Londra Üniversitesi’ndeki Risale-i Nur’a Giriş seminerinde üçüncü konuşmacı Dr. Colin Turner, Risale-i Nur’lardan çıkarttığı ana temalar üzerine konuştu
Konuşmasının başında 20. yüzyıl İslam tarihi yeniden yazılsa Müslüman alimlerin genelinde sosyal ve siyasi söylemin öne çıktığını; Bediüzzaman’ın ise bu manada eşsiz olduğunu; ferdi, söyleminin merkezine yerleştiren ve iman hakikatlerinin yenilenmesinin her şeyden önemli olduğuna vurgu yapan ve siyasi olmayan Risale-i Nur yazılarıyla İslam dünyasında keşfedilmemiş bir hazine olduğunu vurguladı. Konuşmasında bu mânada insanın, Kainat-Kur’an kitaplarını nasıl okuması gerektiği; bunu yaparken yaklaşım ve vurgunun nerede olması zorunluluğu üzerinde durdu. Allah’ın (cc) insana olan emanetini, esma-sıfat-fiiller ve şuunat açısından nasıl okumamız gerektiğini anlattı. Keşfedilmeyi bekleyen Hazine olarak Allah’ın her varlıkta değişik isimlerinin değişik niteliklerde tecellisine kainatın mazhar olduğunu; kainatın yaratılmasının ilk maksadı Allah’a (azze ve celleye) bakmakla beraber, insanın hadiste geçen 99 veya sınırsız bu isimleri keşfi ve tefekkürünün de Allah’a (cc) halife olma ve emanete sahip çıkma yönünde çok önemli bir yerinin var olduğunu anlattı. Madde ve mâna arasındaki ince çizgide Ene’nin fonksiyonu üzerine ağırlık kazanan konuşması iman ve İslam hakikatlerini yorumlarken Said Nursi Hazretleri’nin söyleminde “aslında açık gibi görünen kainatın kapıları kapalıdır” ifadesinin derinliklerine vurgu yaptı. Ene’nin kainatta sergilenen ayetleri anlamada işlevi, fonksiyonu ve görevleri üzerinde detaylıca durdu. Ene’nin aslında bir ölçü aleti fonksiyonu gördüğünü, hiç kimsenin bir bakkala girip de bana bir metre metre ver demeyeceği gibi kimsenin kendine ait olmayan ene gibi farazi bir ölçü aletinden yola çıkarak emval üzerinde sahiplik iddia edemeyeceğini, bu mânada enenin fonksiyonunun Sahibine götüren bir ölçü aleti olmasıyla anlaşılacağını ifade etti. Bu yüce hakikatinin anlaşılıp özümsenmesiyle insanın yaratıcıya varabileceğiyle ilgili Risalelerden örnekler verdi. Buradan hareketle, İNSANIN, ‘kainat ve Kur’an kitabının şuurlu bir aynası’ haline gelmeden halifelik vazifesinin tam mânasıyla yerine getiremeyeceğini, asıl gaye ve maksadın, siyaset, devrim İslamcılıkla değil insanın kendini iman hakikatleri çerçevesinde yenilemesiyle olabileceğini anlattı. Risale-i Nurları sağlam temelli bir binaya benzetti ve henüz hâlâ keşfedilmeyi beklediğini söyledi. Said Nursi Hazretleri’nin söyleminde insan sayısız esma ve sıfatlar hazinelerini açmak ve perdeleri kaldırmakla mükellef bir ayna olduğunu; esmayı aynı zamanda kendi üzerinde görmek ve göstermekle vazifeli bir ayna misali Hakiki Nur kaynağından beslenen şuurlu bir varlık olduğunu; bu mânada kainat, Allah’ın (cc) ayetleriyle donanmış bir kitap; Kur’an’ın da bu hazinenin anahtarı olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Colin Turner hoca programdan sonra “İnsanların gözleri parlıyordu ve ilgiliydiler. Bu program ve benzerlerini her şehirde tekrarlamamız lâzım. Turneye çıkalım, olmadı sonra kıta Avrupa’sına geçelim ve benzer kurslar verelim. Çok geç kaldık, keşke bunları daha önce yapsaydık. Durham’da İngiltere veya Avrupa Risale-i Nur çalışmaları merkezi gibi bir isim altında bağımsız bir kurum kursak bir yer tutsak ve Risaleleri başta İngiltere olmak üzere Avrupa’ya anlatsak ve Müslümanlara yönelik kitap okuma programları düzenleyecek bir yerimiz olsa ve buralarda beyin fırtınaları oluştursak.” dedi. Çok geç kalınsa da, hiç olmazsa bunlar hayata geçirilmeye çalışılmalı…