Canan Kaftancıoğlu’nun mahkûmiyeti Yargıtay tarafından onanınca CHP’li bazı milletvekili ve partililer, İstanbul İl Başkanlığında toplanarak Kaftancıoğlu’na destek açıklaması yaptılar.
Daha ilk baştan söyleyeyim, bu hukuksuzluğu en şiddetli şekilde lanetliyorum. Bu kararı alan sözde yargıçları, utançla izlemeye de devam ediyoruz.
O destek açıklamasında Partinin başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan için; “sen ikiyüzlüsün, sen fırsatçısın, sen bir zorba ve bir manipülatörsün…” demiş. Onun bu ifadelerinin altına da imzamı atıyorum.
Ama, fakat, velakin…
Şarkın tasavvuf pirlerinden biri olan Molla Ahmed el-Cizîrî’nin, 1550’lerde; ‘Sabahu’l-Hayır Sultan’ım! diye serzenişte bulunduğu, uzunca bir manzumesi vardır.
Bu, daha çok ‘Günaydın’ anlamında kullanılan bir ifade olup olayları, gelişmeleri ve problemleri geç fark eden kimseler için söylenir.
‘Daha henüz yeni mi uyandın’ demektir.
İşte tam burada Mele el-Cizîrî’nin bu söylemi kusura bakmayın ama ‘cuk’ diye oturuyor.
Sayın Kılıçdaroğlu, Erdoğan bu ülkede kaç yıldır ikiyüzlülük yapıyor?
Hangi tarihten bu yana fırsatçılık kolluyor?
Ne zamandan beri zorbalıkla iş götürüyor?
Siz bunu yeni mi fark ettiniz?
Bu güne kadar kendi hedeflerine ulaşmak için memleket onun tarafından kaçıncı defa manipüle edildi Allah aşkına?
Bunun en büyük örneği 15 Temmuz sahte darbe girişimi değil mi?
Ama siz o menfur hadiseden sonra hem CHP olarak hem de bütün taraftarlarınızla ‘Yeni kapı ruhu’ deyip Erdoğan’ın yanında yer almadınız mı?
Erdoğan, yaptığı o manipüle girişimine “F.tö” kılıfı giydirerek koca bir ülkeyi manipüle etti.
Siz de onun o söylemini sabah akşam tekrar ettiniz ve hâlâ da onun ekmeğine yağ sürercesine tekrar etmeye devam ediyorsunuz.
Siz, ey CHP’liler, Erdoğan’ın zorba olduğunu, Kaftancıoğlu’nu mahkûm ettirince mi anladınız?
Sayın Akın İpek’in bütün şirketleri, üniversitesi ve medya araçları zorla gasp edilirken siz bu ülkede yaşamıyor muydunuz?
Kayseri’nin yüz akı, Boydak Holding’in bütün şirketlerine el konulup sahipleri hapiste ömür tüketirken sahi siz neredeydiniz?
Ya, Gaziantep’in yüz akı Naksan Holding, zorba bir yöntemle el değiştirip Rekabet Kurulu tarafından kelepir fiyatına satılırken hiç sesiniz çıkmadı mesela.
Bu saydıklarım Anadolu sermayesi olup herkesin tanıdığı iş adamlarıydı.
Daha adı sanı bilinmeyen yüzlercesinin, binlercesinin malına mülküne zorba yöntemlerle çöküldü.
İstanbul İl binasında yaptığınız o destek açıklamasını can kulağı ile dinledim.
Orada eklektiği kesilen mağdurları sayarken, KHK’ mağdurları için iki kelam etme liyakatini gösteremediniz.
Siz bugüne kadar hep ‘beni sokmayan yılan bin yaşasın’ dediniz.
Halbuki bizler, 6-7 yıldır bu yılanın bir gün sizleri de zehirleyeceğinin altını defaatle çizdik.
Bu arada Hizmet Hareketi’nin ZAMAN gibi, STV gibi Banka Asya gibi, gasp edilen müesseslerine hiç girmiyorum.
Ey Kılıçdaroğlu, yaptığın o destek açıklamasında Erdoğan’a ‘ikiyüzlüsün’ diyorsunuz.
El hak bu ifade yerden göğe kadar doğru.
Ama sanırım bu “ikiyüzlülük” sadece Erdoğan’ın payına düşmüyor.
Canan hanımın mahkûmiyetine hep beraber veryansın edelim.
Fakat mahalle ayrımı, gözetmeksizin.
Çünkü mağdurun rengine, ırkına, meşrep ve mezhebine bakılmaz.
Bunu Seyit Rıza’nın hemşehirlisi, Dersimli biri olarak, siz benden daha iyi biliyorsunuz.
Kerbela’yı kana bulayan Can’lara kıyan Yezit (lerin)’in zalimliğini daha iyi bilirsiniz.
Canan hanımın mahkumiyeti Yargıtay tarafından onanınca, haklı olarak ver yansın ediyorsunuz.
Ancak, bugüne kadar kaç bin tane “Can” suçsuz yere bugün Türkiye’nin mahpushanelerinde, suçsuz yere mahkûm edildi.
Meclis kürsüsünde bu Can’larla ilgili mahkûmiyet kararlarını dile getiren Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun dilinde neredeyse tüy bitti.
Sayın Kılıçdaroğlu, partinizin Milletvekillerinden Gülizar Hanım ve Cihangir İslam’ın, KHK’lılarla ilgili gayretlerini, Sezgin Tanrıkulu’nun Can’lara yönelik şahsi himmetlerini minnet ve şükranla yâd ediyoruz elbet. Ancak kurumsal olarak Erdoğan’ın zorbalıkları karşısında partiniz, maalesef hep üç maymunu oynadı.
İşte bu yüzden, AKP ve Erdoğan kadar, CHP’liler için “ikiyüzlü” ifadesini kullanıyorum.
Dahası bugüne kadar hapishanelerde hayatını kaybeden “Can”ların sayısı kaç oldu biliyor musunuz?
Bu ülkede bana hayat hakkı yok diyerek Meriç’te boğulan Canan’ların adedini sormama gerek var mı?
Şu an çocuklarıyla beraber yüzlerce insan cansız! beden muamelesiyle hâlâ hapiste çürütülüyor.
Münevver ülkelerde, tüm vatandaşların eşit olduğunu, birininki can ise ötekini patlıcan olmadığın bildiğinizi sanıyor(d)um Sayın Kılıçdaroğlu!..
Gördüğünüz gibi; Canan hanımın kararıyla; “Ateş düştüğü yeri” tek yakmıyor.
Sam rüzgârıyla yayılarak, etrafı da kasıp kavuruyor.
Sizin gibi muhalefeti temsil eden kimseler, “Ateş nereye düşerse düşsün beni de yakar.” demesi gerekmezmiydi?
Yani KHK’lılara ateş düşmüş, beni yakar…
Kim olursa olsun Can’lara ateş düşmüş, her can gibi beni de yakar…
Yoksa mahalle ayrımı felsefesiyle hareket eden sizin gibilere “egoist, bencil ve taraftar” demek zorunda kalıyoruz.
Hatta sizin de, çok haklı olarak Saray’daki Zat! için kullandığınız “ ikiyüzlü” ifadesini kullanmada beis görmüyoruz.
Mesela, şu geçen günlerde Manisa Adliyesi’nde annesine sarılan Mustafa Enis Durak’ın annesinin yüreğine düşen kor, sizi de yakmalı değil mi?
15 Temmuz günü reşit olmayan askeri öğrencilerin annelerinin yüreğine düşen kor, bütünüyle sizin yüreklerinizi de dağlamalı değil miydi?
Daha sayayım mı?
Sayın Kılıçdaroğlu, o gün yaptığınız o konuşmanın son cümlelerinden biri de şu: “Hiç endişe etmeyin. Zalimin zulmü karşısında asla geri adım atmayacağız.”
Biz, bu vaadinize yine de şu şerhle inanmaya çalışalım: “İştir kişinin aynası lafa bakılmaz.”
Son söz olarak da dediniz ki, “Adalet bu ülkeye ya gelecek, ya gelecek.”
El hak, biz de onu bekliyoruz. Ancak adalet, bir hak gaspı karşısında dimdik ayakta durmaktır.
Zalim Sultanın zorba kırbacıyla yere düşen hakkı tutup kaldırmaktır.
Diklenmeden dik durmaktır vesselam.