Avustralya ile Türkiye ekonomisi aynı dönemde yoğun bir benzerlik arz ediyor. Türkiye’de ekonomide kriz öngörüleri yapılırken, Avustralya’da da artan işsizlik oranı ile birlikte faizler rekor seviye de en düşük oranlara çekilmeye çalışılıyor. Ekonominin çıkmazlarına karşı ise liderlerin tavrı da çok dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya faizleri düşürmediği için her defasındaki baskısı, TL’nin ABD doları karşısında değer kaybına neden oluyor. Dolar fireni patlamış kamyon gibi, her gün yeni bir rekor kırıyor. Ekonomi uzmanları, muhtemelen doların 3.5 seviyesine çıkacağından ve reel sektöre etkisinin ise önümüzdeki ay açıklanacak enflasyon rakamları ile ortaya çıkacağını belirtiyorlar.
Avustralya’da ise işsizlik oranı son 12 yılınen yüksek rakamlarında seyrediyor. Onun için Merkez Bankası 2015 büyüme ve enflasyon beklentilerini düşürerek işsizliğin daha da artacağı tahmininde bulunmuştu. Ancak geçen hafta İstatistik Kurumu’nun Sydney’de yaptığı açıklamaya göre; işsizlik oranının yüzde 6.4’ten yüzde 6.3’e gerilediği açıklanınca, az da olsa morallere pozitif katkı sağladı. Rekor kıran işsizliğe rağmen, Federal Hükümet, “Ey Merkez Bankası” diye feryad-u figan koparıp, merkez bankasına müdahale de bulun(a)mıyor. Çünkü Avustralya’da Merkez Bankası, tam anlamıyla bağımsız hareket ediyor. Yükselen işsizlik karşısında, Merkez Bankası’nın Başkanı, her hangi bir baskıya maruz kalmıyor. Her ay toplanarak, ülke çıkarları için gerekli önlemleri ve tedbirleri gözden geçirerek, alınan kararları uyguluyorlar. Onun için nasıl işsizlik rekor seviyede seyrederken, faizler de; buna orantılı olarak en düşük seviyeye inmiş durumda. Muhalefet Hazine Bakanı Chris Bowen’ın da bu hafta gazetemize verdiği özel röportajda belirttiği gibi; Merkez Bankası’nın kararlarının bağımsız olmasının gerektiğini vurgulayarak, “Bazen çok zor kararlar vermek gerekebilir. Biz politikacılar olarak bu kararı bankaya bırakıyoruz. Bu nedenle Merkez Bankası’nın bağımsızlığından yanayız.” diyor. Kredi faizi, yüzde 2.25’la çok düşük bir seviyede. Ekonomi uzmanları önümüzdeki dönemde, faizlerin yüzde 2’ye kadar gerileyeceğini belirtiyorlar.
İş imkânlarının azalması tüketici güveni ve harcamalarını da düşürüyor. Hükümetin giderek büyüyen bütçe açığını azaltmak için yaptığı kesintiler ise durumu daha da zorlaştırıyor. İşsizliğin, Çin’in maden taleplerindeki azalma ve Broadmeadows’daki Ford otomobil fabrikası ile Adelaide’daki Holden fabrikasının kapanması ile daha da artacağı ve buna bağlı olarak suç oranlarının da fazlalaşacağı endişeleri gündemde. Daha önce Holden, Ford ve Toyota fabrikaları, Avustralya dolarının değerinin yüksek olması, işçi maliyetleri ve ekonomik kapasite azlığı gibi sebeplerden dolayı 2017’de üretimlerini durduracaklarını açıklamışlardı. Tabii Ford’un kapanmasının Broadmeadows gibi işsizlik seviyesinin yüzde 27 gibi yüksek olan bir bölge için ne kadar daha vahim olacağı çok aşikâr. Toplumumuzun da en yoğun yaşadığı semt olan Broadmeadows, Victoria Otomobil Kulübü tarafından yapılan bir analize göre, ortalama her 32 evden birine hırsızın girmesi ile, 2014 yılında hırsızlık da eyaletteki en kötü semtler arasında yer alıyor. Güney Avustralya eyaletindeki Holden ’in bulunduğu bölgede Broadmeadows’dan çok farklı değil. Fabrikanın 2017 yılında kapanacağını açıklamasından sonra en yakın semt olan Elizabeth’de, işsizlik yüzde 33’e sıçradı. Bu bölge de Başkent Adelaide şehrinde, suç oranı en yüksek üçüncü semt.
Başbakan Abbott, Brisbane’da yapılan G20 Liderler Zirvesi’nde; “Ülke olarak, bu zirvede işsizlik problemi, küresel ekonominin güçlendirilmesi ve global kuruluşların güçlendirilmesi gibi üç konuyu gündeme aldık” demişti. Herhalde, bu ifadelerini hatırladı ve işsizliğin doğuracağı olumsuzlukların da farkında oldu ki, Otomotiv Dönüşüm Programı kapsamındaki 500 milyon dolarlık, sanayi yardımının kaldırılması, konusunu gündeminden çıkardı. Otomobil fabrikalarının kapanmasıyla birlikte bu fabrikalara yedek parça üreten yan sanayi de nasibini alacak ve binlerce çalışan, işinden olacaktı. Fabrikaların kapanmasının 100 bin kişiyi etkileyeceğinden bahsediliyor. Hükümetin geçte olsa sektöre yapacağı yarım milyon dolarlık katkının en azından yan sanayinin bir müddet daha ayakta kalmasına yardımcı olacağını ümit ederiz.
z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au