• ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
No Result
View All Result
Home Manşet

Ruh cephesinde kaybedilen kurtuluş savaşı

Mayıs 26, 2016
in Manşet
Polis 4 kişilik bir çeteyi ortaya çıkardı: Sydney’deki Villawood göçmen gözaltı merkezinde 3 milyon dolar dolandırıcılık
0
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Bahis soruşturmasında Mert Hakan Yandaş, Metehan Baltacı, Murat Sancak tutuklandı

Bir hırsızlık da Kulu Adliyesi’nde: AKP’li Başkanın gelini adli emanetin paralarını soydu

Rejim Yargısı, ölüm döşeğinde tahliye edildi: Cezaevinde kanser olan Av. Süleyman vefat etti

Onlar âlî bir devletin yenilmişliklerini kabullenemeyen çocuklarıydı. Geçmişle kültür ve medeniyet anlamında bir bağları yoktu gerçi, ama yabani bir sürgün de olsalar o kökten besleniyorlardı nihayetinde. Yıllarca askerî vesayet altında preslenmişler, merkezden uzak tutulmuş, yer altına itilmişlerdi. Nasıl inanacakları bile onlara devlet eliyle dikte ettirilmiş, istihbaratla denetlenmişti.
Dinin ruhuna nüfuz edemedikleri için radikalleştiler.
Bir kimlik inşa edebilmek için “öteki”ne ihtiyaç duydular. Yahudi düşmanlığından, Batı aleyhtarlığından beslendiler. Öykülerini Ayasofya ile özdeşleştiriyorlardı. Onu özgür kılabilirlerse kendileri de özgürleşeceklerdi. Cami önlerinde “Ya Allah bismillah Allahu ekber!” sloganları atarak yıllarca sıranın kendilerine gelmesini beklediler. Kemalistlerden, ateistlerden, Alevîlerden, monşerlerden; velhasıl kendilerine benzemeyenlerden bilumum nefret ettiler. Ezanı Türkçe okutanlardan, camileri ahıra çevirenlerden, tesettüre hakaret edenlerden rövanş alabilmek için fırsat kolladılar. İntikam duygularını diri tutacak bolca malzeme vardı nasıl olsa. İtinayla “büyük görev”e hazırlandılar.
Hiç okumadıkları kitapları ellerinde sallayıp, hiç tanımadıkları âlimlerin isimleriyle oy topladılar.
Ve sonunda, biriktirdikleri mağduriyetleri dimağların üzerine boca ederek kendileri gibi ezilmiş bir halkı “dini yücelttiklerine” ikna ettiler.
Gücü ve iktidarı ele geçirince ne pahasına olursa olsun bir daha bırakmamak üzere ona yapıştılar…
Hukuk, ahlâkın asgarisidir
“Anadolu’nun kurtuluş savaşı, ruh cephesinde henüz yapılmamıştır.” diyordu Nurettin Topçu. “Bizim halkımızın belden yukarı namus anlayışı yoktur. Namus, sözünde durmaktır hâlbuki. Hür ve kuvvetli olan insan, yırtıcı olan değil, yaratıcı olan insandır. Kin ve din birleşmez. Hukuk ahlakın asgarisidir.”
Kurtuluş savaşını ruh cephesinde kazanamamış bir halkı “idare etmek” onlar için kolaydı. Belden yukarı çıkmayan bir namus anlayışı her türlü haramiliğe izin veriyordu. Namazın, orucun farz olduğu biliniyor, ama gönülden kibri, hasedi, hırsı bertaraf etmenin farz olduğu bilinmiyordu. Cürümler Müslüman kimliği altında rahatça gizleniyor, zulümler kitlelere medya üzerinden ezberletilen basit cümlelerle tevil ediliyordu.
Eşleri başörtülüydü nasıl olsa. İçki içmedikleri ve Cuma’ya gittikleri sürece yaptıkları onlara zarar vermezdi. Harp hile değil miydi şunun şurasında. Kendilerinden isteneni fazlasıyla ortaya koydukları için fecaatlerine ödül bile bekleyebilirlerdi.
Onlar buğdaysa herkes saman, onlar yahşi ise herkes yamandı. Burs verenleri, okul açanları, hicret edenleri, haram lokma yemeyenleri tehdit olarak gördü/gösterdiler. Karanlık içinde boğulurken aydınlatmayı, kurtulmadan kurtarıcı olmayı, muhtac-ı geda iken himmet etmeyi vaat ettiler.
Hiçbir konuda yalnız kalmadılar. Meğer “yaratıcı olamadığı için yırtıcı” olan “yerli” halkımız bu günleri nasıl hasretle beklemişti! Bel’am ibni Baura’yı aratmayan âlimlerimiz, Kârun’la yarışan zenginlerimiz vardı. Devlet adamlarımız kıyıcılıkta Haccac’la boy ölçüşebilir, hâkimlerimiz ataları Kadı Karakuş’un canına rahmet okutturabilirdi.
Utancı kaldırdıkları için garabetlerini örtecek perdeye de ihtiyaç duymaz oldular. Çoluk çocuğu aç kurtların önüne attı, külhanbeyliğini rayiç bir meslek haline getirdiler.
Yapılabilirliklerin bütün sınırlarını zorladılar.
Ne kaybettiklerini bilmedikleri için kayıplarını hep kazanç hanesine yazdılar.
Değil mi ki, neyi yitirdiğini anlayabilmen, kaybettiğin şeyi bir değer olarak tanımlayabilmenle mümkündür. Namusu belden yukarı çıkaramadıkları için “ahlak”ı da, ahlaksızlığı da tanımlayamadılar. Kinle dini bir gördükleri için hem dinlerini feda ettiler hem de kontrol edemedikleri öfkelerinin zebunu oldular. Dövdüklerinden özür, sövdüklerinden iltifat beklediler.
Kazanmak ve kaybetmek
“Kazanmak” onlar için sihirli kelimeydi. Seçimleri kazanınca her şeyi onunla birlikte kazandıklarını sanmışlardı. Zafer üzerine zafer zannettikleri şey yıkım üzerine yıkımdı. Rahmetten kovulduklarını bile görmediler de rahmeti kendi varlıklarının gereği sandılar. Halkın teveccühünü Allah’ın rızası ile tevil ettiler. Üzüm suyu ile değil, güçle sarhoş olup dünyevilikle vuruldular.
Mekânları genişledikçe yürekleri daraldı. Korkuları arttıkça yüzleri asıldı. Yalan söyledikçe çirkinleştiler.
Başörtüsü mücadelesini kazandılar, ama tesettürü kaybettiler.
Düşman kazandılar, ama dostlarını kaybettiler. Para kazandılar, ama insanlık onurunu kaybettiler. Makam kazandılar, ama ahlaklarını kaybettiler. Dünyayı kazandılar, ama ya ahireti…
Kaybedecekleri bir şey kalmadığında kendilerini de kaybettiler.
İyiliği yok edip kötülüğü yaydıkça canavarlaşıp fantastik kahramanlara dönüştüler.
Küfürle iman arasında çok ince, kıl gibi bir mesafede kayboldular.
Günahının mesuliyetini taşımayan bütün serkeşler gibi aşağıların aşağısına yuvarlandılar.
Hallerini en iyi tanımlayan kelime “hüsran” oldu.
Yıllardan 2016, aylardan Mayıs’tı.
Kendi sergüzeştlerini “kursakta kalan heveslerin tarihi” ya da “ruh cephesinde kaybedilen kurtuluş savaşı tarihi” olarak yazdırdılar.

PAYLAŞTweet
ÖNCEKİ HABER

Bharara’nın dosyasından 17 Aralık bakanları çıktı

SONRAKİ HABER

Kara sarımsağın faydaları nelerdir?

BENZER HABERLER

Bahis soruşturmasında Mert Hakan Yandaş, Metehan Baltacı, Murat Sancak tutuklandı
Manşet

Bahis soruşturmasında Mert Hakan Yandaş, Metehan Baltacı, Murat Sancak tutuklandı

Aralık 9, 2025
Bir hırsızlık da Kulu Adliyesi’nde: AKP’li Başkanın gelini adli emanetin paralarını soydu
Gündem

Bir hırsızlık da Kulu Adliyesi’nde: AKP’li Başkanın gelini adli emanetin paralarını soydu

Aralık 8, 2025
Saray Yargısı’nın Denizli T Tipi Cezaevindeki zulmü: Av. Süleyman Yıldırım bu hale gelene kadar tahliye edilmedi
Manşet

Rejim Yargısı, ölüm döşeğinde tahliye edildi: Cezaevinde kanser olan Av. Süleyman vefat etti

Aralık 8, 2025
Güle Güle Arif: Genç yaşta hicret diyarında vefat haberi sevenlerini hüzne boğdu
AVRUPA

Güle Güle Arif: Genç yaşta hicret diyarında vefat haberi sevenlerini hüzne boğdu

Aralık 8, 2025
NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta
Avustralya

NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta

Aralık 8, 2025
Avustralya’dan göçmen reformuna neşter: Daha adil, daha hızlı, doğru kapıları doğru insanlara açılacak
Avustralya

Avustralya’dan göçmen reformuna neşter: Daha adil, daha hızlı, doğru kapıları doğru insanlara açılacak

Aralık 8, 2025
  • All
  • Manşet
Bahis soruşturmasında Mert Hakan Yandaş, Metehan Baltacı, Murat Sancak tutuklandı
Manşet

Bahis soruşturmasında Mert Hakan Yandaş, Metehan Baltacı, Murat Sancak tutuklandı

by adminzaman
Aralık 9, 2025
0

Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı ve Adana Demirspor eski başkanı Murat Sancak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü yasa dışı bahis soruşturması kapsamında...

Bir hırsızlık da Kulu Adliyesi’nde: AKP’li Başkanın gelini adli emanetin paralarını soydu

Bir hırsızlık da Kulu Adliyesi’nde: AKP’li Başkanın gelini adli emanetin paralarını soydu

Aralık 8, 2025
Saray Yargısı’nın Denizli T Tipi Cezaevindeki zulmü: Av. Süleyman Yıldırım bu hale gelene kadar tahliye edilmedi

Rejim Yargısı, ölüm döşeğinde tahliye edildi: Cezaevinde kanser olan Av. Süleyman vefat etti

Aralık 8, 2025
Güle Güle Arif: Genç yaşta hicret diyarında vefat haberi sevenlerini hüzne boğdu

Güle Güle Arif: Genç yaşta hicret diyarında vefat haberi sevenlerini hüzne boğdu

Aralık 8, 2025
NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta

NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta

Aralık 8, 2025
Avustralya’dan göçmen reformuna neşter: Daha adil, daha hızlı, doğru kapıları doğru insanlara açılacak

Avustralya’dan göçmen reformuna neşter: Daha adil, daha hızlı, doğru kapıları doğru insanlara açılacak

Aralık 8, 2025

İLETİŞİM

info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

Sydney Ofisi telefonu

+61 02 96496006

27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

AVUSTRALYA REHBERİ

 

    • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
    • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
    • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
    • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM