Halkların Demokratik Partisi (HDP) tutuklu Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, 34 gazeteci, yazar ve eleştirmenin birer sorusunu cevapladı.
Avukatları üzerinden soruları cevaplayan Demirtaş, güncel siyasetten edebiyata, Kürt dilinden sanata, İstanbul seçimlerinden hapishane koşullarına kadar çeşitli meselelere dair görüşlerini açıkladı.
AKP İLE PAZARLIK YAPACAK TIYNETTE OLSAYDIK
Demirtaş’ın cevapladığı sorular arasında “AKP ile pazarlık” iddiası da yer alıyor. Demirtaş, BBC Türkçe’den Selin Girit’in yönelttiği soruyu, “Bir pazarlığı yapacak tıynette olsaydık iki buçuk yıldır burada olmazdık” diyerek cevaplıyor. “Demokrasinin, barışın imkanlarını artırmak, her fırsatı ilkesel bir kazanıma dönüştürmek için de AKP dahil tüm partilerle TBMM çatısı altında görüşme yapılmasına da asla karşı değilim” şerhini düşüyor.
ÖCALAN’A FIRSAT TANINIRSA BARIŞ SAĞLANABİLİR
Gazete Duvar’ın aktardığına göre 34 isimden gelen soruları cevaplayan Demirtaş, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasına ilişkin, “Tecrit politikaları, Türkiye’ye kaybettiren politikaların en büyüğüydü. Bundan vazgeçilmesi, eminim tüm Türkiye toplumunun yararına olacaktır. Açlık grevlerinin amacına ulaşarak bitmesini sevinçle karşılıyorum. Başta açlık grevi eylemini yapanlar, direnişin öncüsü anneler, destek olan kamuoyu, avukatlar ve tüm halkımıza bu duruşlarından dolayı şükranlarımı sunuyorum. Bundan sonraki sürecin nereye evrileceğini şu anda bilemiyorum, fakat aslolan, barış ve demokrasi ısrarından vazgeçmeden mücadeleyi sürdürmektir. Açlık grevi sürecinde kendini feda edenler dâhil, bedel ödeyen herkese, tüm halka barış ve demokrasi sözümüz var. Sayın Öcalan’a fırsat tanınırsa hep beraber bunu başaracağımıza inanıyorum.
HALK YETERİNCE İSTEYİNCE CEZAEVLERİ BOŞALIR
“Demirtaş, ne zaman çıkacaksınız?” sorusuna şu cevabı verdi: “Halk yeterince isteyince ve bunu istediğini yeterince görünür kılınca cezaevleri boşalır. Bu da mücadeleyle belirlenir ancak. Fakat cezaevine gömüleni duymadım bugüne kadar. Herkes bir şekilde çıkıyor. Önemli olan onurumuzla girdiğimiz bu yerden, onurumuzla çıkmaktır.”
200 GÜNLÜK AÇLIK GREVLERİNE SAYGI DUYULMALI
Demirtaş, Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesinin hükümetin İstanbul seçimlerinde Kürtlerin oylarını almak için yaptığı bir hamle olarak yorumlanmasına ise şu cevabı verdi:
“Yaşanan bunca acı deneyime rağmen, meselelerin bu kadar basit yaklaşımlarla ele alınmasına üzülüyorum. 200 gündür açlık grevleriyle, ölüm oruçlarıyla, içeride ve dışarıda direnen annelerin kararlı duruşlarıyla yürüyen direniş ruhunu, saygısızca hiçleştirmekten kaçınmak gerekir. İnsanlar, ölüm sınırında ve bu direnişin talebine hiç değilse saygı duymak yerine, bu talebi ve gelişmeleri ucuz pazarlıkların malzemesiymiş gibi sunmak, tek kelimeyle ayıptır. Bu şekilde yazıp çizenlerden, biraz empati yapmalarını rica ediyorum.”
KUCAKLAYAN BİR DİL ÖNEMLİDİR
“Ekrem İmamoğlu ve CHP’nin İstanbul siyasetini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu da cevaplayan Demirtaş, “Kutuplaştırma, öfke dili ve gerilimden usanmış topluma daha birleştirici, kucaklayan bir dille seslenmek ve bunu inanarak yapmak önemlidir. Toplum da buna değer veriyor haklı olarak. Ben dışarıdayken de çok defa söylediğim gibi, umudu kişilere bağlamak doğru olmaz. İlkelere ve bu ilkeler etrafında birleşmiş daha geniş mücadele birliklerine ihtiyaç var. Herkesin demokrasi cephesi gibi kolektif yapıların oluşmasına destek vermesi ve böylesi yapıların parçası olarak mücadele etmesi daha elzemdir. Kişiler üzerinden yürüyen mücadeleler, demokrasi kültürünün oluşmasına yeterli ve kalıcı katkı sağlamaz. Sayın İmamoğlu’nun da mevcut pozisyonunu ve haklı halk desteğini kalıcı hale getirebilmesinin yolu budur. 23 Haziran seçimine ilişkin partim HDP tavrını ortaya koyuyor zaten. Benim de bundan farklı bir tutumum olmaz. Gelişmeleri izleyip, neler yapabileceğimizi partimle istişare edeceğim elbette.”
İNTİKAM ANLAYIŞI İLE BİR YERE VARAMAYIZ
Demirtaş, “Ergenekon sanıkları cezaevlerindeyken, kimileri cezaevi duvarlarına “biz çıkacağız siz gireceksiniz” yazmıştı. Yazdıkları gibi de oldu. Siz çıkınca kim girecek sizce?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Biz çıkınca, haksız yere bir tek insan dahi cezaevine girmesin isterim. Gerçekten de adil, tarafsız ve bağımsız bir yargı; adaletli ve özgürlükçü yasalar olsun, hapishanelerin tamamı da insan onuruna uygun hale gelsin diye mücadele ederim. Böyle bir sistemde kim gerçek suçlu ise o girsin derim. İntikam anlayışıyla ve çözüm üretmeyen tekrarlarla bir yere varamıyoruz.
SORU YÖNELTEN İSİMLER
“Ahmet Tulgar, Ayşegül Doğan, Bêritan Canözer, Ece Temelkuran, Doğan Tılıç, Fatih Polat, Fehim Taştekin, Gaye Boralıoğlu, Gökçer Tahincioğlu, Hasan Cemal, Hatice Kamer, İmran Ayata, Kemal Varol, Latife Tekin, Mehveş Evin, Melis Alphan, Murat Özyaşar, Nadire Mater, Nevşin Mengü, Orhan Koçak, Özgür Amed, Pınar Öğünç, Şalom gazetesi, Yetvart Danzikyan, Selim Temo, Selin Girit, Sedat Ergin, Sema Kaygusuz, Semih Gümüş, Şener Özmen, Timour Muhidine, Yıldırım Türker ve Zehra Doğan”