Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2005 yılında hazırlanan ve silahsız terör örgütü gibi tanımlamalar içeren, ancak tepkiler üzerine geri çekilen TMK taslağını yasalaştırmak için harekete geçti.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara’da 37 kişinin hayatını kaybettiği saldırının ardından Beştepe’deki Doktorlar Buluşması’nda yaptığı “Terörün tanımı değişmeli” şeklindeki açıklama yeni bir tartışmayı başlattı.Erdoğan’ın konuşmasında “Elinde silahı olan, bombası olan teröristle, konumunu, kalemini, ünvanını, amacına ulaşabilmesi için teröriste emir verenin de hiçbir vasfı yoktur. Akademisyen olması, gazeteci olması, STK yönetici olması, aslında o kişinin terörist olduğu gerçeğini değiştirmez” diyerek terör tanımını ‘Silahsız terör örgütü olarak genişletmesi, 2005 yılında yine AKP tarafından hazırlanan ve tepkiler üzerine geri çektiği TMK (Terörle Mücadele Kanunu) taslağını akıllara getirdi.
Erdoğan’ın ‘terör örgütü’ ve ‘terörist’ kavramlarını genişleterek ‘Silahsız terör örgütü’ ve ‘Bireysel terör’ tanımlamalarını eklemesi, 2005 yılında tepkiler üzerine geri çekilen TMK ile birebir örtüşüyor.
2005 yılında hazırlanan TMK (Terörle Mücadele Kanunu) taslağında, terör tanımı genişletiliyor ve herhangi bir şiddet eylemine başvurmayanlar dahi potansiyel terörist haline getiriliyordu. Taslakta ayrıca düşünce suç kapsamına alınırken, 141, 142 ve 163 gibi maddeler de geri geliyordu.Terör, örgütlü olarak işlenen bir suç olmasına karşılık taslakta terörün tanımı değiştiriliyor ve “bireysel terör” olarak tanımlanmasına zemin hazırlanıyordu.
2005 yılında Zaman gazetesinin manşetten duyurmasıyla ortaya çıkan skandal taslakta özgürlükleri kısıtlayacak birçok madde bulunuyordu. Zaman gazetesi o günlerde taslağın içeriğini şöyle açıklamıştı;
Cebir ve şiddet şartı aranmamalı
Mevcut yasanın 2. maddesinin ikinci fıkrasındaki “Terör örgütüne mensup olmasa dahi, örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır” ifadesinin şu şekilde değiştirilmesi öneriliyor: “Terör örgütüne mensup olmasa dahi, örgüt adına veya birinci maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda suç işleyenler de terör suçlusu sayılır.” Bu fıkrada, suçun cebir, şiddet ve baskıyla işlenmesine ilişkin yöntem şartına yer verilmediği için hiçbir örgüt mensubu olmayan kişiler, sırf düşünceleri, ticari ya da sosyal faaliyetleri sebebiyle bazı örgütlerin amaçlarıyla da benzerlik kurularak cezalandırılabilecek.
Taslakla terör örgütlerinin finansmanı konusu da ilk defa düzenleniyor. “Terörün finansmanı” başlıklı 8. maddenin kaleme alınış şekli hukukçular tarafından eleştirilirken maddenin bu şekilde geçmesi halinde çeşitli alanlarda ticaret yapan şahısların da birtakım şüphelerden yola çıkılarak terör suçlusu olarak takibata uğrayabileceği belirtiliyor. Maddeye göre “Her kim tümüyle veya kısmen terör suçlarının hazırlanmasında veya işlemesinde kullanılacağını bilerek veya kullanılması kastıyla doğrudan veya dolaylı olarak fon sağlar veya toplarsa 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve yüz elli günden 500 güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacak.” Söz konusu fon, terör eylemlerinde kullanılmasa dahi fail aynı şekilde cezalandırılacak. Bu cezalar şirket ve derneklerin yönetim ve denetiminden sorumlu kişiler hakkında da uygulanacak.
Basına para yerine hapis cezası
Taslakta basını da yakından ilgilendiren “Açıklama ve yayınlama başlıklı” 6. maddede yer alan para cezası da hapis cezasına çevriliyor. Buna göre kişilere karşı terör örgütleri tarafından suç işleneceğini veya terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin hüviyetini açıklayanlar, yayınlayanlar veya bu yolla kişileri hedef gösterenler 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. Terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını yayınlayanlara, örgüt yöneticisini kamuoyunda hoş göstermeye yönelik yayın yapanlar da aynı şekilde cezalandırılacak.
AB yolunda kaldırılan 8. madde geri geliyor
Hazırlanan taslakta TMK’nın 7. maddesinde de önemli değişiklikler öngörülüyor. Bu maddeye eklenen bazı fıkraların uyum yasalarıyla kaldırılan 8. maddedeki bazı hükümleri geri getirecek nitelikte olduğu ifade ediliyor. Maddeye eklenmesi beklenen yeni düzenlemelere göre örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan cezalandırılacak. Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi örgüt üyesi olarak cezalandırılacak. Terör örgütünün meşru amaçlar için çalıştığı, amaçları doğrultusunda gerçekleştirilen fiillerin haklı olduğu veya en azından mazur karşılanması gerektiği yönünde kanaat oluşturmaya yönelik faaliyette bulunan kişi, örgütün üyesi olup olmadığına bakılmaksızın, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak.
Örgütün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde, örgüte ait amblem ve işaretleri taşıyanlar, toplantı ve gösterilerde kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini kısmen ya da tamamen kapatanlar, örgütün amacına yönelik afiş, pankart, döviz, resim taşıyanlar ve bu nitelikte slogan söyleyenler ile örgüte üye kazandırmaya yönelik faaliyetlerde bulunanların da 6 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor. Bu suçlar; dernek, vakıf, siyasi parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğretim yurtlarında veya bunların eklentilerinde yapılırsa bu fıkradaki cezaların 2 katı uygulanacak.”