Herkesin gözü önünde insanlığı mağara devrine çağıranlar bildiğini okumaya devam ediyor. Ne ‘yaptığınız zulümdür, günahtır’ diyene kulak asan var, ne de ‘yaptıklarınızın mer’i, şerr’i, moden hukukta yeri yok, suçtur’ diyeni dinleyen. Her gün ayrı bir mağduriyet her gün onlarca yeni eziyet, işkence, cefa…Bugün sosyal medyaya bir fotoğraf düştü. Duvar dibinde, bulduğu tahta üzerine büzülmüş şekilde uyuyan adı meçhul bir sabi. İsminin ne olduğu akıllara bile gelmiyor. Zira artık o bizzat dramın adı olmuş.
15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrası hiçbir suçu olmadığı halde bedel ödetilen, işinden atılan, mesleğinden men edilen 10 binlece öğretmenden biririnin oğluymuş. Son olarak lojmandan da atmışlar babasını. Yuvalarını dağıtanlar, onlara alkış tutanlar belki utanır mı umuduyla paylaşılmış Twitter’da mahsun kare…
Altına üç küçük cümlelik not düşülmüş: ”Lojmandan atılan öğretmen oğlu. Taşınırken bulduğu tahtanın üzerinde uyumuş. Buna yürek dayanmaz OHALdeKHKmağduruyuz.”
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e, ‘Ne olur bunları görün.’ diye sitem edimiş bir alttaki satırda. Haber bültenlerinde, acılara bigane kalan gazetecilere ‘Bunların haber değeri’ harırlatılmış.
Fotoğrafa bakıp yürek burkulması yaşamamak ne mümkün; insan olan vicdan taşıyan için tabi… Bir sonuç vermeyecek elbet ne bu fotoğraf ne de bu satırlar. Ama tarihe maletmek lazım acıları. Dualara vesile kılmak lazım dramları. Gözlerden, kulaklardan, yüreklere yol kılmak lazım bu zulümleri.
Evet söz tükendi…
Denilmeyen birşey, ifade edilmeyen gerçek, kurulmadık cümle kalmadı. Firak fersah fersah, cehalet diz boyu, vicdan fukaraları dört bir yanda… Hepsi birlik olmuş, beyhude yorulmayın kapılar sürmelidir diye ezanın cefanın tarafı olmuş.
Cehalet, asabiyete büründüren zandır, ruha eza veren hardır
Kim olduğunu unutan bir insan için sinsice bekleyen nefsi farktır
Kalbinin nidasından uzaklaşan canın, hüküm ihdas eden sancısıdır
Ne kerih bir nazardır, vicdanları sızlatan acıdır, mizan iyi ki haktır. tr724.com