Avustralya’da ‘vatan sevgisi, yurttaşlık bilinci ve gelecek nesli korumalıyız’ gibi söylemler gölgesinde maalesef İslam karşıtı fanatizm hızla yaygınlaşıyor. Bu fikirlerle yola çıkanlar, zaman zaman asıl nefretlerini gün yüzüne çıkararak, ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışıyorlar. ‘Vatan sevgisi’ adı altında aslında ırkçılık ve fanatizmi tetikliyorlar. Yakın geçmişte, hatta Ramazan Bayramının 2.günü, “Reclaim Australia”(Avustralya’yı geri alın) adlıörgüt tarafından organize edilen İslam karşıtı protestolar, ülke çapında yapıldı. 18 ve 19 Temmuz tarihlerinde ağırlıklı olarak, Melbourne ve Sydney’de gerçekleştirilen ve çeşitli tahriklere neden olan protestolarda polis bu aşırı gruba karşışiddet kullanmıştı. Güvenlik güçleri, grupları dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullanmak zorunda kalmıştı. Bu protestolarda, dikkatten kaçmayan önemli ve güzel bir ayrıntı, ise farklı inançlara mensup insanların, Müslümanlara sahip çakmasıydı.
Öyle ki, Melbourne’deki protestolarda, Reclaim Australia yandaşlarının tepkilerine karşı, hem sayı onlardan çoktular, hem de daha kucaklayıcı ve barışçı söylem ve hareket ortaya koydular. Bu eylemlerin hemen ardından ise, The Australian Liberty Alliance (ALA) adında İslam karşıtı bir partinin kurulması ise kafalarda soru işaretleri oluşturdu. Beş yüz üyeli bu yeni parti, resmen kurulmasının önünde bir itiraz ve engel çıkmayınca Avustralya Seçim Komisyonu’nun (Australian Electoral Commission) onay vermesi ile politikaya atılmış oldu. Özgürlükler ülkesi Avustralya’da özellikle Avrupa’da olduğu gibi aşırı sağcı modeli benimsemiş, İslam karşıtı bir parti böylece hayata geçti. İslamiyet’i büyük bir tehlike olarak gören partinin savunduğu değerler ise çok ilginç. Yahudi-Hıristiyan ve İnsancıl temel değerleri savunan sosyal adalet ve etnik toplumun entegre olduğu bir yapı. Aralarında Türkiye’nin de dahil olduğu bazı İslam ülkeleri ile Afrika coğrafyasından bazı ülke vatadndaşlarına vize yasağı koymayı amaçlıyor. Bir başka ilginç yanı ise; partinin resmi açılış programı. The Australian Liberty Alliance Partisi’nin açılışını 20 Ekim’de Müslüman karşıtı ve Peygamber Efendimiz (SAV)’e hakaret eden Hollandalı aşırı ırkçı Geert Wilders’ın yapması bekleniyor. 10 Ekim’de de Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde cami önlerinde yapılması beklenen, planlı protestoları da eklediğimiz de, önümüzdeki günlerde Avustralya’yı bir takım tatsız olayların beklediğini söylemek kehanet sayılmaz.
Polisin şimdiden Ekim ayında cami önlerinde yapılması planlanan İslam karşıtı protestoları yakın takibe aldığı ve özellikle neo-Naziler ve aşırı sağ eylemcileri izleyeceği yönünde bilgiler basına yansıdı. ABD’de yapılacak protestolara silah getirme çağrısı yapılması ise Avustralya’da emniyet güçlerini daha da endişelendirmiş olmalı. NSW Polis sözcüsü protestoya katılacakların, toplumun güvenliği için tehdit oluşturacak herhangi bir eyleme tolerans göstermeyeceklerini söyledi. Etnik Toplumlar Konseyi’de (FECCA) Ekim ayında planlanan cami protestolarının kaygı verici olduğunu ve güçlü bir şekilde kınadıklarını açıkladı. Avustralya’da ırkçılık ve bağnazlığın hiçbir yeri olmadığını haykıran FECCA’nın yaptığı gibi benzer açıklamaları, toplum kuruluşları ve yetkili kişilerin yol yakınken ülkenin her yerinden yapmasının, tansiyonu düşürme bakımından önemli olduğunu düşünüyorum.
Yukarıda kuruluşundan bahsettiğimiz ALA’nın akıbetinin de, 1997 yılında kurulan ve daha sonra adını 2007 yılında Pauline’s United Australia Party olarak değiştiren One Nation Partisi gibi olacağını tahmin etmek çok zor olmasa gerek. Çünkü şimdiye kadar Avustralya’da aynı fikirlerle yola çıkmış benzer partilere toplumun hiç itibar etmediğini müşahede ettik. 20 yıldan beri bu düşünceyle, siyaset yapan ve hep aynı söylem ve eylemlerle, ‘İslamiyet’i Avustralya için tehlike’ gören Pauline Hanson’ın her denemesinde siyasetin dışında kalması en somut örneklerden sadece biri. z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au