Efendim, insan olmak için hiç birimiz dilekçe vermedik. Allah diledi bizleri yarattı. Yaratılanların en şereflisi insan yaptı. İlimle inkişaf edecek, paha biçilmez uzuvları ve duyguları bize geçici olarak emanet etti. Bakalım hanginiz daha güzel amel edecek, hanginiz daha güzel, daha faydalı işler yapacak diye. Bugün geçici olarak bizim sahip olduğumuz herşeyin gerçek sahibi olan Allah, bir gün bize sormadan bu emanetleri geri alacak. İtiraza hakkımız yok. Çünkü mülk onun, tasarruf hakkı da O’na aittir.
Din, insanların kendi hür iradeleriyle, hür tercihleriyle kabul ettikleri, mutlak hayra götürdüklerine inandıkları, Allah tarafından ortaya konmuş kanunlar bütünüdür. İster din, ister demokrasi, bütün bunlardan maksat; iyi bir nesil yetiştirmek ve iyi bir insan olmayı hedeflemekse ki, öyledir. Öyleyse onu yaşamak ve yaşatmak vazifemiz olmalıdır.
Bugün insanlığın büyük çoğunluğu, farklı inançlara ve kültürlere sahiptir. Bunlara karşı hoşgörüyle bakmak, sevgi ve muhabbetle kucaklaşmak suretiyle barışa kapı açmak, her türlü maddi manevi musibetleri paylaşarak azaltmak, yaşamadan daha ziyade yaşatmayı esas almak suretiyle, beraber huzur ve güven içinde yaşama kültürünü geliştirmemiz gerekmektedir. Dünyada bir çok aklı eren insanlar büyük bir iştiyakla bunu beklemektedirler.
Çıkarlarını, din medeniyetler çatışmasında, kavgada, ifsat etme hareketlerinde, bozgunculukta arayanlar da yok değil. Onlara karşı da barış, huzur, emniyet ve adalet içinde yaşamak, hayatı sevgi, şefkat ve merhametle paylaşmaya gayret edilmelidir. Bunun yanında, silahlanma, çatışma ve savaşlara karşı da başta eğitim, sağlık, fakirlik ve çevre olmak üzere, herkesi ve hepimizi ilgilendiren sorunların çözümüne zaman ve mesai ayırarak huzur ve güvene, dünya barışına katkıda bulunmaya çalışmalıyız.
En önemli ve sevindirici nokta ise; dînî inancı ve kültürü farklı kişilerin ve toplumların bu konuda işbirliği yapması ve beraber çalışma iradesini göstermiş olmalarıdır. Bu iradenin insan hak ve hürriyetleri başta olmak üzere, din ve vicdan hürriyetinin temin edilmesi ve aynı zamanda varlık sebebimiz aile yuvalarının ve bilhassa kadın haklarının korunması ve maddi manevi eğitimle, nesli dejenere eden, sorumsuz , mesuliyetsiz hale getiren imansız ve inançsızlıktan, uyuşturucu ve alkol bağımlısı olmaktan, fakirlik, açlık ve cehaletten korumak ve kurtarmak adına, problemlerinin çözümünde yardımcı olabilmek, yaralarını sarabilmek için işbirliği yapılması gerekmektedir.
Bunun için hepimizi yaratan Allah’ın kulları olarak, insanların ortak değerlerine karşı saygılı olmanın yanında, misafir olduğumuz şu dünyanın kimseye kalmayacağını, kavgasız yaşamanın, huzurlu olmanın, ortamını hazırlamak, herkesin malına, canına, namusuna ve inancına saygılı olmakla mümkün olacağını unutmamamız gerekiyor. Dünya ve ahirete ait bütün güzelliklere ulaşmak için, eğitim müesseseleri ve medya aracılığı ile insanlara maddi manevi sorumluluklarını hatırlatmak ve cehaletten kurtarılmaları adına, hepimiz ıslahçı bir rol oynamak zorundayız.
Dinlerimiz, dillerimiz, kültürlerimiz, hayat tarzımız farklı olduğu halde, ortak noktaları ve değerleri paylaştığımız dostlarımız, her geçen gün çoğalmaktadır. Ümitle şahlanarak bu insanlık hizmetinde daha ciddi ve daha fedakarca çalışmamız gerekmektedir. Zira Allah, her şeyi yoktan yaratmaktadır. İnsanı spermden, ağacı çekirdekten varetmektedir. Yol yürünmeden hedefe varılmıyor. Toprağa tohum verilmeden meyve alınmıyor. Bu çalışmalardan hiçbir netice alınmasa bile, en azından vazifemizi yapmış olmanın mutluluğunu, huzurunu duyar ve mesuliyetten kurtulmuş oluruz.