AKP iktidarının, “Bylock listeleri” üzerinden on binlerce insanı tutuklamak için başlattığı operasyonların kanunlar nezdinde bir karşılığı olmayınca, Emniyet’ten tüm birimlere skandal bir yazı gönderildiği bildirildi. Bylock listeleri kapsamında gözaltına alınanların, sıkı biçimde sorgulanması, ifadeleriyle Bylock gözaltısı evraklarının desteklenmesi gerektiği, aksi halde sadece Bylock indirme nedeniyle gözaltının mahkeme nezdinde delil olmayacağının vurgulandığı Emniyet yazısında, konuya tüm şubelerin hassasiyet göstermesi isteniyor. Google Play ve Appstore’dan tüm dünyaya açık Bylock uygulamasını yüklemenin tek başına suç sayılamayacağını çok sayıda hukukçu ifade etmişti. Hatay 2.Ağır Ceza Mahkemesi de “Suçlanan kişilerin, Bylock’u ne zaman indirdikleri, kimlerle yazıştıkları ve yazışma içeriklerinin belli olmadığını, bu durumda kişilerin sadece programı indirmiş olmakla suçlanamayacağını” belirterek kendisine sunulan bir Bylock iddianamesini oy birliğiyle reddetti. Bu arada, ByLock sisteminden AKP’li iki bakanın çıktığı belirtildi. Her iki bakanın kullandığı telefon cihazlarına bu programın yüklendiği bilgisi kesinleşti. Edinilen bilgiye göre, Emniyet ve MİT’in elinde sadece “ByLock indirenlerin listesi” olduğu söylenen bir iş listesi bulunuyor. Ancak yazışma içerikleri bulunmuyor. Hukukçular, bir kişinin herhangi bir haberleşme metodunu kullanmakla suçlanamayacağını, ancak yazdıkları ve konuştuklarında suç unsuru varsa suçlanabileceklerini vurguluyorlar. Üstelik bunun da mahkemeden her kişiyle ilgili ayrı ayrı “teknik takip kararı” alınması halinde delil olabileceğini belirtiyorlar. Kişilerle ilgili geçmişte hiçbir teknik takip kararı alınmadan mahkemeye sunulan teknik takip verileri yasal delil statüsünde değil ve mahkemelerde geçerliliği yok. Emniyet yetkililerinin de durumun farkında oldukları ve bu nedenle ByLock listelerinden gözaltına alınanlardan “örgüt delili” olabilecek ifadeler alınması gerektiği yönünde yazı gönderdiği görülüyor. Bilindiği gibi Emniyet sorgularında baskı, psikolojik şiddet ve işkence sorgu metodu olarak kullanılıyor ve pek çok kişiye zorla ifade imzalatılıyor. 15 Temmuz’dan bugüne kadar mahkemelere ifade tutanaklarından başka hiçbir delil sunulamadı.
MEMURLAR NETTEN OPERASYON HABERİ
Yapılan binlerce ByLock gözaltısında tek bir ByLock yazışmasının mahkemeye sunulamamış olması ve boş dosyalar nedeniyle mahkemeler, savcılıklar ve Emniyet arasında gerilim yaşanması üzerine medya devreye sokuldu. Memurlar.net isimli site kamu personellerine yönelik “itirafçı olmayı teşvik eden” bir yazı yayınladı. ByLock kullanmayı suçmuş gibi gösteren yazıda; herkesin tespit edildiği, kendisi teslim olup itirafçı olan memurların affedileceği, aksi halde 15 yıl hapis yatacakları, etkin pişmanlıktan yararlanmaları gerektiği ifade ediliyor. Aynı şekilde Abdülkadir Selvi de günlerdir ByLock hakkında korkutma yazıları kaleme alıyor.
MAHKEMENİN KARARI, BAZILARINI PANİKLETTİ
Öte yandan Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı Hizmet hareketine yönelik iddianamesi, 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. Mahkeme oy birliği ile hazırladığı ret gerekçesinde önemli tespitlerde bulundu. Mahkeme gerekçeli kararında N. K. hakkında silahlı terör örgüt ile bağlantılı ve üyesi olduğunun belirtildiğini, ancak FETÖ/PDY’nin örgüt olduğuna dair resmi bir belgenin bulunmadığını belirtti. Mahkeme ayrıca sanığın ByLock’u kullanmasının tek başına delil olarak yeterli olmayacağını, yazışmaların içeriğinin ve kimlerle yazıştığının da tespit edilmesinin gerekli olduğunu söyledi. İddianamenin iadesi, mahkeme başkanı ve üyelerin oy birliği ile gerçekleşti. Kararda şu ifadeler kullanıldı: “Şüpheli N. K. hakkında FETÖ/PDY isimli silahlı terör örgüt ile bağlantılı ve üyesi olduğunun belirtilmesine rağmen şüphelinin mensubu bulunduğu iddia edilen FETO/PDY isimli terör örgütünün 3713 sayılı Kanunun 1 ve TCK’nın 314. maddelerinde tanımlanan terör örgütü ya da silahlı terör örgütü olduğunu gösterir düzeyde örgütün niteliğinin hiç bir duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesine yönelik olarak bağlantısını ortaya koyacak şekilde;
a– Örgütün kuruluşu, kurucuları, amacı, stratejisi, eylemlerinin neler olduğu,
b-Türkiye’de ve Türkiye dışında, Türk vatandaşları ya da Türkiye Cumhuriyeti kurum ve kuruluşlara karşı, gerçekleştirdiği eylem ve faaliyetlerinin bulunup bulunmadığı, varsa bu eylem ve faaliyetlerinin nelerden ibaret olduğu,
c-Örgütün kuruluşu, amacı, hakkında alınan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Kararı olup olmadığı, hususlarının ayrıntılı bir şekilde araştırılarak gerektiğinde İçişleri Bakanlığı ve ilgili kurumlardan belge ve dökümanlarının temin edilmediği,
2– Şüphelinin ByLock kaydının bulunduğunun belirtilmesine rağmen ByLock programı ile ilgili araştırma yapılmadığı, şüphelinin bu programı hangi tarihte kullanmaya başladığı kimlerle ne şekilde görüştüğü ve görüşme içeriklerinin tespit edilmediği,
3-Sanıktan ele geçen dijital cihazlarla ilgili incelemenin yapılması için yazılan müzekkere cevabının beklenmediği anlaşılmakla suçun sübutuna etki edebileceği kesin sayılan bir kanıt toplanmadan iddianame düzenlendiği düşünülerek 5271 sayılı CMK’nın 174/1-b maddesi gereğince iddianamenin iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” Her türlü baskıya rağmen gerekçeli kararlarında hukuku uygulayan hakimlerin bu kararı benzer davalarda da uygulaması gerekiyor.
İKİ BAKANIN TELFONUNDA BYLOCK ÇIKTI
Şifresi kırılan ByLock sisteminden AKP’li iki bakan da çıktı. Her iki bakanın kullandığı telefon cihazlarına bu programın yüklendiği bilgisi kesinleşti. Sözcü’den Veli Toprak’ın haberine göre, telefonunda ByLock bulunan bakanlardan birinin, AKP’nin ilk yıllarından beri aktif ve önemli görevler üstlendi. Telefonunda ByLock tespit edilen ikinci bakan ise siyasette iniş-çıkışlar yaşayan bir isim. 2007’den sonra yıldızı parladı.