Uganda’nın ikinci büyük şehri Jinja’daki Nil Hastanesi’nin açılışında konuşan Devlet Başkanı Yoweri Museveni, “Türkiye’den gelerek sağlık, eğitim ve yetimlere yönelik çalışmalarınızdan dolayı duyduğum memnuniyeti bildirmek istiyorum.” dedi.
Baksanıza haberler peş peşe patladı. ‘Son dakika’ notu ekrandan hiç düşmüyor. Bürokratların istifası için son gün. ‘Konuların tümü birbiriyle bağlantılı, kompozisyon yap’ dedi. Fena fikir değil. Hakan Fidan olayı üzerine düşünüyordum.
Cumhurbaşkanı yola çıkarken söylediği ‘Fidan’ın adaylığına olumlu bakmıyorum’ çıkışını bir adım öteye taşıdı. Erdoğan genellikle dönüş yolunda konuşurdu. Giderken seyahate odaklanırdı. Bu kez kuralı bozdu, gazetecilerin sorularını erken cevaplandırdı. Kamuoyu daha ‘Fidan olayını’ tam hazmedememişti oysa. Ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu.
Sadece kamuoyu mu? Hayır. AKP’de kafalar karıştı.
Erdoğan’ın Fidan’ın adaylığına itirazı var. ‘MİT rastgele bir yer değil, orada devam etmelisin’ demiş. Buna rağmen Fidan ‘yorulduğunu ve ayrılacağını’ söylemiş. ‘Ona bazı vaatlerde bulunulmuş olabilirlermiş’. Kim? Ne vaadi? Belli değil. Cumhurbaşkanı’nın sözlerini dikkatlice okudum. Basit itiraz cümleleri değil. Satır aralarında falan değil bizzat satırın kendisinde kırgınlık var. Derin bir ‘hayal kırıklığından’ da söz edilebilir. Sonra saklama gereği duymadığı kızgınlık ve öfke var. Söyledikleri dikkate alınmadığı için. ‘Hayır’ dendiği için.
Sürekli ‘Peki’ denmeye alışmış biri için öfke doğal. Sadece Fidan’a mı? Aynı zamanda Başbakan Davutoğlu’na. Daha önce görüş ayrılıkları oldu, son sözü hep Saray söyledi. Bu kez başka. Davutoğlu ilk kez Saray’a ‘hayır’ dedi. İtirazı sözde kalmadı. Ete kemiğe büründü. Bu bir isyan mı? Durumun o boyutta olduğunu söyleyemem. ‘Sorun’ kelimesiyle ifade etmek daha doğru. Kriz potansiyeli de taşıyor.
Cumhurbaşkanı’nın bunu hazmetmesi zor. Mizansen, danışıklı dövüş gibi yorumlar gerçekçi değil. Erdoğan, ‘Fidan’ için ‘sır küpüm’ dedi. Herkes biliyor ki, o küp dolu. Hem de ağzına kadar. Fidan’ın ‘benden bu kadar artık yoruldum’ demesi boşuna değil. Yorgunluğun sebebinin sadece yoğun mesai olduğunu sanmam. ‘Sır’ taşıması zor en ağır yüktür. İnsanı iki büklüm eder. Küp de çok büyük…
Fidan’ın adaylığında ‘sorun’ çıkar mı? Pek ihtimal vermem. Küpten dolayı vazgeçmek kolay değil. Ama ‘bakanlığı’ için aynı şeyi söyleyemem. ‘Karar Başbakan Davutoğlu’nun…’. Hayır, doğru değil. Saray’ın listelere müdahalesi olacak. Hem de sonuna kadar. Tek tek, isim isim… Aksini söylemek AKP’yi tanımamak demek. Erdoğan’ın 7 Haziran listesine hiç olmadığı kadar müdahale edeceğine emin olabilirsiniz.
Ankara’nın ağır havasına bakarak diyebilirim ki, Fidan meselesi basit bir siyasi olay değil, milletvekili adaylığını aşan boyuta taşınabilir. Neyse bu konuyu daha çok yazacağız.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç süresinin dolmasını beklemeden emekli oldu. Yeni başkanın seçilmesini bahane etti. Görevini yarım bıraktı. Masasında bekleyen çok önemli kanunlar vardı. Dershane gibi… Özgürlükçü yaklaşımıyla o dosyalara mührünü vursaydı keşke. Kılıç uzun bir veda konuşması yaptı. Tarihe not düşülmesi gereken çarpıcı mesajlar verdi. ‘Her iktidar döneminde linç edildim’ dedi. ‘Kim alınırsa alınsın’ diyerek AKP’ye dokundurdu.
Haksız değil. AKP, demokrat ve özgürlükçü tutumundan faydalandığı Kılıç’a çok vefasız ve insafsız davrandı. ‘Bu yargı ile devam edemeyiz’ dedi. Ve siyasilerin nefret söylemine dikkat çekti. Yüce Divan tartışmaları sırasında kendisine ‘darbeci’ diyen AKP’lilere sert tepki gösterdi. Vicdan muhasebesi yapmaya çağırdı.
Kılıç’ın Anayasa Mahkemesi’ndeki görevi bitti. Ama susmayacak. 10 Şubat’ta emekli olması soru işareti. Ancak ‘siyasi projede yokum’ dedi. Şartlar da uygun değil.
Bürokrat istifaları üzerine de söyleyeceklerim vardı ama söz fazla uzadı. Şu kadarını ifade edeyim, çok azı adaylık için sinyal aldı. Aday adaylığının da siyasi getirisi var. İstifaların çoğunluğu yerini işaretlemek için. Seçimden sonra kullanmak üzere…
Başbakan Davutoğlu’nun grup konuşmasına baktım, günün olayı Fidan meselesi üzerine bir cümlesi yok. İma yoluyla bile..