ENES CANSEVER-
Dünya, bilinçli bir şekilde ‘ırk ve inanç’ eksenli bir çekişmeye ve kutuplaşmaya doğru sürükleniyor. Özellikle Avrupa’da, bu dönemde çok daha farklı bir boyut alıyor. Irklara ilişkin ilk sınıflandırmalardan birini, Alman anatomi ve fizyoloji bilgini Johann Friedrich Blumenbach, 1752-1840 yıllarında yapmış.
Avrupa’da ve Batı dünyasında ırkçılık hep vardı. Bu durum, Irkçılığın hiç oradan gitmediğini, basit bir önyargı olmadığını, uzak, geçmişe ait duygulardan ibaret olmadığını gösteriyor. Aslında ırkçılık hiçbir zaman tek başına anlam da ifade etmiyor, etkisi de pek olmuyor, başka kavramlarla bir araya gelince çok daha tehlikeli bir hal alıyor. Etnik, cinsiyet ve inanç ayrımcılığı gibi hassas konularda düşünülmeden söylenen sözler, atılan adımlar ve ortaya atılan fikirler bu dönemde çok daha büyük bir tehlikeyi tetikliyor.
Özellikle radikal siyasetçiler ve sağ partiler, söylemini, oy devşirmek için bu dönemlerde ‘etnik ve inanç’ eksenli politikalara dönüştürüyorlar. Popülist söylemler, göçmen ve yabancı fobisinin temelinde de etnik ve inanç ayrımcılığı yaşanıyor. Canlı örnek mi? Başkan adayı Donald John Trump Amerika’dan, Hollandalı Milletvekili Geert Wilders Avrupa’dan, galiba Queensland Senatörü Pauline Hanson de Avustralya’dan, etnik ve inanç eksenli ırkçılığı körüklemeye devam edecekler. ABD’de yapılacak başkanlık seçimi çok şeye gebe… Avrupa’da da günden güne gidişat zorlaşıyor…Suriye’deki drama sesiz kalan Avrupalıların hazin duruşunun altında bu yatmıyor mu?
Kıta Ülkesi Avustralya…
Allah’tan Avustralya’da makul ve makbul siyasetçiler, bu duyarsız siyasetçilerin önünü kesiyor. Başbakan Vekili Jackie Trad, Queensland Basın klübünde yaptığı açıklamada, Senatör Hanson’un Müslüman toplumuna yönelik geçen hafta Başkent Canberra senato salonunda yapmış olduğu açıklamaya tepki göstererek, bu talihsiz açıklamanın, Queensland’ın itibarına zarar verdiğini söyledi. Açıklamaların kabul edilemez olduğunu ifade etti. Ne kadar da doğru ve yerinde bir tepki değil mi? Senatör Pauline Hanson, sadece Queensland’ın değil, hoşgörülü, demokratik ve özgür Avustralya’nın itibarını zedeliyor. İşin doğrusu, Liberal-Ulusal Parti Koalisyonu milletvekili George Christensen’ın da, Hanson’un ‘değirmenine su taşıması’, bu yanlış duruşun geleceği hakkındaki endişeleri daha da arttırıyor.
Neyse ki, Federal Başbakan Malcolm Turnbull’un da bu konuda, önceki günkü açıklaması ve gazetemize manşet olan sözleri ve duruşu, Müslümanların gönlüne su serpti. Suç işleyenlere bakarak tüm Müslümanların aynı kefeye konulamayacağını hatırlattı Başbakan Turnbull. Müslümanları suçlayıcı konuşmalar yapan iktidar ve muhalefet partili siyasetçilerin, aşırı uçların eline fırsat verdiklerinin altını çizen Federal Başbakan, Avustralya’nın dünyanın öncü “çokkültürlü” ülkelerinden olduğunu hatırlattı. Farklı dini inançlara mensup Avustralyalılar gibi; Müslümanların da ülkenin kültürlerine katkı sağladığının altını çizdi Turnbull.
Yarım milyon Müslümanın varlığı
Hollanda’da Irkçı ve Müslüman düşmanı Hollandalı Milletvekili Geert Wilders, seçilmesi halinde camilerin kapatılması, Kuran’ın yasaklanması ve sınırların mültecilere kapatılması gibi akıl almaz vaatlerde bulundu geçen hafta. Bundan dört yıl önce Sydney’e kin kusan konuşmalarda bulunmak üzere gelen Wilders, gelen tepki üzerine, programlarını sınırlı ve herkese açık yapamamıştı. Kısacası ırkçı söylem ve eylemlere, Avustralya’da yer de, ekmek de yok. Öyle de olmalı. Çünkü Avustralya bir başka ülkeye benzemez. Sadece NSW’de toplumun üçte biri yurtdışında doğan/ bir başka toprağın insanı. 200’den fazla dil konuşuluyor bu ülkede. Hollandalı siyasetçiye üç yıl önce tepki gösteren bugünkü Hazine Bakanı Scott Morrison şu ifadelerle tepki göstermişti: “Avrupa gelip Avustralya’dan hoşgörü dersini alsın. Zengin çok kültürlü ortamı görsün, tanısın. Kin ve nefret söylemini buralara taşımasın.”
Bundan yıllar önce Auburn Gelibolu Camii’nin kapısına domuz kafasını asan anlayışın, önce ki gün Almanya’da Essen Merkez Yeni Camisi’nin bahçe giriş kapısına domuz kafasını asması, tesadüf veya bir rastlantı olabilir mi? Siyaseti, günlük popülist söylemlere alet edenlerin bu ‘domuz kafalarıyla’ bir ilişkisi veya payı yok mu sizce?
Sonuç olarak, Senatör Hanson başta olmak üzere Hollandalı Milletvekili Wilders ve diğerleri, Avustralya’nın hoşgörüsüne ve demokrasisine katkı sağlayamıyorsa en azından zarar vermesinler. e.cansever@yepyeni.zamanaustralia.com.au