Australian Toner Masters Yönetim Kurulu Başkanı Aydın German: “İş hayatımın iki önemli ayağı var: Birincisi, şu andaki iş hayatımı ve mali kazancımı, adeta yokluk ve imkânsızlıklar üzerine bina ettim. İkincisi ise; ben eşimin İngilizcesini, o da benim tecrübemi kullandı, Avustralya’da ilk dördüncü sıraya giren bir şirket haline geldik.” dedi.
Aydın German, Avustralya’nın fırsatlar ülkesi olduğunu bir kez daha kanıtlayan genç girişimcilerimizden biri. German, eşiyle birlikte verdikleri mücadeleyle sektörlerinin en tanınmış isimleri sırasına girdi. Yazıcı, fotokopi ve faks cihazlarının kartuş ve tonerlerini üreten imalathanede işçi olarak çalıştığını, yıllar sonra ise bu sahada ülkenin büyük üreticilerinden biri haline gelebileceğini hayal bile edemediğini kaydederek, 7 yıl gibi bir sürede, merdivenin basamaklarını adeta, adımlaya adımlaya çıkmayı başardığını belirtiyor. Aslen İzmirli olan Aydın German, diğer genç girişimcilerimiz gibi; geçmişten bugüne, geldiği serüveni “Ben adeta şu andaki iş hayatımı ve mali kazancımı, yokluk üzerine bina ederek, bugünlere gelebildim. Ve ben eşimin İngilizcesini, o da benim tecrübemi kullandı, Avustralya’da ilk dördüncü sıraya giren bir şirket haline geldik. ”diyerek, ticari hayatına ve iş yaşamına kendi garajından başladığını belirtiyor. Bundan 14 yıl önce Avustralya’ya ilk geldiğinde, sektörde Sydney’de işçi olarak çalışmaya başladığını belirten ‘Australian Toner Masters’ Yönetim Kurulu Başkanı Aydın German, işçi olarak fabrikada bir müddet çalıştıktan sonra, patronundan 30 dolarlık zam isteğinin geri çevrilmesinden dolayı, işten ayrıldığını belirtiyor. Yaklaşık 8 ay, bir fabrikanın koltuğunda yatıp kalktığını, tuvaletinde ise; duş almaya mecbur kaldığını belirtiyor. Aydın German’ın kurduğu firmalar Australian Toner Masters, Cartridge Centre Australia, Cartridge Spot ve Sydney Cartridges olmak üzere dört ayrı isim altında piyasada hizmet veriyor. İlginç ve bir o kadar da örnek alınacak hayat hikâyesini ve iş tecrübesini anlatan Aydın German, sorularımızı şu şekilde cevaplandırdı. (ZP)
Röportajımıza sizi tanıyarak başlayalım. Avustralya’da ticarete nasıl adım attınız?
İzmir’de doğup büyüdüm. 1998 Aralık ayında İzmir’den geldim. Rahmetli kayınpederim (Bankacı Talat) Sydney’in muhtarı diye tanınırdı. Geldiğimde Star City’nin inşaatında çalıştım. Ancak bel problemim vardı, kısa bir süre sonra bırakmak zorunda kaldım. Bir tanıdık aracılığı ile şimdiki kendi firmamızı kurduğumuz bu sektörde, teknisyen olarak iş buldum. Yaklaşık 6,5 sene çalıştım. Haftalık maaşımda, 30 dolarlık gibi cüzi bir artış isteğim yerine getirilmediği için, işimden ayrıldım. Kendi işimi kurmaya karar verdim. Yani bir nevi ticaret hayatım, 30 dolarlık maaş artışının yapılmamasıyla başladı diye biliriz. Daha sonra, kendi patronum bana bu iyilikte bulunduğu için, ‘ortak’ çalışabileceğimizi teklif ettim, kabul etmedi. Önce, küçük bir işyerinde amatör çapta bu işi, yapmaya başladık. Kendi garajımızda iş yapmaya başladığımızda tam 90 gün hiçbir satış yapamadığım günleri, hayatımda hiç unutmam. Ve bu işin olamayacağını düşündüm. Ama sürekli eşimle azim, moral ve motivasyon konusunda birbirimize destek olduk. Ve tam 90 gün sonra ilk olarak 300 dolarlık bir satış yapmıştık. Ürün çeşidi o zaman çok fazla değildi. Ancak şu anda yaklaşık 2000 çeşit kartuş var.
O zaman geldiğiniz noktaya bakınca, ayrılmanız daha hayırlı olmuş?
Aynen öyle. Benim aslında hiç bu sektörle alakam yoktu. Ama bu işi çok sevdim ve yıllarca severek yaptım. Sabah 8, akşam 6 çalışıyordum. Teknolojiyi, elektroniği seven birisiyim.
Peki, bu sektöre başladığınızda sermayeniz neydi?
Kendi evimizin garajında bu işi kendim yapmaya karar verdim ve 250 dolarla eşimle birlikte 27 Nisan 2004 tarihinde işimizi kurduk. Günde 16, 17 saat çalıştık. Şimdi ise; Allah’a çok şükür sektörde söz sahibi bir konuma geldik. İşe başladıktan 6 ay sonra komşumuz bizi ‘garajda üretim yapıyor’ diye belediyeye şikâyet etmiş. Belediye bize evden çıkmadığımız takdirde 1500 dolar ceza kesmekle tehdit etti. Buradan çıkmak zorunda kalınca, şimdiki fabrikamızın yerini kiraladık. Masraflarımızı kısmak için kendi evimizi de kiraya verip, kayınpederlere taşındık. Kısa bir dönem sonra, şu anda beraber çalıştığımız Mustafa Gülhan kardeşimizle tanıştık. O da Türkiye’den yeni gelmişti, kendisine 3 günden fazla iş veremem dedim ama o günden bugüne kadar hiç 6 günden aşağı çalışmadı. Hakikaten şimdiki piyasayı kıyaslarsak, birlikte çalıştığımız teknisyen arkadaşlarımızla ‘çok profesyoneliz’ diyebilirim.
Daha sonra sektörde aranan bir marka oldunuz?
Yeni toptancılar edindik, piyasaya iyice girdik ve Avustralya çapında tanınmaya başladık. Tabii aynı dönemde Çin malı ürünler piyasaya girince sıkıntılı dönemlerimiz olmadı değil. Şu anda da bu konuda bazı tür zorluklarla karşılaşıyoruz. Kalitesiz malı o kadar ucuza satabiliyorlar ki, tüketicinin gözü kaliteli ürünü göremiyor bile. Tabi ki; makinasında ciddi problemler yaşayıncaya kadar.
Yeri gelmişken, orijinal üründen istifade etmeyen tüketicilere tavsiyeleriniz nelerdir? Bu ürünlerin makinaları bozduğu söyleniyor.
Evet, böyle söyleniyor ama bu tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Çünkü lazer ürünlerin makinaya zarar vermesi oldukça düşük. Birçok firma o tür durumları göze alabilir. Bizde de bazı lazer makinaların çeşitlerinde şimdiye kadar belki %1 veya %2 problem yaşamışızdır. Bu gibi durumlar, lazer makinalara ait kartuş ve tozların uzun süre rutubetli yerlerde bekletilmesinden kaynaklanıyor. İçindeki toz özelliğini yitirip, sertleşme yapıyor. Kullanıldığı takdirde ise bu makinalara zarar veriyor.
Sizin ürünlerinizin özelliği nedir. Ne gibi farkı var?
İki fark var. Birisi ambalaj, diğeri de bayağı yüksek oranda değişiklik gösteren fiyat farkı. Bizim ürünlerimizi kullanan tüketiciler, en az %50 kâr ediyorlar. Kesinlikle kalite konusunda da hiç bir fark yok. Yeni teknolojilerde makinanın üzerinde mikrochipler sayfa sayıyor. Belli bir sayıya gelince makina otomatik olarak duruyor, bundan önce de kaç sayfa daha çıkacağı ile ilgili mesaj veriyor. O yüzden uzun ömürlü ürün diye bir durum da söz konusu değil artık.
Peki, ülkede bu sektörün durumu nedir? Şirket olarak, Avustralya’daki konumunuz nedir?
Avustralya’da bu sektörde kala kala dört fabrika kaldı. İkisi Sydney’de, biri Melbourne, biri de Brizbane’de. Bizde bunlar içerisinde renkli kartuş üreticisi olarak en büyüğü konumundayız. Sydney’deki diğer firma daha çok siyah-beyaz kartuşlar üretiyor. Şu ana kadar gördüklerim ve şahit olduklarım bana iyi bir tecrübe oldu. Çünkü Çin malı ile para kazanmayı hayal edenlerin büyük bir çoğunluğu maalesef hüsrana uğradı. Zira bu malların kalite kontrol sistemi ile uzaktan yakından alakaları olmayışıdır. Onun için bazı insanlar çok çabuk zengin olmak istiyor. İşçiye, emeğe vereceği parayı ise; Çin malı ürünlere bağlayınca evdeki hesap çarşıya uymuyor. Ve sonunda bu işi bırakmak zorunda kalabiliyorlar. Nitekim de çok batıran ve piyasadan yok olup gidenler oldu. Hala oluyor. Bizim paketleme sistemimiz özel korunmalı. Hava ve güneş geçirmeyen özel torbalarda saklanıyor. Raf ömrü yaklaşık 2 yıl. Elimizde pek stok kalmıyor. Şu andaki kapasitemizle siparişlere ancak cevap verebiliyoruz.
Peki, sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Bu sektörde gelecek yok. Biz çok şükür kalitemiz iyi olduğu için ayaktayız ve dayanabiliyoruz. Halen daha toptancılarımızdan sipariş geldiği zaman, lütfen Çin malı ürünler istemiyoruz diye uyarıda bulunup, bizim ürettiklerimizden istiyorlar. Kaliteyi takip ediyoruz. Hiç bir zaman adet peşinde değiliz. Kalite bizim için her şeydir. O sayede ayakta duruyoruz. Sadece el emeğimiz Avustralya malı, diğer hammaddeleri kendimiz Hong Kong’dan getirtiyoruz.
Tekonoloji geliştikçe, eski makinalar haliyle bir müddet sonra değiştirmek zorunda kalıyorsunuz. Siz buna nasıl çözüm buluyorsunuz?
Bizim elimizde yaklaşık 400 adet yazıcı var. Faks, fotokopi, yazıcı bizde hemen hemen bütün markalar var. Bunları, genellikle test makinaları olarak kullanıyoruz. Bizim ayrıca Croydon’da da 450 metrekarelik bir yerimiz daha var. Orası tamamen başka isim altında. Bağımsız çalışan ayrı bir perakende işyeri.
Avustralya’ ekonomik kiriz var. Birçok şirket küçülüyor. Ticari ve ekonomik durumu nasıl görüyorsunuz. Bu durum sizi nasıl etkiliyor?
Avustralya’da bu sektörde benden daha eskisi yok. Melbourne’de ve Sydney’de iki tane iflas eden firmayı malzemeleriyle satın aldık. Dört değişik firmam var. Kimseyi dolandırmıyoruz, kimsenin hakkını da çalmıyoruz. Sadece mevcut pastadan ne kadarını biz kendi payımıza alabiliriz, bunun mücadelesini veriyoruz. Bugün, Avustralya’da online satışlar çok yaygın. Alışveriş yaptığınızda vergi ödenmiyor, kira ödenmiyor, işçi ücreti ödenmiyor. Milyon dolarlık satışlar yapılıyor. Hırsızlık yapanlar bile, çaldıkları bu ürünleri online satışlarla ellerinden çıkarıyorlar. Artık para hırsızlığına gerek kalmadı. Online satışlarla her türlü hırsızlık ürünlerini satabiliyorlar. Ben nasıl burada sattığım her ürünün vergisini veriyorsam, online satışlara da vergi konulmalı. Her şeyimiz yasal ve vergimizi ödüyoruz. Tabii bunun karşılığında da devletin bize sahip çıkmasını istiyorum. Ama şu andaki hükümetin hiç umurunda değil, daha ne kadar vergi alabilirim; onun hesabını yapıyor. Bu ülkeye ilk geldiğimde 14 yıl önce sanayi çok iyiydi. Avustralya’da ama şimdi gelinin durum çok kötü. Hiç iç açıcı değil. Büyük firmaların çoğu, Asya ülkelerine gitti. Üretim olmadan bu ülke ayakta nasıl kalsın. Belki bir 10 yıl sonra Avustralya hayalet bir ülke olacak. Online satışlar ve ucuz olduğundan dolayı, Çin mallarının talep edilmesi üreticileri ve işverenleri zor durumda bırakıyor. Geçen yıl bizim fabrikamızda çalışanların yüzde 50’sini işten çıkardık. Bizim ticareti bilen, ticari düşünen liderlere ihtiyacımız var. Sadece yüksek oranlarda vergi almakla olmuyor. Toplanan vergileri yerinde kullanmak daha önemli. Çalışmazsak, üretmezsek hep kaybederiz. Onun için piyasadan endişeliyim şahsen.
İleriye dönük yatırımlarınız var mı?
15 Temmuz’dan itibaren de yeni bir işe daha atılıyoruz. Avustralya’nın tanınmış, büyük ofis ve elektronik eşya satışı yapan mağazalarına kartuş bölümü açıyoruz. Rafları tamamen bize ait olacak. İnşallah, bu yeni atılımımız, bizleri bu piyasada daha da iyi yerlere taşıyacak. Aynı zamanda, müşterilerimizin makinalarını da tamir ediyoruz. Mümkün olduğunca da kendilerine her zaman HP Yazıcıları almalarını tavsiye ediyoruz. Biz her yeni çıkan ürünü piyasaya girer girmez satın alıyor ve heyecanla inceliyoruz. Dünya para veriyoruz, bizim işimiz bu. HP hakikaten çok fonksiyonlu, kaliteli ürünler yapıyor. Kartuşları da baskı başına hesap edildiğinde çok çok ucuza geliyor. Tamiri çok kolay, parçaları çok ucuz ve uzun ömürlü.