NBA takımlarından Oklahoma City Thunder’da forma giyen milli basketbolcumuz Enes Kanter, CanadaTurk sitesine röportaj verdi.
Kanter, milli formaya her zaman hizmet etmeye hazır olduğunu söylerken, basketbolla tanışma serüveni ve Hizmet Hareketi hakkındaki düşüncelerini paylaştı.
Oklahoma City Thunder’ın yıldız oyuncusu Enes Kanter, saha içindeki başarısının yanı sıra saha dışındaki yaşantısı ve açıklamalarıyla da gündemden düşmüyor. HizmetHareketi’ni desteklediği için eleştirilen genç basketbolcu açık ve net konuştu: ‘Benim ölçüm popüler olanın değil; doğru olanın yanında durmaktır.’
1992 doğumlu Enes Kanter, bu yıl NBA‘de güzel başarılara imza atıyor. Takımı OKC (Oklahoma City Thunder), Batı Konferansı Ligi’nde şu an 3. sırada yer alıyor ve playoff’lara kalmayı garantilemiş durumda.
Samanyolu Koleji, sonrasında Ülkerspor ve Ülkerspor’un Fenerbahçe‘ye satılmasıylaFenerbahçe Ülker‘de oynayan Enes Kanter, 2009 yılında henüz 16 yaşındaykenbasketbol kariyerine NBA‘de devam etmek için ABD‘ye gitti.
ABD’de önce lise ve kolej takımlarında oynayan Kanter, 2011 yılında Utah Jazz tarafından transfer edilir ve profesyonel basketbolcu olarak NBA‘de oynamaya başlar.
2015’te sezon ortasında Oklohama City takımına takas edilen Kanter, sezon sonunda Portland Trail Blazers’tan $70 milyon dolarlık teklif alır. OKC, bu paranın aynısını verince Kanter, OKC ile sözleşmesini 4 yıl daha uzatır.
NBA tarihinde en fazla transfer ücreti alan Türk basketbolcu ve en çok kazanan Türksporcu olarak kayıtlara geçen 2.11 m boyundaki genç ve başarılı basketbolcu, saha içindeki başarısının yanı sıra saha dışında yaptıklarıyla da gündemdeki yerini koruyor.
Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen sevgisini her fırsatta dile getiren Kanter, bu sevgisi ve muhalif duruşu nedeniyle adresi belli bazı kesimler tarafından hedef tahtasına oturtuluyor. Tartışmasız en iyi Türk basketbolcu olan Kanter, bu nedenle Millî Takım’a dahi çağrılmıyor.
‘Benim ölçüm popüler olanın değil; doğru olanın yanında durmak’ diyerek ve sahadaki başarılarıyla bu kesimlere cevabı fazlasıyla veriyor.
İşte Enes Kanter‘in o röportajı:
İsviçre’de doğdunuz, çocukluğunuz Van’da geçti. Sonrasında Ankara’da lise eğitimi aldınız. Basketbola nerede ve ne zaman başladınız?
– Basketbol’a ilk Van’da başladım. O zamanlar çok imkân yoktu ama basketbol sevgim ve ileride bu oyunu en iyi şekilde oynama isteğim vardı. Buna inanmıştım. Hatta öyle ki, Van yıllarımda ileride Los Angeles Lakers’ta oynama hayallerim vardı ve o zamanlar henüz 12-13 yaşlarındaydım.
Türkiye’de binlerce basketbolcu var ama NBA‘de oynayan Türk basketbolcu sayısı oldukça az. Sizin NBA‘ye gelmeniz nasıl oldu?
– Uzun ve zorlu bir süreç oldu. İlk geldiğimde 2009 senesiydi ve henüz 16 yaşındaydım. Farklı liselerde oynama imkânım oldu. Bir yandan kendimi NBA hayallerime hazırlıyor diğer taraftan buradaki kültürü ve dili öğrenmeye çalışıyordum. Önüme farklı engeller çıktı ama hiçbir zaman hayallerimdeki vizyondan vazgeçmedim ve Allah (cc) da benim fiili ettiğim dualarıma karşılık verdi ve başarı bir şekilde kapımızdan içeri girdi.
Şu anda sizinle birlikte Ömer Aşık ve Ersan İlyasova NBA‘de oynayan Türkbasketbolcular. Geçmişte Mehmet Okur ve Hidayet Türkoğlu gibi isimler de NBA‘de oynamış ve oldukça başarılı olmuşlardı. Az önce de dediğim gibi sayı oldukça az. Size göre bunun sebepleri nelerdir? Başarıyı yakalamış bir basketbolcu olarak gençbasketbolculara tavsiyeleriniz nelerdir?
– Gençlerimizin kendilerine güvenmesi gerekiyor. Bu olmazsa olmaz şart. İkincisi bu genç dimağların ve bedenlerin doğru eğitilmesi, donatılması gerekiyor. Bu da Türkiye’deki basketbol altyapısını ve genel eğitimini elinde bulunduran kurumların sorumluluğunda. Son olarak Türkiye pazarından buralara gelmelere Türk spor camiası korkulacak ve kaybedilecek bir değer olarak bakmamalı. Uzun vadeli Türkbasketbolunun kalitesini buralarda temsil etme ve millî değerlerimizin temsili olarak görülmeli ve başarı gösterebilecek herkesin önünün açılması gerekiyor.
Henüz 23 yaşındasınız ve sezon başında yüklü bir transfer sözleşmesine imza attınız. 4 yıl için 70 milyon dolar şeklinde yazılıp çizildi bu rakam. Arda Turan Barcelona’dan yıllık 7 milyon Euro alıyor. Karşılaştırıldığında iyi para gibi duruyor. Yanılıyor muyuz?
– Matematiği doğru yapmışsınız:)
Eski bir ekonomi muhabiri olarak merakımdan bu soru: Kazancınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Türkiye’de ve ABD‘de farklı yatırımlara giriyorum. Bunu idare eden bir ekibim var ve onlar yönetiyorlar. Ben ise basketboluma yani en iyi bildiğim işe bakıyorum.
Oklahoma City’de hayat nasıl? Çok fazla Türk’ün olmadığı bir yer olarak biliyoruz..
– Sessiz ve çok büyük olmayan bir yer. Ama insan bir yeri dostlarından dolayı severmiş. O yüzden ben de seviyorum orayı. Çok fazla olmasa da, dinamik fedakâr Türkler var burada. İnandıkları değerleri buradakilere de duyurma hissi ve çabasıyla çıkıp gelmişler buralara. Hayatın her noktasında başarılı yerlere gelmişler. Doktordan öğretmene, akademisyene, öğrenciye, tüccarına kadar herkes var. Onlarla iç içe güzel bir birlikteliğim var.
Sosyal medyadan takip ettiğimiz kadarıyla ABD‘nin çeşitli bölgelerinden ve de Türkiye’den pek çok kişi sizi ziyarete geliyor. Aralarında Hakan Şükür gibi yakından tanınan isimler de var. Bu sevgiyi, ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
– İşinizi doğru yapar, dürüst ve manalı bir hayat yaşama gayreti içinde olursanız size saygı gösterenlerin sayısı da artar. Ben böyle olduğumu iddia edemem ancak elimden geldiği kadar doğru işler yapmaya çalışıyor; iş hayatımda da profesyonellikten asla taviz vermiyorum.
Hizmet Hareketi’yle yollarınız nasıl kesişti? Fethullah Gülen ile diyaloğunuz nasıl?
– Hizmet Hareketi’ni ilkokul ikinci sınıftan beri biliyorum. Hizmet‘in okullarında okudum. Seneler içinde şahit olduğum onca güzellik oldu. Ancak Amerika’da Hizmet‘in ne kadar global bir mesajının olduğuna şahit oldum. Karşılık beklemeden, insanlığın hizmeti için koşturan eğitimcilerin, diyalogcuların, hayatı yaşadıkları yerlerde daha anlamlı kıldıklarına şahit oldum. Tabii ki yaşımın ilerlemesiyle de daha iyi gözlem ve analiz etme imkânım oldu. Bu da Amerika’ya denk geldi kader olarak. Yani ilkokuldan beri bu hareketin bir şekilde bir yerinde olsam da, hakiki manada tanımam ve yaptığı her meseleye bir tarafından kendimce benim de girmem Amerika’da oldu. Son senelerimde daha da elimden geldiğince bir parçası olmaya çalışıyorum. Eğitim ve diyalog alanlarında Hizmet‘in insanlığa sunduğu mesaj ve imkân inanılmaz bir şey. Hem dünya adına hem de ahiret adına inanılmaz bir yatırım. Demiştiniz ya ekonomi muhabirliğim var ve yatırım hakkında sormak istiyorum diye, işte yaptığım en güzel ve kârlı yatırımım bu.
Hocaefendi’yi boş vakitlerimde ziyaret etmeye çalışıyorum. Kendisi bu Hareket’in en öncülerinden ama kesinlikle başındaki bir lideri olarak davranmıyor. İnanılmaz bir ilmi, şefkati ve vizyonu var. Yani beni en çok etkileyen özellikleri. İnsanların şahsi hayatlarına anlam kazandırma adına milyonlarca insanı ikna etmiş ve doğru bir istikamete doğru yönlendiriyor. Saygı duyulası, sevilesi bir insan ve bunu sonuna kadar hak ediyor. Günümüzde onu tanımadan karalayanlara da anlam veremiyorum. Bu kadar insanlığa faydalı bir insan neden sevilmesin ki? Hepsi bir tarafa onu milyonlar sevmiş, dünya, farklı yerlerinde onun fikirlerini alkışlıyor, gerisi de sinek vızıltısı deyip geçmek lazım.
Herkesin Hizmet‘e yüz çevirdiği bir zamanda Hizmet‘e destek çıkmanız nasıl karşılanıyor. Sevenlerinizin sayısına paralel düşmanlarınızın sayısı da arttı sanırım. Tehditler alıyor musunuz veya önünüzü kesmek isteyenler oluyor mu?
– Doğru olanı yaptığımı düşünüyorum. Herkesin yüz çevirmesi bir ölçü değil. Bu,Hizmet‘in doğru olmadığını da göstermez. Benim ölçüm popüler olanın değil; doğru olanın yanında durmak. Bu yüzden kim ne derse desin aldırmamaya çalışıyorum. Tehditler alıyorum tabi ki ama bunlar beni yıldırmıyor.
Türkiye Basketbol Millî Takımı’na çağrılmayışınızın altında Hizmet‘e desteğiniz ve sosyal medyadaki paylaşımlarınızın payı var mı?
– Mutlaka var ancak daha önce de defalarca söylediğim gibi birilerine yaranmak için gerçekleri söylemekten geri duracak değilim. Doğru bildiğim şeyleri, doğru insanların yanında dimdik durarak söylemeye çalışıyorum. Bununla beraber son iki senedir defalarca tekrar ettiğim gibi yine söylemek istiyorum: Ben her zaman millî formaya hizmet etmeye hazırım. 2013 ve 2014’te çok büyük sakatlıklarım vardı gelemedim ancak2015‘te gelmek istediğimi ve hazır olduğumu aylarca söyledim. Ancak farklı şeyler bahane gösterildi ve çağrılmadım. Ama her şeye rağmen ben insanlara değil; vatanıma hizmet ile sorumluyum. Bugün çağrılsam geçmişe sünger çekip, vatan için millet için gidip o şerefli formayı giymeye hazırım.
Takım arkadaşlarınıza, çevrenize bu durumu nasıl izah ediyorsunuz?
– İzah edecek bir şey yok aslında. Herkes her şeyi olağan netliğiyle görüyor.
Hidayet Türkoğlu’nun Saray Başdanışmanı olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Türkiye’de nepotizmin vardığı son nokta diye düşünüyorum. Türkiye’de meritokrasi diye bir şey yok. Siyasi otoriteye boyun eğdiğiniz ve otoriteyi yücelttiğiniz kadar yükseliyorsunuz. Bu şekilde yükselmektense yerimde kalmayı tercih ederim. Yerimden de gayet memnunum.
Saray ve iktidara muhalif sesler çıkaran herkesin düşman, vatan haini ve terörist ilan edildiği bir süreçten geçiyoruz. Türkiye’ye gidince başınıza bir şeyler geleceğinden endişe ediyor musunuz?
– Türkiye’ye gidersem söylediklerimden dolayı beni tutuklayabilirler; bunu bekliyorum açıkçası. Ancak Allah’tan başka kimseden de korkmuyorum. Kimsenin isteği için doğru bildiğim bir şeyden vazgeçecek değilim. Doğruları söylemek; doğru olduğuna inandığımın yanında durmak bana güç veriyor. Ancak şunun bilinmesini istiyorum: Şu süreç ve sistem çok fazla sürdürülebilir bir şey değil. Hem sosyal, hem siyasi, hem de beşeri normlara ters. O yüzden bir müddet sonra, bu iki sene de olabilir, dört sene de olabilir, ama bir müddet sonra insanlarımızın kendi doğru eksenlerine oturacağına da itimadım var.
Aileniz Türkiye’de. Onlara baskı var mı?
– Benim fikirlerim ve duruşum beni bağlar. Onlar kendi hayatlarına devam ediyorlar.
Siyasi mesajlar yayımlama, sadece basketbolunu oyna şeklinde eleştiriler mutlaka alıyorsunuzdur. Bu eleştirilere cevabınız nedir?
– Eleştirileri oldukça ciddiye alıyorum. Özeleştirinin ve farklı fikirlere açık olmanın insanı geliştirdiğini düşünüyorum. Benim için herkesin fikri önemli.
Saha dışı olaylarla bu kadar fazla gündeme gelmek sizin basketbol kariyerinizi nasıl etkiliyor?
– Ciddi etkilediği söylenemez. Sahaya çıkınca her şeyi bir kenara bırakıyor ve maça konsantre oluyorum. Tek hedefim var: En iyi oyunumu oynamak ve takımımı hak ettiği yere taşımak.
28 Mart’ta Toronto’da Toronto Raptors’a karşı maça çıktınız. Bir gün öncesinde de Nile Academy ziyaretiniz oldu. Bu ziyaretten aklınızda neler kaldı?
– Öğrencilerin ve akademik kadronun gözlerindeki ışıltı. Bu ışıltının hiç sönmemesi için dua ediyorum.
Oklahoma City ile karşılaştırırsanız Toronto nasıl bir şehir?
– Toronto, dünyanın her köşesinden gelen insanların beraber yaşadığı bir dünya şehri. Bu manada Oklahoma City ile karşılaştırılınca oldukça renkli bir şehir olduğunu düşünüyorum. Oklahoma City’yi seviyorum; oldukça iyi insanların yaşadığı küçük ve kaliteli bir şehir. Ama Toronto ile karşılaştırıldığında oldukça küçük kalıyor.
Nasipse bir 15 sene daha NBA‘de oynayacaksınız. İleride bir gün sizi Toronto Raptors forması ile görmek mümkün olur mu?
– En nihayetinde ben bir profesyonelim ve profesyonellik neyi gerektiriyorsa onu yapmaya çalışıyorum. Bu bağlamda gelecekte ne olacağını bilemeyiz ama iyi bir teklifaldığım takdirde neden olmasın.