geri göndermeme
ilkesine riayet etmekle de yükümlü. Türkiye ayrıca ölümcül güç kullanımını
düzenleyen uluslararası hukuk kurallarına ve yaşam ve bedensel bütünlük
haklarına riayet etmekle de yükümlü” diye de ekledi.