Bu cesareti nereden aldı, sabah sabah yürek mi yedi bilinmez ama bizim “Uzun Hırsız”ın basın sözcüsü İbo, yıllar sonra ilk kez gerçek bir gazetecinin karşısına çıkıp alışık olduğu koftiden sorular yerine harbi sorulara cevap verdi.
Cevap verdi derken yanlış anlaşılmasın. Sunucu Tim Sebastian bizim “Kalın”ı bildiğiniz kürek sapıyla ağzına ağzına vurup bir temiz dövdü aslında.
Her ne kadar yalaka yandaş basın “Alman sunucuya Kalın ayar” gibi uzaydan bildirip olayı örtbas etmeye çalışsa da olan oldu bir kere…
Çalışmadığı yerlerden hiç beklemediği sorularla karşılaşınca, iş dönüşü evde yatıya gelen kaynana görmüş taze damat gibi kalakalan “Kalın”, birkaç kem kümle durumu savuşturmaya çalışsa da Tim Dayı, “Allah yarattı.” demeden bizim İbo’ya ağır silahlarla daldı.
“Kelebek gibi uçup arı gibi sokan” Tim Sebastian, öldürücü son darbeyi ise sona saklamıştı. “HDP’li belediye başkanlarını niye hapse attınız?” sorusuna “Terörü destekledikleri için.” diye bildik basmakalıp cevaplardan birini veren İbo’ya “Hiçbiri mahkum olmadı.” deyip mideye bir aparküt atınca “Mahkum olacaklar.” diyerek rakibine sarılıp zaman kazanmaya çalışan İbo, artık devrilmeye hazırdı.
Sebastian, “Devir değişirse belki siz de mahkum olursunuz. Eskiden ZAMAN’da çalışmıştınız.” diyerek sağ kroşeyi kum torbasına çevirdiği İbo’nun muşmula suratına çakınca “Kalın” çoktan gökte yıldızları saymaya başlamıştı bile.
“Çalışmadım, yazdım.” gibi akıllara zarar bir cevapla “Kalın bağırsak düğümlenmesi”nden yıkılan “İbo”, çoktan ringin ortasına yıkılıp nakavt olmuştu bile…
Saraydaki “Hırsız”ın ibrikçibaşılığını yapmadan önce, aslında gelecek vaad eden bir adamdı İbo… Üniversite’nin koridorlarında muhabbet etmişliğimiz hatta aynı maklubeye kaşık sallamışlığımız bile vardır. (Al sana Fetöyle bir iltisak daha…)
Saz çalıp yanık sesiyle türkü söyleyen, fotoğrafçılıktan anlayan, İngilizcesi düzgün, okumuş, kültürlü bir Erzurumluydu kendisi.
Şimdilerde saraydaki ahlaksız hırsızla beraber yaptıklarını unutup günahlarını sıvamakla meşgul olan Davutoğlu’nun danışmanlığını yaparak girdiği siyasette hızlı yükseldi. Zaman zaman adı “Dış İşleri Bakanlığı” için anılsa bile bizim İbo uyanık davranıp Tiran’ın yanında kalarak yaltaklanmaya devam etti.
Majestelerinin iş adamlarından olup İstanbul’un anasını ağlatan Tivnikli’ye, kızının okul taksitlerini ödetmesi dışında adı öyle pek de skandallara karışmadı. Gerçi tam bir sinsi ve anasının gözü olduğundan bunları açıktan yapacak kadar salak değildir. Hem zaten “Usta”sı da kızlarının Amerika’daki üniversite masraflarını Remzi Gür’e ödettiği için ondan bir şeyler öğrenmiştir.
Anlayacağınız o tüm birikim, bıyıklı karizma, Karaoğlan havaları, etkileyici ses tonu falan ihtiyar Tim Dayı ile karşılaştığı “Muharebe Meydanı”nda (Programın adı Conflict Zone) zir ü zeber oldu.
Yıllardır gazeteciliğin yanından bile geçmemiş, saray soytarısı zavallıların karşısında demeç vermeye alışıp karşında Didem Aslan görünümlü sırtlanlar yerine hakiki bir aslan bulursan olacağı budur işte. Kamyon çarpmış karpuz gibi yayılırsın asfalta…
Beni en çok üzen ise yıllardır çok inandığım “Türkü söyleyen adamdan zarar gelmez.” sözünün bu Kalın bağırsak yüzünden inanırlığını kaybetmesi oldu.
Bu ağır nakavtın ardından bir de üstüne Uzun’dan yediği dayağı da hesaba katacak olursak yüzündeki morluk ve şişliklerle ruhundaki yaralar geçene kadar bir müddet ortalıkta gözükmese iyi olur. Tabii tasmasının zincirlerini elinde tutan sahibinin işi düşene kadar…
Keşke saz çalıp türkü okumaya devam etseydin be İbo… Bak ne hallere düştün, yazık sana…
@YHepcakar