Ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ında görülen troid nodülleri radyofrekans ile de tedavi ediliyor. Cerrahi tedaviye alternatif olarak uygulanan radyofrekans tedavisi hastaya birçok kolaylık sağlıyor.
Halk arasında çok sık görülen troid nodüllerinin çoğu iyi huylu olmasına ve herhangi bir tedavi gerektirmemesine karşın bazı nodüllerin sayı ve boyutlarının artmasına bağlı olarak nefes borusuna bası, kozmetik problemler gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Zehirli guatr olarak da bilinen, hormon salınımı yapan nodüllerde, boyuta bakılmaksızın tedavi gerekliliği vardır. Cerrahi tedavi temel yöntem olmakla beraber her hasta için uygun değildir. Diğer yandan cerrahi tedavide sıklıkla troid bezinin tamamı çıkarıldığı için hasta bundan sonraki hayatında devamlı troid hormonu almak zorundadır. Ayrıca cerrahi tedavide ses sinirinin hasar görme ve komşu bezlerin yanlışlıkla alınma ihtimali gibi riskler bulunmaktadır. Troid nodüllerinin Radyofrekans yöntemi ile tedavisinde 1 ay sonra yüzde 30-50, 6 ay sonra ise yüzde 50-80 arasında volüm azalması gerçekleşmektedir. Literatürde yayınlanan makalelerde radyofrekans tedavisi ile nodüllerin yüzde 90’ında en az yüzde 50 oranında volüm azalması gerçekleştiği, hatta yüzde 28 oranında nodülün tamamen kaybolduğu bildirilmektedir.
Radyofrekans işlemi lokal anestezi ile ultrasonografi rehberliği kullanılarak ve hastane yatışı gerekmeden yapılabilmektedir. Troid nodüllerinde radyofrekans tedavisi, cerrahi tedaviyi kabul etmeyen veya cerrahi tedaviye uygun olmayan hastalarda, zehirli guatr olarak bilinen hormon salan nodül varlığında, kozmetik probleme yol açacak kadar çok ve büyük boyutlu nodül varlığında ve nefes borusuna baskı yapan nodüllerin tedavisinde uygulanabilir.
Radyofrekans tedavisine ait bazı komplikasyonlar olabilmektedir. Bunlar iğne giriş yerinde kanama, yanma, geçici ses değişikliği, ateş, troid fonksiyonlarında artma ya da azalma şeklinde sıralanabilir. Ancak bunların hepsi kısa sürede özel bir tedavi gerektirmeden geçmektedir.
* Fatih Üniversitesi Sema Sağlık Uygulama Hastanesi Radyoloji Uzmanı
Ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ında görülen troid nodülleri radyofrekans ile de tedavi ediliyor. Cerrahi tedaviye alternatif olarak uygulanan radyofrekans tedavisi hastaya birçok kolaylık sağlıyor.
Halk arasında çok sık görülen troid nodüllerinin çoğu iyi huylu olmasına ve herhangi bir tedavi gerektirmemesine karşın bazı nodüllerin sayı ve boyutlarının artmasına bağlı olarak nefes borusuna bası, kozmetik problemler gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Zehirli guatr olarak da bilinen, hormon salınımı yapan nodüllerde, boyuta bakılmaksızın tedavi gerekliliği vardır. Cerrahi tedavi temel yöntem olmakla beraber her hasta için uygun değildir. Diğer yandan cerrahi tedavide sıklıkla troid bezinin tamamı çıkarıldığı için hasta bundan sonraki hayatında devamlı troid hormonu almak zorundadır. Ayrıca cerrahi tedavide ses sinirinin hasar görme ve komşu bezlerin yanlışlıkla alınma ihtimali gibi riskler bulunmaktadır. Troid nodüllerinin Radyofrekans yöntemi ile tedavisinde 1 ay sonra yüzde 30-50, 6 ay sonra ise yüzde 50-80 arasında volüm azalması gerçekleşmektedir. Literatürde yayınlanan makalelerde radyofrekans tedavisi ile nodüllerin yüzde 90’ında en az yüzde 50 oranında volüm azalması gerçekleştiği, hatta yüzde 28 oranında nodülün tamamen kaybolduğu bildirilmektedir.
Radyofrekans işlemi lokal anestezi ile ultrasonografi rehberliği kullanılarak ve hastane yatışı gerekmeden yapılabilmektedir. Troid nodüllerinde radyofrekans tedavisi, cerrahi tedaviyi kabul etmeyen veya cerrahi tedaviye uygun olmayan hastalarda, zehirli guatr olarak bilinen hormon salan nodül varlığında, kozmetik probleme yol açacak kadar çok ve büyük boyutlu nodül varlığında ve nefes borusuna baskı yapan nodüllerin tedavisinde uygulanabilir.
Radyofrekans tedavisine ait bazı komplikasyonlar olabilmektedir. Bunlar iğne giriş yerinde kanama, yanma, geçici ses değişikliği, ateş, troid fonksiyonlarında artma ya da azalma şeklinde sıralanabilir. Ancak bunların hepsi kısa sürede özel bir tedavi gerektirmeden geçmektedir.
* Fatih Üniversitesi Sema Sağlık Uygulama Hastanesi Radyoloji Uzmanı
Ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ında görülen troid nodülleri radyofrekans ile de tedavi ediliyor. Cerrahi tedaviye alternatif olarak uygulanan radyofrekans tedavisi hastaya birçok kolaylık sağlıyor.
Halk arasında çok sık görülen troid nodüllerinin çoğu iyi huylu olmasına ve herhangi bir tedavi gerektirmemesine karşın bazı nodüllerin sayı ve boyutlarının artmasına bağlı olarak nefes borusuna bası, kozmetik problemler gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Zehirli guatr olarak da bilinen, hormon salınımı yapan nodüllerde, boyuta bakılmaksızın tedavi gerekliliği vardır. Cerrahi tedavi temel yöntem olmakla beraber her hasta için uygun değildir. Diğer yandan cerrahi tedavide sıklıkla troid bezinin tamamı çıkarıldığı için hasta bundan sonraki hayatında devamlı troid hormonu almak zorundadır. Ayrıca cerrahi tedavide ses sinirinin hasar görme ve komşu bezlerin yanlışlıkla alınma ihtimali gibi riskler bulunmaktadır. Troid nodüllerinin Radyofrekans yöntemi ile tedavisinde 1 ay sonra yüzde 30-50, 6 ay sonra ise yüzde 50-80 arasında volüm azalması gerçekleşmektedir. Literatürde yayınlanan makalelerde radyofrekans tedavisi ile nodüllerin yüzde 90’ında en az yüzde 50 oranında volüm azalması gerçekleştiği, hatta yüzde 28 oranında nodülün tamamen kaybolduğu bildirilmektedir.
Radyofrekans işlemi lokal anestezi ile ultrasonografi rehberliği kullanılarak ve hastane yatışı gerekmeden yapılabilmektedir. Troid nodüllerinde radyofrekans tedavisi, cerrahi tedaviyi kabul etmeyen veya cerrahi tedaviye uygun olmayan hastalarda, zehirli guatr olarak bilinen hormon salan nodül varlığında, kozmetik probleme yol açacak kadar çok ve büyük boyutlu nodül varlığında ve nefes borusuna baskı yapan nodüllerin tedavisinde uygulanabilir.
Radyofrekans tedavisine ait bazı komplikasyonlar olabilmektedir. Bunlar iğne giriş yerinde kanama, yanma, geçici ses değişikliği, ateş, troid fonksiyonlarında artma ya da azalma şeklinde sıralanabilir. Ancak bunların hepsi kısa sürede özel bir tedavi gerektirmeden geçmektedir.
* Fatih Üniversitesi Sema Sağlık Uygulama Hastanesi Radyoloji Uzmanı
Ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ında görülen troid nodülleri radyofrekans ile de tedavi ediliyor. Cerrahi tedaviye alternatif olarak uygulanan radyofrekans tedavisi hastaya birçok kolaylık sağlıyor.
Halk arasında çok sık görülen troid nodüllerinin çoğu iyi huylu olmasına ve herhangi bir tedavi gerektirmemesine karşın bazı nodüllerin sayı ve boyutlarının artmasına bağlı olarak nefes borusuna bası, kozmetik problemler gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Zehirli guatr olarak da bilinen, hormon salınımı yapan nodüllerde, boyuta bakılmaksızın tedavi gerekliliği vardır. Cerrahi tedavi temel yöntem olmakla beraber her hasta için uygun değildir. Diğer yandan cerrahi tedavide sıklıkla troid bezinin tamamı çıkarıldığı için hasta bundan sonraki hayatında devamlı troid hormonu almak zorundadır. Ayrıca cerrahi tedavide ses sinirinin hasar görme ve komşu bezlerin yanlışlıkla alınma ihtimali gibi riskler bulunmaktadır. Troid nodüllerinin Radyofrekans yöntemi ile tedavisinde 1 ay sonra yüzde 30-50, 6 ay sonra ise yüzde 50-80 arasında volüm azalması gerçekleşmektedir. Literatürde yayınlanan makalelerde radyofrekans tedavisi ile nodüllerin yüzde 90’ında en az yüzde 50 oranında volüm azalması gerçekleştiği, hatta yüzde 28 oranında nodülün tamamen kaybolduğu bildirilmektedir.
Radyofrekans işlemi lokal anestezi ile ultrasonografi rehberliği kullanılarak ve hastane yatışı gerekmeden yapılabilmektedir. Troid nodüllerinde radyofrekans tedavisi, cerrahi tedaviyi kabul etmeyen veya cerrahi tedaviye uygun olmayan hastalarda, zehirli guatr olarak bilinen hormon salan nodül varlığında, kozmetik probleme yol açacak kadar çok ve büyük boyutlu nodül varlığında ve nefes borusuna baskı yapan nodüllerin tedavisinde uygulanabilir.
Radyofrekans tedavisine ait bazı komplikasyonlar olabilmektedir. Bunlar iğne giriş yerinde kanama, yanma, geçici ses değişikliği, ateş, troid fonksiyonlarında artma ya da azalma şeklinde sıralanabilir. Ancak bunların hepsi kısa sürede özel bir tedavi gerektirmeden geçmektedir.
* Fatih Üniversitesi Sema Sağlık Uygulama Hastanesi Radyoloji Uzmanı