Hukuk Etik Siyaset Araştırmaları Merkezi (HESA) Başkanı Prof. Dr. İbrahim Cerrah, siyasi iktidarın PKK’ya karşı silahlı mücadele veren polis teşkilatının ‘çözüm süreci’ gerekçesi ile etkisiz hale getirildiğini söyledi. Prof. Cerrah, “Hangi siyasi parti tarafından yapılırsa yapılsın vatan evlatlarının kanı üzerinden yapılan siyaseti, yani ‘kanla beslenen siyaseti’ kınıyor ve lanetliyoruz.” dedi.
Hukuk Etik Siyaset Araştırmaları Merkezi (HESA) Başkanı Prof. İbrahim Cerrah, son dönemde artan terör saldırıları karşısında çok sayıda şehit verilmesini değerlendirdi. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra terör olaylarında çok büyük bir artış görüldüğüne dikkat çeken Prof. Cerrah, “Sistematik ve planlı olduğu gözden kaçmayan bu eylemlerin zamanlaması ve hedeflerinin seçici olması çok manidardır. Gerek bugün Dağlıca’da ve gerekse öncesinde yaşanan terör olaylarının ve verilen şehitlerin siyasi sorumlusu 13 yıldır bu ülkeyi yöneten siyasi iktidardır. Bugün ülkeyi yöneten siyasi iktidar, 3 -4 yıldır PKK ile görüşmeler yürütürken, örgütün şehirleri silah deposuna çevirdiğine şahit olmuş ve buna karşı sessiz kalmıştır.” ifadelerine yer verdi.
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere çok sayıda devlet adamının PKK’nın silahlanmasından haberdar olduklarını kamuoyu önünde itiraf ettiğini hatırlatan Prof. Cerrah, “Dün PKK ile sözde ‘barış süreci’ adı altına görüşmeler yapan siyasi iktidar 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra masaya tekme vurmuş ve bugün savaş çığırtkanlığı yapar hale gelmiştir. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra siyasi iktidarın terörle mücadeledeki tavır değişikliği, iktidarın PKK terörüne karşı tutumu bu sorunu barış içinde çözerek akan kanı durdurmaktan daha çok akan kan üzerinden siyasi hesap yapmak olduğu ortaya çıkmıştır.” sözlerini kaydetti.
‘SİYASİ İKTİDAR POLİS TEŞKİLATINI ETKİSİZ HALE GETİRDİ’
Prof. Cerrah, polis teşkilatına da değinerek, “Siyasi iktidar ‘çözüm süreci’ adı altında bir yandan PKK ile görüşürken, bir yandan da örgütün isteklerini tek tek yerine getirerek PKK’ya karşı silahlı mücadele veren polis teşkilatını etkisiz hale getirmiştir. Çözüm süreci yürütülürken bir yandan terörle mücadele eden asker ve polislerin elini kolunu bağlayan siyasi iktidar, öte yandan PKK silahlanmasına ve şehirleri silah deposuna çevirmesine de sadece seyirci kalmıştır. Siyasi iktidarın bu yaptıkları masum bir ‘aldanmadan’ çok bilinçli bir ihaneti akla getirmektedir.” dedi.
‘ROBOSKİ İLE ÖRGÜTE ADETA NEFES ALDIRILDI’
Kendisine verilen kasıtlı ve yanlış istihbarat ile TSK’nın Roboski’de yanıltılarak adeta bir kumpasa kurban edildiğini ifade eden Prof. Cerrah, “Böylece siyasi iktidar, TSK’nın o tarihlerde PKK’ya karşı başarıyla verdiği silahlı mücadeleyi engellemiştir. ‘Barış görüşmeleri’ adı altında yürütülen oyalamaca sürecinde teröre karşı mücadelede başarılı olan güvenlik birimleri etkisizleştirilmiştir. Siyasi iktidar, Roboski faciası öncesinde dağda eylem yapamayacak kadar zayıflatılmış olan örgüte adeta nefes aldırmış ve örgütün güçlenmesine imkân sağlamıştır. TSK tarafından dağda eylem yapamayacak kadar zayıflatılan örgüt, siyasi iktidarın sayesinde şehirlere hâkim kılınmıştır. Tüm bu yaşananların siyasi iktidara bağlı olan ‘MİT’, ‘polis’ ve ‘askeri istihbarat’ birimlerinin bilgisi dışında gerçekleştiği düşünülemez.” değerlendirmesinde bulundu.
‘MİT BUGÜN NE İLE MEŞGUL?’
Cerrah, HESA olarak Türk milleti adına soru soruları yöneltti: “Bütün gücünü bir kişinin korku ve endişelerini gidermeye odaklamış olan MİT bugün ne yapmaktadır? Bir ülkenin Milli İstihbarat Teşkilatının tek görevi Cumhurbaşkanı’nın ‘kara kutusu’ olmak mıdır? Vatan evlatları PKK tarafından şehit edilirken yıllardır bu örgüt ile ilişkisi olan ve görüşmeler yapan MİT ne yapmaktadır? Bir günde 30-40 askerin şehit edilmesini sonuç verecek büyüklükteki eylemlerden haberdar olmayan MİT bugün neyle meşguldür ve ne işe yaramaktadır?”
‘AKAN KANIN SİYASİ SORUMLUSU BUGÜNKÜ İKTİDAR’
Prof. Cerrah sözlerini şu şekilde sürdürdü: “HESA olarak 7 Haziran’dan sonra ülkede akan kanın siyasi sorumlusunun bugünkü iktidar olduğunu düşünüyoruz. Hangi siyasi parti tarafından yapılırsa yapılsın vatan evlatlarının kanı üzerinden yapılan siyaseti, yani ‘kanla beslenen siyaseti’ kınıyor ve lanetliyoruz. AKP iktidarını halka şikâyet ediyor ve vatan evlatlarının katledilmesi üzerinden siyasi hesap yapanlara engel olmanın bir vatandaşlık görev olduğunu hatırlatıyoruz.”