Avustralya’nın neredeyse tam ortasında, çorak ve dümdüz ovada yer alan Ayers Kayası(Uluru) görenleri şaşırtıyor. Bu yaşlı kızıl kaya kütlesi, milyonlarca yıldır rüzgarların savurduğu kumlarla aşınarak meydana gelmiş. Avustralya yerlileri Aborjinler için kutsal olan bu kaya, günümüzde Avustralya’nın sembollerinden biri haline gelmiş.
Güneşin konumuna göre gün içerisinde renk değiştiren Ayers Rock, şafak vakti turuncu, gün içerisinde paslı kahverengi, gün batımında ise inanılmaz güzellikte bir kızıl renge bürünüyor.
Çölün ortasında yanan bir kor gibi görünen kaya, 1870 yılının başlarında Ernest Giles ve William C. Rose isimli iki kaşif tarafından keşfedilinceye kadar, hiçbir Avrupalı tarafından görülmemişti. Daha sonraları Güney Avustralya Bölgesi başbakanı olan Sir Henry Ayers adına ithafen bu kutsal kayaya Ayers Rock dendi.
Avustralya’nın göbeğinde, Alice Springs Kasabası’na 450 km’e uzaklıkta bulunan Ayers Rock, isminin ilk akla getirdiği gibi aslında tek parçadan oluşan dev bir kaya değil. Çoğu kaynaklarda dünyanın en büyük tek parça çakıl taşı olarak geçiyor, oysa bu bir ynalış bilgi. Yeryüzü hareketleri ile 500 milyon yıl önce yukarıya doğru itilmiş olan bir kumtaşının büyük bir bölümü yer altında bulunuyor.
Ayers Rock’un Kuzey Doğu tarafında yer alan 150 metre yüksekliğindeki dilim Kanguru Kuyruğu adıyla anılıyor. Kayalığın etrafında tam bir tur yürüyüş 4 saat sürüyor, uzunluğu ise 10 km.
Kütlenin 348 metre yükseklikte olan, yassılaşmış tepesi, inselberg veya ada dağ olarak adlandırılıyor. Yaklaşık 3 km uzunluğundaki Ayers Rock üzerinde çok sayıda oyukla görülebiliyor. Çoğu yerde tepesinden aşağıya doğru akan suların yarattığı oyuklar kayaya etkileyici bir görünüm kazandırmış. Kayanın yamacından aşağıya inen bir siyah çizgiler şeklindeki oyuklardan, yağış sezonda şelaleler dökülüyor.
Kayalığın bazı bölümlerinde küçük göletler oluşturan yağmur suları, bu civarda yaşayan canlılar için de bir yaşam kaynağı. Kayanın güney ucundaki Maggie Kaynakları olarak bilinen gölet, en kurak mevsim dışında, hemen her zaman su bulunduruyor. Diğer göletler ise, birkaç hafta veya ay içerisinde kızgın çöl sıcaklarına dayanamayıp kuruyor.
Bu göletlerde yaşayan ve boyları 1.8 metreye kadar uzayan son derece zehirli yılanlar, Aborjinler tarafından kutsal kayanın koruyucusu olarak kabul ediliyor. Kangurular, wallabiler, 150’ye yakın kuş türü ve yabani deve yine bu civarda yaşıyor. Bunun dışında çok çeştili cinte kertenkele, kurbağa, keseli köstebek ve fare, bu ekolojinin bir parçası olarak bu bölgede yaşamını sürdürüyor.
Bölgede yaşayan Aborjin kabilesi olan Anangu halkı, bu kayalığı Uluru olarak adlandırıyor. Binlerce yıldır yaşamlarının merkezi olan bu kayaya büyük bir saygı duyuyorlar. Aborjin dilinde ‘gölgeli yer’ anlamına gelen kayalığın üzerindeki her oyuk, her mağara, her detayın onlar için önemli bir anlamı bulunuyor.
Çoğunluğu Mutitjulu ve Kantju koyaklarında, kül ve odun kömürleriyle yapılmış Aborjin duvar resimleri Uluru’nun duvarlarını süslüyor.
Uluru’ya komşu Kata Tjuta kayalıkları ile birlikte UNESCO Dünya Kültür ve Dünya Doğa Mirası Listesinde yer alıyor. 1985 yılında bu yana 1,400 km kare genişliğinde olan bu bölge Uluru-Kata Tjuta Milli Parkı olarak ilan edilmiş.
Uluru nerede
Uluru, Alice Springs kasabasının yaklaşık 400 km güney batısındaki Yulara yerleşim merkezinin yakınında yer alıyor. Her yıl 50 bini aşkın turist ziyareti alan Uluru, Avustralya’nın Kuzey Eyaleti (Northern Territory) toprakları içerisinde yer alıyor. Alice Springs, Queensland eyaletine 1180 km; Darwin’e 1490 km uzaklıkta bulunuyor
Ne zaman gidilir
Her mevsim gidilebilir, ancak bu bölge Haziran-Temmuz aylarında gece çok soğuk; Kasım-Aralık ayalarında ise çok sıcak. Ocak ve Mart aylarında ise çok rüzgarlı olabiliyor. Benim bulunduğum Haziran döneminde kiraladığım arabanın camları buz tutmuştu, ancak gündüz sıcaklıkları makul düzeydeydi.
Uluru’ya nasıl gidilir
Qantas havayolları, Darwin, Sidney, Melbourne, Brisbane, Adelaide, Cairns ve Perth şehrinden Alice Springs’e günlük uçuşlar düzenliyor. Qantas havayolları Uluru’ya direk uçuşlar da yapıyor.
Adelaide üzerinden The Ghan Railway treniyle de ulaşmak mümkün. Bu ünlü tren ile Alice Springe ulaşmanın maliyeti, uçak biletinden daha pahalı olabiliyor. Alice Spring’den karayolu ile gitmek mümkün.