Merkez Bankası’na geçen hafta yapılan atamalardan sonra epey bir liyakat, işte böyle devam muhabbeti döndü, durdu.
Erdoğan’ın ekonomide rasyonel adımlar attığına delil olarak gösterilen ve ekonomi çevrelerinde de beğenilen isimlerin ortak özelliği olarak başkanları gibi Boğaziçi Üniversitesi mezunu olmaları gösterildi. Bir tanesini saymıyorum bile o zaten Erdoğan’ın danışmanıydı. Komiser olarak atandı. Erdoğan’ın saçma sapan ekonomi tezlerine rağmen hala o görevde kaldığına göre kendisinden Saray ile ilişki trafiği dışında bir beklenti olduğunu sanmıyorum.
Erdoğan’ın yok etmeye çalıştığı bir üniversiteden mezun kişilere ekonomiyi teslim etmesi ironik bulundu ve sen bitirmeye çalışırsın da başın sıkıştı mı Boğaziçi dersin türü eleştirileri okuduk.
Erdoğan’ın da çok umrundaydı. Bütün Merkez Bankası’nı Boğaziçi mezunlar lokaline çevirir, yine yapacağına devam eder.
Şimdi gelelim atamaların tersten pek konuşulmayan kısmına.
Bir kere en sonda söyleceğimi en başta söyleyeyim. Erdoğan ekibinde yer almayı içine sindiren bir insana saygı duymam. Hele hele bambaşka bir dünya görüşüne sahip olduğu ve göreve gelene kadar AKP’yi yerden yere vurduğu halde.
Kimse vatan-millet edebiyatı yapmasın. Ülkede hukukun ırzına geçmiş, binlerce masum insanı hapse tıkmış, her biri ayrı hırsız aile üyelerinden hanedanlık kurup ülkenin tapusunu üzerine geçirmiş, kendisinden başka kimseye hayat hakkı tanımayan, her saniye ülkeyi kutuplaştırıp komşuyu komşuya düşman etmiş bir adamın totoşunu kurtarmanın ülke sevgisi ile bir ilgisi olamaz. Yok zaten.
Her kararın bir adamın iki dudağı arasında olduğunu görüp, bir gece yarısı kararnamesi ile geldiğin gibi yine aynı şekilde gideceğini bilip, yurtdışındaki yatırımcıya makyaj malzemesi olmayı kabul eden kişilere saygı duyulmaz.
Mezun olduğun ve büyük ihtimalle kariyerinde sana ilk kapıları açan üniversiteyi boktan bir taşra üniversitesine çeviren birisine eleman olmak sadece Güney’de her gün nöbet tutan, işinden atılan hocalarına ve meslektaşlarına saygısızlık değil. En büyük kötülük, Boğaziçi sayesinde toplumda hala dikey bir sıçrama şansının peşinde koşan başarılı Anadolu çocuklarına.
Sen ekonomiyi düzelteceksin, ekonomiyi düzeltmek de hoplama-zıplama değil ha, kurdukları sosyal yardımlarla köle yaptıkları millete harçlık vermeye devam edebilmek. E sonra… Eli kanlı patronun görevinde kalacak ve belki bu sayede ölüp gittikten sonra bir veliahtla rejimini devam ettirecek, 30 IQ’lu parti çocukları her yeri dolduracak, yandaş işadamları servetine servet katacak, vatandaş daha fakir ama devlete daha muhtaç olacak.
Bunun adı da vatan sevgisi olacak. Bu ülkenin en iyi eğitimli insanları biraz nefes alabilmek, insanca yaşayabilmek için bir yolunu bulup ülkeden kaçarken, onları kaçıranların saltanatı devam etsin diye yurda dönüş yapmak. Bunun adı başka bir şey de burada söylemeyeceğim.
Bir de neye güvenip göreve geliyorsun. Bütün kaynakların yandaşlara peşkeş çekildiği, bütün ihalelerin kat be kat şişirilerek milletin sırtına yüklendiği ülkede, artık işler namuslu gideceğini mi söylediler ki ekonomi düzelecek. Senin atanman dışında liyakat mı var memlekette. Hadi bakanı geçtim. Zaten onuru olsa kendisine hırsız diyen, Saray’daki tetikçilerine taşlatan adamın yeniden elemanı olmazdı. Karakteri bu kadarmış.
Ülkenin ekonomik sorunlarının temelinin aslında adaletin ve hukukun üstünlüğünün ortadan kalkmış olması ve tek adam rejimi olduğunu bilip ve hala o tek adam görevde iken ekonominin düzeleceğini sanmak… Herkes bunu eninde sonunda anlayacak da elimizde ne kalacak onu da göreceğiz.
Atananların Boğaziçili olması neden bu kadar abartılır onu da anlamam. Kaydırmasa herkes giriyor neticede! Tansu Çiller ve Ahmet Davutoğlu da Boğaziçili. Üniversiteyi mahvetme projesini başlatan ve adı şimdi unutulan Melih Bulu da Boğaziçiliydi. Doktorası çalıntı çıkmıştı. Şimdiki yandaş rektör de Boğaziçili. Bu hırsız düzenin devam etmesi için gönüllü olacak bir kamyon Boğaziçiliyi bir gecede toplarsın da düzen değişmediği sürece sana bana faydası yok.
Ama yine en rahat olanlar yine liyakatli atananlar. Bakmışsınız bir gece istifa edip gitmişler ya da bir gece kararnamesi ile görevden alınmışlar.
Peki kardeşim sen ülke batsın, ekonomi iflas etsin, yeter ki Tayyip gitsin de ülke yanarsa yansın mı diyorsun? Hayır ben bunu demiyorum ama sen zaten bunu dedin güzel kardeşim. Tayyip kalsın da yeter ki ülke mahvolsun dedin zaten. Senin tercihlerini yaşıyoruz muhalif görünümlü diğer liyakatliler sayesinde. http://TR724.COM