YAVUZ GENÇ-KRONOS
Gazeteci Mevlüt Öztaş, cezaevinde kansere yakalandıktan sonra adalet adeta karınca hızında işledi. Zamanında tahliye edilmedi, tedavileri geciktirildi, hastalığını görmezden gelen mahkemeler tahliye taleplerini reddetti.
Öztaş, bugün hayatını kaybetti. Geride baştan sonra hukuksuzlukla bezeli bir cezaevi-hastane-ölüm üçgeni bırakarak. Öztaş, kızının da dediği gibi göz göre göre ölüme gönderildi…
Gazeteci Mevlüt Öztaş’ın adını kamuoyu ‘taşradan’ haberler geçtiği dönemden sonra ilk kez kızları Büşra ve Elif’in paylaşımlarıyla duymuştu. Ne cezaevleri ile ilgili tutuklu gazeteciler listelerinde adı geçiyordu ne de yıllarca mesai arkadaşlığı yaptığı ‘merkezdeki’ arkadaşları, editörleri ve yöneticileri arasındaki konuşmalarda… Cezaevinde pankreas kanserine yakalanan, tedavisi geciktirilen, ‘ölmeye yakın’ ancak tahliye edilen hasta tutsaklardan biriydi. Cezaevinde iki kez ameliyat olan, böbrekleri iflas eden, tedavi gördüğü hastanede kemoterapiye elleri kelepçeli alınan Mevlüt Öztaş, ailesinin gayreti, Türkiye’deki insan hakları savunucusu kurumlar ile aktivistlerin, milletvekillerinin ve gazetecilerin yoğun kamuoyu baskısı sonucu ancak tahliye edilebilmişti.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Cihan Haber Ajansı’nın (CİHAN) Uşak Muhabiri olarak 8 yıl çalışan Mevlüt Öztaş, ‘örgüt üyesi’ olduğu iddiasıyla Şubat 2018’de tutuklandı. İlk olarak Uşak E Tipi Kapalı Hapishanesinde iken kasık fıtığı hastalığına yakalandı ancak cezaevi şartlarında ameliyat olmak istemedi. Ağrılarının artması ve kötüleşmesi nedeniyle de ameliyat olmak zorunda kaldı. Devamında böbrek yetmezliği hastalığı meydana geldi, astım hastalığı da bu sırada ilerledi. Ayrıca hipertansiyon hastalığına yakalanan Öztaş, diyet ile beslenmek zorunda kaldı. Karaciğer yetmezliği rahatsızlığı da başlayan Öztaş, çoklu ve ciddi hastalıklarla cezaevi şartlarına dayanmaya çalıştı. Şubat 2019’da Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 9 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
AİLESİ ÜÇ HAFTA HABER ALAMADI
Öztaş, Uşak E Tipi Kapalı Hapishanesinden Afyon 1 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesine sevk edildikten sonra sakal kesmeye zorlanmasına karşı itiraz dilekçesi verdiği için ceza amaçlı tek kişilik hücreye alındı. İki hafta tek kişilik odada bekletildikten sonra koğuşa alındı. Öztaş daha sonra bir telefon görüşmesinde ailesine; iç kanama geçirdiğini, hastaneye kaldırıldığını, 1 hafta hastanede tutulduğunu ve safra kesesi ameliyatı olduğunu, cezaevine döndükten sonra ameliyatlı hali ile karantinaya alındığını anlattı. Cezaevi yönetimi tarafından hastaneye kaldırıldığı ve ameliyat edildiği konusunda ailesine haber verilmedi. Daha sonra cezaevini arayan ailesi bu kez de Ankara’ya sevk edildiğini öğrendi ancak hangi hastane olduğunu öğrenemedi. Ailesi, bu süreçte kendisinden üç hafta haber alamadı.
Ankara Dışkapı Hastanesi’ne kaldırılan gazeteci Mevlüt Öztaş’a Nisan 2020’de kanser teşhisi konuldu. Tümörün diğer organlara yayılması halinde son evreye kadar ilerlemiş olabileceği söylendi. Hastanede, Öztaş’ın yakalandığı kanser türünün en tehlikeli türlerden biri olduğu belirtilerek ışın tedavisine başlandı. Koronavirüs salgını nedeniyle ameliyatın da riskli olacağı söylendi. Bu sırada salgın nedeniyle seyahat kısıtlaması nedeniyle Öztaş’ın yanına gelemeyen ailesi, güçlükle alınan izinlerle Ankara’ya gelebildi ancak onu cam arkasından dahi görmelerine izin verilmeden dönmek zorunda kaldı.
YATAĞA BAĞLANARAK KEMOTERAPİYE ALINDI
Mevlüt Öztaş, hastanenin bodrum katında bulunan mahkûm koğuşunda yatağa bağlanarak kemoterapiye alındı. Hastane, Öztaş’ın durumuyla ilgili heyet raporu çıkana kadar mahpusu taburcu etmeyeceğini açıkladı ancak 1 Haziran’da taburcu edilerek cezaevine geri götürüldü. Onunla görüşmek isteyen avukatına, karantinada olduğu söylenerek görüştürülmedi. Cezası İstinaf Mahkemesi tarafından onandı ancak gerekçeli kararda Öztaş’ın hastalıklarına hiç değinilmedi, çoklu hastalıkları görmezden gelindi.
DEFALARCA TAHLİYE TALEP ETTİ, REDDEDİLDİ
Öztaş tutuklu bulunduğu süre içinde önce fıtık, sonra safra kesesi ameliyatı oldu. Cezaevi şartlarından dolayı böbrek ve karaciğer yetmezliği, hipertansiyon ortaya çıktı. Astım hastalığı ilerledi. Sağlık durumunu gerekçe göstererek defalarca şartlı tahliye talep etmesine rağmen dilekçeleri kabul görmedi.
Mevlüt Öztaş’ın tahliye edilmesi için hastaneden ‘cezaevinde kalamaz raporu’ alması gerekiyordu. Bu rapor, kızı Büşra Öztaş’ın sosyal medyada başlattığı yoğun kamuoyu baskısı sonucu geçtiğimiz Haziran ayında verilebildi. Raporda, Öztaş’ın mevcut sağlık durumuyla cezaevinde kalamayacağı, kalması halinde hayati risk bulunduğu belirtilerek tedavisinin dışarıda yapılması gerektiği vurgulandı. Uzun uğraşlar ve mahkeme süreçlerinin ardından Mevlüt Öztaş 26 Haziran 2020 tarihinde cezaevinden tahliye edildi.
GEÇ GELEN TAHLİYE…
Mevlüt Öztaş, tahliye edildiğinde artık çok geçti. Tedavisi gecikmiş, defalarca yaptığı başvurular dikkate alınmayarak tahliye talepleri reddedilmişti. Kanserin yanısıra karaciğer yetmezliği ilerlemiş, böbrekleri iflas etme noktasına gelmiş, birçok hastalık baş göstermişti.
DURUMU GÜNDEN GÜNE AĞIRLAŞTI
Son günlerinde Afyon’daki ailesinin yanında kalan Mevlüt Öztaş’ın durumu ağırlaşınca yeniden hastaneye kaldırıldı. Hastanede durumu günden güne ağırlaşan Öztaş, önce böbreklerini tamamen kaybetti. Ardından karaciğer yetmezliği nedeniyle tümörün tüm vücudu sardığı ortaya çıktı. Konuşmakta güçlük çeken, zaman zaman da bilinç kaybı yaşayan Öztaş’a böbrek yetmezliği nedeniyle uygulanmak istenen diyaliz ve kemoterapi de sonlandırıldı.
ZAMAN ÖNEMLİYDİ, AMA ADALET KAPLUMBAĞA HIZINDA İŞLEDİ
Mevlüt Öztaş, tutuklanıp konduğu cezaevinde çok hızlı ilerleyen, küçücük zamanın dahi çok kıymetli olduğu ölümcül bir kanser türüne yakalanan dört çocuk babası bir gazeteciydi. Zaman, o hastalık için ne kadar önemliyse, maalesef adalet de aynı derecede ‘yavaş’ işledi Öztaş için. Tahliye talepleri defalarca reddedilen, cezaevi şartlarında yeterince beslenemeyen, bakımı iyi yapılmayan, tedavileri sürekli geciken, hastaneler ve cezaevleri arasında koşturulan Mevlüt Öztaş’ın ölümü, Türkiye’deki hukuksuz tutuklamalar ile ağır hasta tutukluları bir kez daha kamuoyunun gündemine getirdi. Mevlüt Öztaş için kaplumbağa hızında işleyen adalet, başka ağır hastalar için hızlı işlesin…
Her ne kadar bazı meslektaşları “Bir hesap daha ahirete kaldı…” deseler de Öztaş’a yapılan hukuksuzlukların ve ihmalin hesabının dünyada sorulması için sadece sorumluluk ve vefa gerekiyor.