• ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
No Result
View All Result
Home Manşet

76 yıllık ömrümün en karanlık dönemini yaşıyorum’

Temmuz 4, 2016
in Manşet, RÖPORTAJ
0
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter

“Kin, nefret, düşmanlık ülkeyi ve insanları sarmış durumda. Siyasetin kirlenmiş, insansızlaşmış nefret dili artık işe yaramıyor. İnsanların yüreğine dokunmak, yüreğimizi birbirimize açmak gerekiyor. Ben edebiyatın gücüne hâlâ inanıyorum.”

Oya Baydar bir romancı, öykücü; aynı zamanda bir aktivist, eylemci, gazeteci… Uzun zaman sosyalist siyasetin içerisinde yer almış, bu uğurda tutuklanmış, sürgün yaşamış bir isim. Oya Baydar, ülkenin doğusunda yaşananlar sıcaklığını koruyorken; savaş naralarının bütün sesleri bastırdığı bir zamanda değerli bir işe girişti. Diyarbakır’da yaşanan çatışmaları, hendek savaşlarını, ölümleri, acıları kendi tanıklığıyla ‘anlatı’ya dönüştürdü. “Surönü Diyalogları” ile bir barış çığlığı atan Baydar’la Türkiye’nin meselelerini konuştuk.

Sur’da yaşananları kaleme aldığınız son kitabınızda bir çığlık atıyorsunuz. Aynı tonu t24’teki yazılarınızda da görmek mümkün. Artık konuşarak kimse kimseye sesini duyuramıyor mu?

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Rejim Yargısı, ölüm döşeğinde tahliye edildi: Cezaevinde kanser olan Av. Süleyman vefat etti

Güle Güle Arif: Genç yaşta hicret diyarında vefat haberi sevenlerini hüzne boğdu

NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta

Silah sesleri, ölüm çığlıkları, nefret haykırışları arasında barışın, kardeşliğin, vicdanın sesini duyurmak çok zor. Birbirimizle konuşma, anlaşma imkânımız gitgide azalıyor. Surönü Diyalogları’nı tam da bu yüzden; sağırlaşmayı, diyalog ve yürek kopmasını aşabilmek için yazdım.

Ülkedeki siyasal iklimin vardığı nokta mı bu türlü konuşmaya itiyor?

Kin, nefret, düşmanlık ülkeyi ve insanları sarmış durumda. Siyasetin kirlenmiş, insansızlaşmış nefret dili artık işe yaramıyor. İnsanların yüreğine dokunmak, yüreğimizi birbirimize açmak gerekiyor. Ben edebiyatın gücüne hâlâ inanıyorum.

Sözünüz yerine ulaşıyor mu peki?

Her ses bir yankı bulur, mesele sesi ulaştırabilmekte. Kendimi; bütün çifte standartları ve milliyetçiliği reddeden, ama’sız barışçı, özgürlükçü bir azınlığa mensup hissediyorum.

Yalnız kaldığınızı düşünüyor musunuz?

Evet; azınlığız ama yalnız değiliz. Hâlâ insana ve vicdana inanıyorum.
Türkiye’nin gidişatıyla ilgili; Saray’dan ve iktidardan rahatsızlığını dile getirenler az değil fakat bir o kadar da -belki daha fazlası- memnun olan ya da memnunmuş gibi yapan bir kitle var?..
Geniş kitleler, her yerde ve her zaman güçlü olana, iktidara yakındır. Özellikle biat ve tevekkül kültürünün etkisindeki muhafazakâr kesimlerde bu yakınlık daha belirginleşir. Kitleler; yani “normal yurdum insanı” sizin/benim endişelerimi duymaz. Temel ihtiyaçları karşılandığı sürece, “beni sokmayan yılan bin yaşasın” mantığıyla, ülke diktatörlüğe doğru mu gidiyor, yargı erki berhava mı edildi, özgürlükler kısıtlanıyor mu: kitlelerin pek umurunda olmaz. Ayrıca güvensizlik ortamı, istikrarsızlık, çeşitli korkular, kitleleri güçlü sandıkları Reis/Führer/Şef çevresinde toplar. Buna bir de dev bir propaganda ve bilinç çarpıtması operasyonunu ekleyin… Bence “memnuniyet”ten değil “zorunlu rıza”dan söz etmemiz gerek. Gidişatın olumsuzluğu, hatta vahameti konusunda yanıldığımı sanmıyorum.

Sizi bu iktidarda en çok ne rahatsız ediyor?

Bu iktidarın beni en çok rahatsız eden yanı, tek adamın keyfî uygulamalarının norm haline getirilmesiyle totaliter bir toplumun hedeflenmesi. En tepeden başlayan lümpen dilin, nefret söyleminin kitlelere yayılarak toplumu cepheleştirmesi, çürütmesi, vicdan ve ahlâk erozyonu yaratması.

Türkiye’nin sorunu  Erdoğan’da mı düğümleniyor?

Bu; Erdoğan’ı da aşan bir zihniyet ve bu zihniyet temelinde bir rejim değişikliği sorunu. Ne var ki, bu zihniyet ve siyaset tarzı Erdoğan’da somutlanıyor. Tarihte kişinin rolü önemlidir. Mesela İkinci Dünya Savaşı kaçınılmazdı ama Hitler olmasaydı Yahudi soykırımı olmazdı. Erdoğan’ın kişiliğinin ve partisi üzerindeki mutlak otoritesinin vahim gidişattaki payı görmezden gelinemez.

Gerek Ergenekon davaları sürecinde gerekse 2010 referandumunda “yetmez ama evet” diyerek AK Parti’ye destek vermiştiniz. Pişman mısınız?

“Yetmez ama evet” meselesi başıma bela oldu, ulusalcı kesimlerde de siyasî değil, psikolojik bir hastalığa dönüştü. “Sol” mahalleye, ulusalcılara, demokrasiyi sadece kendileri için isteyen seçkincilere, istemezükçülüğü muhalefet sananlara yetmez ama evet’in anlamını anlatmak mümkün değil.

Neden?

Kökü çok derinlerde olan bir yenilmişlik duygusu içindeler ve bu yenilginin nedenleri üzerine düşünmek yerine, ağırlığını farklı düşünenlere yükleyerek rahatlıyorlar. Ben AKP’ye hiçbir zaman oy vermedim, parti olarak desteklemedim. Sosyalist kökenimden, dünya görüşümden, kültürel kodlarımızın farklılığından tutun da ateist olmama kadar, bu çizgi ve ideolojiyle kan uyuşmazlığım var.
BİR ÖZELEŞTİRİ YAPMAM GEREKİYORSA…

Eleştirilere yine de bir cevabınız vardır…

Bana doğru gelen bir düşünceyi, bir icraatı kimden geldiğine bakmadan, menşeini sormadan desteklerim. 1981 darbe anayasasının bazı antidemokratik maddelerinin değiştirilmesini halkoyuna sunan 2010 referandumunda evet oyu kullandım çünkü getirilen değişiklikler daha demokratikti, sivilleşmeye dönüktü, darbe anayasasında delikler açıyordu. Bugün de olsa, belki birkaçı hariç, o maddelere yine evet derim. Nitekim AKP bütün o demokratik özlü maddeleri geri aldı ve tümünü eskisinden beter hale getirdi. Bir özeleştiri yapmam gerekiyorsa, ki gerekiyor; demokrasiyi ilerletebilecek o maddelere evet dediğim için değil, AKP’nin gerçek yüzünü ve özünü doğru değerlendirmemiş, özellikle Erdoğan faktörünü hesaba katmamış olduğum içindir bu. Şimdi, Müslüman demokrat olunabileceğini ama siyasal İslam’ın özü itibarıyla demokrasiyle, özgür sivil toplumla bağdaşmadığını düşünüyorum.

DERİN DEVLET ERDOĞAN’I TESLİM ALDI

Doğu Perinçek, en mutlu zamanlarını yaşıyor. Veli Küçük yeniden protokole girdi. Bu bize neyi gösterir?

Gladyo’nun, derin devlet çetelerinin Erdoğan’ı ve iktidarı teslim almış olduklarını gösterir. Bunda o davaları sürdüren, şimdi “paralel” denilen yapıya bağımlı yargının payını da unutmamalıyız. O davalardaki hukuk dışı uygulamaların yargıya güveni sıfırlaması olmasaydı, Gladyocu katiller, darbeci paşalar şimdi mağdur kahramanlar olarak aramızda gezemezlerdi.
Yazılarınızda gelecekle ilgili fazla ümitvar konuşmuyorsunuz. “Bekleyin, daha dibe vurmadık…” diyorsunuz…
Evet, 76 yıllık yaşamımın en umutsuz, en karanlık dönemini yaşıyorum. Ama şafaktan önceki an gecenin en karanlık ânıdır, denir; bununla teselli bulalım.

Buradan çıkış nasıl mümkün olacak?

Çözümün birinci adımı, mevcut iktidarın ve en tepedeki muktedirin değişmesidir. Şu sıralarda çok sıkıştıkları; Rusya’dan özür dileme, İsrail’le anlaşma, Suriye politikasında U dönüşe hazırlanma gibi gelişmelerden anlaşılıyor. Ancak Kürtlerle savaş barışçı çözümle sona erdirilmeden, Kürt halkına yönelen fiilî düşmanlık ve tenkil politikalarından vazgeçilmeden; çoğunlukçuluk değil çoğulculuk benimsenmeden; topyekûn bir toplumsal vicdan onarımına girişilmeden ülkeye dirlik düzenlik gelebileceğini beklemek safdillik olur.

 

PKK, şiddeti kentlere indirerek Kürtlere ağır bedel ödetti

Sur’da yaşananları edebiyatçı kimliğinizle “anlatı”ya dönüştürdünüz. Tarihe not düştünüz. Kürtleri ve Türkleri yakın gelecekte neler bekliyor?

Bu gidişte ısrar edilirse; Doğu’da kalmayıp Batı metropollerine de inen savaş ve terörün şiddetlenmesini; ülkemizin bir bölümünün cayır cayır yanmasını, yakılıp yıkılmasını; halkımızın dörtte birinin derin acılarını ve sadece yüreklerin değil toprağın da kopmasını göze almışız demektir. Savaşta son sekiz ayda toplam ölü sayısı (şehit, sivil halk, Kürt silahlı hareketi, vb.) on bine yaklaşıyor. Bu ülke, bu kadarını kaldıramaz. PKK’nın, gücünü abartarak ve uluslararası konjonktürü yanlış okuyarak Erdoğan’ın savaş oyununa geldiğini; savaşı, şiddeti kentlere indirmekle kendi topuğuna vurduğunu ve halkına ağır bedel ödettiğini düşünüyorum. Ama asıl sorumlu her zaman devlet ve iktidardır. İpler onun elindedir, oyun kurucu odur. Bu yıkımda ve bölünmede hem siyasî hem de ahlakî sorumluluk iktidara aittir.

“Cemaatin başına gelenler…”

Cemaat’e dönük operasyonlar iktidarın kendisine muhalif gördüğü bütün kesimleri yok etme, kaynaklarını kurutma kararlılığının bir parçası. Aynı zamanda da, devlete ve orduya tek başına hakim olarak öngördüğü rejim değişikliğini gerçekleştirme operasyonu. Ancak Cemaat’in başına gelenlerden daha vahimi Kürt hareketine karşı uygulandı, uygulanıyor; bunu da unutmayın.

Oya Baydar

1940 doğumlu. 1964’te İÜ Sosyoloji bölümünü bitirdi. 12 Mart askeri müdahaleleri sırasında sosyalist kimliği nedeniyle tutuklandı ve çalıştığı üniversiteden ayrıldı. 12 Eylül darbesi sırasında yurtdışına çıktı, 12 yıl boyunca Almanya’da sürgünde kaldı. T24 internet sitesinde yazıyor.

Murat TOKAY –yarına bakış- KONUŞTUKÇA

PAYLAŞTweet
ÖNCEKİ HABER

Gelibolu Camii iftarına üst düzey katılım

SONRAKİ HABER

Ramazan Bayramı coşkusu ilk Avustralya’dan başladı

BENZER HABERLER

Saray Yargısı’nın Denizli T Tipi Cezaevindeki zulmü: Av. Süleyman Yıldırım bu hale gelene kadar tahliye edilmedi
Manşet

Rejim Yargısı, ölüm döşeğinde tahliye edildi: Cezaevinde kanser olan Av. Süleyman vefat etti

Aralık 8, 2025
Güle Güle Arif: Genç yaşta hicret diyarında vefat haberi sevenlerini hüzne boğdu
AVRUPA

Güle Güle Arif: Genç yaşta hicret diyarında vefat haberi sevenlerini hüzne boğdu

Aralık 8, 2025
NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta
Avustralya

NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta

Aralık 8, 2025
Avustralya’dan göçmen reformuna neşter: Daha adil, daha hızlı, doğru kapıları doğru insanlara açılacak
Avustralya

Avustralya’dan göçmen reformuna neşter: Daha adil, daha hızlı, doğru kapıları doğru insanlara açılacak

Aralık 8, 2025
Açıkyörük’ün aşı ve işi gasp edildi: Limon satarak geçinen KHK’lı vefat etti
Gündem

Açıkyörük’ün aşı ve işi gasp edildi: Limon satarak geçinen KHK’lı vefat etti

Aralık 8, 2025
Sınırsız kontenjan
Manşet

Kore, Açe ve dünden bugüne dostluklar!

Aralık 7, 2025
  • All
  • Manşet
Saray Yargısı’nın Denizli T Tipi Cezaevindeki zulmü: Av. Süleyman Yıldırım bu hale gelene kadar tahliye edilmedi
Manşet

Rejim Yargısı, ölüm döşeğinde tahliye edildi: Cezaevinde kanser olan Av. Süleyman vefat etti

by adminzaman
Aralık 8, 2025
0

Bir bacağını cezaevinde kaybetti, kanser ilerledi, doktor raporlarına rağmen tahliye edilmedi. “Cezaevinde kalamaz” raporlarına rağmen geri gönderildi. Ölüm döşeğinde serbest...

Güle Güle Arif: Genç yaşta hicret diyarında vefat haberi sevenlerini hüzne boğdu

Güle Güle Arif: Genç yaşta hicret diyarında vefat haberi sevenlerini hüzne boğdu

Aralık 8, 2025
NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta

NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta

Aralık 8, 2025
Avustralya’dan göçmen reformuna neşter: Daha adil, daha hızlı, doğru kapıları doğru insanlara açılacak

Avustralya’dan göçmen reformuna neşter: Daha adil, daha hızlı, doğru kapıları doğru insanlara açılacak

Aralık 8, 2025
Açıkyörük’ün aşı ve işi gasp edildi: Limon satarak geçinen KHK’lı vefat etti

Açıkyörük’ün aşı ve işi gasp edildi: Limon satarak geçinen KHK’lı vefat etti

Aralık 8, 2025
Sınırsız kontenjan

Kore, Açe ve dünden bugüne dostluklar!

Aralık 7, 2025

İLETİŞİM

info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

Sydney Ofisi telefonu

+61 02 96496006

27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

AVUSTRALYA REHBERİ

 

    • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
    • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
    • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
    • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM