Gazeteci-yazar Levent Gültekin son yazısında özellikle AKP içinde ve Erdoğan’a karşı görünen eski partililere çok ağır yüklendi. Gültekin isim vermedi ancak yazının içeriği muhatapların kim olduğunu gözler önüne serdi. İşte Gültekin’in diken.com.tr’de yayınlanan ‘Erdoğan’ı yoldan çıkaranlardan bize rehber olur mu’ yazısından bir bölüm:
‘Son günlerde AK Parti’li kimi siyasetçi, gazeteci ve yazarlardan iktidara, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştiriler geliyor.
“AK Parti’nin yanlış yola girdiğini, kuruluş değerlerinden uzaklaştığını, ‘biz’ken ‘ben’ olduğunu, kibre kapıldığını, inandığı değerlerden koptuğunu ve güç sarhoşu olduğunu” söylüyorlar.
Bu insanlar, dahil oldukları yanlışları, hataları fark edip de toplumdan içtenlikle özür mü diliyorlar? Hayır. Söyledikleri şu: “AK Parti yanlış yolda. Erdoğan hata yapıyor.”
Bize “Çok büyük hata işledim. Fark etmedim ama şimdi anlıyorum ki büyük bir yanlışın içindeymişim” demiyorlar. “İşlerin bir aşamadan sonra düzeleceğini düşünüyordum ama düzelmedi. Bu kadar kötüye gideceğini hesap edemedim. Bu nedenle herkesten özrü dilerim” gibi açıklamalarda bulunmuyorlar.
Son dönemde AK Parti’yi ve Erdoğan’ı eleştirenler hatanın tamamını neredeyse Erdoğan’a yüklüyorlar. Yani bir özür yok. Bir hatadan dönme durumu da yok. Onlara göre tek suçlu Erdoğan. Kendilerinin hiç bir kusuru yok.
Halbuki esas kusurlu Erdoğan değil, onun bir dediğini iki etmeyen, “Siz bu ülke için büyük bir şanssınız efendim. Türkiye daha önce sizin gibi bir lider görmedi. Her hamleniz doğru sonuç veriyor. İnanılmaz bir siyasi zekanız var. Yeter ki siz ‘ol’ deyin o iş hemen oluversin…” diyen kifayetsiz muhterislerdi.
Öyle itaatkar, öyle kişiliksiz, öyle vicdansız, öyle çıkarcı, öyle karaktersiz, öyle ikiyüzlü davrandılar ki bu davranışlarıyla Erdoğan’ı daha büyük hatalara yönelttiler, coşturdular, gerçeklikten kopardılar. Yazar, gazeteci, siyasetçi değil köle gibi davranarak, Erdoğan’a ‘tarihin efendisi’ muamelesi çektiler. Arkasından “Bizi felakete götürüyor” dediler, yüzüne karşı ‘kurtarıcı, büyük lider’ dediler. En büyük kötülüğü önce Erdoğan’a sonra da bütün ülkeye yaptılar.
Yani Erdoğan durup dururken ‘güç sarhoşu’ olmadı. Kendi kendine ‘iktidar zehirlenmesi’ yaşamadı. Pohpohlayanlar, tapınanlar sayesinde kaybetti dengesini.
İşte bu nedenle, şimdilerde ortalıkta böyle namuslu insan pozu verenlere bir çift sözüm var.
Hiçbir zaman haysiyetli bir tavır içinde olmadınız. Yaptığınız tek şey itaat ederek, dalkavuklukla geminizi yüzdürmekti. Hak etmediğiniz halde kurulduğunuz makamları, kazandığınız gelirleri korumak için göz göre göre felakete gidişimize sessiz kaldınız. Erdoğan’ın yaptığı her yanlışta büyük bir keramet ve siyasi zeka varmış gibi onu göklere çıkardınız.
Üstelik köle gibi davranmakla kalmadınız. İtiraz eden, eleştiren “Böyle yapmayın. Ahlak, vicdan, insanlık… değerler var. Bu yaptıklarınız bunların hiç birine sığmıyor. Böyle yaparsanız ülke felakete gidecek” diyen herkese var gücünüzle saldırdınız.
Haysiyet cellatlığı yaptınız. Yalan söylediniz. İftira attınız.
AK Parti’yi, Erdoğan’ı eleştirenleri ‘düşman’ ilan ettiniz. Böyle yaparak o itirazları değersizleştirdiniz. Şimdi kalkmış utanmadan, sıkılmadan vicdanlı, dürüst insan pozu veriyorsunuz.
Tüm bu olup bitenleri görmenizin önündeki engel neydi? Tek bir gün ağzınızı açıp herhangi bir itirazda bulundunuz mu? Tek bir gün “Bir dakika biz ne yapıyoruz?” diye kendinize sordunuz mu?
AK Parti bir günde mi değişti? Erdoğan bir günde mi otoriterliğe kaydı? Ülke bir günde mi bu hale geldi?
Gezi sürecinde gençlere hakaret edilip, toplum kışkırtılırken niye suskundunuz? Kabataş yalanına ortak olurken vicdanınız neredeydi?
13 yaşındaki çocuğunu kaybetmiş bir anne, görülmemiş bir vicdansızlıkla meydanlarda yuhalatılırken niye suskundunuz?
Soma’da o yoksul vatandaşa tokat atıldığında vicdanınız niçin harekete geçmedi?
“Oğlum paraları sıfırladın mı?” ses kaydını duyduğunuz halde bunca yıldır orada durmayı içinize, ahlakınız