Osman Korutürk; Tahran, Oslo, Paris ve Berlin büyükelçiliği yapmış önemli senatörlerden. Geçtiğimiz dönem CHP milletvekilliği yapan Korutürk, yolsuzluk iddialarına adı karışan 4 bakanla ilgili kurulan araştırma komisyonunda görev aldı. Korutürk’le, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının kilit isimlerinden Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanmasını ve Türkiye’ye etkilerini konuştuk.
ZENCANİ, BÜYÜK MİKTARDA RÜŞVET DAĞITILDIĞINI AÇIKLADI
Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanması ve yargılama sürecinin başlayacak olması ne anlama gelir?
Reza Zarrab’ın birkaç yerde yapmış olduğu işler var. Bunlardan bir tanesi de İran’da. Babek Zencani ile Zarrab birçok ortak iş yapmışlar. Zencani’nin iş birliği ile birçok usulsüz para operasyonu yapmışlar. Zencani, Zarrab’ın büyük miktarda rüşvet dağıttığını söylüyor. Bunların hepsi ortaya dökülecektir. Bunun İran ayağını gözden kaçırmamalı.
İran’da da bunların Zencani vasıtasıyla operasyonu var. Ruhani’den önceki rejimi de zora sokacak bir şey bu. Bu mesele Ahmedinejad’ı da zora sokacak. Bu operasyonu Türkiye odaklı mı, İran odaklı mı, ABD odaklı mı yapıyorlar zaman gösterecek. Ama her hâlükarda Zarrab’ın konuşacağı kesindir. Türkiye ile ilgili yolsuzluklar ve bu yolsuzluklarla bağlantılı şahısların isimleri ortaya çıkacaktır.
AHMEDİNEJAD’I ZOR DURUMDA BIRAKIR
İran bu meseleyle ilgili ABD ile iş birliğine gider mi ya da halihazırda zaten iş birliği halinde midir?
Gider tabii. Şu andaki yönetim Ahmedinejad’ın siyasi rakibi. Zarrab’ın anlatacağı şeyler Ahmedinejad’ı zor durumda bırakacaktır. Çünkü anlatacağı şeyler Ahmedinejat yönetimine suç yöneltme şeklinde olabilir. Bu da İran’daki şimdiki yönetimi daha güçlü hale getirir. Bu yüzden Reza Zarrab’ın yargılanmasıyla ilgili iş birliği içinde olacağını düşünüyorum.
İran ile Türkiye ilişkileri bu süreci nasıl etkiler?
Sadece Reza Zarrab’ın yargılanması ve Türkiye’ye yansımalarıyla ilgili değil, her alanda sıkıntı oluşturacaktır. Türkiye ile İran arasındaki ilişkiler hep inişli çıkışlı olmuştur. Fakat her zaman ilişkiler iki tarafı da zora sokmayacak şekilde yürütülmeye çalışılmıştır. Bu dönemde bunun böyle olmadığını ve daha da kötüleştiğini görüyoruz.
ZARRAB 4 BAKANI DA GÜNDEME GETİRECEK
Reza Zarrab’ın yargılanması 17-25 Aralık soruşturmasını ABD’de gündeme getirir mi?
Gayet tabii. 17-25 Aralık dosyalarıyla ilgili ben de Meclis soruşturma komisyonundaydım. Biz, atfedilen suçların mahkemede açığa çıkması yönünde kanaat ortaya koymuştuk. Yüksek yargıya gitmesi gerektiğini söyledik. Bunun dışında aklanması söz konusu değildi. Bütün bunlar tekrar ortaya çıkacak. Çünkü oralarda Reza Zarrab’ı da işin içine sokan ithamlar var. Zarrab ABD’de konuştuğu zaman bu ithamlar ‘Şunu yaptık, bunu yaptık’ diye yeniden gündeme gelecektir.
Yani Meclis’te kapatılan dosyalar yeniden açılacak diyorsunuz?
AKP’nin 4 bakan hakkında verdiği soruşturma önergelerinde, her bakana ayrı ayrı isnat edilen suçlar vardı ve bunların araştırılması öngörülüyordu. Bunlar ucu açık şeyler, burada da ortaya çıkabilir ABD’de de…
REZA VE ZENCANİ KISA DEVRE YAPTIRDI
Zarrab, ‘ambargoyu delmekle’ suçlanıyor? İran’a uygulanan uluslararası bir ambargo var. Bu ambargo Zencani ve Zarrab’ın katıldığı işlemler vasıtasıyla aşılıyor ve kısa devre yapılıyor. Kısa devre yapıldığı zaman hem uluslararası yaptırım kararlarına hem de ABD’nin ambargo kararlarına karşı bir hareket oluyor. ABD bunu soracaktır.
REZA ZARRAB KONUŞACAK TÜRKİYE’DEKİLERİN BAŞI AĞRIYACAK
Türkiye’de özellikle iktidara yakın gazetelerde Reza Zarrab’ı ‘olumlulayan’ bir tavır söz konusu. Bu, ABD nezdinde Türkiye’nin başını daha fazla ağrıtmaz mı?
Türkiye’nin itibarı açısından başını ağrıtır. Ama biliyorsunuz burada suçun şahsiliği konusu vardır. Uluslararası mahkemelere intikal ettiğinde Türkiye olarak bakmayacaksınız olaya, ilgili şahıslara bakacaksınız. Türkiye’den ziyade ilgili şahısların başını ağrıtır. Yani Türkiye’de Reza Zarrab’la ilgili kişilerin başını ağrıtacaktır.
TÜRKİYE, PYD KONUSUNDA ‘RÜZGAR GÜLÜ’ GİBİ
Bir de PYD meselesi gündemde. ABD ile görüş ayrılığı var…
Barzani, PYD ile PKK’nın bağlantılı olduğunu söyledi. Bizim hükümet de ‘PKK ile PYD’ aynıdır diyor. Fakat bunu diyen hükmet bundan 1 yıl önce PYD’nin lideri Salih Müslim’le temas ve görüşme halindeydi.
Yani hükümetin PYD konusunda ‘Ne yaptığını bilmez’ bir davranışı var. Her dakika ‘rüzgar gülü’ gibi değişen bir tutumu var. Ama şunu düşünmek lazım; Türkiye Suriye politikasına soyunmadan; ‘Esed’i göndereceğim’ diye bir şeyi ortaya atmadan önce PYD diye bir sıkıntı yoktu. Biz PYD diye bir şey bilmiyorduk. IŞİD diye bir sıkıntı da yoktu, onu da bilmiyorduk. El Nusra ve El Kaide de buralarda değildi. Bunların hepsi hükümetin yanlış politikası sonucu ortaya çıktı. Arı kovanına çomak sokulunca b tün bunlar ortaya saçıldı. ABD de, IŞİD’le mücadele esnasında alanda özellikle PYD’nin yardımlarını görüyor. Bu yüzden PYD’yi terör örgütü olarak görmediğini söylüyor.
SEN PYD İLE İKİ EŞİT MİSİN Kİ ‘YA O YA BEN’ DİYORSUN
Hükümet ‘PYD’nin tarafında mısın bizim tarafta mısın’ sorusunu soruyor?
Çok yanlış bir soru. Çünkü o zaman kendini PYD ile aynı denklemin içerisinde iki eşit unsur gibi takdim etmiş oluyorsun. Adam da ona cevap vermediği zaman diplomasi açısından kabul edilemeyecek noktalara geliyor. Hükümet çok beceriksizce götürüyor bu işi.
SURİYE’DE ARI KOVANINA ÇOMAK SOKTUK
Suriye, Türkiye’nin son 5 yılına damgasını vurdu. Akıbet nasıl görünüyor?
Dünya kadar şehit geliyor. Sadece PKK ile mücadele değil IŞİD meselesi de var. IŞİD mevzilerinden atılan roketle bizim askerimiz şehit oldu. Bugün dünya öyle bir noktaya geldi ki, Suriye ile ilgili sorunları diplomatik yoldan çözme yoluna girdi. Türkiye bir an evvel bu politikayı benimsemesi lazım. İzlenen yanlış politikaların sonuçlarını gördük. Başımıza gelenlerden görüyoruz. Hükümet arı kovanına çomağı soktu ve daha sonra altından kalkamadı.
Politikanın 180 derece değişmesi gerektiği söylemi var?
Bu çok doğru değil. Çünkü 180 derece dediğiniz zaman bu, tam olarak geri dönmeniz demek. Geri dönüşünüzde, başlangıçtaki şartları bulamayacaksınız. Başta siz bu hatayı yapmaya başladığınız zaman, Suriye’nin tamamına hakim bir devlet vardı.
180 DERECE DÖNMEK YETMEYECEK
Suriye’de IŞİD’in kontrol ettiği ayrı bir bölge yoktu; Kuzey’de Kürt kantonları yoktu; PYD diye bir olgu güçlü bir şekilde ortada yoktu; Rusya ile aramızda bir sıkıntı yoktu; Irak daha bütün bir vaziyetteydi; Mısır’la aramızda sıkıntı yoktu; mülteci sorunu yoktu.
Yani 180 derece döndüğünüz zaman o koşulları bulamazsınız. Bu yüzden yeni durum ve şartları iyi değerlendirerek ulusal çıkarları zora sokacak politikalardan geri dönmeli hükümet.
ALGI, ‘ÖFKELİ ÇOCUKLAR’ SÖZÜ ÜZERİNDEN OLUŞTU
ABD ya da Avrupa, Türkiye’nin IŞİD’e bakışını nasıl değerlendiriyor?
IŞİD ilk ortaya çıktığı zaman, kafa kesme gibi vahşet görüntüleri daha ön plandayken bizim hükümet, ‘Bunlar öfkeli çocuklar’ demişti. Bu gibi ifadeler ve yaklaşımlar Türkiye’yle ilgili belli bir algının oluşmasına neden oldu. Arkasından sınır ötesine silah yardımı meselesi ortaya çıktı.
BU ALGIYI DEĞİŞTİRMEK ZOR
Yakın geçmişe kadar Türkiye’nin IŞİD’e daha müzahir, daha olumlu baktığına yönelik bir algı vardı. Bu algı ancak bütün terör örgütleriyle ilişkiyi kesip Suriye politikasını değiştirmekle olur. Bunun dışında bu algıyı değiştirmek çok zor. Röportaj: Hüseyin KELEŞ- ÖZGÜR DÜŞÜNCE GAZETESİ