Türk-Alman ilişkileri, Köln Üniversitesi’nde düzenlenen ve Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann’ın da katıldığı panelde masaya yatırıldı. Duisburg-Essen Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Burak Çopur ise AKP’nin hanedanlığa dönüştüğünü, mahkemeler dahil tüm gücün Erdoğan’da toplandığını ve ülkenin tükenmekte olduğunu kaydetti.Dış İlişkiler Enstitüsü İFA ve Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın Köln Üniversitesi’nde “Almanya-Türkiye İlişkileri, Canlı Dış Politika” konulu panelde Türk-Alman ilişkilerine mercek tutuldu. Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann, Der Spiegel’in Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan muhabiri HasnainKazim ve Duisburg-Essen Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğeretim Üyesi Dr. Burak Çopur’un konuşmacı olarak katıldığı panele Alman üniversite öğrencilerinin ilgisi yoğun oldu. Öğrencilerin bir kısmı paneli ayakta izlerken, bir kısmı anfiye giremedi.
HDP BARAJI AŞTI, BÜYÜK TERÖR SALDIRILARI BAŞLADI
Moderatörülüğünü Köln Üniversitesi’nden Prof. Dr. Thomas Jäger’in yaptığı panelde BüyükelçiErdmann,Türk-Alman ilişkilerinin son gerilimli dönemecinin 7 Haziran 2015 seçimleri ile başladığını söyledi. Büyükelçi, “Haziran’da seçimler yapıldı, Kürt partisi HDP yüzde 10’luk barajı aşmayı başardı. Ve onu, üçü Ankara’da olmak üzere terör saldırıları takip etti. 200 civarında insan öldü. Ve Türkiye ile ilgili haberler Almanya’da yakından takip edilmeye başlandı” dedi.
TÜRK VE ALMANLAR KADAR BİR BİRİNE BAĞLI BAŞKA İKİ MİLLET YOKTUR
Türk ve Alman toplumunun bir birine yakınlığının altını çizen Büyükelçi Erdmann, “Dünyamızda Türkiye ve Almanya milletleri kadar bir birine yakından bağlı başka iki millet yoktur” dedi. Bunun bir nedeninin Almanya’da yaşayan 3 milyon Türkiye kökenli olduğunu belirten Büyükelçi, bir diğer nedenin ise her yıl Türkiye’ye giden 5.5 milyon Alman turist olduğunu kaydetti. Tüm bunların dış konular olsa da iki ülkenin iç politikasını aşırı derecede etkilediğine işaret eden Erdmann, “Bu nedenle ilişkiler kötüleşirse çok kötüleşiyor” dedi.Çok diplomatik konuştuğu, reklam-tanıtım yaptığı eleştirilerine cevap veren Büyükelçi, “Ben bir devlet memuruyum ve Federal Hükümet’i Türkiye’de temsil ediyorum. Her düşündüğümü söyleyemem. Türkiye’yi eğitmekle de görevli değilim. Benim görevim Almanya-Türkiye ilişkilerinin çökmemesini sağlamak. Kelimelerimi çok iyi tartmak zorundayım. Lütfen bir çok şeyi görmeyen saf biri olduğumu düşünmeyin” diye konuştu.
ERDOĞAN KİŞİLİĞİ TÜRK-ALMAN İLİŞKİLERİNİ ÇOK ZORLAŞTIRIYOR
Der Spiegel’in eski Türkiye muhabiri Hasnain Kazim ise, AKP’nin 7 Haziran seçimlerini kaybettikten sonra Almanya’ya karşı da çok agresif bir dil kullanmaya başladığını hatırlattı. Türk-Alman ilişkilerinin kötüye gitmesinin en büyük sebebinin Erdoğan olduğunu söyleyen Kazim, “Danışmanları onu çok kötü yönlendiriyor olmalı. Erdoğan kişiliği Türkiye ile nesnel, akılcı bir ilişki kurmayı çok zorlaştırıyor” dedi.
AKP BİR PARTİDEN ERDOĞAN’IN ‘AİLE KLANI’NA DÖNÜŞTÜ
Duisburg-Essen Üniversitesi Öğretim Üyesi Burak Çopur ise Büyükelçi’nin çizdiği Türkiye resminin eski resim olduğunu, Türkiye ve AKP’nin çok değiştiğini söyledi. Çopur, “AKP bir partiden putistik bir sisteme dönüştü. AKP artık bizim bildiğimiz türden bir parti değil. AKP, bir ailenin ilgileri doğrultusunda yönetilen bir ‘aile klanı’dır. AKP prensipte artık sadece Erdoğan ve ailesi tarafından yönetiliyor. Başka gördüğünüz herşey Erdoğan’ın tek başına yönetimine hizmet etmesi içindir. Bu nedenle Türk-Alman ilişkilerinde politika da ön görülemez hale geldi” dedi.
MAHKEMELER DAHİL TÜM GÜÇ ERDOĞAN’DA TOPLANDI, ÜLKE BİTİYOR
“Türkiye artık güvenilir bir partner değil” diyen Çopur, “Türkiye artık manipülasyon ve propagandalarla yönetilen hukuksuz birdevlettir. 17 Aralık 2013’te rüşvet skandalı patladığında, hemen komplo teorileriyle cevap verildi ve halk buna inandı. Şimdi ABD’de savcı, Reza Zarrap’la ilgili rüşvet soruşturmasını başlattı. Ki Tayyip Erdoğan Zerrap için hayır sever demişti. Gezi Parkı eylemleri de karanlık güçlerin komplosu olarak nitelendirilmişti. Güya Lufthansa organize etmişti. Ve tabiiki hukuk, mahkemeler devre dışı bırakıldı. Yüksek mahkeme başkanları Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte memleketine çap içmeye gidiyorlar. Başsavcı Erdoğan’ın kızının nikah şahidi oluyor. Yani İslamcı AKP ile eski Kemalist sistem birleşti. Bu da prensipte tüm gücün Erdoğan’da toplanması tehlikesini doğuruyor. Türkiye’nin bittiği söylenebilir” tespitinde bulundu.
Avrupa Birliği’ne (AB) sert eleştiriler yönelten Çopur, AB’nin Türkiye’ye yıllarca “Üvey evlat” muamelesi yaptığını, bir barış projesi olarak İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi vaktiyle krallık olan ülkelerin demokratikleşmesine vesile olan AB’nin Türkiye konusunda sınıfta kaldığını kaydetti. Çopur, Türkiye konusunda artık o fırsatın kaçırıldığına inandığını bildirdi.
KAZİM: GAZETELER KAPATILIYOR, GAZETECİLER KORKUTULUYOR
Başkanlık sisteminin sorulması üzerine Büyükelçi, “Türk halkı isiyorsa biz kim oluyoruz ki; bize söz söylemek düşsün” derken, Kazim, anketlerin Türk halkının çoğunun başkanlığa ikna olmadığını gösterdiğini belirterek, “Türkiye’de gazeteciler artık pek de sık muhalif yazılar yazmıyor. Sadece küçük bir parça medya grubu var çok eleştirel yayın yapabilen. Ama bu gazeteler bir biri ardından işgal ediliyor, yasaklanıyor, gazeteciler korkutuluyor. Biz yabancı gazeteciler daha kritik, eleştirel ve kesin bir gözle bakmak durumundayız. Çünkü Türk gazeteciler bize diyor ki; eğer siz yapmazsanız, artık bunu kimse yapmayacak” dedi.
TÜRK TOPLUMU MEDYA İLE KOLAYCA KANDIRILIYOR
Türk toplumunun medya yoluyla kolayca kandırıldığına değinen Kazim, “Yenişafak gibi gazeteler Cumhurbaşkanı ne derse onu yazıyor. Ben, ‘Sevgili Cumhurbaşkanımızın Yahudi düşmanı’ diye nitelendirildim. Oysa ben Yahudi değilim. Bunları yazıyorlar ve insanlar da buna inanıyor. Problem bu. Televizyonlar sabahtan akşama Erdoğan’ın konuşmalarını yayınlıyor” dedi. Erdoğan’ı Putin ve Orban’a benzeten Kazim, “Bu tipik bir gidişat. Tüm gücü eline geçirmeye çalışmak ve herşeyden önce medyayı işgal etmek. Ve tüm eleştirenleri düşman olarak nitelendirmek” dedi.
İNŞA EDİLEN DEMOKRATİK BAŞKANLIK DEĞİL OTOKRASİDİR
Çopur ise Türkiye’de söz konusu edilen başkanlık sisteminin demokratik ülkelerdeki gibi bir başkanlık olmadığına dikkat çekerek, “İnşa edilmek istenen bir otokrasidir. Alaturka, yani Türk tarzı bir otokrasi. Bunun kontrol-denge sistemi yoktur. Erdoğan gücünü paylaşmayacaktır. Erdoğan, başkanlığına destek vermedikleri için HDP ile barış görüşmelerin bitirdi ve Türkiye’nin güneydoğu kentleri şimdi Suriye’nin savaş kentlerine benziyor” dedi. Türkiye’deki temel problemine vurgu yapan Çopur, “Temel problem gerçek bir demokratik kültür yok. Demokrasi anlayışında büyük açıklar var. Her zaman güçlü bir adam olacak. Eskiden Atatürk vardı, şimdi Erdoğan var. Doğum kontrolüne bile karşıyor” diye konuştu.
ZİVER ERMİŞ / KÖLN