Avustralya ile Endonezya arasındaki telekulak krizi, Federal hükümetin ‘özür dilememe ısrarı’ nedeniyle, mevcut gerilim, tırmanmaya devam ediyor. İki ülke işbirliğini zedeleyen dinleme krizi, sıkıntılı boyuta doğru hızla ilerliyor. Telekulak iddialarına göre Avustralya, Endonezya Devletbaşkanı ve eşi ile bazı bakanların telefonlarını dinlemişti. Bunun üzerine Endonezya Dışişleri Bakanlığı, Avustralya’nın Jakarta Büyükelçisi Greg Moriarty’ı bakanlığa çağırarak bilgi istemiş, kendi ülkesinin Avustralya’daki Büyükelçisini ise geri çekmişti. Endonezya Devletbaşkanı Susilo Bambang Yudhoyono ve Dışişleri Bakanı Marty Natalegawa ise dinleme iddialarının kabul edilemez olduğunu ifade etmişti. Bu tür dinlemelerin ülkeler arasındaki ilişkilere ciddi zarar verdiğinin altını çizmişlerdi. Başbakan Tony Abbott, özür dilememe ısrarını sürdürüyor. Endonezya Büyükelçisi ise Avustralya’daki görevinin başına henüz dönmedi. Ancak, krizin en büyük faturasını yine Avustralya ödüyor. Sığınmacı tekneleri konusunda iktidara gelen her hükümet, Endonezya ile ilk görüşmesini özellikle bu konuya ayırıyor.
Diğer taraftan dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusunu barındıran Endonezya ile Avustralya’nın turizm ve canlı hayvan ticareti de büyük önem arz ediyor. Ülkeye bağlı turizm adası Bali, Avustralyalıların tercih ettiği turistik mekanların başında geliyor. Ayrıca, Endonezya’ya büyükbaş hayvan ihracatı da özellikle Kuzey Bölgesi, Batı Avustralya ve Queensland eyaletindeki çiftçilerin ekmek kapısı. Hatırlanacağı üzere, Endonezya’da bir mezbaha da kesilen hayvanların görüntüleri üzerine zamanın Başbakanı Julia Gillard, hemen ihracatı durdurma kararı almış ve tekrar başlayana kadar birçok çiftçi ve nakliye şirketleri ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştı.
Endonezya, şu anda telekulak olayından dolayı zarar gören ilişkilerin tekrar normale dönmesi sürecinde ise zaten daha önce de büyük problemler yaşayan Avustralya’ya sığınmacı teknelerini görmezlikten gelerek adeta misilleme de bulunuyor gibi. Brisbane Times Gazetesi, üst düzey bir Endonezyalı yetkilinin, bundan böyle Avustralya’ya gelmekte olan sığınmacı teknelerine engel olmayacaklarını belirttiğini yazmıştı. Abbott Hükümeti’nin de en büyük seçim vaatleri arasında, yasadışı sığınmacı teknelerinin durdurulması ve tamamen bitirilmesi konusu bulunuyor. Bu kiriz ise işin tuzu biberi oldu adeta.
Yeni Hükümet, Avustralya’ya gelen yasadışı sığınmacı teknelerini, Sınır Koruma ve Ulusal Güvenlik konuları içerisinde ele alıyor. Bu nedenle Hükümet, çoğunluğunu Ortadoğu ve Asya kökenli mültecilerin oluşturduğu yasal olmayan yollarla kıta ülkesine gelmeye çalışan teknelerin trafiğini, kamuoyundan gizlemeye çalışmakla eleştiriliyor. Abbott ise, açıklanacak bilgilerin insan kaçakçılarının işine geleceğinden, bu tutumlarında kararlı olduklarını kesin ifadelerle söyledi. Göçmen Bakanı Scott Morison’da iktidara geldikleri günden bugüne geçen sürede, tekneler ile ilgili aldıkları önlemlerle son 5 yılın en düşük rakamına ulaşıldığını açıkladı. Ancak, yasadışı göçmen tekneleri ili ilgili konular her zaman gündemdeki yerini koruyor. Geçen hafta, kamuoyundan gizlenen haberlere bir yenisi daha eklendi. Avustralya Deniz Kuvvetleri’ne ait gemiler tarafından, gelen sığınmacı teknelerinden ikisinin Endonezya’ya geri gönderilmesi, bu ülke ile mevcut olan gerginliği daha da çıkmaz bir hale getirdi. Teknelerden birinin Rote Adası yakınlarında karaya oturması ve Endonezya sahil güvenlik birimleri tarafından bulunmaları ile ilgili haberlerin kamuoyundan saklandığı ve hatta daha sonra bu konuda sessiz kalınması, belirsizlikleri daha da derinleştiriyor. Muhalefet bu sessiz kalma karşısında, şu anda sığınmacı gemilerinin akıbeti konusunda Endonezya’dan daha fazla bilgi akışı olduğunu ve Abbott Hükümeti’nin Avustralya toplumuna sorumluluklarından dolayı daha şeffaf hareket edilmesi gerekirken, tam tersine ortada saklanan bir şeyler varmış gibi bir algı oluşturulduğundan dolayı eleştirdi.
İnsan kaçakçılarının ellerine fırsat verilmemesi açısından Hükümetin attığı adımlar olumlu gibi gözüküyor. En azından artık sıklıkla batan gemileri ve yaşanan can pazarı ile ilgili haberleri duymuyoruz. Hükümet, mültecilerin güvenli olmayan teknelerle tekrar gönderilmeyeceğini açıklamıştı. Ama, derme çatma teknelerle Avustralya’ya gelmek üzere yola çıkan bu çaresiz insanların, Ulusal Sınır Güvenliği politikası adı altında tekrar tehlikeli sulara gönderip, hayatlarını riske atıp, batmalarına sebebiyet verilirse, buda başta Avustralya kamuoyu olmak üzere, tüm insanlığın vicdanında derin izler bırakacaktır.
z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au