OHAL dönemini değerlendiren İHD Genel Başkanı Öztürk
Türkdoğan “Defakto başkanlık modeli OHAL KHK’leriyle hayata geçiriliyor, bu
sürecin Türkiye’ye maliyeti çok büyük olacak” dedi.Türkdoğan, bu
sürecin faturasının Türkiye’ye maliyetinin çok büyük olacağına dikkat çekti. Türkdoğan, konuyla ilgili soruları şöyle cevaplandırdı:
OHAL
gerekli miydi?
Devlet kendine OHAL ilan ettiğini söylüyor ama OHAL halka karşı
ilan edilir. ‘Devlet kendi içinde OHAL edebilir’ diye bir kavram yok. Bunu
nereden çıkardılar? Devlet kendi içerisinde ayıklama, arınma yapacaksa bunu
Meclis çoğunluğuna dayanarak her zaman yapabilir. Bu konuda onları
engelleyebilecek hiçbir şey yok.
Gözaltında işkence iddiaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hükümetin bizzat darbe teşebbüsüne bulunanlarla ilgili TV’lere
verdiği görüntüler işkence ve kötü muamele iddiaları için tek başına
yeterlidir. İnsanların donla, çıplak bir şekilde ters kelepçe ile saatlerce
bekletilmesi, aç ve susuz bırakılması, kaba dayaktan geçirilmesi, spor
salonlarının gözaltı merkezi olarak kullanılması, bütün bunlar işkence ve kötü
muamele kapsamında olan konulardır. Hükümet bunu kendisi medyaya servis
etmiştir. Dolayısıyla bu konudaki sorumlularla ilgili savcıların işlem yapması
gerekiyor ama maalesef şu ana kadar bu konuda hiçbir savcı işlem yapmadı.
KHK’leri
nasıl değerlendiriyorsunuz?
OHAL ve bu dönemde çıkarılan KHK’ler ile Türkiye doğrudan doğruya
kararnamelerle yönetilen bir ülke haline geldi. Şu anda Türkiye’nin tamamının
OHAL ile yönetilmesi kesinlikle anayasa dışıdır, hukuk dışıdır. AİHM sözleşmesi
ve BM siyasi haklar sözleşmesindeki ihlal edilemeyecek haklar kategorisine
aykırıdır. Gerçekten OHAL ile sınırlı tarzda KHK çıkarılabilir. Bu kadar geniş
kapsamlı KHK çıkaramazsınız.
OHAL’in uzaltılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Asıl amacın Türkiye’nin içinde ve dışında devam eden savaş
nedeniyle bir OHAL rejimine ihtiyacı olduğu görülüyor. Hükümet farklı
gerekçelerle bunu öne sürüyor. Gerçek gerekçeyi gizliyor bu da yetmiyor,
Cumhurbaşkanı’nın defakto başkanlık modelini OHAL KHK’leri ile hayata
geçiriyor. Siyaset bilimi bakımından, Cumhurbaşkanı 7 Haziran’dan sonra kendini
defakto başkan ilan etti. Meclis açılış konuşmasında izlediğinizde
Cumhurbaşkanı, Türkiye Anayasası’nda olmayan başkan gibi davranıyor. Bu KHK’ler
de aslında başkanlık sisteminin anayasadaki OHAL ile ilgili düzenlemeleri
çerçevesini çok aşacak şekilde uygulanması sonucunda oluyor. Cumhurbaşkanı’nın
açıklamalarına baktığınızda bu aşağı yukarı en az 12 ay daha sürecek. Yani bu
belki de birkaç yıl daha sürecek. Bütün bunlar Türkiye’nin demokratik düzenini
yok eden unsurlar. Görünüşte bir parlamento var ama o parlamentodaki çoğunluk
dahil, herhalde yavaş kaldığı varsayıldığı için Türkiye OHAL kararnameleri ile
yönetilen bir noktaya getirildi.
İnsan hakları OHAL ile
askıya alınabilir mi?
Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 15. maddesinde belirli haklar
vardır ki, bunları hiçbir şekilde askıya alamazsınız. Yaşam hakkı, işkence ve
kötü muamele görmeme hakkı, masumiyet karinesi, kimsenin dininden, inancından,
siyasi görüşünden dolayı suçlanamayacağı kuralı, suç ve cezanın geçmişe
yöneltilemeyeceği dair 5 temel kural var. Bunları askıya alamazsınız.
OHAL’in önümüzdeki döneme
yansıması nasıl olacak?
OHAL’in çok yüksek maliyeti çıkacaktır. Şu ana kadar 30 günlük
gözaltına maruz kalan herkes AİHM’ye başvurabilir. Çünkü AİHM’nin Türkiye ile
ilgili emsal kararı var 90’lı yıllardan. 30 gün gözaltıyla ilgili Türkiye bütün
vakalardan mahkum olacak. Şimdi değil ama gelecekte. Avukat hakkına erişim
konusunda mahkûm olacak. Bu kamu görevinden atılanların tamamı savunmaları
alınmadığı için eğer iç hukukta haklarını arayamazlarsa AİHM kararıyla hepsi
geri dönebilecek. Kapatılan TV’ler, mal varlığına el konulan birçok kurum ve
şirket tamamı ilerde AİHM’den geri dönecek. Bunların tamamında Türkiye’nin
hukuk düzenini değiştirmesi noktasında Avrupa Konseyi tarafından çok ciddi
uyarılara maruz kalacak. Hatta eğer böyle giderse, yani daha da kötüye giderse
Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliği tartışmaya açılabilir. Ayrıca iç hukukta
bizim mahkemelerimiz etkili kararlar almazlarsa Türkiye Azerbaycan’ın konumuna
düşecek ve iç hukuk yolu etkisiz olan bir ülke olarak bütün ihlallerle ilgili
doğrudan doğruya AİHM yolu açılacak. Bu nedenle bu sürecin Türkiye’ye
maliyetinin çok ama çok büyük olacağını düşünüyorum.Kaynak-Cumhuriyet