Dünya, 28 Temmuz 2014’de savaşların gölgesinde Birinci Dünya Savaşı’nın 100.yıldönümünü andı. Evet 28 Temmuz 1914’de başlayan ve 11 Kasım 1918’de sona eren Birinci Dünya Savaşı’nın üzerinden tam 100 yıl geçti. İnsanlığa büyük acılar yaşatan, onarılması zor ve derin izler bırakan, milyonlarca insanın yaşamını yitirdiği, yaralandığı, esir düştüğü ve kaybolduğu 100 yıl önce ki dram, sanki hiç ders çıkartılmamışçasına yine bugün savaşların devam ettiği, bombaların patladığı ve kanların aktığı bir ortamda anılıyor.
Hissiyatını kaybetmiş, adeta vicdanları sökülüp atılmış komünist rejimin hayatta kalan liderlerinden 87 yaşındaki Noun Chea ve 83 yaşındaki Khieu Samphan ise insanlığa karşı suç işleme suçundan yargılanmaya devam ediyor. Yaklaşık 1,7 milyon insanın ölümünden sorumlu tutulan ikili, 1975’te başkent Phnom Penh’nin bütün nüfusunu zorla göç ettirmenin yanında, Müslüman olan etnik Çam ve Vietnam kökenlilere karşı katliam yapmakla suçlanıyorlar. Bugün de insanlığa karşı suç işleyenlerin yargılanacağı zaman mutlaka gelecektir. Zaman onları da affetmeyecektir. Ama bu arada olan yine, masum insanlara oluyor.
Aradan 100 yılda geçse, insanlığa karşı işlenen suç halen devam ediyor. Günümüzde olduğu gibi… Ekonomik ve teknolojik açıdan güçlü olan yine güçsüzü ezmeye, devam ediyor. 21.Yüzyılda dünyanın gözü önünde yaşanan acımasız insanlık vahşetini bilmem ki, kelimelerle ifade edebilir miyiz. Atılan bombalar sonucu okulda, park da oynayan yavrularının cansız bedenini kucağına alarak ağlayan anaların, babaların ve akrabaların gözyaşlarına ortak olmamak mümkün mü? Zaten sürüldüğü kadar sürülerek dar bir alanda ve insani yardımlardan da mahrum edilerek, yaşamalarına müsaade edilen Filistin halkı, yaklaşık 1 aydır İsrail bombalarının hedefinde. İsrail’in daha önce görülmemiş saldırıları karşısında bir ay içinde 2 bin civarında Filistinli yaşamını yitirdi,10 bin civarında da yaralı var. İbadet mekânlarından, hastaneye, eğitim kurumlarından alış veriş merkezlerine kadar, hiçbir adres ayırmaksızın, masum insanlara bomba yağdırılıyor. İsrail’in bu tutumu artık, kendi halkından insanları da çileden çıkarmış durumda. Başkent Tel Aviv’de sol görüşlü “Şimdi Barış Hareketi” adlı İsrailliler, Gazze’ye yönelik saldırıları protesto etti. Hükümet karşıtı sloganlar atıp, “Soykırımı durdurun” yazılı dövizler taşıdılar. Avustralya’da da bazı İsrailliler, Filistin halkının haklı protestosunun yanında yer aldı. Hatta Filistin halkına yapılan acımasızlığa karşı utanç duyduğunu haykırdılar. Bir aydır süren İsrail bombalarına dünyanın bir çok ülkesinde sessiz kalmayan vicdan sahibi insanlar, protestolar ile bu haksızlığı duyurmaya çalışıyorlar. Bunlara rağmen, hatta ateşkese rağmen hızını alamayan İsrail Askeri, yine bomba atmaya, tanklarla saldırmaya devam ediyor. Her ne kadar Hükümet bazında cılız adımlar atılıp, söylemler dile getirilse de, Avustralya’da insanlık adına cesur bazı çıkışlar yüreklerimize su serpti, moral verdi. Geçtiğimiz Pazar Sydney’de yapılan Filistinlilerin protestosunda ‘Bağımsız Avustralyalı Yahudilerin Sesi’ grubu adına açıklama yapan Peter Slezak; “İsrail devleti, tüm Yahudileri temsil etmiyor. İsrail Hükümeti’nden utanç duyuyorum. Bir savaşa şahit değiliz ama büyük çapta zulüm ve acımasızlığa şahit oluyoruz. İsrail’in eylemlerini kınıyoruz. Bu Yahudi karşıtlığı değil, insanlık adına sesimizi yükseltmektir” dedi. Bir diğer cesur çıkış da hafta içerisinde Filistin halkına reva görülenleri ve yaşanan bunca acı ve gözyaşına dayanamayıp haksızlıkları dile getiren Sydney Morning Herald yazarı Mike Carlton’dan geldi. Ünlü köşe yazarı, yazılarından dolayı okurlardan özür dilemediği için, istifa etmek zorunda kaldı. İngiltere’de de İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın İnanç ve Toplumlardan Sorumlu Bakanı Barones Warsi, hükümetin Gazze politikasından dolayı görevinden istifa ettiğini açıkladı. Sayeeda Warsi “Büyük bir üzüntüyle bu sabah, Başbakan’a istifamı sundum. Hükümetin Gazze politikasını daha fazla savunamayacağım” diye yazdı. Küçük gibi görünse de onurlu bir davranış sergileyen bu insanların cesur çıkışları, halen sadece İsrail’i kınama ile yetinen veya sessiz kalan devletlerin ve liderlerin tutumlarının karşısında Everest dağı mesabesinde olmalı!!! z.polat@zamanaustraila.com.au