M.Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Amerika’daki sohbetlerinden oluşan Kırık Testi serisinin son kitabı “Buhranlı Günler ve Ümit Atlasımız” isimli eser Nil Yayınları’ndan 290 sayfa ve 200 civarı ara başlıktan meydana geliyor.
Hepsi de bilip öğrenmeye muhtaç olduğumuz konulardan… Selam filmiyle ilgili soru-cevapla başlayan konulardan ben, bugünlerde çok ihtiyacımız olan “İdeal İstişare” gibi çok önemli bir meseleden bazı bölümleri küçük tasarruflarla ve özetle aktarmak istiyorum:
1- Rencide edildiğiniz anda bile istişare: Uhud Savaşı esnasında yaşanan geçici bir sarsıntı sonrası nâzil olan âyetle “Ey Habî;b-i Edî;bim! Bir de onların ictihad hataları oldu. Sen onları affet ve onların affedilmeleri için Allah’tan mağfiret dile! Sonra meseleyi bir kere daha meşveret masasına yatır, müzakereye arz et ve yapılması gerekeni etrafındaki insanlarla bir kere daha görüş.” buyruluyor meâlen (3/159).
2- Meşveret, yapılacak işlere, herkesin iştirakini sağlar: “Umumu ilgilendiren karar ve faaliyetlerde meselenin umuma mâl edilmesi adına meşveret çok önemlidir. İnsanlar bir mevzuun içine kendi fikirlerini kattıklarından bu minnacık bir fikir de olsa kendilerini o işin içinde görür ve o yük ağır da olsa, ellerini o yükün altına sokarlar. Fakat bir mevzu ile ilgili alınan kararların içinde kendi fikir ve teklifleri yok ise kendi akıl ve düşünceleriyle o meseleye, bir katkıda bulunmadılarsa, işin içine girmez ve ellerini de taşın altına sokmazlar.
3- İstişarede münazara ve müzakere ahlâkı: İnsan, işin içine hislerinin karışmaması, hevâ ve hevesini akıl ve mantık zannetmemesi için meşverette görüşülecek mevzularla ilgili aklına gelen mülâhazaları, akl-ı selî;m, hiss-i selî;m ve kalb-i selimin yanı sıra bâtınî; hasseleri ile de değerlendirip bir yere not etmeli, görüşülecek mevzuların çerçevesini belirlemeli, daha sonra meseleyi meşverete sunmalıdır. Ayrıca kendimizce çok orijinal fikir ve teklifler olsa da, meşverette ortaya konulan düşüncelerin her zaman hüsnü kabulle karşılanmasını beklemek doğru değildir.
4- İstişare kendi fikirlerimizi dayatma yeri olmamalı: İslâm’a göre en makbul insan, yarım saatlik bir meşveret içinde karşı tarafı dinlerken on defa “Siz bu konuda çok haklısınız. Söylediğiniz her sözün altına imzamı atarım. Fakat bunların yanında benim de aklıma şöyle bir düşünce gelmişti. Buna ne buyurursunuz?” diyen kimsedir. İşte meşveretin şerefini koruyan, şeref âbidesi insan budur. Yoksa, karşı tarafı dinleme saygısını göstermeyen ve sürekli kendi düşüncelerini doğru gören kimse esasen nefsini put hâline getirmiş bir zavallıdır.
5- Kıdem ve makam üstünlüğü değil, Hakk’ın hatırı: Hasan Basri Hazretleri’nin bulunduğu bir mecliste bir sahabi efendimize soru sorulmuş, o da cevabını vermişti. Konuşması bitip genç Hasan Basri konuşmaya başlayınca sahabi efendimiz hayran kalıyor. Sahabi Efendimiz, “Bu adam varken ne diye bize soru soruyorsunuz?” diyor. Bu misalde görüldüğü gibi sahabe-i kiram, Efendimiz’e (sas) nisbeti, o münasebetin kazandırdığı kredi ve pâyeyi bile dayatma unsuru olarak kullanmıyordu.
6- Yeter ki, konuşan hakikat olsun: İstişareye katılan herkes çok hakperest olmalıdır. Özellikle sözü dinlenen büyük insanlar, söyledikleri sözün yanlış olduğunu anladıkları an, hemen hatalarından dönmesini bilmeli ve bu konuda çok rahat olmalılar.
7- Yılandan çıyandan kaçar gibi gıybetten uzak durmalı: Meşverette gıybete düşmemek için azami gayret gerekmektedir. “Acaba bu hakikati kimseyi rencide etmeden nasıl ifade edebilirim” diye derince düşündükten sonra söylenecekler söylenmelidir.
İnfiradî;likten uzak olarak ortak akılla problemlere çare bulunmalıdır. “Ümit Atlasımız” kitabından ben sadece bir bölümle ilgili detayları, onları da özetleyerek aktarmaya çalıştım. Bir baş ucu kitabı olarak baştan sona okumanızı tavsiye ederim.