Her günah latifelerin tahribine, ölümüne sebebiyet verir. Kalb ve ruhumuzu karartır, duyguların felç olmasına sebebiyet verir.
Nefis daima kötülük emreder ama, insan akıl ve iradesini kullanır günaha karşı direnirse, Allah da inayet buyurursa, o zaman şeytan ve nefis hiçbir şey yapamaz. İnsan nefsi emmareye fırsat vermemeli, sinyallerine, vesveselerine itibar etmemelidir. Yoksa şımarır, farkına varmadan seni yoldan çıkarır.
Nefis daima günahı hoş ve tatlı gösterir, zehirli bir bal gibi takdim eder. Bu mevzuda arkadaş seçimi çok önemlidir. Arkadaşların bir kısmı gıda, bir kısmı hava gibidir. Onlara her zaman ihtiyacımız vardır. Bazıları ilaç gibidir, arada bir ihtiyacımız olur. Bazıları da vardır ki, zehir gibidir, onlardan uzak durmalıdır.
Nefsin yolunu; imanla, ameli salihle, Hakk’a hizmetle, sabırla, ilimle, ibadet, zikir, fikir ve tefekkürle kesmek lazımdır. Buna rağmen ayağına çelme attı, seni düşürdü ve kalbini kirletti ise, derhal kalkıp silkinmeli, tevbe kurnasında güzel bir gusül abdesti almalı, yunup yıkanıp tertemiz hale gelmelidir.
Günahlarım çok deyip, hiçbir zaman ümitsizliğe düşmemeli, Allah’ın affına, rahmetine güvenip samimane teveccühte bulunarak Tevbe’de samimi olmalı, sonra da Allah’ın rahmetinden asla ümit kesmemelidir.
Efendimiz (s.a.v), ‘La ilahe illallah zikri’ni ve istiğfarını sıklıkla yapmanız üzerinize bir görevdir. Çünkü İblis; “Ben insanları günah işleterek helak ettim. Onlar ise beni, “La ilahe illallah” cümlesini söylemekle ve istiğfar etmekle helak ettiler” demekte olduğunu bildirmişlerdir. (Ebu Ya’la el Mevsili)
Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Kul bir hata işlerse kalbine siyah bir nokta konulur. Şayet o, (günahtan) vazgeçer bağışlanma diler, tövbe ed(ip Allah’a dön)erse kalbi cilalanır. Eğer (bunları yapmaz günah ve hataya) geri dönerse (siyah) nokta artırılır ve neticede bütün kalbini kaplar. İşte onların yaptıkları yüzünden kalpleri pas tutmuştur.” buyurmaktadır.
Gönülden seyyidül istiğfarla mevlanın rahmet kapısını çalmakla temizlenmeye bakmalıyız. İbrahim suresinin 22. Ayeti bu konuyu çok güzel özetlemektedir.
“Hesaplar görülüp iş tamamlanınca Şeytan onlara şöyle diyecek: “Allah size doğru vaadde bulundu. Ben de size bir şeyler vaad ettim, ama sözümden caydım. Doğrusu, benim size istediğimi yaptıracak bir gücüm yoktu. Sadece ben sizi dâvet ettim, siz de çağrımı kabul ettiniz. O halde beni ayıplamayın, kendi kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Ben, sizin daha önce beni Allah’a şerik yapmanızı da reddetmiştim.” Elbette, böyle zalimlerin hakkı gayet acı bir azaptır.
“Ey Allah’ım, Sen benim rabbimsin. Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın ve ben Senin kulunum. Ben kulluğumda gücüm yettiği kadar Sana verdiğim sözün ve Senin vaadin üzereyim. Ya Rabbi, yaptıklarımı şerrinden sana sığınırım. Senin bana ihsan ettiğin nimetleri ikrar ve itisat ediyorum. Kendi kusur ve günahlarımı da itiraf ediyorum.
Ya Rabbi, beni af ve mağfiret eyle. Zira Sen’den başka günahları affedecek kimse yoktur. (Tirmizi-Devai)