Yakup Saygılı’nın avukatı İstanbul Barosu eski Başkanı Muammer Aydın’dan mahkemeye: Yetkiniz yok, bu davaya bakamazsınız.
Yolsuzluktan darbe çıkaran davanın ilk duruşmasına, avukatların talepleri damgasını vurdu. Tutuklu bulunan Yakub Saygılı’nın avukatı Muammer Aydın mahkemenin yetkisiz olduğunu ve bu davaya bakamayacağını belirtti. İstanbul Barosu’nun eski başkanı Muammer Aydın, 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra kurulduğunu belirtip “Bu mahkemenin tüm üyeleri yeni atanmıştır. Mahkeme özel olarak kurulmuştur.” dedi. Buna İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin kısa süre önce verdiği Hrant Dink kararını örnek gösterdi. Mahkeme, “Suç tarihinde mahkememiz yoktu, bu nedenle davaya bakamayız.” diyerek Dink iddianamesini İstanbul 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti.
DAVA YARGITAY’DAKİ DOSYA İLE BİRLEŞSİN
Avukat Muammer Aydın, 25 Aralık soruşturmasına bakan savcı Muammer Akkaş ve hakim Süleyman Karaçöl hakkında Yargıtay’da aynı suçlamayla dava açıldığını hatırlattı.
Avukat Aydın, hakim ve savcıların yargılanmasını düzenleyen kanunun 86. maddesindeki ‘hakim ve savcıların suçlarına iştirak edenler aynı soruşturma ve kovuşturma mercilerine tabidirler’ hükmünü hatırlatarak “Mahkemeniz bu davaya bakmakla yetkili değildir. Yetki çevresi Ankara’dır. Müvekkillerim de Yargıtay’da yargılanmalıdır. Dosyanın Yargıtay’ın ilgili dairesine gönderilmesini talep ediyoruz.” dedi. Avukat Aydın, ayrıca iddianamede yolsuzluk soruşturması yürüten polislere ‘hükümete darbe’ suçlaması olduğunu belirterek, “Eğer ortada bir darbe varsa hükümetin merkezi Ankara’dır. Dolayısıyla davaya bakmakla yetkili olan Ankara mahkemeleridir. Davanın Ankara’ya gönderilmesi gerekir.” dedi. Mahkeme Başkanı Ahmet Civelek yetkisizlik ve tahliye taleplerini gerekçesiz olarak reddetti.
İlk duruşmaya yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını yürüten eski İstanbul Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı, yardımcısı Kazım Aksoy, emniyet mensupları Hüseyin Korkmaz, Habib Kunt, İbrahim Şener, Arif İbiş ve Mustafa Demirhan, M.Fatih Yiğit’in aralarında olduğu 8’i tutuklu 69 isim katıldı. Yolsuzluktan darbe yapmakla suçlananlar 17 ay sonra Silivri Cezaevi’nden getirilerek Çağlayan Adliyesi’nin büyük duruşma salonunda hakim karşısına çıktı. Çok sayıda polis yolsuzluk soruşturmasını yürüttükleri için meslekten ihraç edilmeleri nedeniyle işsiz ve aylık gelirinin bulunmadığını söyledi. Tutuklu polisler, adreslerini Silivri Cezaevi olarak değiştirdi. Duruşmayı CHP milletvekilleri Selina Doğan ve Şenal Sarıhan da izledi. Mahkeme heyeti davayı 9 Şubat’a erteledi.
İDDİANAMEDE KOMİK SUÇLAMALAR
25 Aralık soruşturmasına bakan polisler hakkında İstanbul Başsavcı Vekili İsmail Uçar tarafından 1453 sayfalık iddianame hazırlanmıştı. İddianamenin somut hiçbir delil olmadan savcının kişisel yorumlarıyla dolu olması sosyal medyada alay konusu olmuştu. Yolsuzluk soruşturmasını kapattıktan sonra başsavcı vekili olan Uçar, 25 Aralık soruşturmasının darbe olduğunu iddia ederek buna Batılı devletlerin mülteci politikalarını delil göstermiş, küresel güçlerin Türkiye’nin büyümesini çekemediğini iddia etmişti.
Duruşma günü savcı değişti
Yolsuzluk soruşturmasına bakan polisler hakkındaki davanın ilk duruşmasının yapıldığı gün, duruşma savcısının değiştirildiği ortaya çıktı. Savcı Abdullah Mirza Coşkun’un yerine duruşmaya Savcı Abbas Temiz çıktı. Davanın ilk gününde yapılan bu değişiklik dikkat çekti. Mahkemeden alınan Savcı Coşkun, Selam Tevhid dosyasında imzası olan 54 savcı-hakimden biriydi. HSYK bu isimlerden 49’unu açığa alınırken, Coşkun’un da aralarında olduğu 5 isme dokunmamıştı. Daha sonra Coşkun’un da aralarında olduğu 54 isim hakkında yurtdışına çıkış yasağı konulmuştu. Savcı Coşkun, geçtiğimiz hafta Çarşı grubunun beraat ettiği karar duruşmasında da yer almıştı.
18 günde 80 bin sayfa nasıl okundu?
Avukatlar, mahkeme heyetinin yeteri kadar incelemeden iddianameyi kabul ettiğini kaydetti. 1453 sayfalık iddianame ve 220 klasörden oluşan dosyanın 18 günde kabul edildiği belirtildi. Yaklaşık 80 bin sayfa olduğu öğrenilen dosyanın bu kadar kısa sürede okunmasına ilişkin avukatlar “220 klasörü 18 günde incelediğiniz için kaçan yerler olmuştur, hatırlamış olursunuz.” diyerek tepki gösterdi. Polis avukatlarından Osman Ertürk de, müvekkili hakkında Goebbels tekniğiyle kamuoyunda suç teşkil edildiğini belirtip “Dünyanın en iyi delillendirilmiş yolsuzluk operasyonunu yapan müvekkillerim darbe ile suçlanıyor.” dedi.
‘Dönemin başbakanı’ ifadesi yalan çıktı
Yakub Saygılı’nın avukatı Murat Erdoğan, soruşturma sürecinde karşılaşılan usulsüzlükleri ve siyasilerin davaya ilişkin gerçek dışı beyanlarını hatırlattı. Siyasilerin ‘bu bir darbe’ demesinden sonra yargı ve emniyet mensuplarının altını doldurma yarışına girdiğini belirten Erdoğan, “Kamuoyunda sürekli dile getirilen ‘dönemin başbakanı’ ifadesi emniyetin imzalı resmi fezlekesinde yok. Dosyanıza giren fezlekeye bakın ‘örgüt lideri Tayyip Erdoğan dönemin başbakanı’ ifadesi kesinlikle yoktur. Başbakan ve ailesi dinlenmedi. Yasama dokunulmazlığı olan hiç kimse dinlenmedi.” şeklinde konuştu.
24 Aralık 2013 tarihinde Pakis-tan’dan dönen Tayyip Erdoğan, Ankara Esenboğa Havalimanı’nda kalabalığa konuşma yapmıştı. Erdoğan’ın yanında tartışmaların odağındaki Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar’ın olması dikkat çekmişti.
İSTİFA EDEN 4 BAKAN VE ERDOĞAN ŞİKAYETÇİ
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile birlikte yolsuzluk soruşturmaları sonrası istifa eden bakanlar Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Erdoğan Bayraktar ile Egemen Bağış’ın avukatları duruşmada müşteki olarak bulundu. Yolsuzluk operasyonundan sonra Muammer Güler, İçişleri Bakanlığı’ndan, Zafer Çağlayan ise Ekonomi Bakanlığı’ndan istifa etmişti. NTV canlı yayınına katılan dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar de “Operasyon dosyasında izah edemeyeceğim hiçbir husus yok. Onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan’ın (Tayyip Erdoğan) talimatıyla yapıldı. Sayın Başbakan’ın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyorum.” diyerek istifa etmişti. Dönemin Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ise istifa etmemiş, görevinden alınmıştı.