İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hapis ve siyasi yasak kararını kim verdi? Kolay cevap Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Gerekçe de aynı basit mantığın izdüşümü: cumhurbaşkanı adayı olarak İmamoğlu’nu karşısında görmek istemiyor. Pekala söz konusu karar bu ihtimali güçlendirdi mi zayıflattı mı? Hiç kuşkusuz İmamoğlu’na adaylık konusunda verilebilecek en güçlü destek geldi.
Kararın arkasında gerçekten Erdoğan varsa siyasi ve toplumsal gerçeklikten tamamen koptuğunu söyleyebiliriz. İmamoğlu’ndan tıpkı HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş gibi kısa yoldan kurtulmaya çalışıyor diyebilirsiniz. Demirtaş’tan kurtulduğuna ikna edip kandıranların gösterdiği bir çözüm olabilir. Oysa Demirtaş, Kürt siyasi hareketi üzerinde her zamankinden daha güçlü ve etkili bir aktör haline geldi. Her iki siyasi figür de mağduriyetler sonrasında Erdoğan’ın uykularını kaçıracak kadar mevzi kazanıyor. Siyasi yasak kararının sonuçlarını şöyle sıralayabiliriz:
Bir: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanlarının adaylığına koyduğu en önemli şerh anlamsız hale geldi. Ne diyordu Kemal bey? “Büyükşehir Belediyeleri bizim için çok önemli. Başkanlar aday olursa önemli kaleleri AKP’ye kaptırırız.” Şimdi aday olmadığında hem İstanbul’u hem Türkiye’yi kaybedecekler. Cumhurbaşkanı seçildiğinde karar onanmaz, onansa bile görev süresi bitiminden önce uygulanmaz.
İki: Altılı Masa’yı dağıtabilecek en önemli kriz cumhurbaşkanlığı adayı. Yumurta kapıya dayanmasına rağmen hala netleşmemesinin sebebi yıpranma korkusu filan değildi. Kemal Bey’i çekilmeye ikna edemiyorlar; bunu doğrudan dile getiremiyorlardı. Meral Akşener’i imaları ya da İYİ Partili isimlerin kontrolsüz görünümlü çıkışları bile CHP liderine geri adım attırmıyordu. Mahkeme kafa karışıklığını bitirdi, tereddütleri sonlandırdı. Tabir yerindeyse Gordion’un düğümünü keserek sorunu çözdü. Bu saatten sonra İmamoğlu’nun adaylığına kimse karşı çıkamaz. İstinaf ve Yargıtay aşamaları jet hızıyla geçilirse elbette senaryo değişir. Ancak avukatlar zaman kazanmaya dönük hamleleri yapacak ve bütün limitleri sonuna kadar kullanacaktır. Sandığın Nisan ayında getirilme ihtimalinin güçlendiği düşünüldüğünde seçimden önce yetişme riski iyice azalıyor. Velev Ki yetişti ve siyasi yasak uygulandı; o zaman İmamoğlu ceketini koysa kazanır. Ve daha sonra yasağı kalktığında tıpkı Erdoğan gibi önü alınamaz bir figüre dönüşür.
Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu’na Almanya kazığını kimin attığını merak ediyorum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına siyasi yasak geldiği gün Genel Başkanın yanında olmaması düşünülemez. İlkesel duruş ve dayanışma bir yana bunun siyaseten intihar olduğunu bilmiyor olamaz. En iyimser tahmin, kararın bu duruşmada çıkmayacağı yönünde yanıltıcı bilgi verilmiş olması. Öyleyse İmamoğlu’nun önünü açmak isteyenler çok yaralayıcı bir hamleyle Kemal beyi minder dışına itmiş oldu. Aksi durumda da böylesine basit ama hasar verici hataları yapan kişiden zaten cumhurbaşkanı zor olurdu.
Bir dejavu yaşıyor gibiyiz. Erdoğan’ın Ziya Gökalp’in şiirini okuduğunda hapis cezası alıp ve siyasi yasaklı hale gelmesine ne kadar da benziyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla girişelen ‘kim ahmak’ tartışmasından YSK’ya hakaret çıkarıp İmamoğlu’na hayatının pasını attılar. Oysa Erdoğan ve Soylu’nun planı PKK’ya yardım ve yataklıktan içeri tıkmaktı. Öyle bir durumda kamuoyu desteği azalır, ceza da büyürdü. Şimdi babanın evladına attığı yalancı tokatlardan birine benziyor. 23 yıl önce Erdoğan’a atılanın aynısı.
Süper lüks ofise dönüştürülen cezaevinde her gün onlarca misafir ağırlayıp partisinin taşlarını döşeyen Erdoğan’ın bu sonuçları öngörmüyor olmasına ihtimal vermiyorum. Şimdiye kadar İmamoğlu, Erdoğan olur mu sorusu hep olumsuz anlamda soruldu. Bugünün sorusu aynı piyangonun talihlisi olabilirler mi?
Meral Akşener ve Ekrem Başkan’ın vücut dilleri size de piyango talihlilerinin mutluluğu gibi gelmedi mi?