3 Mayıs, ‘Dünya basın özgürlüğü’ günü dolayısı ile Türkiye’de çeşitli açıklamalar ve protestolar birbirini takip etti. Bu bağlamda, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yaptığı açıklama, çok manidar. Açıklamada özetle şu ifadelere yer verildi: “Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün olmadığı bir ülke olarak, 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü’ne giriyoruz. Haberin sakıncalı, gazetecinin terörist olarak tanımlandığı, halkın haber alma hakkının yayın yasaklarıyla engellendiği bir yılı yaşıyoruz.”
Avustralya’da da tam bu güne konu olacak bir tartışma yaşanıyor şu günlerde. SBS Televizyonu’nda çalışan spor spikeri Scott McIntyre’in 25 Nisan Anzak Günü dolayısıyla yazdığı “uygunsuz ve saygısız” tweetleri, kurumla yaptığı kontratı ihlal ve iş ahlakına ters düşmesi nedeni ile işini kaybetmesine neden oldu. McIntyre, attığı tweet de “Mısır, Filistin ve Japonya’daki ‘cesur’ Anzaklar tarafından gerçekleştirilen yargısız infazları, tecavüzleri ve hırsızlıkları anıyoruz. Avustralya’nın hiçbir sorunu ve anlaşmazlığı olmadığı başka bir ülkeye yönelik emperyalist işgali, modern bir toplumun tüm ideallerine aykırıdır.” mesajı yer alıyordu. Bu mesajın ardından SBS, sosyal medyada çok sayıda takipçisi olan McIntyre’in, işine son verdi. Sunucunun işini kaybetmesini, ifade özgürlüğünün kısıtlanması olarak değerlendiren bazı yazarlar, konu hakkında eleştiriler de bulunarak meslektaşlarına sahip çıktılar. Diğer taraftan da örneğin İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Gillian Triggs ise daha objektif bir açıklama yaparak, özellikle kamu kurumlarında çalışan personelin her zaman Avustralya’nın saygınlığını düşünen kişiler olması gerektiğini, işten çıkarmanın büyük bir ceza olduğunu ancak işçinin, işverenle arasında imzalanmış bir kontratı varsa, buna da uyması gerekli şeklinde bir yazı kaleme aldı. Avustralya’da bu konu sıcaklığını koruyadursun, bu haberin, Türkiye’de Havuz Medyası tabir edilen bazı basın yayın organlarında nasıl çarpıtılarak yer aldığını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yandaş medya, bu konuyu ifade özgürlüğünün olduğu söylenen Avustralya, medya mensubunu işten attı diye duyurdu. Sanki kendileri, ifade özgürlüğünü ve basın-yayın etiklerini çok savunan veya bu değerleri koruyan ve kollayan bir medya kuruluşlarıymış gibi. Ayrıca yaptıkları haberle okuyuculara kendilerini bu şekilde hissettirme çabası içinde oldukları anlaşılıyor. İktidarın kanatları altına, adeta hükümetin basın bülteni gibi çalışan havuz medyası, özellikle gazetemiz Zaman’ın ve Cihan Haber Ajansı’nın ülkede bürokrat ve siyasilerin içine karıştığı en ufak yolsuzluğu, hırsızlığı ve çıkar sağlama haberlerini yayınlarında yer vererek ve hemen Türkiye’ye de geçerek, yandaş olmayan medyanın nerdeyse bazen birinci haber olarak duyurmasına vesile olduğumuz konuları, nedense görmezden geliyorlar. İfade özgürlüğü altında ise bir ülkenin tarihine mal olmuş en hassas konuları eleştirenlerin, kurumun kurallarına uymadığı için işten çıkarılması karşısında ise aslan kesiliyorlar. Hakkında çıkan bir takım haberler yüzünden Başbakanların istifa ettiği, milletvekillerinin, senatörlerin soruşturma geçirdiği, partiyle ilişkisi kesilerek, tekrar aday gösterilmediği siyasetçilerin politika yaptığı bir ülkede yaşıyoruz. Herkes düşündüğünü söyleme ve dile getirme hakkına sahip. Ancak bu özgürlük toplumu rahatsız edici, temel insani değerleri tahrip edici, halkı aşağılayıcı olaylara ve adımlara asla kapı aralamıyor.
ULUSAL SAVAŞ MÜZESİ’NDE MANİDAR TÖREN
25 Nisan’da 100 yılın son Anzak törenleri Türkiye’de ve Avustralya’da yoğun katılımlarla yapıldı. Avustralya’nın ulus olma temelinin en önemli özelliğini taşıyan Gelibolu çıkarması, her yıl 25 Nisan sabahı saat 4.25’de anılmaya başlanıyor. Öğlen saat 1’e kadar devam eden gün içerisinde ise yürüyüşler, hayatını kaybeden askerler için anma, saygı duruşu, Anzak Günü’nün önemi ve anlamı ile ilgili yapılan konuşmalarla sona eriyor. Bu arada Canberra’daki Avustralya Savaş Müzesi’nde ise yine 100. yıl dolayısı ile özel bir tören yapıldı. Aslında tören Türk toplumunu yakından ilgilendirmesine rağmen, kimsenin haberinin olmaması da ayrı bir soru işareti. Başkent Canberra’da bulunan ‘Ulusal Savaş Müzesi’, her gün kapanış saatinden 15 dakika önce savaşlarda hayatını kaybeden 102 bin Avustralyalı askerden birinin yaşam hikâyesini konu ediyor. Daha sonra da ölen askerin hayatı anlatılıp, saygı duruşu ve askeri törenle kapılarını kapatıyor. Bu yıl yapılan geleneksel anma töreninde ise; Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatı, Gelibolu’da savaş sırasında ölen bir Anzak askeri ile birlikte anılarak, anlatıldı. Müze Müdürü Brendan Nelson’un, Gelibolu’dan sonra en önemli yer olarak vurguladığı Avustralya Savaş Müzesi’nde 100.yıl dolayısı ile belki de ilk defa İstiklal Marşı okundu. Böyle tarihi bir fırsatı ise, Genelkurmay’dan görevli olarak gelen askeri yetkililer ile Canberra’daki büyükelçi Reha Keskintepe ve diğer çalışanlar, kaçırmamış oldular.