İHSAN YILMAZ-MEYDAN
Daha önceki vahşi PKK katliamları ile ilgili olarak yazdığımı tekrar edeyim. Türkiye’de her gün bir başka kalabalık mekanda bomba patlamıyorsa, bu, devletin istihbarat ve güvenlik güçlerinin engel olabilmesinden değil, teröristlerin öyle uygun görmesindendir.
Devletin öncelikli tehditleri sıralamasında en başa “Hizmet” alındı ve IŞİD-El Kaide gibi örgütler alta itildi. 2-3 yıldır haykırıyoruz: Bunun uygulamada tektonik ve zincirleme etkileri olur. İstihbarat ve güvenlik örgütlerimiz, enerjilerinin sadece çok az bir kısmını IŞİD ve El Kaide ile mücadeleye ayırır.
İkincisi, Financial Times gazetesinin de tespit ettiği üzere, “Cemaatçi” bahanesi ile devletin istihbarat ve güvenlik teşkilatlarından suça, kire, yolsuzluğa bulaşmamış, kumar borcu vs. olmayan, AKP’nin havuç-sopa oyunlarına gelmeyecek ne kadar kaliteli uzman varsa ya alakasız yerlere atandı, ya işten atıldı ya da zindana tıkıldı. AKP, kendi suçlarının peşine düşülmesin diye ülkenin bütün bağışıklık sistemini devreden çıkardı.
Üçüncüsü, Batı’nın, acaba Mısır ve Tunus’taki gibi kolayca olur mu diye ilk 6 ay bir yıl heves ettiği ama zor olduğunu görünce ciddi uğraşmaktan vazgeçtiği Esad’ı devirme işini hırs haline getiren AKP, Esad’ın hasımlarına kim olurlarsa olsunlar göz yumdu. Türkiye, sadece IŞİD ve diğer dinci teröristler için transit yolu değil, aynı zamanda insan kaynağı. Devlet hiçbirinin üzerine gitmiyor. Çocuklarını, akrabalarını bu örgütlerden kurtarmak isteyenleri devlet görevlileri bir şekilde geri püskürtüyor.
Dördüncüsü, başkalarının ülkesinde rejim değişikliği işine girip her tür silahlı grubu destekleyenin kendi evi de camdansa o eve de taş atarlar. Hem bir taraftan, tüm İslamcı komplo kafası ile dünyayı istihbarat örgütlerinin yönettiğini, her şeyi onların yaptığını söyleyip duracaksın, hem de ondan sonra, onlar kolay lokmaymış gibi dünya fethine çıkacaksın!
Sonuçta, memleket, hem IŞİD’in hem El Kaide’nin hem de PKK’nin çok güçlü olduğu ve her türlü terör operasyonunu ve katliamı istedikleri anda ve çapta yapabildikleri korkunç bir yer haline geldi. Buna bir de bir kısım Alevilerle irtibatlı olduğu söylenen DHKP-C’yi eklemek lazım. Alevilerin sistematik olarak Erdoğan’ca aşağılanması, eziyete ve şiddete uğramaları, Gezi’de öldürülenlerin Alevi olması vs. gibi faktörler geçmişte çok kez patlamış Alevi-Sünni ya da daha doğrusu devlet-Alevi fay hattını tekrar patlatabilir. Ayrıca, Sünnici-selefist IŞİD’lerin Alevi katletmek için can attıklarını da tahmin etmek zor değil. Kendilerini korumak için bir kısım Alevilerin, bir kısım Kürtler gibi silahlandıkları duyumları giderek artan şekilde geliyor.
Bütün bunlara, AKP’nin ordu ile olan mevcut Cemaat muhalif Kürt düşmanlığına dayalı ittifakını ileride bozduğunda kullanmak üzere para-militer teşkilat olarak örgütlemeye çalıştığı mafya grupları, özel güvenlik şirketleri, Osmanlı Ocakları vs. gibi lümpen-İslamcı güruhları ekleyin. Levent Gültekin’in üst düzey bir bürokrata dayandırarak dile getirdiği ve yalanlanmayan, Erdoğan’ın “iç savaş çıkarsa, muhalifleri ezeriz” sözlerini de unutmayın.
2 yıldır, ülkede hukuk ve demokrasi olursa, AKP çok zorda kalır, onun için hukuk ve demokrasi geri dönmesin diye her şeyi yapar diye yazıp duruyorum. İç savaş ihtimalini de kaç kez yazdım. Şu anda yukarıda saydığım tehditler ve oluşumlar artık buz gibi somut. Bunların çok azı AKP’nin ya da devletin kontrolünde.
En ufak bir kıvılcımla, 4-5 farklı savaşan tarafın olduğu karmakarışık bir iç savaş çıkarsa kimse şoke olmasın!