Tek Foods Yönetim Kurulu Başkanı Muhittin Tercan; ”Kaliteye çok önem veriyorum. Ama ondan daha önemlisi, prensiplerimiz var. Onun için iş hayatındaki prensiplere riayet ederek yaşayışımızla, hareketimizle temsil vazifemizi iyi yerine getirmemiz gerekiyor. Evladımıza yedirmeyeceğim bir ürün, bizim tesislerden piyasaya çıkamaz. Kalite yönüyle fiyatlarımız piyasa şartlarından biraz yüksek olsa da, prensiplerimizden ve üretim kalitemizden asla taviz veremeyiz ’’dedi.
ZAFER POLAT
Avustralya genelinde, döner ve kebap sektöründe tahminen 5 binden fazla işyerinin olduğu tahmin ediliyor. Toplumumuzun büyük bir kesimi de bu alanda hizmet veriyor. Bir kısmının da iş hayatının temelinde, bu sektör ile ilgili geçmişi var. Tek Foods Şirketi, Avustralya’da geniş kapsamlı çalışan, sürekli faaliyetlerini yeni adımlar ve projelerle sürdürerek, destekleyen kurumlardan biri. Ülkenin şartlarına ve gelişen ihtiyaca göre, teknolojinin de imkânlarından en iyi şekilde istifada eden, Tek Foods Yönetim Kurulu Başkanı Muhittin Tercan, Babası ve amcasının teşvikiyle, 1992 yılında döner sektörüne Melbourne’de ilk adım attı. Aradan geçen yaklaşık 20 yıl içinde, günümüzde döner konusunda günlük 80 ton üretim yapabilen dev bur kuruluş haline geldi. Halen inşaat çalışmaları hızla devam eden Avustralya’da tek, dünyada da sayılı olacak 12 bin metrekarelik yeni entegre tesisin, 2013 yılı sonlarında bitirilmesi hedefleniyor. Dev tesisin tamamlanması halinde, Asya ülkelerinden ve Yeni Zelanda’dan gelen taleplere de cevap verilecek ve Tek Foods, Avustralya’dan diğer ülkelere döner ihracatı yapacak. İşte sektörde 20 yıllık çalışma, gayret ve beraberinde gelen başarıyı bizimle paylaşan Muhittin Tercan, sorularımıza şöyle cevap verdi.
Döner sektörüne girmeniz ile ilgili nasıl tarihi bir serüven yaşadınız?
Babam ve amcamın da teşviki ile 1992 yılında Melbourne’de ilk olarak Glenroy semtinde Glenroy Kebab House’ı açmak nasip oldu. Döner piyasasında faaliyet gösteren dostlarımız bizim dönerimizin lezzet ve tadını bildikleri için onların da bizim kullandığımız döneri istemeleri üzerine 2005 yılında proje ve altyapı çalışmalarımızı başlatıp, 2006 yılında da faaliyete geçerek Tek Foods Döner İmalathanesini kurmuş olduk.
Üretim kapasitesi olarak bir rakam vermek mümkün mü?
Sadece döner üretimi olarak değil de bizim diğer restaurantlar için hazırladığımız et ürünleri ile birlikte haftalık imalatımız 75-80 tonu buluyor.
Avustralya’daki dönerin kalitesini diğer ülkelerle kıyaslamak gerekirse neler söyleyebilirsiniz?
Biz daha önce işyerimizde kendi yaptığımız döneri kullanıyorduk. Seri üretime geçince de döneri daha çok geliştirerek daha hijyenik ortamlara taşıdık. Şu anda da doğala en yakın şekilde döner imalatı yapıyoruz. Avustralya’da üretim merkezleri çok sık denetimden geçiyor. Ani baskınlarla imalathaneleri kontrole geliyor ve en ufak bir ihmal, dikkatsizlik veya yerine getirilmemiş fonksiyonlar büyük cezalara ve kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya kalınabilir. Bizim zaten çalışma düzgün çalışma üzerine göre kurulmuştur. Personelimiz bu konuda tembihlidirler; kendi evladımıza yedirmeyeceğimiz bir ürün bu tesislerden piyasaya çıkmayacak şeklinde düsturumuz var. Bu konuda taviz vermeyeceğiz. Belki fiyatlarımız yönüyle herkesi memnun edemeyiz ama prensiplerimizden veya üretim kalitemizden asla taviz vermiyoruz.
Döner işi çok cazip olmalı ki artık Türk müteşebbislerin yanı sıra başka milletlerden işadamları da işyerleri açıyorlar. Sizin bu çevrelerden de müşterileriniz var mı?
Maalesef, biz Türk toplumu olarak sektörümüzü küçümsüyoruz. Öncelikle ben buna karşıyım. Kebap sektörünün iyi bir işletmecilik anlayışı ile güzel bir iş olduğunu bizim dışımızdaki diğer toplumlar çok iyi farkına vardı. İyi bir işletmeci, bu sektörde çok büyük kazanç sağlar. Kaliteye çok önem veriyorum ama ondan daha önemli olan prensiplerim var. Bunlar; görüntü, vitrindeki temizlik, iyi iletişim, güler yüz, kalite ve emeğinin karşılığını alma. Zaten, saydığım ilk üç hizmeti müşteriye verirsek, dördüncüsü olan emeğin karşılığı, kendiliğinden geliyor.
Ülke genelinde döner sektöründe, 5 bin civarında işletmecinin olduğu söyleniyor. Ülke ekonomisine ciddi bir katkı sağladığını düşünüyor musunuz?
Evet doğru. 5 bin değil, daha fazla da olabilir. Avustralya ekonomisine yaptığımız katkı da göz ardı edilemez. Ancak benim düşüncem ‘daha iyi nasıl olabiliriz’dir. Bu çok önemli. Maalesef bu ekonomik gücümüzü hissettiremiyoruz. Söz konusu üstünlüğümüzü kabul ettirebilir ve hissettirebilirsek, belki bir çok alanda bize kapılar daha rahat açılacak ve karşılaştığımız problemlerin, üstesinden gelebileceğiz. Bu ülkeyi kabullenelim; burası da bizim vatanımız ve helal daire de rızkımızı arıyoruz. Türk Mutfağının ağız tadını ve kültürümüzü, yaşadığımız bu ülkenin diğer insanlarına tanıtıyoruz. Yaşayışımızla, iş hayatındaki prensiplere riayet ederek, hareketimizle temsil vazifemizi iyi yerine getirmemiz gerekiyor. Avustralya çapında 600’e yakın işyerimiz var. Ben çalıştığımız bu işyerlerini müşterilerimiz değil, kendi işyerimiz gibi kabul ediyor ve bu şekilde yanaşıyorum.
Uzun yıllardan beri bu sektörün birçok kademesinde bulunan biri olarak, döner sektörünün bazı sıkıntılarının da olduğu bir gerçek.
İmalat işine girince, piyasada güzel bir itibar bırakmadığımızı anladım. İşte bunun vermiş olduğu zorlukları zaman zaman yaşıyoruz. Piyasada, ismimizi herkesin bize et satma da endişe etmeyeceği, hatta onların bize teklifle geleceği bir firma olmayı hedefledim. Çok şükür bu hedefimize ulaşmış durumdayız. Ürün bulmak da zorlanmıyoruz. Avustralya çapında çalıştığımız kesimhaneler var. Onun için zorlandığımızı söyleyemem.
Başta Amerika ve Avrupa’da ekonomik kriz var. Avustralya’da da ekonomik daralmanın etkilerinin olduğu ortada. Piyasadaki bu durum gıda sektörünü ve sizleri nasıl etkiliyor?
Evet, bu sektöre de yansıdı tabi. Diğer sektörlere göre, bizim işlerimizi ele alırsak çok fazla bir düşüş yok. Belki bizdeki etkisini bir rakam verecek olursak %10 civarında diyebilirim. Bu oranları geçenlerin de işletmecilikten kaynaklanan bazı eksiklerinden dolayı düşüş yaşadıklarını söyleyebilirim. Hatta böyle zor dönemlerin faydası oldu, zararı olmadı diyebilirim. Çünkü insanlar artık daha seçici olmaya başladı. Prensiplerimiz ve işletmecilik farkımızdan dolayı, piyasadaki daralma ve kriz, bize pozitif olarak yansıyor. En son tavuk ürünlerinde kiloda 1.50 sent artış oldu. Zam geldiğinde de biz hemen bunu müşterilerimize yansıtmıyoruz.
Ülkede, helal gıdaya karşı istek ve ilgi hızla artıyor
Sürekli ileriye adım atan ve gelişen yatırımlarınız var. Yeni projenizle ilgili, ileriye dönük neler yapıyorsunuz?
12 bin metrekarelik yeni bir imalathane merkezini kuruyoruz. Çalışmalarımız, hızla devam ediyor. 2013 yılı sonlarına doğru, bitirmeyi hedefliyoruz. Burası bizim alım gücümüzü daha güçlendirecek. Bu süreci, müşterilerimize yansıtarak vereceğimiz hizmeti daha da geliştirmiş olacağız. Kurulacak merkezde, içerisinde cafe olan bir perakende satış noktası, 14 ofis, 8 showroom bulunacak. 1500 metrekare bir bölümü sadece perakende olarak halka açık olacak. İmalatını yaptığımız tüm ürünleri böylelikle piyasaya sunmuş olacağız. Birde helal et artık birçok restaurant, otel veya daha başka işyerleri tarafından isteniyor. Karşılığında tabii bu tür işyerlerinin değişik güvence ve istekleri oluyor. İşte bizde buna liderlik yapıp tüm imalatını yaptığımız ürünleri piyasaya sunmayı hedefliyoruz. Nasip olursa hitap ettiğimiz döner ve kebap sektörünün dışında diğer sektörlerle ilgili işletmelere de açılacağız. Ayrıca yeni yerimizi hayata geçirdiğimizde döner ihracatına da ağırlık vereceğiz. Asya’dan ve Yeni Zelanda’dan çok büyük istek var ama şu andaki kapasitemiz istekleri karşılamaya yetmiyor. Asya pazarına da döner göndereceğiz.
Kalifiye eleman bulmada zorlanıyor musunuz. Bu konuyu nasıl çözüyorsunuz?
70’e yakan çalışanımız var. Zorlandığımız konular oluyor. Kebap sektörünün büyük oranda eleman sıkıntısı çektiğini söyleyebiliriz. Gençlerimiz, bu sektörü küçümsüyorlar. Gençlerimiz bu sektörü önemsesinler. İşyeri sahiplerimiz de gençlerimizi teşvik etme konusunda alabildiğince yardımcı olmalılar. Bizim döner piyasasındaki eleman açığını giderme konusunda düşündüğümüz bazı projelerimiz var. Bu projeler ve sürprizlerimiz olacak. Şimdilik bu şekilde söylemiş olayım. Bunları daha sonra hayata geçirdiğimizde sizlerle paylaşacağım inşallah.
Sizin gibi büyük şirketlerin ve işletmelerin ebetteki bir takım sıkıntıları var. Hükümetin başta vergi ve işletmelerle ilgili politikasını nasıl görüyorsunuz?
İşlerimizi doğru yaptıktan sonra bir sıkıntı olmaz. Evvelden KDV (GST) geldi bayağı bir etkisinin olacağı söylendi. Ama bunlar aşıldı. Şimdi ise Karbon Vergisi geldi (Carbon Tax) büyük firmalardan alınıp, küçük firmalara verilecek deniyor. Gördüğümüz kadarı herkese bir şekilde yansıması oluyor. Fiyatlar oldukça yükseldi. Tabii Avustralya’nın eski rahatlığı yok, bunu kabul etmemiz gerekiyor. Avustralya uzun zaman, çok iyiydi. Her zaman böyle gidecek diye bir kural da yok. Onun için piyasada ki bazı değişiklikleri ve artışları biraz anormal karşılıyoruz. Ancak dünyanın diğer ülkeleri ile kıyasladığımız zaman makul rakamlar. Öyle korkulacak bir durum yok diye düşünüyorum. Bundan sonra insanımızın daha dikkatli yaşaması gerekiyor. Avustralya’da yaşadığımız için yine de bir çok ülkeye göre bence şanslıyız.
Tek Foods olarak, özellikle toplumumuzun sosyal ve kültürel faaliyetlerine de katkılarınız oluyor.
Türk Mutfağının ve kebap sektörünün üst tabakasına hitap eden bir firmayız. Bu bizim için bir hedefti, inşallah bunu da gelen istek, talep ve memnuniyetten anlaşıldığı kadarıyla başarmış bulunuyoruz. Son 10-15 yıldır toplumumuz hemen hemen her alanda önemli atılımlar yaptı. Hepsini takdirle karşılıyorum. Bana da hayırlı işler için gelindiği zaman bunu bir fırsatmış gibi değerlendirmek istiyorum. Her yerden gelen oluyor. Toplumdan kazanıyoruz ve toplumumuza da gereken desteği vermek bizim boynumuzun borcu. Toplumdan gelen kazancımızı, toplumun güzel faaliyetlerine harcamak çok önemli.
Tek Foods Yönetim Kurulu Başkanı Muhittin Tercan; ”Kaliteye çok önem veriyorum. Ama ondan daha önemlisi, prensiplerimiz var. Onun için iş hayatındaki prensiplere riayet ederek yaşayışımızla, hareketimizle temsil vazifemizi iyi yerine getirmemiz gerekiyor. Evladımıza yedirmeyeceğim bir ürün, bizim tesislerden piyasaya çıkamaz. Kalite yönüyle fiyatlarımız piyasa şartlarından biraz yüksek olsa da, prensiplerimizden ve üretim kalitemizden asla taviz veremeyiz ’’dedi.
ZAFER POLAT
Avustralya genelinde, döner ve kebap sektöründe tahminen 5 binden fazla işyerinin olduğu tahmin ediliyor. Toplumumuzun büyük bir kesimi de bu alanda hizmet veriyor. Bir kısmının da iş hayatının temelinde, bu sektör ile ilgili geçmişi var. Tek Foods Şirketi, Avustralya’da geniş kapsamlı çalışan, sürekli faaliyetlerini yeni adımlar ve projelerle sürdürerek, destekleyen kurumlardan biri. Ülkenin şartlarına ve gelişen ihtiyaca göre, teknolojinin de imkânlarından en iyi şekilde istifada eden, Tek Foods Yönetim Kurulu Başkanı Muhittin Tercan, Babası ve amcasının teşvikiyle, 1992 yılında döner sektörüne Melbourne’de ilk adım attı. Aradan geçen yaklaşık 20 yıl içinde, günümüzde döner konusunda günlük 80 ton üretim yapabilen dev bur kuruluş haline geldi. Halen inşaat çalışmaları hızla devam eden Avustralya’da tek, dünyada da sayılı olacak 12 bin metrekarelik yeni entegre tesisin, 2013 yılı sonlarında bitirilmesi hedefleniyor. Dev tesisin tamamlanması halinde, Asya ülkelerinden ve Yeni Zelanda’dan gelen taleplere de cevap verilecek ve Tek Foods, Avustralya’dan diğer ülkelere döner ihracatı yapacak. İşte sektörde 20 yıllık çalışma, gayret ve beraberinde gelen başarıyı bizimle paylaşan Muhittin Tercan, sorularımıza şöyle cevap verdi.
Döner sektörüne girmeniz ile ilgili nasıl tarihi bir serüven yaşadınız?
Babam ve amcamın da teşviki ile 1992 yılında Melbourne’de ilk olarak Glenroy semtinde Glenroy Kebab House’ı açmak nasip oldu. Döner piyasasında faaliyet gösteren dostlarımız bizim dönerimizin lezzet ve tadını bildikleri için onların da bizim kullandığımız döneri istemeleri üzerine 2005 yılında proje ve altyapı çalışmalarımızı başlatıp, 2006 yılında da faaliyete geçerek Tek Foods Döner İmalathanesini kurmuş olduk.
Üretim kapasitesi olarak bir rakam vermek mümkün mü?
Sadece döner üretimi olarak değil de bizim diğer restaurantlar için hazırladığımız et ürünleri ile birlikte haftalık imalatımız 75-80 tonu buluyor.
Avustralya’daki dönerin kalitesini diğer ülkelerle kıyaslamak gerekirse neler söyleyebilirsiniz?
Biz daha önce işyerimizde kendi yaptığımız döneri kullanıyorduk. Seri üretime geçince de döneri daha çok geliştirerek daha hijyenik ortamlara taşıdık. Şu anda da doğala en yakın şekilde döner imalatı yapıyoruz. Avustralya’da üretim merkezleri çok sık denetimden geçiyor. Ani baskınlarla imalathaneleri kontrole geliyor ve en ufak bir ihmal, dikkatsizlik veya yerine getirilmemiş fonksiyonlar büyük cezalara ve kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya kalınabilir. Bizim zaten çalışma düzgün çalışma üzerine göre kurulmuştur. Personelimiz bu konuda tembihlidirler; kendi evladımıza yedirmeyeceğimiz bir ürün bu tesislerden piyasaya çıkmayacak şeklinde düsturumuz var. Bu konuda taviz vermeyeceğiz. Belki fiyatlarımız yönüyle herkesi memnun edemeyiz ama prensiplerimizden veya üretim kalitemizden asla taviz vermiyoruz.
Döner işi çok cazip olmalı ki artık Türk müteşebbislerin yanı sıra başka milletlerden işadamları da işyerleri açıyorlar. Sizin bu çevrelerden de müşterileriniz var mı?
Maalesef, biz Türk toplumu olarak sektörümüzü küçümsüyoruz. Öncelikle ben buna karşıyım. Kebap sektörünün iyi bir işletmecilik anlayışı ile güzel bir iş olduğunu bizim dışımızdaki diğer toplumlar çok iyi farkına vardı. İyi bir işletmeci, bu sektörde çok büyük kazanç sağlar. Kaliteye çok önem veriyorum ama ondan daha önemli olan prensiplerim var. Bunlar; görüntü, vitrindeki temizlik, iyi iletişim, güler yüz, kalite ve emeğinin karşılığını alma. Zaten, saydığım ilk üç hizmeti müşteriye verirsek, dördüncüsü olan emeğin karşılığı, kendiliğinden geliyor.
Ülke genelinde döner sektöründe, 5 bin civarında işletmecinin olduğu söyleniyor. Ülke ekonomisine ciddi bir katkı sağladığını düşünüyor musunuz?
Evet doğru. 5 bin değil, daha fazla da olabilir. Avustralya ekonomisine yaptığımız katkı da göz ardı edilemez. Ancak benim düşüncem ‘daha iyi nasıl olabiliriz’dir. Bu çok önemli. Maalesef bu ekonomik gücümüzü hissettiremiyoruz. Söz konusu üstünlüğümüzü kabul ettirebilir ve hissettirebilirsek, belki bir çok alanda bize kapılar daha rahat açılacak ve karşılaştığımız problemlerin, üstesinden gelebileceğiz. Bu ülkeyi kabullenelim; burası da bizim vatanımız ve helal daire de rızkımızı arıyoruz. Türk Mutfağının ağız tadını ve kültürümüzü, yaşadığımız bu ülkenin diğer insanlarına tanıtıyoruz. Yaşayışımızla, iş hayatındaki prensiplere riayet ederek, hareketimizle temsil vazifemizi iyi yerine getirmemiz gerekiyor. Avustralya çapında 600’e yakın işyerimiz var. Ben çalıştığımız bu işyerlerini müşterilerimiz değil, kendi işyerimiz gibi kabul ediyor ve bu şekilde yanaşıyorum.
Uzun yıllardan beri bu sektörün birçok kademesinde bulunan biri olarak, döner sektörünün bazı sıkıntılarının da olduğu bir gerçek.
İmalat işine girince, piyasada güzel bir itibar bırakmadığımızı anladım. İşte bunun vermiş olduğu zorlukları zaman zaman yaşıyoruz. Piyasada, ismimizi herkesin bize et satma da endişe etmeyeceği, hatta onların bize teklifle geleceği bir firma olmayı hedefledim. Çok şükür bu hedefimize ulaşmış durumdayız. Ürün bulmak da zorlanmıyoruz. Avustralya çapında çalıştığımız kesimhaneler var. Onun için zorlandığımızı söyleyemem.
Başta Amerika ve Avrupa’da ekonomik kriz var. Avustralya’da da ekonomik daralmanın etkilerinin olduğu ortada. Piyasadaki bu durum gıda sektörünü ve sizleri nasıl etkiliyor?
Evet, bu sektöre de yansıdı tabi. Diğer sektörlere göre, bizim işlerimizi ele alırsak çok fazla bir düşüş yok. Belki bizdeki etkisini bir rakam verecek olursak %10 civarında diyebilirim. Bu oranları geçenlerin de işletmecilikten kaynaklanan bazı eksiklerinden dolayı düşüş yaşadıklarını söyleyebilirim. Hatta böyle zor dönemlerin faydası oldu, zararı olmadı diyebilirim. Çünkü insanlar artık daha seçici olmaya başladı. Prensiplerimiz ve işletmecilik farkımızdan dolayı, piyasadaki daralma ve kriz, bize pozitif olarak yansıyor. En son tavuk ürünlerinde kiloda 1.50 sent artış oldu. Zam geldiğinde de biz hemen bunu müşterilerimize yansıtmıyoruz.
Ülkede, helal gıdaya karşı istek ve ilgi hızla artıyor
Sürekli ileriye adım atan ve gelişen yatırımlarınız var. Yeni projenizle ilgili, ileriye dönük neler yapıyorsunuz?
12 bin metrekarelik yeni bir imalathane merkezini kuruyoruz. Çalışmalarımız, hızla devam ediyor. 2013 yılı sonlarına doğru, bitirmeyi hedefliyoruz. Burası bizim alım gücümüzü daha güçlendirecek. Bu süreci, müşterilerimize yansıtarak vereceğimiz hizmeti daha da geliştirmiş olacağız. Kurulacak merkezde, içerisinde cafe olan bir perakende satış noktası, 14 ofis, 8 showroom bulunacak. 1500 metrekare bir bölümü sadece perakende olarak halka açık olacak. İmalatını yaptığımız tüm ürünleri böylelikle piyasaya sunmuş olacağız. Birde helal et artık birçok restaurant, otel veya daha başka işyerleri tarafından isteniyor. Karşılığında tabii bu tür işyerlerinin değişik güvence ve istekleri oluyor. İşte bizde buna liderlik yapıp tüm imalatını yaptığımız ürünleri piyasaya sunmayı hedefliyoruz. Nasip olursa hitap ettiğimiz döner ve kebap sektörünün dışında diğer sektörlerle ilgili işletmelere de açılacağız. Ayrıca yeni yerimizi hayata geçirdiğimizde döner ihracatına da ağırlık vereceğiz. Asya’dan ve Yeni Zelanda’dan çok büyük istek var ama şu andaki kapasitemiz istekleri karşılamaya yetmiyor. Asya pazarına da döner göndereceğiz.
Kalifiye eleman bulmada zorlanıyor musunuz. Bu konuyu nasıl çözüyorsunuz?
70’e yakan çalışanımız var. Zorlandığımız konular oluyor. Kebap sektörünün büyük oranda eleman sıkıntısı çektiğini söyleyebiliriz. Gençlerimiz, bu sektörü küçümsüyorlar. Gençlerimiz bu sektörü önemsesinler. İşyeri sahiplerimiz de gençlerimizi teşvik etme konusunda alabildiğince yardımcı olmalılar. Bizim döner piyasasındaki eleman açığını giderme konusunda düşündüğümüz bazı projelerimiz var. Bu projeler ve sürprizlerimiz olacak. Şimdilik bu şekilde söylemiş olayım. Bunları daha sonra hayata geçirdiğimizde sizlerle paylaşacağım inşallah.
Sizin gibi büyük şirketlerin ve işletmelerin ebetteki bir takım sıkıntıları var. Hükümetin başta vergi ve işletmelerle ilgili politikasını nasıl görüyorsunuz?
İşlerimizi doğru yaptıktan sonra bir sıkıntı olmaz. Evvelden KDV (GST) geldi bayağı bir etkisinin olacağı söylendi. Ama bunlar aşıldı. Şimdi ise Karbon Vergisi geldi (Carbon Tax) büyük firmalardan alınıp, küçük firmalara verilecek deniyor. Gördüğümüz kadarı herkese bir şekilde yansıması oluyor. Fiyatlar oldukça yükseldi. Tabii Avustralya’nın eski rahatlığı yok, bunu kabul etmemiz gerekiyor. Avustralya uzun zaman, çok iyiydi. Her zaman böyle gidecek diye bir kural da yok. Onun için piyasada ki bazı değişiklikleri ve artışları biraz anormal karşılıyoruz. Ancak dünyanın diğer ülkeleri ile kıyasladığımız zaman makul rakamlar. Öyle korkulacak bir durum yok diye düşünüyorum. Bundan sonra insanımızın daha dikkatli yaşaması gerekiyor. Avustralya’da yaşadığımız için yine de bir çok ülkeye göre bence şanslıyız.
Tek Foods olarak, özellikle toplumumuzun sosyal ve kültürel faaliyetlerine de katkılarınız oluyor.
Türk Mutfağının ve kebap sektörünün üst tabakasına hitap eden bir firmayız. Bu bizim için bir hedefti, inşallah bunu da gelen istek, talep ve memnuniyetten anlaşıldığı kadarıyla başarmış bulunuyoruz. Son 10-15 yıldır toplumumuz hemen hemen her alanda önemli atılımlar yaptı. Hepsini takdirle karşılıyorum. Bana da hayırlı işler için gelindiği zaman bunu bir fırsatmış gibi değerlendirmek istiyorum. Her yerden gelen oluyor. Toplumdan kazanıyoruz ve toplumumuza da gereken desteği vermek bizim boynumuzun borcu. Toplumdan gelen kazancımızı, toplumun güzel faaliyetlerine harcamak çok önemli.
Tek Foods Yönetim Kurulu Başkanı Muhittin Tercan; ”Kaliteye çok önem veriyorum. Ama ondan daha önemlisi, prensiplerimiz var. Onun için iş hayatındaki prensiplere riayet ederek yaşayışımızla, hareketimizle temsil vazifemizi iyi yerine getirmemiz gerekiyor. Evladımıza yedirmeyeceğim bir ürün, bizim tesislerden piyasaya çıkamaz. Kalite yönüyle fiyatlarımız piyasa şartlarından biraz yüksek olsa da, prensiplerimizden ve üretim kalitemizden asla taviz veremeyiz ’’dedi.
ZAFER POLAT
Avustralya genelinde, döner ve kebap sektöründe tahminen 5 binden fazla işyerinin olduğu tahmin ediliyor. Toplumumuzun büyük bir kesimi de bu alanda hizmet veriyor. Bir kısmının da iş hayatının temelinde, bu sektör ile ilgili geçmişi var. Tek Foods Şirketi, Avustralya’da geniş kapsamlı çalışan, sürekli faaliyetlerini yeni adımlar ve projelerle sürdürerek, destekleyen kurumlardan biri. Ülkenin şartlarına ve gelişen ihtiyaca göre, teknolojinin de imkânlarından en iyi şekilde istifada eden, Tek Foods Yönetim Kurulu Başkanı Muhittin Tercan, Babası ve amcasının teşvikiyle, 1992 yılında döner sektörüne Melbourne’de ilk adım attı. Aradan geçen yaklaşık 20 yıl içinde, günümüzde döner konusunda günlük 80 ton üretim yapabilen dev bur kuruluş haline geldi. Halen inşaat çalışmaları hızla devam eden Avustralya’da tek, dünyada da sayılı olacak 12 bin metrekarelik yeni entegre tesisin, 2013 yılı sonlarında bitirilmesi hedefleniyor. Dev tesisin tamamlanması halinde, Asya ülkelerinden ve Yeni Zelanda’dan gelen taleplere de cevap verilecek ve Tek Foods, Avustralya’dan diğer ülkelere döner ihracatı yapacak. İşte sektörde 20 yıllık çalışma, gayret ve beraberinde gelen başarıyı bizimle paylaşan Muhittin Tercan, sorularımıza şöyle cevap verdi.
Döner sektörüne girmeniz ile ilgili nasıl tarihi bir serüven yaşadınız?
Babam ve amcamın da teşviki ile 1992 yılında Melbourne’de ilk olarak Glenroy semtinde Glenroy Kebab House’ı açmak nasip oldu. Döner piyasasında faaliyet gösteren dostlarımız bizim dönerimizin lezzet ve tadını bildikleri için onların da bizim kullandığımız döneri istemeleri üzerine 2005 yılında proje ve altyapı çalışmalarımızı başlatıp, 2006 yılında da faaliyete geçerek Tek Foods Döner İmalathanesini kurmuş olduk.
Üretim kapasitesi olarak bir rakam vermek mümkün mü?
Sadece döner üretimi olarak değil de bizim diğer restaurantlar için hazırladığımız et ürünleri ile birlikte haftalık imalatımız 75-80 tonu buluyor.
Avustralya’daki dönerin kalitesini diğer ülkelerle kıyaslamak gerekirse neler söyleyebilirsiniz?
Biz daha önce işyerimizde kendi yaptığımız döneri kullanıyorduk. Seri üretime geçince de döneri daha çok geliştirerek daha hijyenik ortamlara taşıdık. Şu anda da doğala en yakın şekilde döner imalatı yapıyoruz. Avustralya’da üretim merkezleri çok sık denetimden geçiyor. Ani baskınlarla imalathaneleri kontrole geliyor ve en ufak bir ihmal, dikkatsizlik veya yerine getirilmemiş fonksiyonlar büyük cezalara ve kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya kalınabilir. Bizim zaten çalışma düzgün çalışma üzerine göre kurulmuştur. Personelimiz bu konuda tembihlidirler; kendi evladımıza yedirmeyeceğimiz bir ürün bu tesislerden piyasaya çıkmayacak şeklinde düsturumuz var. Bu konuda taviz vermeyeceğiz. Belki fiyatlarımız yönüyle herkesi memnun edemeyiz ama prensiplerimizden veya üretim kalitemizden asla taviz vermiyoruz.
Döner işi çok cazip olmalı ki artık Türk müteşebbislerin yanı sıra başka milletlerden işadamları da işyerleri açıyorlar. Sizin bu çevrelerden de müşterileriniz var mı?
Maalesef, biz Türk toplumu olarak sektörümüzü küçümsüyoruz. Öncelikle ben buna karşıyım. Kebap sektörünün iyi bir işletmecilik anlayışı ile güzel bir iş olduğunu bizim dışımızdaki diğer toplumlar çok iyi farkına vardı. İyi bir işletmeci, bu sektörde çok büyük kazanç sağlar. Kaliteye çok önem veriyorum ama ondan daha önemli olan prensiplerim var. Bunlar; görüntü, vitrindeki temizlik, iyi iletişim, güler yüz, kalite ve emeğinin karşılığını alma. Zaten, saydığım ilk üç hizmeti müşteriye verirsek, dördüncüsü olan emeğin karşılığı, kendiliğinden geliyor.
Ülke genelinde döner sektöründe, 5 bin civarında işletmecinin olduğu söyleniyor. Ülke ekonomisine ciddi bir katkı sağladığını düşünüyor musunuz?
Evet doğru. 5 bin değil, daha fazla da olabilir. Avustralya ekonomisine yaptığımız katkı da göz ardı edilemez. Ancak benim düşüncem ‘daha iyi nasıl olabiliriz’dir. Bu çok önemli. Maalesef bu ekonomik gücümüzü hissettiremiyoruz. Söz konusu üstünlüğümüzü kabul ettirebilir ve hissettirebilirsek, belki bir çok alanda bize kapılar daha rahat açılacak ve karşılaştığımız problemlerin, üstesinden gelebileceğiz. Bu ülkeyi kabullenelim; burası da bizim vatanımız ve helal daire de rızkımızı arıyoruz. Türk Mutfağının ağız tadını ve kültürümüzü, yaşadığımız bu ülkenin diğer insanlarına tanıtıyoruz. Yaşayışımızla, iş hayatındaki prensiplere riayet ederek, hareketimizle temsil vazifemizi iyi yerine getirmemiz gerekiyor. Avustralya çapında 600’e yakın işyerimiz var. Ben çalıştığımız bu işyerlerini müşterilerimiz değil, kendi işyerimiz gibi kabul ediyor ve bu şekilde yanaşıyorum.
Uzun yıllardan beri bu sektörün birçok kademesinde bulunan biri olarak, döner sektörünün bazı sıkıntılarının da olduğu bir gerçek.
İmalat işine girince, piyasada güzel bir itibar bırakmadığımızı anladım. İşte bunun vermiş olduğu zorlukları zaman zaman yaşıyoruz. Piyasada, ismimizi herkesin bize et satma da endişe etmeyeceği, hatta onların bize teklifle geleceği bir firma olmayı hedefledim. Çok şükür bu hedefimize ulaşmış durumdayız. Ürün bulmak da zorlanmıyoruz. Avustralya çapında çalıştığımız kesimhaneler var. Onun için zorlandığımızı söyleyemem.
Başta Amerika ve Avrupa’da ekonomik kriz var. Avustralya’da da ekonomik daralmanın etkilerinin olduğu ortada. Piyasadaki bu durum gıda sektörünü ve sizleri nasıl etkiliyor?
Evet, bu sektöre de yansıdı tabi. Diğer sektörlere göre, bizim işlerimizi ele alırsak çok fazla bir düşüş yok. Belki bizdeki etkisini bir rakam verecek olursak %10 civarında diyebilirim. Bu oranları geçenlerin de işletmecilikten kaynaklanan bazı eksiklerinden dolayı düşüş yaşadıklarını söyleyebilirim. Hatta böyle zor dönemlerin faydası oldu, zararı olmadı diyebilirim. Çünkü insanlar artık daha seçici olmaya başladı. Prensiplerimiz ve işletmecilik farkımızdan dolayı, piyasadaki daralma ve kriz, bize pozitif olarak yansıyor. En son tavuk ürünlerinde kiloda 1.50 sent artış oldu. Zam geldiğinde de biz hemen bunu müşterilerimize yansıtmıyoruz.
Ülkede, helal gıdaya karşı istek ve ilgi hızla artıyor
Sürekli ileriye adım atan ve gelişen yatırımlarınız var. Yeni projenizle ilgili, ileriye dönük neler yapıyorsunuz?
12 bin metrekarelik yeni bir imalathane merkezini kuruyoruz. Çalışmalarımız, hızla devam ediyor. 2013 yılı sonlarına doğru, bitirmeyi hedefliyoruz. Burası bizim alım gücümüzü daha güçlendirecek. Bu süreci, müşterilerimize yansıtarak vereceğimiz hizmeti daha da geliştirmiş olacağız. Kurulacak merkezde, içerisinde cafe olan bir perakende satış noktası, 14 ofis, 8 showroom bulunacak. 1500 metrekare bir bölümü sadece perakende olarak halka açık olacak. İmalatını yaptığımız tüm ürünleri böylelikle piyasaya sunmuş olacağız. Birde helal et artık birçok restaurant, otel veya daha başka işyerleri tarafından isteniyor. Karşılığında tabii bu tür işyerlerinin değişik güvence ve istekleri oluyor. İşte bizde buna liderlik yapıp tüm imalatını yaptığımız ürünleri piyasaya sunmayı hedefliyoruz. Nasip olursa hitap ettiğimiz döner ve kebap sektörünün dışında diğer sektörlerle ilgili işletmelere de açılacağız. Ayrıca yeni yerimizi hayata geçirdiğimizde döner ihracatına da ağırlık vereceğiz. Asya’dan ve Yeni Zelanda’dan çok büyük istek var ama şu andaki kapasitemiz istekleri karşılamaya yetmiyor. Asya pazarına da döner göndereceğiz.
Kalifiye eleman bulmada zorlanıyor musunuz. Bu konuyu nasıl çözüyorsunuz?
70’e yakan çalışanımız var. Zorlandığımız konular oluyor. Kebap sektörünün büyük oranda eleman sıkıntısı çektiğini söyleyebiliriz. Gençlerimiz, bu sektörü küçümsüyorlar. Gençlerimiz bu sektörü önemsesinler. İşyeri sahiplerimiz de gençlerimizi teşvik etme konusunda alabildiğince yardımcı olmalılar. Bizim döner piyasasındaki eleman açığını giderme konusunda düşündüğümüz bazı projelerimiz var. Bu projeler ve sürprizlerimiz olacak. Şimdilik bu şekilde söylemiş olayım. Bunları daha sonra hayata geçirdiğimizde sizlerle paylaşacağım inşallah.
Sizin gibi büyük şirketlerin ve işletmelerin ebetteki bir takım sıkıntıları var. Hükümetin başta vergi ve işletmelerle ilgili politikasını nasıl görüyorsunuz?
İşlerimizi doğru yaptıktan sonra bir sıkıntı olmaz. Evvelden KDV (GST) geldi bayağı bir etkisinin olacağı söylendi. Ama bunlar aşıldı. Şimdi ise Karbon Vergisi geldi (Carbon Tax) büyük firmalardan alınıp, küçük firmalara verilecek deniyor. Gördüğümüz kadarı herkese bir şekilde yansıması oluyor. Fiyatlar oldukça yükseldi. Tabii Avustralya’nın eski rahatlığı yok, bunu kabul etmemiz gerekiyor. Avustralya uzun zaman, çok iyiydi. Her zaman böyle gidecek diye bir kural da yok. Onun için piyasada ki bazı değişiklikleri ve artışları biraz anormal karşılıyoruz. Ancak dünyanın diğer ülkeleri ile kıyasladığımız zaman makul rakamlar. Öyle korkulacak bir durum yok diye düşünüyorum. Bundan sonra insanımızın daha dikkatli yaşaması gerekiyor. Avustralya’da yaşadığımız için yine de bir çok ülkeye göre bence şanslıyız.
Tek Foods olarak, özellikle toplumumuzun sosyal ve kültürel faaliyetlerine de katkılarınız oluyor.
Türk Mutfağının ve kebap sektörünün üst tabakasına hitap eden bir firmayız. Bu bizim için bir hedefti, inşallah bunu da gelen istek, talep ve memnuniyetten anlaşıldığı kadarıyla başarmış bulunuyoruz. Son 10-15 yıldır toplumumuz hemen hemen her alanda önemli atılımlar yaptı. Hepsini takdirle karşılıyorum. Bana da hayırlı işler için gelindiği zaman bunu bir fırsatmış gibi değerlendirmek istiyorum. Her yerden gelen oluyor. Toplumdan kazanıyoruz ve toplumumuza da gereken desteği vermek bizim boynumuzun borcu. Toplumdan gelen kazancımızı, toplumun güzel faaliyetlerine harcamak çok önemli.
Tek Foods Yönetim Kurulu Başkanı Muhittin Tercan; ”Kaliteye çok önem veriyorum. Ama ondan daha önemlisi, prensiplerimiz var. Onun için iş hayatındaki prensiplere riayet ederek yaşayışımızla, hareketimizle temsil vazifemizi iyi yerine getirmemiz gerekiyor. Evladımıza yedirmeyeceğim bir ürün, bizim tesislerden piyasaya çıkamaz. Kalite yönüyle fiyatlarımız piyasa şartlarından biraz yüksek olsa da, prensiplerimizden ve üretim kalitemizden asla taviz veremeyiz ’’dedi.
ZAFER POLAT
Avustralya genelinde, döner ve kebap sektöründe tahminen 5 binden fazla işyerinin olduğu tahmin ediliyor. Toplumumuzun büyük bir kesimi de bu alanda hizmet veriyor. Bir kısmının da iş hayatının temelinde, bu sektör ile ilgili geçmişi var. Tek Foods Şirketi, Avustralya’da geniş kapsamlı çalışan, sürekli faaliyetlerini yeni adımlar ve projelerle sürdürerek, destekleyen kurumlardan biri. Ülkenin şartlarına ve gelişen ihtiyaca göre, teknolojinin de imkânlarından en iyi şekilde istifada eden, Tek Foods Yönetim Kurulu Başkanı Muhittin Tercan, Babası ve amcasının teşvikiyle, 1992 yılında döner sektörüne Melbourne’de ilk adım attı. Aradan geçen yaklaşık 20 yıl içinde, günümüzde döner konusunda günlük 80 ton üretim yapabilen dev bur kuruluş haline geldi. Halen inşaat çalışmaları hızla devam eden Avustralya’da tek, dünyada da sayılı olacak 12 bin metrekarelik yeni entegre tesisin, 2013 yılı sonlarında bitirilmesi hedefleniyor. Dev tesisin tamamlanması halinde, Asya ülkelerinden ve Yeni Zelanda’dan gelen taleplere de cevap verilecek ve Tek Foods, Avustralya’dan diğer ülkelere döner ihracatı yapacak. İşte sektörde 20 yıllık çalışma, gayret ve beraberinde gelen başarıyı bizimle paylaşan Muhittin Tercan, sorularımıza şöyle cevap verdi.
Döner sektörüne girmeniz ile ilgili nasıl tarihi bir serüven yaşadınız?
Babam ve amcamın da teşviki ile 1992 yılında Melbourne’de ilk olarak Glenroy semtinde Glenroy Kebab House’ı açmak nasip oldu. Döner piyasasında faaliyet gösteren dostlarımız bizim dönerimizin lezzet ve tadını bildikleri için onların da bizim kullandığımız döneri istemeleri üzerine 2005 yılında proje ve altyapı çalışmalarımızı başlatıp, 2006 yılında da faaliyete geçerek Tek Foods Döner İmalathanesini kurmuş olduk.
Üretim kapasitesi olarak bir rakam vermek mümkün mü?
Sadece döner üretimi olarak değil de bizim diğer restaurantlar için hazırladığımız et ürünleri ile birlikte haftalık imalatımız 75-80 tonu buluyor.
Avustralya’daki dönerin kalitesini diğer ülkelerle kıyaslamak gerekirse neler söyleyebilirsiniz?
Biz daha önce işyerimizde kendi yaptığımız döneri kullanıyorduk. Seri üretime geçince de döneri daha çok geliştirerek daha hijyenik ortamlara taşıdık. Şu anda da doğala en yakın şekilde döner imalatı yapıyoruz. Avustralya’da üretim merkezleri çok sık denetimden geçiyor. Ani baskınlarla imalathaneleri kontrole geliyor ve en ufak bir ihmal, dikkatsizlik veya yerine getirilmemiş fonksiyonlar büyük cezalara ve kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya kalınabilir. Bizim zaten çalışma düzgün çalışma üzerine göre kurulmuştur. Personelimiz bu konuda tembihlidirler; kendi evladımıza yedirmeyeceğimiz bir ürün bu tesislerden piyasaya çıkmayacak şeklinde düsturumuz var. Bu konuda taviz vermeyeceğiz. Belki fiyatlarımız yönüyle herkesi memnun edemeyiz ama prensiplerimizden veya üretim kalitemizden asla taviz vermiyoruz.
Döner işi çok cazip olmalı ki artık Türk müteşebbislerin yanı sıra başka milletlerden işadamları da işyerleri açıyorlar. Sizin bu çevrelerden de müşterileriniz var mı?
Maalesef, biz Türk toplumu olarak sektörümüzü küçümsüyoruz. Öncelikle ben buna karşıyım. Kebap sektörünün iyi bir işletmecilik anlayışı ile güzel bir iş olduğunu bizim dışımızdaki diğer toplumlar çok iyi farkına vardı. İyi bir işletmeci, bu sektörde çok büyük kazanç sağlar. Kaliteye çok önem veriyorum ama ondan daha önemli olan prensiplerim var. Bunlar; görüntü, vitrindeki temizlik, iyi iletişim, güler yüz, kalite ve emeğinin karşılığını alma. Zaten, saydığım ilk üç hizmeti müşteriye verirsek, dördüncüsü olan emeğin karşılığı, kendiliğinden geliyor.
Ülke genelinde döner sektöründe, 5 bin civarında işletmecinin olduğu söyleniyor. Ülke ekonomisine ciddi bir katkı sağladığını düşünüyor musunuz?
Evet doğru. 5 bin değil, daha fazla da olabilir. Avustralya ekonomisine yaptığımız katkı da göz ardı edilemez. Ancak benim düşüncem ‘daha iyi nasıl olabiliriz’dir. Bu çok önemli. Maalesef bu ekonomik gücümüzü hissettiremiyoruz. Söz konusu üstünlüğümüzü kabul ettirebilir ve hissettirebilirsek, belki bir çok alanda bize kapılar daha rahat açılacak ve karşılaştığımız problemlerin, üstesinden gelebileceğiz. Bu ülkeyi kabullenelim; burası da bizim vatanımız ve helal daire de rızkımızı arıyoruz. Türk Mutfağının ağız tadını ve kültürümüzü, yaşadığımız bu ülkenin diğer insanlarına tanıtıyoruz. Yaşayışımızla, iş hayatındaki prensiplere riayet ederek, hareketimizle temsil vazifemizi iyi yerine getirmemiz gerekiyor. Avustralya çapında 600’e yakın işyerimiz var. Ben çalıştığımız bu işyerlerini müşterilerimiz değil, kendi işyerimiz gibi kabul ediyor ve bu şekilde yanaşıyorum.
Uzun yıllardan beri bu sektörün birçok kademesinde bulunan biri olarak, döner sektörünün bazı sıkıntılarının da olduğu bir gerçek.
İmalat işine girince, piyasada güzel bir itibar bırakmadığımızı anladım. İşte bunun vermiş olduğu zorlukları zaman zaman yaşıyoruz. Piyasada, ismimizi herkesin bize et satma da endişe etmeyeceği, hatta onların bize teklifle geleceği bir firma olmayı hedefledim. Çok şükür bu hedefimize ulaşmış durumdayız. Ürün bulmak da zorlanmıyoruz. Avustralya çapında çalıştığımız kesimhaneler var. Onun için zorlandığımızı söyleyemem.
Başta Amerika ve Avrupa’da ekonomik kriz var. Avustralya’da da ekonomik daralmanın etkilerinin olduğu ortada. Piyasadaki bu durum gıda sektörünü ve sizleri nasıl etkiliyor?
Evet, bu sektöre de yansıdı tabi. Diğer sektörlere göre, bizim işlerimizi ele alırsak çok fazla bir düşüş yok. Belki bizdeki etkisini bir rakam verecek olursak %10 civarında diyebilirim. Bu oranları geçenlerin de işletmecilikten kaynaklanan bazı eksiklerinden dolayı düşüş yaşadıklarını söyleyebilirim. Hatta böyle zor dönemlerin faydası oldu, zararı olmadı diyebilirim. Çünkü insanlar artık daha seçici olmaya başladı. Prensiplerimiz ve işletmecilik farkımızdan dolayı, piyasadaki daralma ve kriz, bize pozitif olarak yansıyor. En son tavuk ürünlerinde kiloda 1.50 sent artış oldu. Zam geldiğinde de biz hemen bunu müşterilerimize yansıtmıyoruz.
Ülkede, helal gıdaya karşı istek ve ilgi hızla artıyor
Sürekli ileriye adım atan ve gelişen yatırımlarınız var. Yeni projenizle ilgili, ileriye dönük neler yapıyorsunuz?
12 bin metrekarelik yeni bir imalathane merkezini kuruyoruz. Çalışmalarımız, hızla devam ediyor. 2013 yılı sonlarına doğru, bitirmeyi hedefliyoruz. Burası bizim alım gücümüzü daha güçlendirecek. Bu süreci, müşterilerimize yansıtarak vereceğimiz hizmeti daha da geliştirmiş olacağız. Kurulacak merkezde, içerisinde cafe olan bir perakende satış noktası, 14 ofis, 8 showroom bulunacak. 1500 metrekare bir bölümü sadece perakende olarak halka açık olacak. İmalatını yaptığımız tüm ürünleri böylelikle piyasaya sunmuş olacağız. Birde helal et artık birçok restaurant, otel veya daha başka işyerleri tarafından isteniyor. Karşılığında tabii bu tür işyerlerinin değişik güvence ve istekleri oluyor. İşte bizde buna liderlik yapıp tüm imalatını yaptığımız ürünleri piyasaya sunmayı hedefliyoruz. Nasip olursa hitap ettiğimiz döner ve kebap sektörünün dışında diğer sektörlerle ilgili işletmelere de açılacağız. Ayrıca yeni yerimizi hayata geçirdiğimizde döner ihracatına da ağırlık vereceğiz. Asya’dan ve Yeni Zelanda’dan çok büyük istek var ama şu andaki kapasitemiz istekleri karşılamaya yetmiyor. Asya pazarına da döner göndereceğiz.
Kalifiye eleman bulmada zorlanıyor musunuz. Bu konuyu nasıl çözüyorsunuz?
70’e yakan çalışanımız var. Zorlandığımız konular oluyor. Kebap sektörünün büyük oranda eleman sıkıntısı çektiğini söyleyebiliriz. Gençlerimiz, bu sektörü küçümsüyorlar. Gençlerimiz bu sektörü önemsesinler. İşyeri sahiplerimiz de gençlerimizi teşvik etme konusunda alabildiğince yardımcı olmalılar. Bizim döner piyasasındaki eleman açığını giderme konusunda düşündüğümüz bazı projelerimiz var. Bu projeler ve sürprizlerimiz olacak. Şimdilik bu şekilde söylemiş olayım. Bunları daha sonra hayata geçirdiğimizde sizlerle paylaşacağım inşallah.
Sizin gibi büyük şirketlerin ve işletmelerin ebetteki bir takım sıkıntıları var. Hükümetin başta vergi ve işletmelerle ilgili politikasını nasıl görüyorsunuz?
İşlerimizi doğru yaptıktan sonra bir sıkıntı olmaz. Evvelden KDV (GST) geldi bayağı bir etkisinin olacağı söylendi. Ama bunlar aşıldı. Şimdi ise Karbon Vergisi geldi (Carbon Tax) büyük firmalardan alınıp, küçük firmalara verilecek deniyor. Gördüğümüz kadarı herkese bir şekilde yansıması oluyor. Fiyatlar oldukça yükseldi. Tabii Avustralya’nın eski rahatlığı yok, bunu kabul etmemiz gerekiyor. Avustralya uzun zaman, çok iyiydi. Her zaman böyle gidecek diye bir kural da yok. Onun için piyasada ki bazı değişiklikleri ve artışları biraz anormal karşılıyoruz. Ancak dünyanın diğer ülkeleri ile kıyasladığımız zaman makul rakamlar. Öyle korkulacak bir durum yok diye düşünüyorum. Bundan sonra insanımızın daha dikkatli yaşaması gerekiyor. Avustralya’da yaşadığımız için yine de bir çok ülkeye göre bence şanslıyız.
Tek Foods olarak, özellikle toplumumuzun sosyal ve kültürel faaliyetlerine de katkılarınız oluyor.
Türk Mutfağının ve kebap sektörünün üst tabakasına hitap eden bir firmayız. Bu bizim için bir hedefti, inşallah bunu da gelen istek, talep ve memnuniyetten anlaşıldığı kadarıyla başarmış bulunuyoruz. Son 10-15 yıldır toplumumuz hemen hemen her alanda önemli atılımlar yaptı. Hepsini takdirle karşılıyorum. Bana da hayırlı işler için gelindiği zaman bunu bir fırsatmış gibi değerlendirmek istiyorum. Her yerden gelen oluyor. Toplumdan kazanıyoruz ve toplumumuza da gereken desteği vermek bizim boynumuzun borcu. Toplumdan gelen kazancımızı, toplumun güzel faaliyetlerine harcamak çok önemli.