Skandal kararla Bank Asya Yönetim Kurulu üyelerinin değiştirilip müşterilerde korku ve panik oluşturma planı Bank Asya ortakları tarafından belgeleniyor.
Çalışma kapsamında, yapılan işlem ile yapılması gereken mutat işlem arasındaki farktan sorumlu uzman veya yöneticilerin daha önceki karar ve uygulamaları incelenerek Bank Asya‘ya yapılan farklı muamele veya işlem ortaya konuyor.
17-25 Aralık 2013 tarihli yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrasında kamu kurum ve kuruluşları tarafından Bank Asya‘ya yapılan haksızlıklar tek tek tespit edilerek ulaşılabilen belgeleriyle birlikte arşivlenecek. Kurum bazında takip ve arşiv oluşturmak amacıyla özel avukatlarla anlaşma yapan Bank Asya ortakları, ülkenin siyasi ve hukuki ortamının normalleştiğinde hazırlanan dosyaları adli makamlara intikal ettirmeyi planlıyor.
Bazı AKP‘li bakanların ve çeşitli sektörlerdeki işadamlarının rüşvet ve yolsuzlukla suçlandığı 17-25 Aralık tarihli operasyonlar, dönemin hükümeti tarafından demokrasinin bel kemiği olan kuvvetler ayrılığı prensibine aykırı şekilde engellenmiş ve soruşturmaların tamamlanmasının önüne geçilmişti. Ardından soruşturmaları yürüten savcı ve emniyet yetkilileri görevden alınmış, kimileri de haksız yere tutuklanmıştı. Bu süreçte işadamları tarafından kurulan ve profesyonel olarak işletilen Bank Asya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bazı AKP‘li bakan ve bürokratlar tarafından hedef tahtası haline getirilmişti. Erdoğan, Eylül 2014’tekiTÜSİAD toplantısında, “O banka batmış zaten. Taşıma suyla dönüyor.” demişti. Bu süreçte başta BDDK olmak üzere, SPK, MASAK, Maliye, VDK, Borsa İstanbul hatta SGK gibi kurumlar kanunların kendilerine verdiği görev ve yetkileri kötüye kullanarak Bank Asya aleyhine birçok karar ve uygulamaya imza atmıştı.
BİNLERCE KÜÇÜK ORTAĞIN HAKKINI SONUNA KADAR ARAYACAĞIZ
Ortakların başlattığı çalışma ile bu işlemler tek tek belirlenerek, ilgili uzman personelden yöneticisine, müdüründen daire başkanına, başkan yardımcısına, genel müdür yardımcısına, genel müdürüne, kurum başkanına ve bakanlarına kadar tüm hiyerarşik yapıda sorumluluğu bulunanlar tespit ediliyor. Başlatılan çalışma kapsamında daha sonra yapılan işlemle, yapılması gereken mutat işlem arasındaki farktan sorumlu olan uzman veya yöneticinin daha önceki karar ve uygulamaları incelenerek Bank Asya‘ya yapılan farklı muamele veya işlem ortaya konuyor. Edinilen bilgiye göre bu işlem ve uygulamalar hakkındaki bilgi ve belgeler derlenerek arşivleniyor. Hukuki ve cezai zaman aşımı süreleri dikkate alınarak, ülkedeki siyasi ve hukuki konjonktür ne zaman müsait hale gelirse o zaman adli ve siyasi makamlara iletilerek gereği yapılmak üzere saklanıyor. Konuya ilişkin Zaman’a bilgi veren ortaklar, Bank Asya‘nın uğradığı haksızlıkların Hollywood senaryolarına taş çıkartacak boyutta ve değil bir sinema filmi onlarca filmden oluşan bir seriye kaynak teşkil edebileceğini kaydediyor: “Bizim binlerce ortağımız var. Bunların hakkını hukukunu gereği gibi koruyamazsak yarın hesap gününde biz sorumlu oluruz. Bu nedenle yaptığımız bu işi çok titiz bir şekilde yapıyoruz. Şahsi haklarımızdan vazgeçebiliriz belki ama binlerce küçük ortağın haklarını son noktasına kadar arayacağız.”
TAŞBAŞ: BANK ASYA’YA ZARAR VEREN KURUMLAR ARAŞTIRILIYOR
SPK ve Borsa İstanbul’un haksız uygulamalarını araştıran Bank Asya ortaklarının avukatı Süleyman Taşbaş ise, “Halk, BDDK ve TMSF’nin haksız olarak aldığı kararlar hakkında az çok bilgi sahibi. Ancak mevcut durumda gözden kaçmış gibi duran birçok kurumun onlarca haksız karar ve uygulaması da Bank Asya‘nın ve ortaklarının maddi ve manevi birçok kaybına sebebiyet verdi ve bu duruma sebep olan kurumların işlemleri araştırılıyor.” ifadelerini kullandı. Taşbaş şöyle konuştu:
“Bugün Borsa İstanbul yönetiminin Bank Asya hisse senetlerinin sırasını haksız yere kapattığını iddia ettiğinizde savcılık tarafından soruşturma yapılabilmesi içinSPK‘nın izni gerekiyor. SPK‘nın Bank Asya‘nın sukuk ihracını 6 ay beklettikten sonra haksız yere işlemden kaldırdığını iddia ettiğinizde savcılık tarafından soruşturma yapılabilmesi için Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun hazırlayacağı rapor sonrasında ilgili bakanın izni gerekiyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun hazırladığı raporun eksik ve kasıtlı olarak yanlış yönlendirici mahiyette olduğunu iddia ettiğinizde savcılık tarafından soruşturma yapılabilmesi için başbakanın izni gerekiyor. İlgili bakan hakkında soruşturma yapılabilmesi için milletvekilliğinin son bulması gerekiyor. Gördüğünüz üzere sistem tamamen birbirini siyasi olarak kollama, bir kurumun diğer bir kurumun yaptığı haksızlıkları örtmesi üzerine dizayn edilmiş. Bu durum idarenin, kamu kurum ve kuruluşlarının yargı denetimi dışına çıkarılması anlamına geliyor ve idari kurumların her işleminin yargı denetimine tabi olduğunu belirten Anayasa kuralına da aykırılık teşkil ediyor. İdarenin keyfi ve kasıtlı olarak hukuka aykırı karar ve işlem tesis etmesine sebebiyet veriyor. Eğer kamu kurumlarının, bunların yönetici ve personelinin bağımsız, tarafsız ve hukuka uygun olarak çalışması arzu ediliyorsa “izin” müessesesinin kaldırılması veya en fazla 2 yıl ile sınırlandırılması gerekiyor. Hukuk devletinin ve demokrasinin gereği budur.”
BANK ASYA’NIN HESABININ SORULMASI LAZIM
SPK ve Borsa İstanbul’un haksız ve hukuka aykırı işlemleri hakkında ne gibi tespitleriniz var?” sorusuna ise Taşbaş; “Öncelikle karar ve işlemlerde 17-25 Aralık 2013 öncesi ve sonrası çok net bir şekilde ayrışıyor. Düşünebiliyor musunuz SPK, SGK’nın özel bir şirket olan Bank Asya hakkında aldığı bir kararı basın duyurusuna konu ediyor ve internet sitesine koyuyor. Bunun SPK tarihinde başka bir örneği yok. SGK’nın aldığı karar yatırımcı kararlarını etkileyecek bir kararsa zaten kamuya açıklanır. Yok açıklanmazsa ve sen böyle düşünüyorsan gereğini yaparsın. Mevzuat ortada. Hatırlayın Ağustos 2014’ü. Maliye, SGK, MASAK, SPK, Borsa İstanbul, havuz medyası hepsi bir noktadan (bu kurum başkanlarının Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beylerbeyi Sarayı’nda yapılan toplantıda talimat aldıkları iddia ediliyor) talimat almış gibi bir anda Bank Asya‘ya yüklendiler. Bunların hesabının sorulması lazım.” yanıtını verdi.
EKSİK VAR FAZLA YOK
Bank Asya ortaklarının avukatı Süleyman Taşbaş, madde madde saydığı iddiaları nasıl ispat edeceği ile ilgili soruya ise şu yanıtı verdi: Belirttiğimiz husus ve tespitlerin eksiği vardır belki fakat fazlasının olmadığına, abartı olmadığına emin olabilirsiniz. Öncelikle tüm bu işlemler kamu kurumlarının kayıtlarında, bünyelerinde çeşitli yazışmalara, raporlara, kararlara konu olmuş hususlar. Bunlar yetkili otoriteler ve adli makamlar tarafından talep edildiğinde sunulacaktır. Birçok haksızlığın anlaşılması için bu resmi kayıtların ortaya konması yetecektir. Diğer yandan bugün susan ancak yarın ülkemizdeki siyasi ve hukuki ortam normalleştiğinde konuşacak insaf sahibi, vicdan sahibi birçok insan olacaktır. Bunların adli makamlar önünde vereceği beyanatlar birçok haksızlığın ortaya çıkarılması ve sorumluların hukuki ve cezai olarak cezalandırılması yeterli olacaktır.
Avukat Taşbaş hukuksuzlukları madde madde saydı:
Havuz medyası tarafındanBank Asya hakkında yapılan ve yatırımcıları tedirgin eden yüzlerce yalan haber hakkında zamanında bir işlem yapılmaması. Bu konuda banka birçok açıklama da yaptı. Ancak ne BDDK ne de SPK yapılması suç teşkil eden bu haberler hakkında görevlerini zamanında yapmadı. SPK işi daha da ileri götürerek bu yalan haberler hakkında bir işlem yapmamak için kanun değişikliği hazırladı. Kanun Meclis’ten çıkana kadar bu dosyalar bekletildi. Hatta aldığımız duyumlara göre, bu süreçte SPK Hukuk İşleri Müdürlüğü’nün ‘Bu haberler mevzuat uyarınca suç teşkil ediyor, savcılığa suç duyurusu yapalım’ önerisi sümenaltı edildi.
SPK‘nın Nisan 2014’te Bank Asya hisselerinde kredili işlemi yasaklayan ve brüt takas uygulamasını getiren tedbir kararı. SPK açısından ne hazindir ki; SPK‘nın kendi yaptığı ve 1 Ocak 2015’te yürürlüğe giren düzenleme ile Gözaltı Pazarı’nda işlem gören hisse senetlerinde kredili işlem yasağı ve brüt takas uygulaması mümkün değilken Bank Asya‘ya yapılan haksız ve hukuka aykırı uygulama halen devam ettirilmektedir.
Bank Asya‘nın SPK‘dan Eylül 2013 döneminde aldığı 1.250 milyon TL’lik sukuk ihraç izni kapsamında ihraç edeceği 140 milyon TL’lik 9. tertip sukuk ihracına SPKtarafından onay verilmemesi. Bu olay da bağımsız kurullarımızın geldiği noktaları tahlil etmek adına önemlidir. Yine yaptığımız araştırmaya göre, konuya ilişkin olarak hazırlanan rapor olumlu ve ihraç başvurusunun olumsuz cevaplandırılmasını gerektirir bir tespit bulunmadığını belirtiyor.
Bank Asya‘nın iştiraki Asya Emeklilik şirketinin yeni bir fon kurma başvurusunun emsal incelemeler 2-3 hafta içinde sonuçlandırılırken yaklaşık 2 yıldır sonuçlandırılmaması. Reddetmiyor çünkü mutat bir iş ve hazırlanan rapor olumlu. Ama ne yapıyor? İşi savsaklıyor, sağa sola yazı yazıyor. Sonucu hep birlikte göreceğiz.
Borsa İstanbul’un Bank Asya hisse senetlerinin işlem sırasını haksız bir şekilde 7 kez kapatması. Borsa İstanbul İMKB iken daha kurumsal bir yapı ve işleyiş vardı. İştirakleri hariç tutulduğunda Borsa İstanbul, tarihinin en kötü mali tablolarını İbrahim Turhan zamanında açıkladı. Bütün bu olumsuzlukları gizlemek için Bank Asyahisseleri feda edildi. Tüm verileri kamuya açık ve akademik çalışmalarda ortaklık yapısı itibarıyla en şeffaf kurum seçilen bir bankanın işlem sırası “ortaklık yapısındaki belirsizlik” gibi içi boş bir gerekçeyle kapatıldı. Ancak SPK ve ilgili Bakan maalesef tüm bu yapılanlar karşısında görevlerini ifa etmediler.
Bank Asya hisse senetlerini, Borsa İstanbul’un hukuka aykırı bir şekilde Gözaltı Pazarı’na alması. Yukarıda izah ettiğimiz şekilde kötü yönetilen Borsa İstanbul’da bilgi işlem altyapısının, kendi tabirleriyle “otomatik seans durdurma sisteminin” göremediği, tespit edemediği olağandışı fiyat ve miktar hareketleri İbrahim Turhan’ın çıplak gözleriyle fark edilmiş ve her nasılsa siyasilerin Bank Asya hakkında akılları donduran demeçleriyle koordineli şekilde işlem sırası kapatma kararlarının hemen sonrasında Gözaltı Pazarı’na alınma kararı verilmiştir. Bu karara dayanak olabilecek teknik bir çalışma yoktur.
(Zaman)