İLKER DOĞAN | TR724
İsveç Yüksek Mahkemesi’nin, Türkiye’ye iadesini reddettiği gazeteci Bülent Keneş’le ilgili kararının ayrıntıları ortaya çıktı. ‘Somut delil, suç ve cezada kanunilik’ gibi hukukun temel ilkelerini hatırlatan İsveç Yüksek Mahkemesi, Türk yargısına resmen ‘hukuk dersi’ veriyor. Bülent Keneş’in, Türk hükümeti tarafından üzerine atılan suçları işlediğine dair ‘somut bir eylemi’ bulunmadığını belirten Yüksek Mahkeme, ‘yardım ve yataklık ettiğine dair’ bile somut bir delil ortaya konulamadığını aktarıyor. Tek başına bu durumun bile iade için gerekli olan ‘çifte suçluluk’ şartlarını yerine getirmediğini kayda geçiyor. Kararda ayrıcı, ‘iade’ durumunda Bülent Keneş’in ‘zulüm’ görme ihtimalinin yüksek olduğu belirtiliyor. “Dolayısıyla, Suçluların İadesi Yasasının 7. Bölümü uyarınca da iadeye engel bir durum söz konusudur.” deniliyor.
İsveç Yüksek Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülkeden ismni vererek istediği gazeteci Bülent Keneş’in iade talebini reddetti. Mahkeme, talebin ‘siyasi suçlarla ilgili olduğu gerekçesiyle’ iadenin önünde engeller olduğuna hükmetti.
İade talebine yönelik red kararının ayrıntıları da ortaya çıktı. Kararda, “Davada suçluların iadesinin önünde çeşitli engeller olduğu açık.” denilirken, suç isnatlarından biriyle ilgili olarak iadenin gereklerinden olan ‘çifte suçluluk’ şartının yerine getirilmediğini üzerinde özellikle duruldu.
‘ÇİFTE SUÇLULUK’ ŞARTLARI SAĞLANMIYOR
“Yüksek Mahkeme, Suçluların İadesi Yasası’nın 6. ve 7. fıkraları ile kısmen 4. fıkrası uyarınca Bülent Keneş’in Türkiye Cumhuriyeti’ne iadesi önünde engeller bulunduğunu beyan eder.” denilen kararda, “Türkiye Cumhuriyeti, Bülent Keneş’in yargılanmak üzere iade edilmesini talep etmiştir. Başsavcıya göre, Suçluların İadesi Yasası’nın 4, 6 ve 7. maddeleri uyarınca Bülent Keneş’in iadesi önünde engeller bulunmaktadır. Bülent Keneş iadeye karşı çıkmış ve Başsavcının değerlendirmesine katılmıştır.” ifadeleri kullanıldı.
Yüksek Mahkeme, iade talebinde Keneş’in ‘anayasal düzeni yıkmaya, Türk hükümetini zorla devirmeye çalışmak, silahlı bir terör örgütünün üyesi olmakla’ suçlandığı hatırlatıldı. Ayrıca, ‘suçların 15 Temmuz 2016 tarihinde İstanbul’da işlendiğinin iddia edildiği’ kaydedildi.İade için gerekli olan ‘çifte suçluluk’ şartlarının sağlanmadığı belirtilen kararda, Bülent Keneş’in iddia edilen suçları işlediğine dair somut bir delil bulunmadığı, Keneş’in ‘somut bir eyleminin’ olmadığı kaydedildi.
İADE TALEBİNİN ZAMANI DA DİKKAT ÇEKİCİ
İsveç Yüksek Mahkemesi’nin kararında bir başka noktaya daha dikkat çekiliyor. Bülent Keneş’in iade talebinin adli sürece nispeten ‘erken’ olduğuna vurgu yapılıyor. Kararda, “Buna ek olarak, kovuşturma amacıyla iade durumunda, iadenin normalde adli sürecin nispeten erken bir aşamasında talep edildiği ve bu nedenle suçla ilgili bazı belirsizlikler olabileceğinin kabul edilmesi gerektiği dikkate alınmalıdır.” deniliyor.
YASALLIK İLKESİNE VURGU YAPILIYOR
Yine kararda, İsveç’teki ‘terör’ düzenlemesinin Bülent Keneş’le ilgili iddialardan sonra yapıldığı kaydediliyor. (Kanunların geriye yürüyemeyeceği belirtiliyor-Yasallık ilkesi). Şöyle deniliyor: “Bu durumda, Türkiye BK’nın bir terör örgütüne üye olduğunu iddia ettiğinden ve İsveç’te terör örgütüyle ilişkiye dair mevzuat ancak iddia edilen eylemden sonra yürürlüğe girdiğinden, bu soru Yüksek Mahkeme’nin incelemesiyle ilgili olabilir. (…) Yüksek Mahkeme’nin incelemesi, Mahkeme’nin Hükümet’e görüşünü bildirmeye karar verdiği tarihteki İsveç’in hukuki durumuna dayanmalıdır. Yasallık ilkesinin, çifte suçluluk şartının bu şekilde uygulanmasını engellediği düşünülemez.”
BÜLENT KENEŞ NEYLE SUÇLANIYOR?
Kararda Bülent Keneş’in Türkiye hükümeti tarafından neyle suçlandığı da aktarılmış: “İade talebinin ilgili olduğu eylemler, Bülent Keneş’in Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu iddia edilen günlük bir gazetenin genel yayın yönetmeni olmasından ibarettir. Bu hareketin üst düzey üyeleriyle temasları olduğu, çalıştığı gazetede hareketin propagandasını yaptığı ve sosyal medyada 2016’da Türkiye’deki darbe girişimini bildiği ve hazırladığı yönünde paylaşımlarda bulunduğu iddia edilmektedir. Bu çerçevede, darbe girişiminin suç ortağı olduğu iddia edilmektedir.”
‘İŞBİRLİĞİNİN SOMUT DELİLİ’ YOK!
Bülent Keneş’in ayrıca, ‘hükümeti devirmeye teşebbüs’le suçlandığı aktarılan kararda, buna ilişkin somut bir eylemin, delilin bulunmadığı vurgulanıyor: “İsveç’te halihazırda bir terör örgütüne katılmayı suç sayan bir düzenleme bulunmamaktadır. İlgili bir suç da Terör Suçları Kanunu’nun (2022:666) 5. Bölümünde yer alan bir terör örgütüyle işbirliği yapmaktır. Bu mevzuat kapsamında, bölümün çeşitli paragraflarında sıralanan belirli somut fiillerle ifade edilen temel bir işbirliği şartı bulunmaktadır. Bülent Keneş’in böyle somut bir eylemde bulunduğu iddia edilmediği gibi, böyle somut bir eylemi teşvik ettiği veya bir suça yataklık etmenin gerekliliklerini karşılayan herhangi bir şey yaptığı da iddia edilemez. Tek başına bu bile, çifte suçluluk şartının bu açıdan karşılanmadığı anlamına gelmektedir.”
SUÇLAMALAR TAMAMEN SİYASİ
İsveç Yüksek Mahkemesi, Bülent Keneş’e atfedilen suçlamaların tamamının siyasi olduğunu aktarıyor. “Suçluların İadesi Kanunu’nun 6. maddesine göre, siyasi bir suç için iade kararı verilemez.” denilen kararda, “Siyasi suç kavramı öncelikle devlete veya toplumsal düzene karşı işlenen ayaklanma ve casusluk gibi suçları ifade eder. İddia edilen suçun siyasi olup olmadığı sorusu, iade talebinde ve buna ekli belgelerde yer alan hususlar temelinde değerlendirilmelidir. (…) Bülent Keneş tarafından işlendiği (..) iddia edilen suçlar, Suçluların İadesi Kanunu’nun 6. Bölümü kapsamına giren siyasi suçlardır. (bkz. NJA 2009 s. 557). Dolayısıyla, Suçluların İadesi Yasası’run 6. Bölümü uyarınca iadeye engel bir durum söz konusudur.” ifadeleri kullanılıyor.
KÖTÜ MUAMELE RİSKİ YÜKSEK
Yüksek Mahkeme’nin kararının son bölümünde ayrıca Bülent Keneş’in iadesi durumunda ‘kötü muamele’ (işkence) görme ihtimaline dikkat çekiliyor. “Suçluların İadesi Yasası’nın 7. maddesi, soyu, belirli bir sosyal gruba mensubiyeti, dini veya siyasi düşünceleri ya da başka bir şekilde siyasi durumu nedeniyle, yabancı devlette yaşamına veya özgürlüğüne yönelik veya başka bir şekilde ciddi nitelikte bir zulme maruz kalma tehlikesi bulunan hiç kimsenin iade edilemeyeceğini belirtmektedir. (…) Bu durum, iade talebinin değerlendirildiği sırada riskin devam etmesi halinde kesinlikle geçerlidir. Bülent Keneş’e atfedilen ve gerçek bir siyasi görüş nedeniyle zulüm görme riski nedeniyle mülteci statüsü verilmiştir. Mülteci statüsüne ilişkin gerekçelerin devam ettiğinden başka bir şey tespit edilmemiştir. Dolayısıyla, Suçluların İadesi Yasasının 7. Bölümü uyarınca da iadeye engel bir durum söz konusudur.” deniliyor.
SONUÇ: İADE EDİLMESİ ÖNÜNDE ENGELLER VAR
Ardından da şu hüküm kuruluyor: “Yukarıda anlatılanlardan, Suçluların İadesi Yasası’nm 6. ve 7. Bölümleri ile kısmen 4. Bölümü kapsamında Bülent Keneş’İn iadesi önünde engeller olduğu anlaşılmaktadır. Bu çerçevede, Suçluların İadesi Yasası kapsamında başka engeller olup olmadığını incelemeye gerek yoktur. Aynca, iadenin Avrupa Sözleşmesi’ne veya Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olup olmayacağı konusuna girmeye de gerek yoktur.”