Yazıda şunlar denildi;
“Recep Tayyip Erdoğan, Amerika’nın önemli bir müttefiki olan ve Avrupa Birliği’ne girmek isteyen bir ülkenin demokrasi koruyucusundan çok, pis ve hilekar bir otokrata benziyor. Vladimir Putin gibi…
Bu adama kimin ihtiyacı var? Pekala, Batının. Ve Erdoğan bunu biliyor. Türkiye NATO’nun müttefiki, IŞİD ile savaşta önemli bir ülke ve Suriye’deki mülteci krizini kontrol etmede kilit önemde. Ancak bu Avrupa Birliği ve ABD’nin Erdoğan’ın düşmanlarına saldırmasına aldırış etmemesi manasına gelmiyor.Geçen hafta Türk hükümeti Zaman gazetesini silindir gibi ezerek Erdoğan’ı eleştiren gazeteyi sessizliğe soktu. Basın özgürlüğüne için verilen sözleri bozdu. Zaman’a atanan kayyımlar genel yayın yönetmenini kovarken çevik kuvvet polisleri gazetenin içinde ve dışında güç kullandı. Hepsi bittiği zaman bir gecede hükümeti eleştirmekten hükümetin sözcülüğüne döndüler. Birinci sayfada Erdoğan’ın yeni köprü açılışı vardı ancak gazeteye yapılanlardan hiç söz edilmedi.Rusya’nın otoriter başkanı gibi Erdoğan da seçimle geldi ancak muhalefete karşı hoşgörüsüz. Başbakan olduktan sonra ülkeyi yönetti ancak daha çok seremonik bir görüntüsü olan cumhurbaşkanlığına geçince ülkenin en güçlü adamı olmaya yöneldi.Son iki yılda cumhurbaşkanına hakaretten 1845 ayrı dava açıldı. Bir doktor Erdoğan’ı Yüzüklerin Efendisi’ndeki Gollum’a benzettiği için işinden atıldı. Facebook’a yazılan eleştirel notlar yüzünden davalar açıldı. Gazeteciler özellikle hedefte. Başka bir yayın organı olan Cumhuriyet, istihbarat birimlerinin Suriye’ye silah kaçırdığını haberleştirdiği için tehdit altında.
Türkiye, ABD’nin terör ile savaşında ortağı ancak Erdoğan’ın kendi ajandası var. Onun asıl endişesi, kendi imajını parlatmanın yanında, Kürtlerin ülkede büyüyen ayaklanmalarını bastırmak. Bu Erdoğan’ı Suriye konusunda gönülsüz bir müttefik yapıyor çünkü bölgedeki en becerikli ABD müttefiki Suriyeli Kürtler. Dostlarımızı düşman olarak görüyorken Türkiye’yi müttefik saymak zor.