Bulgaristan’ın Çangırdere köyünde İslamî; eserler hazinesi saklı. Arapça ve Osmanlıca bilmeyen köy halkı eserleri adeta gözünden bile sakınıyor. Eski muhtar Hayri Brahimbaşev, kitaplara, 7 genci görevlendirerek ulaştıklarını söylüyor.
BEYNUR SÜLEYMAN SOFYA CİHAN
– Çepintsi (Çangırdere) köyü, Bulgaristan’ın Rodop dağı eteklerinde gizlenmiş sanki. Köyü ünlü kılan, doğal güzelliklerinin yanı sıra yazma eserlere de ev sahipliği yapması. Öyle ki köy halkı okuyup anlayamasalar da Osmanlıca ve Arapça eserlere sahip çıkmış. İbn Arabi’nin 1620 yılına ait Durru Meknun’unun da yer aldığı eserler arasında en dikkat çekeni ise 14. yüzyıla ait ‘Altın Kur’an’.
Köyün ortasında inşa edilen çifte minareli cami, yazma İslami eserler bakımından Sofya’daki Milli Kütüphane’den sonra ülkenin en büyük kütüphanesine sahip. Burada 800’ün üzerinde evrak ve 350’nin üzerinde elyazması eser bulunuyor. Kuşkusuz kütüphanenin en değerli eseri, bilim adamlarının tespitine göre 14. yüzyıla ait olan ve Allah lafzıyla tevhit kelimelerinin altın harflerle yazılı olduğu Kur’an-ı Kerim. Semerkand ekolüne ait olabileceği tahmin edilen mushaf, yakın köyde, yıkılmak üzere olan bir binanın duvarında bulunmuş. Pirinç kâğıdı üzerine yazılı olan elyazması eserde, duraklar ve sayfa kenarındaki işaretler de altın yaldızlı. Halk bu yüzden mushafı ‘Altın Kur’an’ olarak adlandırmış. 10 sayfası eksik olan Kur’an’ın, ahşap mahfazası sonradan yapılmış. Halkın göz bebeği gibi korudukları bu Kur’an dışında altın yaldızlı olmayan, fakat çok eskilere dayandığı tahmin edilen bir mushaf daha saklananlar arasında. Kenzül Munir (1650), Talim ve Muteallim (1674) kütüphanenin en eski eserlerinden birkaçı. Kütüphanedeki nikâh metinleri, doğum evrakları gibi birçok doküman günümüze ışık tutuyor. Aralarında Bank Imperial Ottoman’a ait bir senet ve birçok mühür dikkat çekiyor.
Eski muhtar Hayri Brahimbaşev, 1999 yılında caminin inşasından sonra kütüphane oluşturma gereği duyduklarını söylüyor. Bu iş için 7 genci görevlendirdiklerini belirten Brahimbaşev, “Bu kişiler bölgedeki köyleri dolaştılar ve dedelerimizden kalan eski eser adına ne varsa topladılar. Amacımız, komünist rejim döneminde gömülerek gizlenen değerli eserleri gelecek nesillere aktarmaktı. Birkaç kişiyi kütüphane dizimi için kursa gönderdik ve nihayet bu hayalimize ulaştık.” diyor. Brahimbaşev, kitapların ısı ve nem bakımından daha uygun şartlarda korunacağı bir kütüphane projesi için ise mali desteğe ihtiyaçları olduğunu ifade ediyor. Öte yandan, Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü Şube Müdürü Abdurrahman Akbaş, geçtiğimiz yıl Çepintsi’ye gelerek bu eserlerin kayıt ve tasnifini yapmış ve 500’ün üzerinde eserin yer aldığı bir katalog oluşturulmuş.