“Her gelecek yakındır.” Arapça’da bir deyim. Ölüm bile bize çok yakın ama onu uzaklaştırmak için hep başkasına atıyoruz. Ölümü unutarak teselli olmaya çalışıyoruz.Dünyaya gelme fırsatı bulan her insan, kendisini yoktan yaratan varlıkların en şereflisi hale getiren Allah’ı unutmamalıdır. İnsan yaratılış gayesini unutmamalı, en ağır şartlarda bile yörüngesini değiştirmeyip korumalıdır.İnsan nefsin ye’sin, ümitsizliğin esiri olmamalıdır. Düşerse, batarsa derhal kalkmalı, Hz. Eyyup (a), Hz. Yunus (a) gibi Allah’a yalvarıp aczini itiraf etmeli ve düşmüş, çamura batmış insanın temizlendiği gibi, dünyada tövbe ve istiğfarla yunup yıkanarak ahirete öyle gitmeye çalışmalıdır.İnsan, kendi zâflarıyla savaşmasını bilmelidir. Bu küçük bir günah dediğin an, onu büyütür, seni yutacak bir ejderha haline getirirsin.
Şeytanın değişmeyen bir stratejisidir. Günahları küçük ve süslü göstererek aldatmaya çalışır. İnsan Allah’ın paha biçilmez kıymet ve değerde yarattığı, meccanen bize emanet ettiği maddi manevi duyguları, uzuvları ve latifeleri, ölümle sona erecek şu fani dünya için batırmamalı, ucuza satmamalıdır.İnsanın, her zaman, her yerde matlup ve maksudu Allah olmalı, O’nun hoşnutluk ve rızası olmalıdır. Ankebut suresinin 69. ayetinde Cenab-ı Hak “Bizim uğrumuzda gayret gösterip mücahede edenlere elbette muvaffakiyet yollarımızı gösterir, onları (hayr) yollarımıza iletiriz.” buyuruyor.
İnsanlar farklı meslek, meşrep sahibi olabilirler. Yani metodu, usul ve sistemi, ekolü farklı olabilir. Hedef ve gaye bir olduktan sonra meslek ve meşrebin farklı olmasında hiçbir mahzur yoktur. Zira “Allah’a giden yollar mahlukatın solukları adedincedir.” mealindeki ayet buna işaret ediyor.Yollar, sistemler Kur’an ve Sünnet mizanlarıyla test ediliyor, birbirine engel olmadan hizmette yarışa, Allah’ın rızasını kazanmaya vesile oluyorsa, bu çeşitlilik rahmeti ilahinin tecellisine en büyük vesiledir.
Mü’minler, meşrep farklılıklarını ayrılık sebebi saymaz, ihtilaf çıkarmaz, başka mü’minlerle uğraşmazlar ise, ittifak edemiyor olsalar bile, hiç olmazsa ihtilaf etmez, kıskançlık, suizan, gıybet, haset ve rekabet etmezler, rekabetlerini hizmette yarış haline getirirlerse, yapılan hizmetleri birbirinin yükünü manevi sorumluluğunu hafifletme manasında değerlendirirlerse, Allah yolları açar, inayet buyurur. Haklı mı, huzurlu mu olmak isteriz. Huzur istiyor isek teferruata ait bazı haklarımızdan feragatta bulunmalıyız. Çünkü, haklı insaflı olur.
Necip Fazıl merhum: “Ellerime uzanan dudakları tepeyim, Allah diyen gel seni ayağından öpeyim.” dediği gibi, üstad, “Mesleğim haktır veya daha güzeldir demeye hakkın var. Fakat, yalnız hak benim mesleğimdir, demeye hakkın yoktur.” buyurarak, hakperestane bir ölçü koymuşlardır.Peygamber Efendimiz “Allah’ı Allah’ın kullarına sevdirin ki, Allah da sizi sevsin” buyurmaktadır.Derdimiz ilay-ı kelimetullah, dinin ihyası, insanlığı imanının kurtarılması, Efendimiz’in (s.a.v) namını güneşin doğup battığı her yere ulaştırmak ise 7,5 milyar insan seni ve beni bekliyor. Kavli leyyinle güler yüz, tatlı dille, gerçekleri, hakikatleri sevdirerek, huzur, güven ve emniyet dolu bir hayatı paylaşarak sulhu umumiye katkıda bulunmaya gayret etmeliyiz.