Kadınlar emir veya benzetme sözleri, erkekler ise küçümseyici ve kıyaslamalı cümleler kurarak eşlerini başkalarının yanında rencide ediyor. Bu durum ise değerlilik duygusunu zedeliyor. Eşin başkalarının özellikle anne-babasının yanında övülmesi, memnun olunduğunun söylenmesi evliliğin vazgeçilmezi olmalı.
Evlilikte kişilik ve güç çatış-maları sıklıkla yaşanıyor, özel-
likle de başkalarının yanında birbirini küçük düşürme, rencide etme had safhada olabiliyor. Bu durum kadınlarda genellikle eşine buyurgan bir tavır sergilemekle ortaya çıkıyor. Erkeklerde ise küçümseyici, kıyaslamalı ve benzetme cümleleri kullanımı hâkim. Başkalarının yanında eşlerin birbirini rencide etmesi değerlilik duygusunu zedeliyor. Aile danışmanı Muhittin Korucu, “Eğer eşinizle iletişiminizi kuvvetlendirmek istiyorsanız, başkalarının yanında özellikle de eşinizin anne babasının yanında onu övün, iletişiminizi bozmak istiyorsanız da onu kötüleyin, aşağılayın.” diyor.
Eşi küçük düşürücü davranışlar genellikle evliliğin ilk yıllarında daha çok görülüyor. Muhittin Korucu, bu süreçte eşlerin ‘sen-ben’ tartışmalarını her türlü sosyal ortama taşıyabildiğini söylüyor. Genellikle anne baba karşısında değersizlik hisseden kişilerin bu tür davranışlara daha fazla başvurduğunu belirten Korucu, erkeğin “Artık çocuğunuz büyüdü. Eşine hükmedebiliyor”, kadının ise “Kızınız ezilmiyor, sözünü eşine geçirebiliyor” mesajıyla değerlilik kazanmak istediklerini ifade ediyor. Eşini başkalarının yanında küçük düşüren bir erkeğin “Ben işte böyle bir erkeğim. Evde benim sözüm geçer.” anlayışıyla evin reisinin kendisi olduğunu düşündüğünü belirten Korucu şöyle konuşuyor: “Kadın da “Eşim karşısında ezilmiyorum. Benim de sözüm geçiyor” şeklinde düşünüyor. Hiç kimse başkalarının yanında aşağılanmak istemez. Bu durum karşısında kişinin değerlilik duygusu zedelenir. İnsandaki en temel duygulardan biri sevilme ve değerlilik duygusudur. Eşlerin bu duyguları zedeleyecek olan her türlü davranışları çatışmalı iletişime neden olur. Bu duyguların aşırı zedelenme durumuna göre de ayrılık rüzgârları esmeye başlar.” diyor
Muhittin Korucu’ya göre eşler birbirinin sevgi dillerini belirleyebilmeli, eşini değerli hissettiren durum ve davranışları keşfedebilmeli. Eşler bu sevgi dillerini de başkalarının yanında koruyabilmeli. Eşin başkalarının yanında özellikle de anne-babasının yanında beğenilmesi, övülmesi, sevilmesi veya memnun olunduğunun söylenmesi evliliğin vazgeçilmezi olmalı. “Böyle birini yetiştirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Allah sizlerden razı olsun.” türü sözler çok yapıcıdır.
Erkekler küçümseyici ve kıyaslamalı cümleler kullanıyor
Erkekler sosyal bir ortamda eşini küçük düşürürken küçümseyici, kıyaslamalı ve benzetme türü cümlelere başvuruyor. Genellikle “Sen bu işlerden ne anlarsın, sen başaramazsın, sen beceremezsin, sen ne kadar uğraşsan da X hanım gibi pasta yapamazsın, yengem çocukla ilgilenmesini daha iyi biliyor, senin çorban annemin çorbasının yanında bir hiç, gördün mü arkadaşın eşine nasıl yardım ediyor, sen bana hiç yardım etmiyorsun, aynı annen gibisin, annen de zaten yemek yapmasını bilmiyor, annen gibi dominant olmak istiyorsun, annen gibi geçimsizsin” gibi ifadeler kullanıyorlar.
Kadınlar emir verici tavır sergiliyor
Kadınlar, emir veya benzetme cümleleriyle eşini rencide ediyor. “Şunu getir, nerede kaldın, bana çay doldur, servisi sen yap, masayı topla, telefona sen bak, aynı baban gibisin, baban da zaten eşine nasıl davranacağını bilmiyor, baban gibi lom sözlüsün” türü cümlelere daha çok başvuruyorlar.
Kadınlar emir veya benzetme sözleri, erkekler ise küçümseyici ve kıyaslamalı cümleler kurarak eşlerini başkalarının yanında rencide ediyor. Bu durum ise değerlilik duygusunu zedeliyor. Eşin başkalarının özellikle anne-babasının yanında övülmesi, memnun olunduğunun söylenmesi evliliğin vazgeçilmezi olmalı.
Evlilikte kişilik ve güç çatış-maları sıklıkla yaşanıyor, özel-
likle de başkalarının yanında birbirini küçük düşürme, rencide etme had safhada olabiliyor. Bu durum kadınlarda genellikle eşine buyurgan bir tavır sergilemekle ortaya çıkıyor. Erkeklerde ise küçümseyici, kıyaslamalı ve benzetme cümleleri kullanımı hâkim. Başkalarının yanında eşlerin birbirini rencide etmesi değerlilik duygusunu zedeliyor. Aile danışmanı Muhittin Korucu, “Eğer eşinizle iletişiminizi kuvvetlendirmek istiyorsanız, başkalarının yanında özellikle de eşinizin anne babasının yanında onu övün, iletişiminizi bozmak istiyorsanız da onu kötüleyin, aşağılayın.” diyor.
Eşi küçük düşürücü davranışlar genellikle evliliğin ilk yıllarında daha çok görülüyor. Muhittin Korucu, bu süreçte eşlerin ‘sen-ben’ tartışmalarını her türlü sosyal ortama taşıyabildiğini söylüyor. Genellikle anne baba karşısında değersizlik hisseden kişilerin bu tür davranışlara daha fazla başvurduğunu belirten Korucu, erkeğin “Artık çocuğunuz büyüdü. Eşine hükmedebiliyor”, kadının ise “Kızınız ezilmiyor, sözünü eşine geçirebiliyor” mesajıyla değerlilik kazanmak istediklerini ifade ediyor. Eşini başkalarının yanında küçük düşüren bir erkeğin “Ben işte böyle bir erkeğim. Evde benim sözüm geçer.” anlayışıyla evin reisinin kendisi olduğunu düşündüğünü belirten Korucu şöyle konuşuyor: “Kadın da “Eşim karşısında ezilmiyorum. Benim de sözüm geçiyor” şeklinde düşünüyor. Hiç kimse başkalarının yanında aşağılanmak istemez. Bu durum karşısında kişinin değerlilik duygusu zedelenir. İnsandaki en temel duygulardan biri sevilme ve değerlilik duygusudur. Eşlerin bu duyguları zedeleyecek olan her türlü davranışları çatışmalı iletişime neden olur. Bu duyguların aşırı zedelenme durumuna göre de ayrılık rüzgârları esmeye başlar.” diyor
Muhittin Korucu’ya göre eşler birbirinin sevgi dillerini belirleyebilmeli, eşini değerli hissettiren durum ve davranışları keşfedebilmeli. Eşler bu sevgi dillerini de başkalarının yanında koruyabilmeli. Eşin başkalarının yanında özellikle de anne-babasının yanında beğenilmesi, övülmesi, sevilmesi veya memnun olunduğunun söylenmesi evliliğin vazgeçilmezi olmalı. “Böyle birini yetiştirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Allah sizlerden razı olsun.” türü sözler çok yapıcıdır.
Erkekler küçümseyici ve kıyaslamalı cümleler kullanıyor
Erkekler sosyal bir ortamda eşini küçük düşürürken küçümseyici, kıyaslamalı ve benzetme türü cümlelere başvuruyor. Genellikle “Sen bu işlerden ne anlarsın, sen başaramazsın, sen beceremezsin, sen ne kadar uğraşsan da X hanım gibi pasta yapamazsın, yengem çocukla ilgilenmesini daha iyi biliyor, senin çorban annemin çorbasının yanında bir hiç, gördün mü arkadaşın eşine nasıl yardım ediyor, sen bana hiç yardım etmiyorsun, aynı annen gibisin, annen de zaten yemek yapmasını bilmiyor, annen gibi dominant olmak istiyorsun, annen gibi geçimsizsin” gibi ifadeler kullanıyorlar.
Kadınlar emir verici tavır sergiliyor
Kadınlar, emir veya benzetme cümleleriyle eşini rencide ediyor. “Şunu getir, nerede kaldın, bana çay doldur, servisi sen yap, masayı topla, telefona sen bak, aynı baban gibisin, baban da zaten eşine nasıl davranacağını bilmiyor, baban gibi lom sözlüsün” türü cümlelere daha çok başvuruyorlar.
Kadınlar emir veya benzetme sözleri, erkekler ise küçümseyici ve kıyaslamalı cümleler kurarak eşlerini başkalarının yanında rencide ediyor. Bu durum ise değerlilik duygusunu zedeliyor. Eşin başkalarının özellikle anne-babasının yanında övülmesi, memnun olunduğunun söylenmesi evliliğin vazgeçilmezi olmalı.
Evlilikte kişilik ve güç çatış-maları sıklıkla yaşanıyor, özel-
likle de başkalarının yanında birbirini küçük düşürme, rencide etme had safhada olabiliyor. Bu durum kadınlarda genellikle eşine buyurgan bir tavır sergilemekle ortaya çıkıyor. Erkeklerde ise küçümseyici, kıyaslamalı ve benzetme cümleleri kullanımı hâkim. Başkalarının yanında eşlerin birbirini rencide etmesi değerlilik duygusunu zedeliyor. Aile danışmanı Muhittin Korucu, “Eğer eşinizle iletişiminizi kuvvetlendirmek istiyorsanız, başkalarının yanında özellikle de eşinizin anne babasının yanında onu övün, iletişiminizi bozmak istiyorsanız da onu kötüleyin, aşağılayın.” diyor.
Eşi küçük düşürücü davranışlar genellikle evliliğin ilk yıllarında daha çok görülüyor. Muhittin Korucu, bu süreçte eşlerin ‘sen-ben’ tartışmalarını her türlü sosyal ortama taşıyabildiğini söylüyor. Genellikle anne baba karşısında değersizlik hisseden kişilerin bu tür davranışlara daha fazla başvurduğunu belirten Korucu, erkeğin “Artık çocuğunuz büyüdü. Eşine hükmedebiliyor”, kadının ise “Kızınız ezilmiyor, sözünü eşine geçirebiliyor” mesajıyla değerlilik kazanmak istediklerini ifade ediyor. Eşini başkalarının yanında küçük düşüren bir erkeğin “Ben işte böyle bir erkeğim. Evde benim sözüm geçer.” anlayışıyla evin reisinin kendisi olduğunu düşündüğünü belirten Korucu şöyle konuşuyor: “Kadın da “Eşim karşısında ezilmiyorum. Benim de sözüm geçiyor” şeklinde düşünüyor. Hiç kimse başkalarının yanında aşağılanmak istemez. Bu durum karşısında kişinin değerlilik duygusu zedelenir. İnsandaki en temel duygulardan biri sevilme ve değerlilik duygusudur. Eşlerin bu duyguları zedeleyecek olan her türlü davranışları çatışmalı iletişime neden olur. Bu duyguların aşırı zedelenme durumuna göre de ayrılık rüzgârları esmeye başlar.” diyor
Muhittin Korucu’ya göre eşler birbirinin sevgi dillerini belirleyebilmeli, eşini değerli hissettiren durum ve davranışları keşfedebilmeli. Eşler bu sevgi dillerini de başkalarının yanında koruyabilmeli. Eşin başkalarının yanında özellikle de anne-babasının yanında beğenilmesi, övülmesi, sevilmesi veya memnun olunduğunun söylenmesi evliliğin vazgeçilmezi olmalı. “Böyle birini yetiştirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Allah sizlerden razı olsun.” türü sözler çok yapıcıdır.
Erkekler küçümseyici ve kıyaslamalı cümleler kullanıyor
Erkekler sosyal bir ortamda eşini küçük düşürürken küçümseyici, kıyaslamalı ve benzetme türü cümlelere başvuruyor. Genellikle “Sen bu işlerden ne anlarsın, sen başaramazsın, sen beceremezsin, sen ne kadar uğraşsan da X hanım gibi pasta yapamazsın, yengem çocukla ilgilenmesini daha iyi biliyor, senin çorban annemin çorbasının yanında bir hiç, gördün mü arkadaşın eşine nasıl yardım ediyor, sen bana hiç yardım etmiyorsun, aynı annen gibisin, annen de zaten yemek yapmasını bilmiyor, annen gibi dominant olmak istiyorsun, annen gibi geçimsizsin” gibi ifadeler kullanıyorlar.
Kadınlar emir verici tavır sergiliyor
Kadınlar, emir veya benzetme cümleleriyle eşini rencide ediyor. “Şunu getir, nerede kaldın, bana çay doldur, servisi sen yap, masayı topla, telefona sen bak, aynı baban gibisin, baban da zaten eşine nasıl davranacağını bilmiyor, baban gibi lom sözlüsün” türü cümlelere daha çok başvuruyorlar.
Kadınlar emir veya benzetme sözleri, erkekler ise küçümseyici ve kıyaslamalı cümleler kurarak eşlerini başkalarının yanında rencide ediyor. Bu durum ise değerlilik duygusunu zedeliyor. Eşin başkalarının özellikle anne-babasının yanında övülmesi, memnun olunduğunun söylenmesi evliliğin vazgeçilmezi olmalı.
Evlilikte kişilik ve güç çatış-maları sıklıkla yaşanıyor, özel-
likle de başkalarının yanında birbirini küçük düşürme, rencide etme had safhada olabiliyor. Bu durum kadınlarda genellikle eşine buyurgan bir tavır sergilemekle ortaya çıkıyor. Erkeklerde ise küçümseyici, kıyaslamalı ve benzetme cümleleri kullanımı hâkim. Başkalarının yanında eşlerin birbirini rencide etmesi değerlilik duygusunu zedeliyor. Aile danışmanı Muhittin Korucu, “Eğer eşinizle iletişiminizi kuvvetlendirmek istiyorsanız, başkalarının yanında özellikle de eşinizin anne babasının yanında onu övün, iletişiminizi bozmak istiyorsanız da onu kötüleyin, aşağılayın.” diyor.
Eşi küçük düşürücü davranışlar genellikle evliliğin ilk yıllarında daha çok görülüyor. Muhittin Korucu, bu süreçte eşlerin ‘sen-ben’ tartışmalarını her türlü sosyal ortama taşıyabildiğini söylüyor. Genellikle anne baba karşısında değersizlik hisseden kişilerin bu tür davranışlara daha fazla başvurduğunu belirten Korucu, erkeğin “Artık çocuğunuz büyüdü. Eşine hükmedebiliyor”, kadının ise “Kızınız ezilmiyor, sözünü eşine geçirebiliyor” mesajıyla değerlilik kazanmak istediklerini ifade ediyor. Eşini başkalarının yanında küçük düşüren bir erkeğin “Ben işte böyle bir erkeğim. Evde benim sözüm geçer.” anlayışıyla evin reisinin kendisi olduğunu düşündüğünü belirten Korucu şöyle konuşuyor: “Kadın da “Eşim karşısında ezilmiyorum. Benim de sözüm geçiyor” şeklinde düşünüyor. Hiç kimse başkalarının yanında aşağılanmak istemez. Bu durum karşısında kişinin değerlilik duygusu zedelenir. İnsandaki en temel duygulardan biri sevilme ve değerlilik duygusudur. Eşlerin bu duyguları zedeleyecek olan her türlü davranışları çatışmalı iletişime neden olur. Bu duyguların aşırı zedelenme durumuna göre de ayrılık rüzgârları esmeye başlar.” diyor
Muhittin Korucu’ya göre eşler birbirinin sevgi dillerini belirleyebilmeli, eşini değerli hissettiren durum ve davranışları keşfedebilmeli. Eşler bu sevgi dillerini de başkalarının yanında koruyabilmeli. Eşin başkalarının yanında özellikle de anne-babasının yanında beğenilmesi, övülmesi, sevilmesi veya memnun olunduğunun söylenmesi evliliğin vazgeçilmezi olmalı. “Böyle birini yetiştirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Allah sizlerden razı olsun.” türü sözler çok yapıcıdır.
Erkekler küçümseyici ve kıyaslamalı cümleler kullanıyor
Erkekler sosyal bir ortamda eşini küçük düşürürken küçümseyici, kıyaslamalı ve benzetme türü cümlelere başvuruyor. Genellikle “Sen bu işlerden ne anlarsın, sen başaramazsın, sen beceremezsin, sen ne kadar uğraşsan da X hanım gibi pasta yapamazsın, yengem çocukla ilgilenmesini daha iyi biliyor, senin çorban annemin çorbasının yanında bir hiç, gördün mü arkadaşın eşine nasıl yardım ediyor, sen bana hiç yardım etmiyorsun, aynı annen gibisin, annen de zaten yemek yapmasını bilmiyor, annen gibi dominant olmak istiyorsun, annen gibi geçimsizsin” gibi ifadeler kullanıyorlar.
Kadınlar emir verici tavır sergiliyor
Kadınlar, emir veya benzetme cümleleriyle eşini rencide ediyor. “Şunu getir, nerede kaldın, bana çay doldur, servisi sen yap, masayı topla, telefona sen bak, aynı baban gibisin, baban da zaten eşine nasıl davranacağını bilmiyor, baban gibi lom sözlüsün” türü cümlelere daha çok başvuruyorlar.