Karar cuma günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında verildi.
Kararı açıklayan Dışişleri Bakanı Bert Koenders, Hollanda demokrasisinde “ihbar hattına” ihtiyaç duyulmadığını ve düşünce özgürlüğünün korunması gerektiğini vurguladı.
Hollandalı bakan, “Eğer hakaretle ilgili bir sorununuz varsa, bunun için hukuki yolları tercih edersiniz” dedi.
Hollanda, muhbirlik çağrısı üzerine Ankara Büyükelçiliği aracılığıyla Türk makamlarından açıklama istedi.
Rotterdam Başkonsolosluğu, sivil toplum kuruluşlarına birer e-posta göndererek, sosyal medya ya da elektronik posta aracılığıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye’ye hakaret edenlerin kendilerine ihbar edilmesini istemişti.
Başkonsolosluğa meclis kınaması
İktidar ortağı İşçi Partisi (PvdA) milletvekilleri de, dün hazırladıkları soru önergesi ile konuyu meclis gündemine taşıdılar.
Önergede, konsoloslukların asıl görevinin, kişileri kontrol etmek değil ihtiyaç halinde onlara yardımda bulunmak olduğu vurgulandı.
Türk konsolosluğunun çağrısının, “kişisel sansüre teşvik” olduğu belirtilen önergede, Türk makamlarına “düşünce özgürlüğünün, Hollanda ve AB anayasalarının temeli olduğunun” anlatılması istendi.
“Türk hükümetinin uzun kolları, Hollandalı Türklerin uyumuna engel oluyor” denilen önergede, Türkiye’deki baskı ortamının Hollanda’ya uzandığına dikkat çekildi.
Önergeyi değerlendiren Hollanda Parlamentosu, Başkonsolosluğun çağrısını düşünce özgürlüğüne saldırı olarak değerlendirerek kınadı.
Hollanda Başbakanı Mark Rutte de çağrıyı “tuhaf” şeklinde değerlendirdi.
Image captionRotterdam Başkonsolosluğu’ndan bu e-posta atıldı.
Başkonsolosluktan savunma
Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolosluğu ise, yoğun tepkiler üzerine muhbirlik çağrısı içeren e-postada, “bir memurun hatası nedeniyle, yanlış kelimeler kullanıldığını” savundu.
Hollanda Parlamentosu ise, başkonsolosluğun açıklamasının “inandırıcı olmadığı” görüşünde.
Bunun, Erdoğan’ın aktif bir şekilde yurtdışındaki Türklere müdahalesinin yeni bir örneği olduğuna işaret edildi.
Demokratlar 66 (D66) Partisi, “Erdoğan’ın uzun kollarını tanıyorduk şimdi de uzun ayak tırnaklarını tanımış olduk” açıklamasını yaptı.
Sosyalist Partisi (SP) ise, başkonsolosluğun çağrısının memur hatası değil, bilinçli şekilde yapıldığını savundu.
Hollanda’daki Türkiye kökenli kimi kuruluşlar da muhbirlik çağrısına tepki göstererek, başkonsolosluğun tutumunu kınadı.
Erdoğan’a karşı “suç duyurusu” çağrısı
Tijm Magazine adlı dergi ise, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunulması için kampanya başlattı.
Tijm Magazine adlı dergi ise, Erdoğan’ın Türkiye’deki muhalif sesleri bastırdığını ve şimdi aynı şeyi Hollanda’da yapmaya çalıştığını savundu.
Erdoğan’ın, mülteci krizi nedeniyle Avrupa’ya karşı elde ettiği gücü kötüye kullandığını öne süren dergi, önce Almanya şimdi de Hollanda’da eleştirileri bastırmaya çalıştığını belirtti.
“Bu ilkel despotluğun Türk halkı be insanlık için hakaret” olduğunu dile getiren dergi, bu nedenle Erdoğan hakkında suç duyurusu kampanyası başlattı.
Dergi, internet sitesinde bu amaçla hazırlanan bir dilekçe örneği yayımladı. Bu dilekçenin imzalanarak en yakın polis noktasına verilmesinin suç duyurusu için yeterli olacağı vurgulandı.
Hükümetten ‘Erdoğan düzenlemesine’ onay
Bu arada Hollanda hükümeti, “dost ülke liderlerine hakareti suç sayan” yasanın iptaline ilişkin öneriyi kabul etti.
Güvenlik ve Adalet Bakanı Ard van der Steur, parlamentoya gönderdiği mektupta, yasanın yürürlükten kaldırılacağını açıkladı.
Ard van der Steur, 100 yıldır neredeyse hiç gündeme gelmeyen 267 sayılı maddenin, ceza yasasından nasıl çıkarılacağının incelendiğini söyledi.
Image copyrightAFP
Image captionHollanda Başbakanı Mark Rutte
Hollanda’da hükümetin büyük ortağı Liberal Sağ Parti (VVD), geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Alman komedyen Böhmermann hakkında dava açması üzerine, bu yasanın iptali için bir önerge vermişti.
Yabancı liderlere hakaret edenlerin 2 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını öngören yasanın iptaline ilişkin önerge, meclisteki partilerin çoğunun desteğini almıştı.
Önergeyi hazırlayan iktidar partisi milletvekili Joost Taverne, “Yurtdışındaki liderler, uzun kollarıyla bizim mahkemelerimizi kullanarak, temel Batı değerlerimizi baltalayamazlar” dedi.
Hitler şikayetçi olmuştu
Hollanda’da, dost ülke liderlerine hakareti suç sayan yasadan şikayetçi olan ilk kişilerden biri, Nazi Almanya’sının lideri Adolf Hitler’di.
Image copyrightGetty
Almanya 1930 yılında Hollandalı bir vaizin Hitler hakkında “dolandırıcı” dediği gerekçesiyle şikayetçi olmuştu.
Vaiz savunmasında, “Hitler onu, bunu yapıyor olsa bile tamamen dolandırcı diye anılamaz” demiş, dava ceza ile sonuçlanmamıştı.
Yasa 1968 yılında ABD Başkanı Lyndon B. Johnson için de işletilmişti.
Hollandalı üniversite öğrencileri ABD’nin Vietnam’ı işgalini protesto etmek için “Katil Johnson” pankartları taşımış, o dönem üniversite öğrencisi olan gazeteci-yazar Geert Mak, pankart nedeniyle 200 gulden para cezasına çarptırılmıştı.
Hollandalı gençler bunun üzerine, “Moordenaaar (Katil) Johnson” yerine, “Molenaar (Değirmenci) Johnson” sloganını kullanmışlardı.